origami kar taneleri-1-
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
19 Aralık ....
Kocam evden çıktığından beri kar lapa lapa yağıyor. Mevsimin ilk karı bu. Aslında bu coğrafyada kış sert değil. Gece başlayıp sabaha kadar sakin sakin yağan kar penceremdeki manzaranın tümünü beyaza boyayamamış henüz. Çünkü ak taneler, yere değer değmez eriyor. Kocam, ’sürpriz bir kar bu,’ dedi çıkmadan önce, öğleden sonra bir şey kalmazmış.
Fakat ben üşüyorum. Beni üşüten dışarının soğukluğu değil. Bu bomboş duvarlar, bu sessizlik de değil...Beni üşüten, içimde yaşama dair hiçbir kıvılcımın kalmayışı... Bir aydır buradayız. Isıtma sistemi son derece modern bir villa bize tahsis edilmiş durumda. Kocam karşıdaki çamların ötesindeki villaların yapımında sorumlu mühendis. ’İki yıl katlan buraya, bu sessizliğe, sonra bir sürü paramız olacak.’ dediğinde, hayır demedim. Aksine bana sonsuzmuş gibi gelen bu yalnızlık tam da aradığım şeydi. Başımıza gelen o felaketten sonra para umurumda değildi...Hiçbir şey umurumda değildi ya. Nefes almak, şu tertemiz çamlarla dolu havayı solumak, bana yaşama sevinci vermiyordu ...Benimkisi mecburi bir yaşamaktı. Orta yaşa gelmeden toprağa gömülmekten farksızdı bu.
Kocam, her sabah, donuk gri gözlerini son bir kez yüzümde dolaştırır, gözlerimde aradığı yaşam belirtisini yine göremeyince umutsuzca çıkar gider işine. Oysa, ufacık bir esinti gönderebilseydim ona, kır anılarından kalma küçücük bir efilti, nasıl da coşardı o zaman biliyorum.O zaman gri gözleri yeşile döner, dudaklarının kenarında güller açardı...Fakat ben tedavisi mümkün olmayan bir hasta gibiyim. Hastadan da öte bir ölüyüm ben. İntiharı düşünmüyor oluşum korkumdan değil, beni sevenlere duyduğum saygıdan...Onlara bu acıyı yaşatmaya hakkım yok.
Bu dağın başında, modern bir evde, tek başına ne yapar bir kadın? Temizlik ve alışveriş gibi ağır işler işçiler tarafından yapılıyor. Bana kalan ise ufak tefek kişisel işler dışında akşam yemeği hazırlamak sadece. Esas işim origami yapmak. Öyle usta filan değilim. Bir markette elime geçen model kitaptan kendi kendime öğrenerek yapmaya başladım. Önce en basitlerine çalıştım. Evler, kutucuklar, basit hahvancıklar ... Orta seviyeye geldiğimde, salona modellerim için raflı bir dolap ısmarladık. Rafların ilk ikisi doldu. kağıtların dünyasına girip, zigzaglar, kat izleri, ok işaretleri takip ederek yaşamaya başladım. Her rengin ayrı bir ışıltısı; her kağıdın da farklı bir dokusu var...Ellerim bir bebek gibiydi başlangıçta; konuşmasını bilmeyen, yürüyemeyen, dünyaya yeni gelmiş bir varlık...Sonra, yavaş yavaş gelişti serpildi. Katlıyor, kesiyor, kıvırıyor, yuvarlıyor, çekiyor...Ortaya çıkan bir model, raftaki yerini alırken huzurla saate bakıyorum, artık sofrayı hazırlama zamanı...Bir kağıda daha şekil verdim, onu kişileştirdim. Her origamiye bir ad takıp. bu adı üstüne yazıyorum. Onlar cansız kişiciklerim...Tıpkı benim gibi...
Bu sabah, kar taneleri yapacağım. İlk bağımsız çalışmam bu olacak. Hani ilkokul kitaplarında örnek şekilleri vardır ya, onlardan... Bir bilim adamı altı bin kar tanesi resmini incelemiş, birbirinin aynı olan iki kar tanesine rastlayamamış. Bu bilgiyi Meydan Larus’tan, kar taneleri şekillerine bakarken okudum. Doğanın bu müthiş sanatçılığı karşısında büyülenen bilim adamı, yıllarca kar tanesi fotoğrafı çekmiş. Ben de becerebilirsem origamilerini yapacağım. Yapabilir miyim bilmiyorum .Kar tanesi diyagramı bulmam olası görünmüyor. O halde ben hazırlamalıyım. birkaç şekil üzerinde çizimler yapmaya başladım.
İçimde ansızın heyecan dalgası kabardı. Banyoya gidip aynaya baktım.Neden? Kendimle merhabalaşmak istedim belki. Uzun zamandır hissedemediğim duygular şaşırtıyor beni şimdi. Öylece bakıyorum aynaya...Gözlerimden yaşlar boşanıyor. Evet, mutlaka yapmalıyım kar tanelerini...
Kapı zili çalıyor. hayretle saate bakıyorum. Bu saatte kim gelir ki. Eve bir görevli filan gelecek olsa kocam mutlaka telefon eder. Hemen alt kata iniyorum.
Kocam ve bir grup adam, sedye gibi bir şeyin üzerinde bir adam taşıyorlar. İşçilerden biri düşüp bacağını kırmış.
--Hayatım, bir süre bizde kalacak, bu soğukta işe ara verdik. Ben de evde olacağım, dedi kocam.
Ayağı kırık işçiyle göz göze geliyorum. Az önceki kar taneli heyacanım sönüverdi. Huzurum kaçtı.
.........
Devam edecek...
f.a.
YORUMLAR
müget
Günün Yazısı ve yazarını kutluyorum.Çok güzel anlatmışsınız...SEvgiyle klaın..ERen
sade yumuşak ve egzotik bir dil. gizemli bir anlatım. iyi resmedilmiş ayrıntılar. etkili bir giriş. daha ne olsun. .
sevgili müget ilk kez yazınızı okuyorum. zevkle okudum. farklı br konu yakalamışsınız. kağıt katlama sanatı çok bildik bir konu değil. onun etrafında öykü kurgulamak iyi bir buluş. öykünün gidişata bakarsak birkaç bölüm devam edecek galiba. merakla bekliyoruz.
dikkatimi çeken bir iki ayrıntı var. onları paylaşmak isterim sizinle.
aşağıdaki iki cümle bulundukları paragraftaki gizemi biraz zayıflatıyor gibi. zira zihnimiz anlatılanlardan bu çıkarıma varmıştı zaten.
"Benimkisi mecburi bir yaşamaktı. Orta yaşa gelmeden toprağa gömülmekten farksızdı bu."
"Fakat ben tedavisi mümkün olmayan bir hasta gibiyim. Hastadan da öte bir ölüyüm ben. İntiharı düşünmüyor oluşum korkumdan değil, beni sevenlere duyduğum saygıdan...Onlara bu acıyı yaşatmaya hakkım yok."
bir de yaşama sevincinin kalmaması "üşüme"nin dışında daha farklı şekilde ifade edilebilir miydi acaba?
"Fakat ben üşüyorum. Beni üşüten dışarının soğukluğu değil. Bu bomboş duvarlar, bu sessizlik de değil...Beni üşüten, içimde yaşama dair hiçbir kıvılcımın kalmayışı..."
ve.. "kocam" hitabını sormak isterim size. eminim bilinçli bir seçim ama yazının dokusuyla tam uyuşmuyor gibi. özellikle birinci paragrafta iki kez peşpeşe "kocam" yazılmış olması biraz sıkıntılı duruyor. acaba bu sözcük dönüşümlü olarak bir isimle birlikte kullanılamaz mıydı?
sevgilerimle...
müget
evet..kocam' hitabı dikkat çekiyor ve kasıyor da yazıyı..fakat, orada koca' önemli bir sesleniş, umarım ilerleyen bölümlerde, kocanın vurgusundaki etkiyi görürürüz hep birlikte..
üşümek, çok sıradan ve subjektif belki, fakat samimi buldum bu ifadeyi. ortak bilincimizi etkili yansıtıyor diye düşünüyorum.
teşekkürler, eleştirilerinizi eksik etmeyin.
intiharı bile düşünecek kadar ölüme yaklaşmışken
hayata yeniden merhaba demenin muştusunu veren bir yerdi
‘’origami kar taneleri’’ heyecanı...
işçinin akıbetini merak ettim...
selam ve saygıyla şair