Ramazan Ayı ve Oruc
Ramazanın Değeri Bilinseydi
Bu ay boyunca tutulan oruç, rıza ve rahmet deryasına dalmayı mümkün kılabilecek yeterli bir miktardır. Güzel kulluk başladı. İçine girdiğin ibadet aleminde yaptığın güzel şeylerle orucun kıymetlensin, afvu mağfiretine sebep olsun.
İlâhî maksat ve muradı en iyi bilen ve Kur’ân’ın yorumunu en uygun biçimde anlayan Resûlüllah s.a.v. Efendimiz bu konuda şöyle buyurmuştur:
*Ay, yirmi dokuzdur; onu görmedikçe oruç tutmayın. Eğer hava size karşı kapalı ise ona göre takdir edin. Buhari,Müslim
* Efendimiz bir Hadislerinde; Hilali görmedikçe oruç tutmayın, onu görmedikçe bayram da etmeyin. Şayet hava bulutlu olursa onun miktarını hesap edin. bir rivayete göre- sayıyı otuza tamamlayın buyurmuştur. Müslim.
* “Bir hilalden diğer hilale kadar oruç tutunuz. Eğer hilali göremez-seniz, sayıyı, otuza tamamlayın” Buhari,Müslim.
* Biz ümmî (daha çok okur-yazar olmayan) bir ümmetiz; ne yazarız, ne de hesap yaparız. Bir ay bazen şöyle, bazen de böyledir. Buhari, Müslim, Ebi Davud.
* Râvi bu hadîsi naklettikten sonra Peygamber s.a.v. Efendimizin bu anlatım biçimiyle ay’ın bazen 29, bazen de 30 olduğunu belirtmek istediğini ve bunu söylerken de parmağıyla işarette bulunduğunu, söylemiştir. Ebi Davud, Nesai.
* Başka bir rivayette ise şöyle buyurur: ’Hilali görmedikçe orucu tutmayın. Hilali görmedikçe orucu bozmayın. Hilali gördüğünüzde orucu açın. Şayet hava kapalı olursa (hilalin görülmesine engel olursa) otuz gün sayın’ M. Ahmed.
* Allah hilâlleri insanların yararına vakit ölçüleri olarak yaratmıştır. O halde hilâli gördüğünüzde oruç tutun ve onu gördüğünüzde iftar edin. Hava size kapalı olursa (ay’ı) otuz olarak sayıp tamamlayın. Müsned Ahmed.
İslâm dininin temel ibadetlerinden olan oruç ve hac ibadetlerinin vakitleri, ayın dünya etrafındaki dönüşlerine göre belirlenmiştir. Kur’ân’da şöyle duyurulmaktadır:
’Sana hilalleri soruyorlar. De ki: Onlar, insanlar ve hac için vakit ölçüleridir’ Bakara, sur: 189
Merhameti Engin, her hayırlı amele yedi, yetmiş, yedi yüz ve hatta daha fazla sevaplar verirken, Ramazan orucunun sevabına ise bedel koymamıştır. Mükâfatının ne olduğunu bildirmemiştir. Belli ki insanoğlunun idrak sınırlarını aşkın bir payedir bu.
* Ebu Hüreyre r.a.: Resulullah s.a.v. buyurdular ki: ’Ademoğlunun her ameli katlanır. (Zira Cenab-ı Hakk’ın bu husustaki sünneti şudur) : ’Hayır ameller en az on misliyle yazılır, bu yediyüz misline kadar çıkar. Allah’u Teâla (bir hadis-i kudside) şöyle buyurmuştur: ’Oruç bu kaideden hariçtir. Çünkü o sırf benim içindir, ben de onu (dilediğim gibi) mükafaatlandıracağım. Kulum benim için şehvetini, yiyeceğini terketti.’ ’Oruçlu için iki sevinç vardır: Biri, orucu açtığı zamanki sevincidir, diğeri de Rabbine kavuştuğu zamanki sevincidir. Oruçlunun ağzından çıkan koku (haluf) , Allah indinde misk kokusundan daha hoştur.’ İbni Mace.
Diğer rivayetlerde ise:
* ’Ramazan orucu benimdir, benim içindir. Madem kulum benim için şehvetini ve yemeğini terk ediyor. Ben de onu dilediğim gibi mükâfatlandıracağım’ buyurmuştur. Buhari,Müslim.
* ’Şüphesiz ki ramazan ayı, ümmetimin ayıdır. İçlerinden hastalananlar olur, onu ziyaret ederler. Bir Müslüman yalan söylemeden ve gıybet yapmadan oruç tutar, iftarını helal rızıkla yapar, farzları gözetip karanlıkta yatsı ve sabah namazlarına giderse, yılanın derisini değiştirip çıktığı gibi günahlardan kurtulup çıkar.’ Terğîb ve Terhîb
* ’Allahü Teala, ramazanın her gün ve gecesinde, (günahları sebebiyle) cehennemi hak etmiş bir takım kimseleri bağışlar. Bir de ramazanın her gün ve gecesinde her müslümanın kabul olacak bir duası vardır.’ Terğîb ve Terhîb.
* Resulü Ekrem (aleyhissalatu vesselâm) : “Her şeyin zekâtı vardır. Bedenin zekâtı da oruç tutmaktır. Oruç tutmak sabrın yarısıdır.” İbni Mace.
* ’Her iftar vaktinde Allah’in (cehennemden) azat ettiği kişiler vardır. Bu, her gece böyle devam eder’ Ibn Mace.
Ramazan bizi, günaha ve isyana karşı, adeta bir örtü gibi korur.
* ’Oruç sizden birinin çarpışma esnasında kullandığı kalkan gibi bir kalkandır’ Nesai.
* Oruç sabrın yarısıdır. Oruç bir sütre ve kalkandır. Buhari, Ebi Davut
* ’Oruç ve Kur’an kıyamet gününde kul için şefaat ederler. Oruç der ki: Ey Rabbim! Ben onu yemekten ve şehevi arzusundan alıkoydum, beni onun için şefaatçi kıl. Kur’an da der ki:
Ben onu gece uyumaktan alıkoydum, beni onun için şefaatçı kıl. Böylece onlar şefaat ederler’ Ahmed.
* Resulullah Efendimiz; Ramazan girdiğinde, cennet kapıları, Rahmet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapatılır ve şeytanlar zincirlere vurulur. Buyurmaktadır. Müslim.
Oruç güzel tutulursa, Ramazan ayı Allah-u Teàlâ’nın sevdiği vech ile ifa edilir, başarılırsa; bunun mükâfâtı çok büyüktür. Oruç gizli yapılan ve pek faziletli olan bir ibadettir. Orucun sevabı her türlü ölçülerin üstündedir.
* ’Kim, faziletine inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.’ Buhari, Müslim.
* - Allah şüphesiz Ramazan orucunu size farz kıldı, ben de (teravih) namazını sünnet kıldım. Kim inanarak, karşılığını sadece Allah’tan bekleyerek Ramazan’da oruç tutar, namaz kılarsa, anasından doğduğu gündeki gibi günahlarından çıkar (temizlenir.) Nesaî, Ahmed.
* Resulullah s.a.v. Ramazan ay’ının yeni girdiği bir gün şöyle buyurdu:
’Size bereket ayı Ramazan geldi. Bu ayda Allah sizi kuşatıp rahmetini indirir. Günahları bağışlayıp, duaları kabul eder. Allah bu ayda sizin hayır hususunda yarışmanıza bakar ve sizinle meleklerine karşı iftihar eder. Allah’a hayır ameller takdim ediniz. Şaki, günahkar, bu ayda Allahın rahmetinden mahrum olan kimsedir’ Taberani’den naklen et-Tergîb,
* ’Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et’ Hicr sur: 99
Her ay ibadet ayıdır. Mümin, Allah’ın, emrine uyarak ölünceye kadar ibadetini yapmaya devam eder.
* Resûlüllah s.a.v. şöyle buyurmuştur: ’Ramazan ayı girince göklerin kapısı açılır, cehennemin kapıları kapanır, şeytanlar zincire vurulur.’Buhari.
* Allah Resulü s.a.v. ’Ramazan geldiğinde Cennet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır, şeytanlar da bağlanır’ buyurmuştur. Müslim.
Bu ayı fırsat bilmeli, elden geldiği kadar ibâdet etmeli, günâhlardan titizlikle uzak durmalı, tâatları, ibâdetleri ve her çeşit hayratı artırmalıyız. Aç bir fakiri doyurmanın verdiği vicdan huzuru ve gönül rahatlığı hangi kelimelerle anlatılabilir?
* ’Kim bir oruçluyu iftar ettirirse, kendisine o oruçlunun sevabı kadar sevap yazılır. Üstelik oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksiltilmez.’İnbi Mace, Tirmizi.
- Enes r.a. anlatıyor:
Resulullah s.a.v. Sa’d İbnu Ubâde’nin yanında ekmek ve zeytinyağı yemişti. Sonunda şöyle bir dua buyurdu: ’Yanınızda oruçlular yemek yesin, yemeğinizden ebrarlar yesin, üzerinize melekler dua etsin. » Ebi Davud.
* ’Kim Allah yolunda bir gün oruç tutarsa, Allah o kişi ile Cehennem arasına bir hendek açar, genişliği sema ile yeryüzü kadar olan bir hendek.’Tirmizi
Yeme ve içmede ortalama bir yol takip edin. Çünkü böyle yapmanız vücudu düzeltir; hem lüzumsuz harcamadan uzak tutar. Hastalıkların ekserisi çok yemekten ileri gelir. Çok yiyende acıma hissi azalır. Arzuları artar, harama dalar. Gayrı meşrû arzuları harekete geçiren yolları tıkamak gerekir. Açlık şeytanın yolunu tıkar.
* Hadis-i şerifte, Şeytan, damardaki kan gibi, vücutta dolaşır, açlık ile yolunu daraltın. buyuruldu. İhyâ.
* Hadis-i şerifte buyuruldu ki: Çok yiyip içmek hastalıkların başıdır. Dâre Kutnî.
Oruç tutan bünye, adeta bakıma girer, iç organları saran yağlar erir, vücudun zindeliği artar, direnme gücü kazanır, mide, böbrek, şeker, kalb ve karaciğer hastalıklarına karşı mukavemet kazanır.
Gıda artıkları iyi yakılmayınca, damarları yıpratır. Yakılmayan yağlar, damarları daraltır, damar sertliği denilen rahatsızlığa sebep olur. Akşama doğru vücutta gıda hemen hiç kalmaz. Oruç müddetince vücudun diğer organlarında da dinlenme olur.
* Allah yağlanmış şişman bedeni sevmez. Kişi şehvetini dinine tercih etmedikçe helak olmaz.» Müsned Ahmed
Ümmetim hakkında endişe duyduğum şey, karın (göbek) büyüklüğü, uykuya devam etmek, tembellik ve inanç zayıflığıdır. Buyurmuştur. Müsned Ahmed.
Sahur Yemeğinin Bereketli Özellikleri:
Seher vakti, çok kıymetli bir zaman parçasıdır. O sırada gök kapıları açılır ve gündüzde olandan daha fazla ilahi rahmet ve mağfiret tecelli eder.
* Rasûlullah s.a.v.’den şöyle dediği sabit olmuştur: ’Bilâl gece ezanını okur. Siz İbn Ümmü Mektum ezan okuyuncaya kadar yiyin ve için.’ Hadisi rivayet eden ravi sonunda şöyle dedi: ’İbn Ümmü Mektum ama birisiydi. Kendisine sabah vaktinin girdiği haber verilince ezanı okurdu.’ Nesâî.
* Enes’in r.a. haber verdiğine göre:
Allah Resulü s.a.v. ’Sahur yemeği yeyiniz. Çünkü sahur yemeğinde bereket vardır’ buyurmuştur. Buhari.
* Sahur yemeğine kalkmak, Allahın size bağışladığı berekettir, bunu kaçırmayın! Nesaî.
* Yedikleri helal olmak şartı ile hesaba çekilmeyecek üç kişi; oruçlu, sahur yemeği yiyen ve Allah yolunda nöbet tutandır. Nesaî.
* Bir yudum su içmek için de olsa, sahura kalkın! İbni Hibban.
* Bir lokma olsa da sahur yemeği yiyin! Çünkü onda bereket vardır. Deylemî.
* Müminin sahurunun hurma ile olması ne güzeldir. Ebu Dâvud.
* Sahurda hurma yemek ne güzeldir. Allahü teâlâ, sahura kalkanlara rahmet eder. Taberânî.
* Enes bin Malik nakleder; Rasulullah s.a.v şöyle buyurdular: Sahur yemeği yiyiniz çünkü sahur yemeğinde bereket vardır. Sahur yemeği ile gündüz tutacağınız Oruca; öğle üzeri uykusuyla (kaylüle) ile de teheccüd namazına kuvvet kazanın. ibn Mace
* Sahurun tamamı berekettir. Bir yudum su için de olsa sahura kalkın! Allahü teâlâ ve melekleri, sahura kalkanlara salât ve selam ederler. Ahmed.
Bazıları Şöyle diyebilir: Uykuyu bölmeyelim, işte akşamdan yediğimiz yeter, ben dayanabilirim. Halbuki ibadet kasdıyla, Allah’ın rızasını kazanmak, Peygamber Efendimiz’in s.a.v. sünnetine uymakla demektir. Peygamber Efendimizin sahur yemeğini tavsiye etmesinin bir sebebi de Yahudilere ve Hıristiyanlara benzememek içindir. * ’Bizim orucumuzla ehli kitabın orucunu ayıran şey, sahur yemeğidir.’ buyurmuşlardır. Ahmed.
* Zeyd b. Sabit r.a. şöyle anlatmaktadır:
’Biz Resulüllah s.a.v. ile beraber sahur yemeği yedik. Sonra (Sabah) namaza kalktık’ dedi. Enes b. Malik: ’Sahur ile sabah namazı arasında ne kadar zaman oldu? ’ diye sordu. O da: ’Elli ayet (okunacak) kadar’ diye cevap verdi. Müslim.
* Adiy b. Hatim r.a. şöyle haber vermiştir:
‘’...Sabahın beyaz ipliği (aydınlığı) , siyah ipliğinden (karanlığından) ayırt edilinceye kadar yeyin, için...’’
ayeti nazil olduğu zaman Adiy b. Hatim Peygamber’e hitaben:
’Ey Allah’ın Resulü! Ben yastığımın altına bir beyaz ve bir siyah olmak üzere iki ip koyuyorum da geceyi gündüzden fark ediyorum’ dedi. Bunun üzerine Resulüllah s.a.v. ’Muhakkak ki, senin yastığın çok enlidir (senin kafan kalın da bundaki inceliği anlamadın) . Bu beyaz iplik ile siyah iplik gecenin karanlığı ile gündüzün beyazlığından ibarettir,’ buyurmuştur. Müslim.
* Âyet-i kerime’de şöyle buyurulmaktadır: “Fecirde beyaz iplik siyah iplikten ayırt edilinceye kadar yiyin için. Sonra da orucu gece oluncaya kadar tamamlayın.” Bakara: 187
Bundan maksat, gündüzün beyazlığının gecenin siyahlığından ayırt edilmesidir.
* Sizden biriniz unutarak bir şey yer veya içerse, orucunu tamamlasın. Çünkü onu Allah yedirmiş ve içirmiştir. Buhari.
* Bir diğer rivayette ise: Resûl-i Ekrem s.a.v ’in unutarak yiyen ve içen bir Sahâbe-i Kiram’a hitaben ’- orucunu tamamla! .. Sana ancak Allahû Teâla c.c. yedirdi ve içirdi (ziyafet verdi) ’ buyurduğu bilinmektedir.
* Resûlüllah s.a.v. de şöyle buyurmuştur: ’İslâm beş temel esas üzerine kurulmuştur: Allah’tan başka ilâh olmadığına, Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehadet etmek, namazı kılmak, zekâtı vermek, Ramazan orucunu tutmak, hacca gitmek.’ Buhari ve Müslim
* Herhangi biriniz iftar etmek istediği zaman orucunu hurma ile açsın, hurma bulamazsa su ile iftar etsin. Su temizdir.Tirmizi.
* İftarda acele, sahûru imsak vaktine doğru geciktiriniz.” Tirmizî
* İftar esnasında meşhur duâlardan okumak. “Allahümme leke sumtu ve alâ rızkıke eftartü, ve aleyke tevekkeltü ve bike âmentü: Allah’ım! Senin için oruç tuttum, Senin rızkınla iftar ettim, Sana tevekkül ettim, Sana iman ettim.”
* Cennette reyyan denilen bir kapı vardır. Kıyamet gününde bu kapıdan cennete yalnız oruçlular girerler, başka hiç kimse giremez. “Oruçlular nerede? ” denilir. Hepsi kalkarlar ve içeri girerler, sonra da kapı kapanır, artık kimse giremez. Buharî.
* Sehl b. Sa’d’ın r.a.. naklettiğine göre:
Hz. Peygamber s.a.v. şöyle buyurmuştur: ’Cennette Reyyan denilen bir kapı vardır. Bu kapıdan Kıyamet gününde yalnız oruç tutanlar girer. Onlarla beraber başka hiçbir kimse giremez. (Kıyamet gününde) oruçlular nerede? diye çağrılır. Oruç tutanlar kalkıp o kapıdan girerler. Oruçluların sonuncusu bu kapıdan içeri girdiği zaman kapı kapatılır, artık ondan içeriye hiç kimse giremez.’ Müslim.
* ’’Öyleyse Ramazan geldiği zaman bir umre yap. Çünkü Ramazan ayında yapılan umre, bir hacca denk’’ Müslim.
* Abdullâh b. Abbâs Rivâyet olunup demiştir ki: Nebî salla`llahu aleyhi ve sellem hacdan (Medîne`ye) döndüğünde Ensârî bir kadın olan ’Ümm-i Sinân’a: - (Bizimle berâber) haccetmekten sene hangi bir mâni` alıkoydu? diye sordu. Ümm-i Sinân, zevci Ebû Sinân`ı kasdederek: - Ebû fülân yok mu? Bunun iki devesi vardır. Bunun birisine binip hacca gitti. Öbirisi de bahçemizi sulayor, diye cevab verdi. Resûl-i Ekrem de: - Ramazan`da ömre edilmesi (sevab husûsunda) benimle berâber haccetmeğe muâdildir, buyurdu. Müslim.
* Aişe r.ah. şöyle rivayet etmiştir:
’(Bazen) üzerimde Ramazandan oruç borcu kalırdı da, Resulüllah s.a.v. ile meşgul olup ilgilenmekten dolayı bu orucu Şaban ayından başka bir ayda yerine getirmem mümkün olmazdı.’ Müslim.
* Aişe’nin r.ah. haber verdiğine göre:
Hz. Peygamber s.a.v. ’Kimin üzerinde oruç borcu olduğu halde ölürse, o ölünün velisi, ölen kimse yerine oruç tutabilir’ buyurmuştur. Müslim.
* Resul-i Ekrem s.a.v.’in ’Üç şey vardır ki bunlarla oruç tutan kimse iftar etmiş olmaz: Kan aldırmak, kusmak ve ihtilam’ Müslim.
* Şeddad r.a. ’dan rivayet edilen ’Kan alan da, aldıran da iftar etmiştir’ mealindeki hadis-i şerif, buna muhaliftir.
* Hz. Abdullah İbn-i Abbas r.a. ’dan rivayet edilen bir diğer Hadis-i Şerif’te ’kan aldırmanın orucu bozmayacağı’ beyan edilmiş ve Resul-i Ekrem s.a.v. ’in oruçlu iken kan aldırdığı haber verilmiştir.
Bütün muteber hadis mecmualarında yer alan ve birbirine muhalif olan bu hadis-i şeriflerin tamamı sahihtir. Hz. Şeddad’dan rivayet edilen ’Kan alan da, aldıran da iftar etmiştir’ mealindeki hadis-i şerif mensuhtur. Zira vürud sebebi şudur: Resul-i Ekrem s.a.v. bir ramazan-ı şerif ayında; (Hicri sekizinci yıl) kan alan ve aldıran iki Müslüman’ın, o esnada gıybet ettiklerine şahit olmuştur. Buradaki ’iftar etmiştir’ hükmü, orucun sevabından mahrumiyeti ifade etmektedir.
* Hz. Abdullah İbn-i Abbas (ra) ’dan rivayet edilen ve Resul-i Ekrem (sav) ’in oruçlu iken kan aldırdığı beyan eden hadisenin, hicri onuncu yılda cereyan ettigi sabittir. Dolayısıyle Hz. Şeddad’dan rivayet edilen ’Kan alan da, aldıran da iftar etmiştir’ hadisi, zahiri esas alınsa dahi (zaman açısından) mensuhtur.
* Allahü Teala, gebe ve emziklinin orucunu tehir etti. buyuruluyor. Çocuğu emziren kadın, ister kendi çocuğunu emzirsin, isterse başkasının çocuğunu emzirsin hüküm aynıdır.
Gebe ve emzikli olmak: Kendine veya çocuğuna bir zarar gelecekse, gebe ve
çocuk emziren kadın oruç tutmaz.
Yolculukta Oruç:
* İbn Abbas r.ahm. şöyle haber vermiştir:
Resulüllah s.a.v. Mekke’nin fetih yılında ramazanda yola çıktı. Kedid mevkiine varıncaya kadar oruç tuttu. Sonra orucunu bozdu. Resulüllah’ın sahabeleri, Peygamber’in fiillerinden daima en yeni olanlara tabi olurlardı. Müslim
* Enes b. Malik’in r.a. rivayet ettiğine göre:
Enes b. Malik’in kendisine, seferde Ramazan orucu sorulduğunda: ’Biz Ramazanda Resulüllah (a.s.) ile yolculuk ettik. Bu yolculukta ne oruç tutan tutmayanı, ne de tutmayan tutanı ayıpladı’ diye cevap verdi. Müslim
* Aişe r.ah. şöyle nakletmiştir:
Hamza b. Amr Eslemi, Resulüllah’a s.a.v. sefer hâlindeki oruçtan sordu. Resulüllah: ’Dilersen oruç tut, dilersen oruç tutma’ diye cevap vermiştir.
* Ebu Derda (r.a.) şöyle anlatır:
Biz Ramazan ayında çok sıcak bir günde, Resulüllah s.a.v. ile beraber sefere çıktık. Her birimiz sıcaklığın şiddetinden dolayı elini başına koyuyordu. Aramızda ise Resulüllah s.a.v. ile Abdullah b. Ravaha’dan r.a. başka oruç tutan kimse yoktu. Müslim
* Enes r.a. şöyle haber vermiştir:
Hz. Peygamber s.a.v. ile beraber bir seferde bulunmuştuk. Bizden kimi oruç tutmuş, kimi de yemişti. Sıcak bir günde konakladığımızda çoğumuz gölgelenmişti. Elbisesi olan elbisesiyle, kimimiz de eliyle güneşten korunuyordu. Oruç tutanlar hararetten kesilip düştüler. Buna karşılık oruç tutmayanlar, kalktılar, çadırları kurdular ve develeri suladılar. Bu faaliyetler üzerine Hz. Peygamber s.a.v. ’Bu gün oruç tutmayanlar, tam sevap alıp gittiler’ buyurmuştur. Müslim.
* Cabir b. Abdullah r.a. şöyle haber vermiştir:
Resulüllah s.a.v. bir sefer esnasında, insanların başına toplandığı ve gölgelendirmekte oldukları birisini gördü. ve: ’Bunun nesi var? ’ diye sordu. Sahabeler: ’Oruç tutmaktadır’ dediler. Bunun üzerine Resulüllah: ’Seferde oruç tutmanız (her zaman) sırf bir iyilik sayılmaz’ buyurmuştur. Müslim.
* Abdullah b. Ebu Evfa r.a. şöyle haber vermiştir:
Biz Resulüllah (a.s.) ile beraber Ramazan ayında bir seferde bulunduk. Güneş battığı zaman Resulüllah birine: ’Ey filan! Haydi (bineğinden) in de bize sevik karıştır’ dedi. O zat: Ey Allah’ın Resulü! Henüz gündüzdür dedi. Resulüllah tekrar: Haydi in de bizim için sevik karıştır, buyurdu. O kimse (devesinden) indi ve sevik bulayıp Peygamber’e getirdi. Hz. Peygamber de (a.s.) ondan içti ve sonra eliyle işaret ederek: ’Güneş şuradan (batı tarafından) battığı ve gece de şuradan (doğu cihetinden) geldiğinde oruçlunun iftar vakti girmiştir’ buyurdu. Müslim.
* Ebu Hüreyre Bir adam Resulullah s.a.v. ’a, oruçlunun hanımıyla mübaşeretinden sordu. Aleyhissalatu vesselam ruhsat verdi. Arkadan bir başkası geldi, o da aynı şeyi sordu. Buna mübaşereti yasakladı. Resulullah s.a.v.’ın ruhsat tanıdığı kimse yaşlı birisiydi, yasakladığı kimse de gençti. Ebu Davud.
* Aişe: Resulullah s.a.v. oruçlu olduğu halde hanımlarından birini öperdi.’ (Hz. Aişe bunu söyleyip sonra güldü.) Buhari; Müslim, Muvatta, Ebu Davud.
* Aişe r.ah. ve mmü Seleme r.ah. şöyle anlatıyor:
Hz. Peygamber s.a.v. ihtilam olmadan cünüp olarak sabahladığında oruca devam ederdi.
* Ömer b. Ebu Seleme r.a. Resulüllah’a s.a.v. oruçlu olan öpebilir mi? diye sorduğunda, Resulüllah ona, Ümmü Seleme’yi işaret ederek: ’Şundan sor’ buyurdu. Bunun üzerine Ümmü Seleme ona, Resulüllah’ın bu fiili yaptığını haber verdi. Bu defa Ömer b. Ebu Seleme: Ey Allah’ın Resulü! Allah senin geçmiş ve gelecek bütün günahlarını affetmiştir, dedi. Bunun üzerine Resulüllah: ’Allah’a yemin ederim ki, ben Allah’a karşı, hepinizden daha saygılı ve ondan daha çok korkanınızımdır’ buyurmuştur. Müslim.
* İbnu Abbâs r.a. anlatıyor:
Resûlullah s.a.v. şöyle söylediğini işittim: İki göz vardır, onlara ateş değemez: Allah için ağlayan göz ile, Allah yolunda uyanık sabahlayan göz. » Nesaî.
* Abdullah İbn Abbas r.a. şöyle anlatmıştır: ’Rasûlüllah s.a.v. insanların en fazla cömert olanı idi. Onun bu cömertliği Ramazan ayı girip de kendisiyle Cebrâil a.s. karşılaşınca daha da artardı. Cebrâil a.s Ramazan ayı çıkıncaya kadar her gece Resûlüllah s.a.v. ile buluşur, Resûlüllah s.a.v. ona Kur’ân’ı arzeder / okurdu. Resûllüllah s.a.v. Cebrâil ile buluşunca insanlara rahmet getiren rüzgardan daha çok cömert ve daha fazla faydalı olurdu.’ Buhari.
Dinimiz her zaman cömert olmayı emretmiştir. Bu cömertliğimiz Ramazan ayı içerisinde daha da artmalıdır. Özellikle Ramazan ayının son on gününde her Müslümanın,aile fertlerine, akrabasına, komşularına ihsan ve lütufta bulunması aklın ve hikmetin gereğidir. Sürekli Allah’ a bakarak yaşayan yürekler için Ramazan böyle geçer.
Orucun Sevabını Kacıran Şeyler:
* Ebu Hureyre r.a. şöyle nakletmiştir:
Resulüllah s.a.v. ’Bir veya iki gün öncesinden oruç tutmak suretiyle sakın Ramazanın önüne geçmeyiniz. Bir kimsenin âdet edindiği bir orucu tutması bundan müstesnadır. Böyle bir kimse o orucunu varsın tutsun’ buyurmuştur. Müslim.
* “Nice oruçlular vardır ki, oruçlarından onlara sadece bir açlık kalmıştır.” İbn-i Mâce.
* Nitekim Peygamber s.a.v. ’Sizden biriniz oruçlu olduğu zaman çirkin ve kinci söz söylemesin. Cahiller gibi hareket etmesin. Her kim kendisine sataşır, çirkin söz söyler, dövüşmek isterse, ona ben oruçluyum desin’ Buyurmaktadır. İbni Mace.
* Ebû Hüreyre den: Resûlüllah s.a.v. şöyle buyurduğu rivâyet edilmiştir: Kim ki, yalan söylemeği ve yalanla amel etmeği bırakmazsa, Cenâb-ı Hak o kimsenin yemesini, içmesini, bırakmasına hiç kıymet vermez, iltifât buyurmaz. Ebi Davud.
* Meşrû bir mazeret ve hastalık olmadan Ramazanda tutulmayan bir gün orucun yerine, başka günlerde uzun süre tutulan oruçlar denk olmaz. Müsned Ahmed.
* - Ramazan ayında, hasta veya ruhsat sahibi olmaksızın kim bir günlük orucunu yerse, bütün zaman boyu oruç tutsa bu orucu kaza edemez. Buhari.
* - Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
Şer’i mazeretsiz, Ramazanda bir gün oruç tutmayan, bunun yerine bütün yıl boyu oruç tutsa, Ramazandaki o bir günkü sevaba kavuşamaz. Tirmizi
* Resulüllah s.a.v. minbere çıkarken birinci basamakta durup: ‘Amin’ buyurdu. Sonra ikinci basamakta tekrar durup: ‘Amin’ buyurdu. Daha sonra üçüncü basamakta tekrar durup: ‘Amin’ buyurdu. Minberden indikten sonra Resulullah s.a.v’ e, minbere çıkarken her basamakta niçin ‘Amin’ dediğinin sebebi soruldu. Bunun üzerine Resulullah s.a.v.: ‘Cebrail, (birinci basamağa çıktığımda) bana gelip: ‘Ramazan ayına erişip de bu ay sebebiyle affa uğramayan kimseye yazıklar olsun’ dedi. Ben de, ‘Amin’ dedim. İkinci basamağa çıktığımda: ‘Yanında ben(im adım) anılıp da bana Salavât getirmeyen kimseye yazıklar olsun’ dedi. Ben de, ‘Amin’ dedim. Üçüncü basamağa çıktığımda: ‘Yanında annesi ve babası yada ikisinden biri ihtiyarlığa erişip de Cennete giremeyen kimseye yazıklar olsun’ dedi. Ben de, ‘Amin’ dedim” Buhârî, Beyhakî.
Hadis, üç meseleye temas etmektedir: 1. Ramazan ayının fazileti. 2. Resulullah s.a.v.’in ismi anıldığında ona salavât getirmek, 3. İhtiyarlık hallerinde anne-babaya iyi davranmak.
* Peygamber s.a.v. yiyip içmeksizin oruçları birbirine eklemekten nehiy buyurdu. Sahabeler: Ama siz peş peşe oruç tutuyorsunuz, dediklerinde. Resulullah s.a.v. ’Ben, sizin gibi değilim. Zira ben, (Rabbim tarafından) yedirilir ve içirilirim.buyurmuştur. Müslim.
* Peygamber’e s.a.v. birisi gelerek: ’Helak oldum. Ey Allah’ın Resulü! ’ dedi. Resulullah s.a.v. ’Seni helak eden nedir? ’ diye sordu. O şahıs: ’Ramazanda (oruçlu iken) hanımımla cinsi münasebette bulundum’ dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber: ’Bir köleyi hürriyetine kavuşturabilir misin? ’ buyurdu. O zat: Hayır, kavuşturamam dedi. Resulullah: ’Öyle ise iki ay ara vermeden oruç tutmaya gücün yeter mi? ’ Hayır, buna muktedir olamam dedi. Resulullah: ’Altmış yoksulu doyurabilir misin? ’ dedi. O kimse: ’Hayır, doyuramam’ dedi. Sonra o zat oturdu. Bu arada Peygamber’e içi hurma ile dolu (on beş Sa’ alabilen) bir zenbil getirildi. Peygamber o zata: ’Bunu (al da) sadaka yap’ buyurdu. O kimse: Benden fakir bir yoksula mı vereceğim? Medine’nin karataşlı iki tarafı arasında buna benim ailemden daha muhtaç bir ev halkı yoktur, dedi. Bunun üzerine Peygamber yan (azı) dişleri görülünceye kadar güldü. Sonra o kimseye: ’Öyleyse bunu kendi ailene yedir! ’ buyurdu. Müslim.
* Ömer b. Hattab r.a. şöyle nakletmiştir:
Resulüllah s.a.v. sizi şu iki günde oruç tutmaktan nehyetti: Birisi orucu tamamladığınız Ramazan Bayram’ı günüdür, diğeride kurbanınızın etinden yediğiniz Kurban Bayram’ı günüdür. Müslim.
* Abdullah b. Amr b. As r.a. şöyle anlatır:
Abdullah’ın: ’Ben hayatta bulunduğum müddetçe geceleyin namaz kılacağım, gündüzleyin de oruç tutacağım’ diye yemin ettiği Resulüllah’a haber verildiğinde, Allah Resulü s.a.v. ’Gerçekten sen böyle mi söylüyorsun? ’ dedi. Ben de kendisine: ’Evet böyle söyledim Ey Allah’ın Resulü! ’ dedim. Resulullah: ’Sen bu ağır ibadeti yerine getiremezsin. Sen bazen oruç tut, bazen ye, bazen uyu, bazen namaz kıl. Her aydan üç gün oruç tut. Her iyiliğe onun on misli mükâfat vardır. Kim bir iyilikle gelirse işte ona bunun on katı vardır. Bu, her ayın üç gün orucu bütün sene oruç gibidir’ buyurdu. Ben bundan daha fazlasına muktedir olurum, dedim. Öyle ise bir gün oruç tut, iki gün ye, buyurdu. Ben bundan daha fazlasına muktedir olurum ya Resulüllah dedim. Öyle ise; bir gün oruç tut, bir gün tutma. İşte bu Davud’un a.s. orucudur. Bu, oruç tutmanın en âdil olanıdır, buyurdu. Ben bundan daha fazlasına muktedir olurum, dedim. Resulüllah a.s.: ’Bundan daha faziletli oruç yoktur’ buyurdu. Abdullah b. Amr (ihtiyarlayıp da taahhüt ettiği ibadeti yerine getirmekten aciz kalınca) : ’Resulüllah’ın söylediği her ayda üç gün oruç tutmayı kabul etmiş olsaydım, bana hiç şüphesiz ehlim ve malımdan daha sevimli olacaktı,’ diye hayıflanmıştır. Müslim’
* Hadis-i şerifte, (Allahü teâlâ, Ramazanda dört sınıf insan hariç, herkesin günahlarını affeder.Bunlar: İçki içmeye devam eden, Ana-babasına âsi olan, Sıla-i rahmi terk eden,
Mümin olmaktan ümidini kesendir. buyuruldu.
Eğer bunlar tövbe ederse, Allahü teâlâ günahlarını affeder. Ramazandaki sevaplar bilinseydi, her günün Ramazan olması istenirdi. Hadis-i şerifte, (Ramazandaki özel sevaplar bilinmiş olsaydı, bütün yılın Ramazan olması istenirdi.) buyuruldu. Ahmed.
Günâhlar öldürücü zehirdir. Îmânı olan günâh işlemekten çok korkar.
* Hadîs-i şerîfte buyuruluyor ki: Ömründe bir defa Allahı anan veya O’ndan korkan müslüman, Cehennemden çıkar. Tirmizî.
* Mü’min, günâhını dağ gibi görür, üzerine düşeceğinden korkar. Münâfık ise, günâhını, burnuna konmuş, hemen uçacak bir sinek gibi görür. Buhârî.
Allahü Teâlâ açıktan, çekinmeden günâh işleyenlere daha çok buğzeder. Fakat üzülerek günâhını gizliyenleri, gizlediği için affedebilir.
* Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: Bir günâha düşen, günâhını gizlesin! Allahü teâlânın örtüsünü onun üzerinde bulundursun! Müslim.
Allahü Teâlâ, bu mübârek ayda Onun şânına yakışacak, kulluk yapmayı ve Rabbimizin râzı olduğu, beğendiği yolda bulunmayı, hepimize nasip eylesin!
Kaynaklar …….
Kuran-ı Kerim..
Muteber Hadis Kitapları..
Brüksel/2005
Ali Kılıç Kakiz