- 822 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Yine olmadı
YİNE OLMADI
“Dünya üzerinde gerçek olan bir aşk varsa o da kesinlikle kör bir insanın aşkıdır.Normal insanlar aşık olurken kalplerinden önce gözlerini kullanırlar.Dış görünüşe aşık olmasak bile bizim için dış görünüşün büyük bir önemi vardır.Körler ise bundan yoksundur.Onlar görmeden, dış görünüşe tamah etmeden hisleriyle aşık olurlar.Fiziki olarak hiçbir beklentileri yoktur.Kimseye sırf güzelliği için aşık olmazlar,olamazlar.Onların aşkı gerçektir.”
Diyerek kendimce bir açıklama getirdim konuya.O an içimden gelenleri söylüyormuşum imajı yaratıyordum oysa bu konuşmayı çok önceden yazıp ezberlemiştim.Uygun zamanı bekliyordum.Senin yanında konu aşktan açılınca işte dedim şimdi tam sırası, ‘tak’ yapıştırdım açıklamayı.Amacım sana ne kadar duygusal bir o kadar da duyarlı bir erkek olduğumu göstermek, inceden bir “aşk adamıyım ben” mesajı vermekti.Yeri geldiğinde güzel tespitler yapan , duygusalın kralını veren biri olduğumu açık açık beyan ediyordum o kadar insanın içinde.Bu yeni yöntemimdi.Daha önceden sevdiğim kızların yanında şiir okumayı ya da çok sevdiği salak pop şarkıcısını anamdan babamdan çok seviyormuşçasına övmeyi ilke edinmiştim kendime.Ancak ne denersem deneyim tam bir randıman alamadım.Bir türlü elde edemedim sevdiceklerimi.Yalvardım,ayaklarına kapandım; olmadı.Rezil ettim kendimi, peşlerinden koştum,ellerini ceplerine attı güzellerim oradan bile ben çıktım.Kafamı çıkarıp kaypak kaypak “ehe merhaba” diyerek sevimli olmaya çalıştım.Olmadı.Bir gün kafede oturuyorduk arkadaşlarla, birisi ortaya : “Kadınlar kendine güvenen erkekleri sever,süklüm püklüm olmayacaksın kızın karşısında.İstiyorsan kızı tutacaksın kolundan ‘seni seçtim’ diyeceksin ,bitecek.” Diye bir laf attı. Kim bu sokak edebiyatı yapan lavuk diye arkamı döndüm,baktım Mehmet Coşkundeniz’miş.Gittim yanına.Baktım oturmuş yalnız başına,bir tane kola söylemiş ,aynı kolayla oturuyor sabahtan beri. “Ne bu oğlum orada burada çıkıp ahkam kesiyorsun ilişki uzmanıyım filan diye.” Dedim. “Abi işte şöyle böyle kadınlar erkekler” diye geveleyecek oldu yapıştırdım tokadı.Baktım çekilmiş köşesine ağlıyor usul usul, içim acıdı. “Derdin ne oğlum senin.Niye böyle olur olmadık yerlerde ortaya atıyorsun kendini” Dedim. “Abi benim hiç kız arkadaşım olmadı, çok yalnızım.Ben de kendimce bir imaj çizdim kendime ilişki adamı oluyum dedim ama gel gör ki durum aynı.” Dedi.Üstüne de “Terzi kendi söküğünü dikemezmiş işte.” Diyince iyiyce sinirlerim tepeme çıktı.Sandalyeyi kaptığım gibi sokağın başına kadar kovaladım kurnazı.Geri döndüm kafeye, baktım kolası yarım kalmış Mehmet’imin , oturdum içtim afiyetle.Kızgındım ama söylediğini de deneyecektim. “Kurnaz filan ama adam biliyor işi” dedim kendi kendime.Ertesi sabah çektim bayramlık takımlarımı, altlarında 46 numara kösele ayakkabılarımı, mahallenin piçi gibi çıktım evden dışarı.Görenlerin kalplerine korku salıyordum adeta.Yazın 35 derece sıcağına göre pek de rahat sayılmazdı kıyafetlerim ama olsun bugün kıracaktım şeytanın bacağını Mehmet’imin tavsiyesiyle.Kolasını da içtikten sonra daha bir sever olmuştum Mehmet’i.Bir de kız tavlarsam benim için candan öte olurdu.Yürürken bir parkın bu iş için uygun olduğuna karar verdim.Parkın yanındaki büfeden bir kola alarak daldım parktan içeri.Ceketimi çıkarıp çimlere serdim ve üzerine oturdum.Şu görüntümle parkta çiftlerin başının belasının olduğumun farkındaydım.Bütün erkekler “bize bulaşmasa bari” diye düşünürken kafasını sevdiğinin söylediklerine vermeye çalışıyordu ,biliyorum.Parkta yalnız oturan kızları kesmeye başladım.Her biri adeta “ Beni seç kendine güvenen erkeğim benim” dercesine bakıyordu gözlerimin içine.Bir süre bakındıktan sonra kendime en uygun olduğunu düşündüğüm eşi seçerek kalktım çimlerin üstünden ve yavaşça yanına yaklaştım.Kırmızı askılı bluzuyla bir bankta otururken telefonla konuşuyordu. Kimle konuşuyordu acaba, yoksa bir erkekle mi? Hem de bizim parkımızda.Cinnete gelmek üzereydim,nasıl yapabilirdi bana bunu.İyice yaklaştım kadınıma tam “Kimle konuşuyorsun sen gizli gizli kahpe” diye tokadı yapıştıracakken “Tamam Selin’cim öptüm, görüşürüz.” Dediğini duydum, içime su serpilmişti.Ama şimdi bankın yanında öylece elim havada kalakalmıştım. Kadınım korkmuş bir şekilde “Ne istemiştiniz?” diye sordu.Hayatımın en zor 15 saniyelerinden biriydi.Ne yapacağımı düşünürken birden kolundaki saat çarptı gözüme ve can havliyle:
“Şey bağyan saat kaç acaba?” dedim.Bu arada havadaki elimi saçlarıma götürerek artistlik bir bakış attım.Saatine bakarken geçen kısa sürede çok hızlı bir flashback yaşadım ve kendimi çocukluğumda, mahallenin ağabeylerinin yanında buldum.Ve işte o an o muhteşem tekniği hatırladım.Çok az kişi tarafından bilinen bu teknikle kaç ağabeyimizi milli etmiştik.İçim sevinçle doldu,.Onun da çok heyecanlandığı her halinden belliydi,saatine baktı ve:
“1.45” dedi. “Bu saatten sonra benimsin” diyerek yapıştırdım cevabı ve kolundan tuttuğum gibi parkın dışına doğru sürüklemeye başladım kadınımı.Her aşık gibi başta biraz nazlandı.Bu onu daha da çekici bir hale getiriyordu.Ben artık teslim olmasını beklerken direnmeye devam etti.Çok nazlı bir sevdiceğim vardı.Çok mutluydum.Durumda bir terslik olduğunu ancak “AY imdat sapık var, adam kaçırıyorlar.yardım edin!” Diye bağırmaya başladığında anlayabildim.Sevdiceğim bu naz işini biraz fazla abartmıştı. “Fazla naz aşık usandırır” diyerek ortamı atasözüne boğacakken birden gözlerim karardı.3 gün sonra hastanede uyandığımda tek hatırladığım şey koşarak üstüme gelen 4 tane çam yarmasıydı.Yediğim dayağın etkisiyle 1 ay kendime gelemedim.Yine başarısız olmuştum.Daha sonra neler denemedim ki: “Kızlar kendilerini güldüren erkekleri sever” dediler şaklaban oldum,bakımlı ol dediler metroseksüel oldum,vur dediler öldürdüm.Şekilden şekle kılıktan kılığa girdim,bir türlü bir kız tavlayamadım.En son bu romantik ayağını yapmaya karar verdim.Konu aşktan açılınca oturup sana uzun uzun körlerden ve aşklarından bahsettim.Baktım ses soluk yok.
“Eee Elif ne düşünüyorsun söylediklerim hakkında?” diye itekledim seni arkadan.
“Ha efendim?” dedin fütursuzca. “Körler diyorum” dedim bir ümitle.
“Haa evet ya ben de çok acıyorum onlara yazık vallaha” diye cevapladın sorumu.O an karşımda sanki aşık olduğum kız değil de arkadaşım Hakkı oturuyordu.O kadar tiksindim senden.Islak odunla beline beline vurmak istedim; lakin yapamadım.Montumu bile almadan kaçtım o mekandan.Hatta bu umursamaz cevabın yüzünden ülkeyi terk etmeyi bile düşündüm.O kadar zamandan sonra aşık olmuştum oysa.Olacaksa o olsun başkasıyla mutlu olmamam ben demiştim.Bakışın ,gülümsemen ,halin tavrın her şeyin bir başkaydı.Sonra bir gün topladım cesaretimi ve “Elif ben seni seviyorum” dedim hatırlıyor musun?Bir kör kadar samimiydim işte o gün.Ama sen bu ilan-ı aşkımı da kör mevzusu gibi yarım yamalak dinledin.Cornetto reklamındaki kulaklıklı kız gibi davranarak mal ettin beni adeta.Sonra da muhtemelen kendini daha iyi hissetmek için şu cevabı verdin:
“Ya aslında bir sevgilim var benim.Mertcan.Çok iyi bir çocuk, sen de görsen çok seversin. 5.5 aydır da beraberiz, çok seviyoruz birbirimizi.Hatta evlenmeyi bile düşünüyoruz.Ama sen de çok iyi bir insanın.Her zaman iyi bir arkadaşım olarak kalmanı isterim”.
Acıdın resmen bana.Bir saçımı okşamadığın kaldı.Bir an Mertcanı görüp de çok sevesim geldi.Cebinden bir düğün davetiyesi çıkarmadığın kaldı.Ama suç sende değil.Benim derdim o Mertcan denen zibidiyle zaten .Benim derdim her aşık olacağım kızı ben tanımadan 5-6 ay önce halka kapatan Mertcanla, Ozanla , Sedatla .Neyim eksik lan benim Mertcandan? Bir Ozanın verdiği tadı vermiyor muyum ben?Sedat gibi saçlarımı 2 metre dikmiyor muyum diye mi bütün bunlar?Ne istiyorsunuz oğlum siz ben ve benim gibilerden.Gözlüğüm var oğlum benim.Düzgün bir adamım lan ben.Sigara içmem, içki ağzıma sürmem, kavga etmem,anneme babama karşı gelmem.İyi bir insanım oğlum ben.Yıllardır anam ağladı saatlerce ders çalışmaktan.Sandık sandık kitap okudum.Dosteyvskiyle Çehov’la enseye tokat oldum.Nerede bir kızın elinde bir kitap gördüysem aynısını alıp okumadım mı?Okudum.Baktım kızlar duygusal yazar seviyor, hiç sevmediğim Tuna Kiremitçi’nin gamzelerine hasta olacak boyuta geldim. Baktım kızların ilgisi yemek kitaplarına kayıyor,Ayşe Tüter’inden Ümit Ustasına kadar hepsini yaladım yuttum.Sen gel o yarım yamalak Türkçenle kap bütün kızları diye mi okudum ben bunca kitabı?Sen üstüne sinmiş sigara kokusuyla bütün kızlarla çık, bize bir tane bırakma ilaç niyetine diye mi gözlüklüyüm ben?Ömrümü yedin Mertcan. “Efendi adamları kızsız bırakma Derneği’nin Ankara şubesi misin sen Mertcan?Çık oğlum hayatımdan.Bak ben sana yüklü bir miktar para vereyim, uçak biletini koyuyum cebine , hatta paranın üstüyle de bir Uludağ gazoz alıyım sana , git bu memleketten.Rusya’ya yerleş.İgorların elinden Olga’larını kap , Sergey’leri deli et, Andrey’leri dize getir,anasını ağlat ortalığın.Ama beni rahat bırak lan.Lütfen.
25.01.2010