- 746 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
GAZZE’DE YAŞANANLAR…… ŞEHİT VE GAZİLERİMİZ
Şehit, Allah’ın huzurunda diri olarak hazır bulunup, rızıklandırılacağı ve cennete gireceğine şehadet olunduğu için bu adı almıştır.
Şehit, Allah’ın dinini dünyaya yaymak, yeryüzünde zulmü ve haksızlığı kaldırmak, ezilen insanların yanında saf tutmak, gariban ve boynu büküklere el uzatmak ve dertlerine derman olabilmek için Allah rızası için canını Allah yolunda feda eden kişiye denir.
Yine şehit, yurduna saldıran düşmanlara karşı göğsünü siper yapan, hürriyet ve şerefini kaybetmemek için canını feda eden kahraman Müslüman kişidir.
Gazi ise, Allah yolunda ve vatan uğrunda savaştığı ve şehit olmayı arzu ettiği halde ölmeyip, sağ kalan kimseye verilen addır. Gazi de şehit olmak ve bu mertebeye yükselmek için savaştığından dolayı o da şehitler derecesindedir.
İslam dini daima barış dini olmuştur. (Hatta savaşı bile yeryüzüne barışı sağlamak içindir.) İslam dini hiç bir zaman savaştan yana olmamış, nerde bir ezilen, üzülen, ağlayıp feryat –figan eden biri olmuşsa onun yanında olmuştur. Hangi ırktan, dinden olursa olsunlar Müslümanlar ezilen ve zulme uğrayanların imdadına koşmuştur. Tarih sahifeleri bunun örnekleriyle doludur. Müslüman ecdadımızda İslam dan aldığı bu ilham ve düsturlarla hareket etmiş, üç kıt’a ya barış ve esenlik götürmüştür.
Şehitlik o kadar büyük bir mertebedir ki, Yüce Allah mübarek Kur’an’da onlara özel yer vermiş ve şöyle ferman buyurmuştur: “ Allah yolunda öldürülenleri (şehitleri) sakın ölü sanmayın. Bilâkis onlar diridirler; Allah’ın Iütuf ve kereminden kendilerine verdikleriyle sevinçli bir halde Rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar. Arkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan şehit kardeşlerine de hiç bir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini duyurmaktadır (1)
Sevgili peygamberimiz’de şehitliğin önemini şöyle belirtmiştir: “Hiç kimse cennete girdikten sonra - bütün dünya’ya sahip olsa bile tekrar dünya’ya dönmek istemez. Yalnız şehitler, keramet (ve erdikleri nimetler) sebebiyle dünya’ya dönüp on defa şehit olmayı arzu ederler.” (2)
Bu gün dünyanın bir çok yerinde acı ve gözyaşı var, savaş ve terör olayları var. Günden güne yayılan haksızlık ve zorbalıklar var. Hiç bir Müslüman’ın tüm bu yaşanan olaylara sessiz ve seyirci kalması mümkün değildir. Örneğin; Dün Saray-Bosna’da, Irak’ta, Afganistan’da yaşanan acı, gözyaşı ve işgallere göz kapatan Müslüman milletler bu gün de Filistin’de yaşanan soykırıma, işgale ve yapılan zulümlere göz kapatmamalı, bunu tüm dünya ülkelerinin gündemine sokmalı ve artık zalim İsrail devletine dur dedirtmelidir.
Tamamen insani yardımlarla yola çıkmış, aç-susuz, ilaçsız, merhemsiz insanlara yardım götüren bir gemiye saldırmak, içindeki insanları öldürmek hangi insanın vicdanına sığar. Artık bu zalim ve işgalci devlete dur demenin zamanı gelmiştir. Müslüman milletler artık uyanmalı ve bu vahşete seyirci kalmamalıdır. Hem İsrail, Türkiye gibi büyük bir devletin vatandaşlarına saldırma cesaretini kimden alıyor.
Filistin’e yardım götüren kahraman ve gönül erlerine minnet ve şükranlarımı sunuyorum. Şehit olan kardeşlerime Allah’tan rahmet, gazi kardeşlerime daha nice hayırlı ömürler diliyorum.
KAYNAKLAR
1-Âl-i İmrân Suresi’nin 169 ve 170
2-Hadis-i Şerif
YORUMLAR
Erdinç kardeşim ; İsrail denen terör devletinin bizim insanlara saldırıp şehit etme cesaretini üzülerek söyleyebilirizki içimizdeki hainlerden almıştır. Görmüyormusun hala bizleri resmi ideolojiyle karşı karşıya getirmek için oyun üzerine oyun, tezgah üzerine tezgah kuruyor. Aslında hata bizde . Biz ipleri o kadar salıvermişizki her önüne gelen bizleri terbiye ediyor. Ama bunlar birgün ters tepecektir. Bundan hiçkimsenin şüphesi olmasın. Yanlız bize düşen birlik ve beraberliğimizi pekiştirmektir. Yargıdanda özellikle rica ediyoruz. Kanunlarımızı düşmanlarımıza yorumlattırmasınlar, yanlışlarımızdan vazgeçelim. Dıştan bir tehdit altındayız bari iç barışı sağlayalım.
Bu güzel yazınızdan dolayı sizleri tebrik eder, saygılarımı sunarım.
abdurr tarafından 6/5/2010 11:49:51 PM zamanında düzenlenmiştir.