- 762 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Güçlü Aile, Güçlü Toplum
İnsanların büyük bir bölümü dinin yalnızca ibadetlerden oluştuğunu düşünür. Bu büyük bir yanılgıdır; gerçek din, ibadetlerin yanı sıra, yaşamın her anını kapsar ve insanlara Kuran ekseninde bir bakış açısı ve güzel ahlak özellikleri kazandırır. Bu bilince sahip inanan insan Allah’ın hoşnutluğunu, rahmetini ve cennetini kazanmak için yaşamının her anında Kuran’la bildirilen üstün ahlakı yaşamaya çaba gösterir.
İslamiyet pırıl pırıl aydınlıktır ve bize sevgiyi, şefkati, merhameti, dostluğu emreder. İnsanlara, bitkilere, hayvanlara, kısacası Allah’ın tüm yarattıklarına sevgi duymamızı ve özverili olmamızı ister. İnanan insan her zaman ve her ortamda dürüst, samimi, kararlı karakter özellikleri, saygı ve sevgi dolu davranışlar sergiler. Bu nedenlerle Kuran ahlakına sahip insanların yaşadığı çevreler, her insanın özlem duyduğu huzur ve güven içindeki ortamlardır.
Kuran ahlakına uygun yaşam süren bir ailede, bugün birçok ailede yaşanan sorunlar yoktur. Günümüzde, anne ve babaya itaatsiz, saldırgan çocuklara ve onlara doğru ve yanlışı anlatmayan, onlarla ilgilenmeyen, birbiriyle de geçimsiz olan anne babalara çok sık rastlanır. Bu evlerde, sevgi, saygı, hoşgörü, anlayış ve şefkat yerine tartışma, kavga ve hakaret hakimdir. Oysa Kuran ahlakının yaşandığı evlerde, anne babaya itaatli, Allah’ın buyruğu gereği onlara "öf" bile demeyen, kötülüklerden uzak duran vicdanlı çocuklar yetişir. Bu evlerdeki anne babalar çocuklarını Kur’an ahlakı ile yetiştirerek hayırlı insanlar olmaları için çaba harcayan, birbirlerine de sevgi ve saygı gösteren, davranışları ile örnek insanlardır. Kısacası bu aileler sevgi, saygı ve dayanışma içinde yaşayan insanlardan oluşur.
Aile devletin en küçük, en temel birimidir. Aile yapısı ne denli güçlü ise, millet ve devlet yapısı da o derece güçlü olur. Aile yapısının çökerek, manevi değerlerini kaybetmesi ve bireyler arasında sevgi, saygı ve beraberlik duyguları körelen ailelerin oluşturduğu devletlerin güçlü olması mümkün değildir. Yalnızca karşılıklı maddi çıkarlar üzerine kurulu dinden uzak toplumlar hızla manevi çöküşe ve ahlaki dejenerasyona doğru yol alır.
Ailede bireyler arasında sevgi, dayanışma, özveri ve sadakat duyguları köreldiğinde, artık o milletin varlığının devamı zorlaşır. Bu dejenerasyon aile ortamlarıyla sınırlı kalmaz, toplumdaki diğer kesimlere de yayılır. Okullarda, arkadaşlık ilişkilerinde, iş yerlerinde kıskançlık, ikiyüzlülük, alaycılık, dedikodu gibi kötü davranışlar ortaya çıkar; tüm sistem çıkar ilişkileri üzerine kurulur. Adalet, insan hakları, huzur ve barış ortadan kalkar.
Günümüzde televizyon yayınlarında, filmlerde yoğun şeklide şiddet konusunun işlendiğine tanık oluruz. Aile içinde din ahlakı konusunda eğitilmemiş olan ve bu yoğun telkinlerden etkilenen gençlerin, hatta çocukların dahi şiddet eğilimli olduklarını görürüz. Bu durum öylesine yaygınlaşmıştır ki, küçük çocukların okullarda katliam yaptıklarına dahi şahit olmak mümkündür. Medyada zaman zaman bu konuda haberler yer almaktadır.
İslam’da şiddete yer yoktur. Suçsuz insanların ölümüne sebep olup, “Allah için yaptım” diyen insan hastadır. Bunlar kendi ruhlarındaki karanlığı ve şirk düşüncesini Kuran’a uygulamaya çalışan kişilerdir.
Dinden uzak yaşayan kimseler de, gençleri küçük yaşlarından itibaren karanlık bir ortama iter, zalimliğe yönlendirirler. Bu kişiler Allah’tan korkmadıkları için, Allah korkusu olmayan zalim nesiller yetiştirirler. Çocuklarına Allah’ın emrettiği merhametli, adaletli, hoşgörülü, akılcı güzel ahlakı öğretmezler. Hz. Nuh’un Kur’an’da söz edilen bu konudaki duası, inkarcıların ortak zalim karakterlerinin kanıtıdır:
Nuh "Rabbim, yeryüzünde kafirlerden yurt edinen hiç kimseyi bırakma." dedi. "Çünkü Sen onları bırakacak olursan, Senin kullarını şaşırtıp-saptırırlar ve onlar, kötülükten sınırı aşan (facir’den) kafirden başkasını doğurmazlar." "Rabbim, beni, annemi, babamı, mü’min olarak evime gireni, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları bağışla. Zalimlere yıkımdan başkasını artırma." (Nuh Suresi, 26-28)
Kuran ahlakını yaşayan toplumdaki bireylerin her biri, devletine, milletine yararlı bir yurttaş, ailesini seven, saygılı bir evlat, özverili bir arkadaştır. Bu yapıdaki bireylerin oluşturduğu bir milletin huzurlu, mutlu ve birlik ruhuna sahip güven dolu bir yaşamı olur. Yüce Allah, Kuran’da, birlik içinde ve güçlü olmanın sırrını şöyle bildirir:
Allah’a ve Resûlü’ne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir. (Enfal Suresi, 46)
Güçlü olmak ve içte bütünlük sağlamak için inananların fikir mücadelesi zorunludur. Bilgi ve kültür düzeyi yüksek, sevgi birliği ve imanı güçlü toplum, en sarsılmaz toplum olacaktır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.