- 1022 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
KÜSKÜN BEGONVİL (10)
...........&...........
-Zeynep, yavrum bu ne güzel bir haber. Demek ikinci bir torun geliyor bize ha?
-Anne ben hazırlıklı değilim. Sanırım bu bebeği istemiyorum.
-O nasıl söz kızım? Hem bak Arda’mız da büyüdü. Olsun bir çocuğunuz daha, ne demiş
büyüklerimiz, biri yok say, ikiyi bir, üçü karar.
-Aman anne onlar eskidenmiş. Sen şimdi çocuk büyütüp, bakmak kolay mı sanıyorsun?
Ben Arda’nın imkanlarının bölünmesini istemiyorum. Her şeyin en iyisini ona verebilmek
adına. Endişeleniyorum anne, ya ikinci bebek gelince ben Arda ile yeterince
ilgilenemezsem?
En azından şimdilik hiç hazır değilim buna. Belki ilerde, Arda büyüsün biraz, evin borçlarını
temizleyelim şöyle bir refaha çıkalım.
Bütün keyfi, neşesi kaçmıştı Zeynep’in. Arda‘yı hiç kolay büyütmemişlerdi. Zor bir
bebekti. Çok iyi hatırlıyor tam bir yıl uykusu dışında sürekli mızmızlanıp ağlamıştı.
Banyosunu bile taksit taksit yapardı Zeynep. Arda’yı annesine emanet eder, girer
vücudunu keseler, onun ağlamasına dayamayıp bornozunu giyer, çıkar emzirir, ikinci kez
girdiğinde saçlarını şampuanlardı.
Daha kırk günlük bebekken sünnet ettirmek zorunda kalmışlardı. Halbuki o şöyle ihtişamlı
bir sünnet töreni hayal ediyordu hep. Ama minik oğlu idrarının tamamını boşaltamadığı
için, böbrek hastası olabilirdi eğer hemen sünnet ettirmezlerse. Özel bir hastanede
sünnet olduğu günü unutamıyordu Zeynep oğlunun. Hemşire gelmiş kucağından almıştı.
Arda ağlıyordu, Zeynep onun yanında olmak istiyordu. Kim bilir nasıl canı yanacaktı? Kemal
‘in omzuna başını dayadı hıçkırıklarına mani olamadı Zeynep. Arda’nın ağlaması ise gittikçe
uzaklaşarak sonunda duyulmaz olmuştu. Meraktan ölüyordu Zeynep. O kırk beş dakika
kırk beş saat kadar uzun gelmişti Kemal ile Zeynep’e. Nihayet hemşire tekrar göründü
kucağında Arda ile. Arda ağzını açabildiği kadar büyük açıyor ve en yüksek volümde
ağlıyordu. Yüreği parçalandı Zeynep’in. Yavrusunu pusetine yatırıp çıktılar hastaneden.
İzmir’den Bafa gölüne gelene kadar kesintisiz ağladı Arda. Memesini verdi susmadı.
Arabayı durdurdular battaniyesi içinde salladılar gene susmadı. Arda ağlamaktan Zeynep
ile Kemal ise onu susturmaya çalışmaktan helak olmuşlardı. Bodrum’a geldiklerinde saat
gecenin ikisiydi. Eve girdiklerinde ağrı kesici şurubunu tekrar verip memesini ağzına
dayadı Zeynep Arda’nın. Arda yumuldu memeye ve nihayet gözlerini kapadı.
Sonra dokuz aylıkken yüksek ateşten havale geçirmişti Arda. Üstelik tam doktora
gidecekleri esnada Zeynep’in kucağında. Çok okuyup hazırlandığı halde anneliğe, böyle
bir şeyi yaşamış olmak deli etmişti Zeynep’i. Ondan sonra zaten tam bir kabustu. Bir gün
gece evde yalnızken birden uyandı. Arda’nın beşiği odalarındaydı. Işığı yaktı. Aman
Allah’ım Ardası gene nöbet geçiriyordu. Nasıl da malum olmuştu ona. Hemen Kemal’i aradı:
-Kemal koş Arda gene nöbet geçiriyor.
DEVAM EDECEK
YORUMLAR
Hicran Aydın Akçakaya
Hicran Aydın Akçakaya
EVET KOLAY DEĞİL ÇOCUK BÜYÜTMEK AMA EN GÜZEL MEYVEMİZ VE ALTIN TOPUMUZDUR ONLAR YA ONLAR OLMASAYDI NE YAPARDIK DUVAR BİZE BAKARDI BİZ DUVARA ARTIK DEĞİLMİ HERŞEYİYLE GÜZELDİR ONLAR ÇİÇEĞİMİZDİR DEVAMINI SABIRSIZLIKLA BEKLİYORUM BİRTANEM AKICI VE SÜRÜKLEYİCİYDİ KUTLARIM SEVGİLERİMLE ÖPÜYORUM
Hicran Aydın Akçakaya
Sevgili kardeşim, çocuk büyütmek kolay değil, Ayşe kardeşimin de dediği gibi her bebek farklı büyüyor, kimi sorunlu, kimi daha kolay.Devamını bekliyorum arkadaşım, kolay gelsin, sevgilerimle.
Hicran Aydın Akçakaya
ssevgilerimle....
Hicran Aydın Akçakaya
tşk ederim sevgilerimle...
Canım seninle birlikte ben de geçmişe ve iki çocuğumun bebeklik hallerine dönüyorum. Ne kadar güzel ama bir o kadar da zor ve fedakarlık isteyen dönemler... Güzel anlatıyorsun, merakla diğer bölümü bekleyeceğim. Sevgilerimi sunuyorum.