- 2568 Okunma
- 11 Yorum
- 2 Beğeni
EĞİTİM ÇIKAMAZI
KÖŞE BAŞI
SADIK DAĞDEVİREN
Gazeteci-yazar-şair ve araştırmacı
Siyasilerin her fırsatta telaffuz ettiği sözlerden biri de her alanda fırsat eşitliği ilkesidir.Ülkemizde eğitim konusunu ele alalım.
Şehirlerde daha çocuk İlk okula başlamadan “okul öncesi eğitim”alıyor.Okul çağı geliyor “okul seçimi”başlıyor.Daha ilk okul birinci sınıftan itibaren özel ders ve dershanelere başlatılıyor çocuk.
Özel kurum ve kuruluşlarca yapılan Ülke genelinde deneme sınavları.Milli Eğitim kanalı ile yapılan sınavlar.Özel okullarca yetiştirilen çocuklar.Bu gün hasılatı yani Cirosu
10 Milyar doları geçen dershaneler.Hafta içi dersaneleri,hafta sonu dersaneleri.Özel evlerde veya öğrencinin evine gidilerek verilen dersler.
Bunların tamamı para.Peki parası olmayan yada gelir düzeyi aylık Bin TL’yi geçmeyen çocuklar ve bu çocukların aileleri ne yapsın.Hani fırsat eşitliği ilkesi.Gelir durumu iyi olan ailenin çocuğu okusun,onlar Devletin her kademesinde görev alabilsin,fakir aile çocukları
İş bulamasın yada en ağır işleri onlar yapsın
Zengin – Fakir arasındaki uçurum sürekli büyüyor.Ülke insanı arasında sosyal uçurumlar yaratılıyor.Okul öncesi eğitimle yetişen bir çocuk ile şehirlerin kenar köşe mahalleleri ile,ilçe,belde,köylerde yaşayanların çocukları eğitim yarışında nasıl sonuç alabilir ki
Burada tehlikeli bir ortam da yaratılıyor.Nedir bu ortam.Kendi düşüncelerini hayata geçirmek isteyen gerek iç ve gerekse dış destekli(adına ne derseniz deyin) bir gurup,finansı bulunması sebebiyle fakir ailelerin zeki çocuklarını ücretsiz kendilerinin yaptırdığı özel
Okullarda,özel yurtlarda ve özel evlerde yetiştiremez mi ?
Elbette yetiştirir.Başarılı da yapar.Devletin istediği kademesine de yerleştirir.Yurt dışına bile gönderir.Her hangi bir siyasi partiyi destekleyebilir.Yada bu siyasi partinin içinde yer alabilir.Amaçlarını bir,bir gerçekleştirebilir.Olamaz mı ?
Burada özel okulların durumuna ve konumuna da bakmak lazım.Sonuçta bu eğitim sistemi adil olmayan,fırsat eşitliği ve hakkaniyet olmayan bir sistem haline gelebilir.Ki Üniversite yani yüksek okul konusu da bu sosyal gelir dağılımına göre veliler için daha büyük bir problem.
Bir öğrencinin bir başka ilde Yüksek okul okumasının maliyeti bir aileye BİN lira yük
demektir.İki çocuk okutanların vay haline.Allah onlara ve okuyan çocuklarımıza güç kuvvet versin.Geçtiğimiz günlerde bankanın birinde oturmuş sıra beklerken yanımda oturan beyefendiyle biraz sohbet eyim.Üniversitede okuyan çocuğuna para gönderecekti.Dedi ki
maaşımı 7 gün sonra alacağım. Yanımda 50 Lira param var 30 Lirasını ona göndereceğim,20 Lira ile 7 gün idare edeceğim dedi.
İnsanın içinin burkulmaması mümkün mü ? Biz tekrar başa dönelim.Yapılan araştırmalara göre Dershanelerle ilgi dönen para miktarı 10 Milyar Dolar’ın üzerinde bir rakam.Bu rakam küçümsenecek bir rakam değildir.Ama nereye gidiyoruz.Dershaneler ücretleri yükselttikçe yükseltiyorlar.Aileler kurs ücretlerini ödeyememiş,bu yüzden evini satmış,ceza evine düşmüş kimin umurunda.
Bana göre okullarda da eğitim kalitesi düşmüştür.Çocuklar adeta dershanelere mecbur bırakılıyor yada zorlanıyor.Aileler çaresiz.Yemiyor,içmiyor,giymiyor ama çocuğunu dershaneye gönderiyor
Peki çözüm ne.Bana göre çok basit.Üniversite sınavını kaldıracaksın.Kim Üniversite okumak istiyor ise okusun.Daha iyi ya Ülkede herkes Üniversite mezunu olur iş bulamasa da.Sanki üniversiteyi bitirenler iş bulabiliyor mu ? Öyle de işsiz,böyle de işsiz.Hiç olmaz sa Üniversite mezunu işsiz olur.
Yapılması gereken İlk okuldan itibaren tüm sınavları kaldıracaksın.Çocuğun yeteneğine göre okul açacaksın ve yönlendireceksin .Her İL’e yeteri kadar Üniversite,yüksek okul yapacaksın ve hatta bu okulları İllerin İlçe ve beldelerine kadar yayacaksın.Kim bilir kalkınmayı o zaman köyden bile başlatabilirsin,istihdam yaratabilirsin.
Sonuç olarak dar gelirli aileler için çile haline dönüşen bu dershane belasından bu Türk toplumunun yapı taşı olan aileler kurtarılmalıdır.Bir başka yazıda buluşuncaya kadar dudağınızdan tebessüm yüzünüzden gülücük eksik olmasın.
YORUMLAR
Elinize sağlık. Rant döndükçe Eğitim ve sağlık işlerinin düzelmesi zor ihtimal. Sistemle uzantılı olarak her temiz kalan alanı kirletip insanların iç dünyalarını soldurmak amaçları. O ne denle yaşama çok umutluda baksam. Eğitim için getiecekleri her çözümün altında mutlaka ciddi kazançlar yatacaktır. Korkunç bir doyumsuzluğun kurbanınıyız malesef. çocuklarımızdan da fazlasıyla faydalanıyorlar. Kendi çabanızlada bir yere kadar bir yerden sonra bırakmak durumunda kalıloysnuz.. İyi günler diliyorum.
Üç şeyde tasarruf yapılamaz!...
Güvenlik, Sağlık ve Eğitim.
Mutfak tüplerinin ücretine eklenerek zoraki ödettirilen vergi, her hâne bütçesine; yıllık, enaz 600 TL. yük getiriyor.
Batan bankaların yükünü, mutfak tüpü kullananlar ödüyor...
Eğitime ayrılan pay mı?... hadi canım sen de... Okul bahçesinde, kına Gecesi yapmanın bedeli; okul Aile birliği banka hesâbına 150 TL. yatırırsanız izin veriliyor. Okul idâresi değil; sebep olan ve mecbur bırakanlar ..... .
kadiryeter tarafından 9/7/2010 12:25:36 AM zamanında düzenlenmiştir.
SADIK BEY MÜTHİŞ BİR YAZIYDI TEBRİKLER.YALNIZ YAZINIZI ÇOK ZORLANARAK OKUDUM.SATIR ARALARINDA BİRAZ BOŞLUK BIRAKIRSANIZ BENCE DAHA RAHAT OKUNUR.BÖYLESİNE ÖNEMLİ BİR KONUYU YAZDIĞINIZ İÇİN ÇOK TEŞEKKÜRLER.MALEEF SİZİNDE SÖYLEDİĞİNİZ GİBİ TÜRKİYE'DE EĞİTİM İÇLER ACISI.PEK ÇOK FAKİR AMA AKILLI GENÇ MADDİYATSIZLIKDAN OKUYAMIYOR.BENCE HER ÖZEL OKUL HİÇ OLMAZSA 20 TANE ÇOK FAKİR GENCİ PARASIZ VE YATILI OKUTMALIDIR.BÖYLECE AKILLI FAKİR GENÇLERDE İYİ BİR EĞİTİM ALMIŞ OLURLAR.HER ÖZEL OKULA BÖYLE BİR MECBURİYET GETİRİLMELİDİR.AYRICA DEVLET FAKİR ÖĞRENCİLERE AZDA OLSA MAAŞ VEREBİLİR.YANİ DAHA RAHAT OKUYABİLMESİ İÇİN.İNSAN DÜŞÜNÜRSE PEK ÇOK ÇÖZÜM BULABİLİR.SAYFANIZA GÖNÜL BAHÇEMDEN BİR KUCAK DOLUSU CENNET KOKULU KIRMIZI GÜLLERİ SEVGİMİDE İLAVE EDEREK BIRAKIYORUM.SEVGİYLE KALIN HOŞÇAKALIN.GÜLHAN KESKİN.
"EĞİTİM ÇIK(A)MAZI
KÖŞE BAŞI
SADIK DAĞDEVİREN
Gazeteci-yazar, şair ve araştırmacı
Siyasilerin her fırsatta telaffuz ettiği sözlerden biri de her alanda fırsat eşitliği ilkesidir. Ülkemizde eğitim konusunu ele alalım.
Şehirlerde daha çocuk İlk okula başlamadan “okul öncesi eğitim”alıyor. Okul çağı geliyor “okul seçimi”başlıyor. Daha ilk okul birinci sınıftan itibaren özel ders ve dersanelere başlatılıyor çocuk.
Özel kurum ve kuruluşlarca yapılan Ülke genelinde deneme sınavları. Milli Eğitim kanalı ile yapılan sınavlar. Özel okullarca yetiştirilen çocuklar. Bugün hasılatı yani Cirosu 10 Milyar doları geçen dersaneler. Hafta içi dersaneleri, hafta sonu dersaneleri. Özel evlerde veya öğrencinin evine gidilerek verilen dersler.
Bunların tamamı para. Peki parası olmayan yada gelir düzeyi aylık Bin TL.’yi geçmeyen çocuklar ve bu çocukların aileleri ne yapsın. Hani fırsat eşitliği ilkesi. Gelir durumu iyi olan ailenin çocuğu okusun, onlar Devletin her kademesinde görev alabilsin, fakir aile çocukları iş bulamasın ya da en ağır işleri onlar yapsın zengin – fakir arasındaki uçurum sürekli büyüyor. Ülke insanı arasında sosyal uçurumlar yaratılıyor. Okul öncesi eğitimle yetişen bir çocuk ile şehirlerin kenar köşe mahalleleri ile, ilçe, belde ve köylerde yaşayanların çocukları eğitim yarışında nasıl sonuç alabilir ki?
Burada tehlikeli bir ortam da yaratılıyor. Nedir bu ortam. Kendi düşüncelerini hayata geçirmek isteyen gerek iç ve gerekse dış destekli(adına ne derseniz deyin) bir grup, finansı bulunması sebebiyle fakir ailelerin zeki çocuklarını ücretsiz kendilerinin yaptırdığı özel okullarda, özel yurtlarda ve özel evlerde yetiştiremez mi ?... elbette yetiştirir. Başarılı da yapar. Devletin istediği kademesine de yerleştirir. Yurt dışına bile gönderir. Her hangi bir siyasi partiyi destekleyebilir. Ya da bu siyasi partinin içinde yer alabilir. Amaçlarını bir, bir gerçekleştirebilir. Olamaz mı ?
Burada özel okulların durumuna ve konumuna da bakmak lazım. Sonuçta bu eğitim sistemi adil olmayan, fırsat eşitliği ve hakkaniyet olmayan bir sistem haline gelebilir ki; üniversite yani yüksek okul konusu da bu sosyal gelir dağılımına göre veliler için daha büyük bir problem.
Bir öğrencinin bir başka ilde yüksek okul okumasının maliyeti bir aileye bin lira yük
demektir. İki çocuk okutanların vay haline. Allah onlara ve okuyan çocuklarımıza güç kuvvet versin. Geçtiğimiz günlerde bankanın birinde oturmuş sıra beklerken yanımda oturan beyefendiyle biraz sohbet edeyim dedim: Üniversitede okuyan çocuğuna para gönderecekti. Dedi ki; "Maaşımı yedi gün sonra alacağım. Yanımda 50 Lira param var 30 Lirasını o'na göndereceğim, 20 Lira ile yedi gün idare edeceğim."
İnsanın içinin burkulmaması mümkün mü ? Biz tekrar başa dönelim. Yapılan araştırmalara göre dershanelerle ilgi dönen para miktarı 10 Milyar Dolar’ın üzerinde bir rakam. Bu rakam küçümsenecek bir rakam değildir. Ama nereye gidiyoruz. Dershaneler ücretleri yükselttikçe yükseltiyorlar. Aileler kurs ücretlerini ödeyememiş, bu yüzden evini satmış, cezaevine düşmüş kimin umurunda.
Bana göre okullarda da eğitim kalitesi düşmüştür. Çocuklar adeta dersanelere mecbur bırakılıyor ya da zorlanıyor. Aileler çaresiz. Yemiyor, içmiyor, giymiyor ama çocuğunu dershaneye gönderiyor.
Peki çözüm ne?... bana göre çok basit. Üniversite sınavını kaldıracaksın. Kim Üniversite okumak istiyor ise okusun. Daha iyi ya Ülkede herkes Üniversite mezunu olur iş bulamasa da. Sanki üniversiteyi bitirenler iş bulabiliyor mu ? Öyle de işsiz, böyle de işsiz. Hiç olmazsa Üniversite mezunu işsiz olur.
Yapılması gereken İlk okuldan itibaren tüm sınavları kaldıracaksın. Çocuğun yeteneğine göre okul açacaksın ve yönlendireceksin. Her il’e yeteri kadar Üniversite, yüksek okul yapacaksın ve hatta bu okulları İllerin İlçe ve beldelerine kadar yayacaksın. Kim bilir kalkınmayı o zaman köyden bile başlatabilirsin, istihdam yaratabilirsin.
Sonuç olarak dar gelirli aileler için çile haline dönüşen bu dershane belasından bu Türk toplumunun yapı taşı olan aileler kurtarılmalıdır. Bir başka yazıda buluşuncaya kadar dudağınızdan tebessüm yüzünüzden gülücük eksik olmasın."
Sağolasın...
Selâm ederim...
Kadir Yeter.
kadiryeter tarafından 6/5/2010 5:48:26 PM zamanında düzenlenmiştir.
Ne dershaneler, ne de SÜRÜCÜ KURSLARI bu topluma fayda sağlamamakta, zarar vermektedir.
Ve iktidarlar da bu rantın önüne geçememektedirler maalesef.
Eğitimde yanlışlık, yığılma olmasın diye zorla öğrenciye sınıf atlatmaktır öncelikle.
Sonra da hemen her çocuğa lise diploması verebilme gayretidir.
Batıda(Almanya'da) öğrenciler henüz 4. sınıfta iken yöneten ve yönetilen olarak sınıflandırılmaktadır.
Liseye(Gymnasium) gidecek çocuk önceden belirlenir. Diğerleri meslek okullarına(Berufschule) ya da halk okullarına(Wolksschule)ye devam eterler.
Bizim zamanımızda ortaokulda 2 sene üstüste bir sınıfta kalındığında öğrenci belge alır ve tahsil hayatı biterdi. Bunlar ister istemez bir mesleğe yönelmek zorunda kalırdı.
Şimdi 18 yaşına gelmiş bir çocuğu bir ustanın yanına verip de sanat öğretmek mümkün mü? Babasının yanında çalışmaz oldular.
Her iktidar, devrini tamamlayabilme sevdasında. Plansız açılan üniversite ve bölümlerine plansızca verilen kontenjanlar.
İşsiz üniversite diplomalı tüketiciler topluluğu. Anarşinin hazır bekleyen elemanları...
Belçika eğitim sistemi uygulanabilse dünyaya yetişmiş hem beyin, hem de bilek ihraç ederiz.
Paylaşım için teşekkürler Dost.
Size daha pazartesi günü yaşadığım bir olayı anlatmak istiyorum.
Dişlerimi Ankara Ünv. Dişçilik fak. Yaptırıyorum ve sık sık fakülteye gidiyorum. Pazartesi günü de gitmiş ve sıramı bekliyordum...Biliyorsunuz orada öğrenciler tedavi yapıyor, asistanlar ve hocalar kontrol ediyor...Tam kapının eşiğinde iki hoca karşılaştı.Erkek olan bayan hocaya; "Hocam öğrencilere iskelete ihtiyacı olan var mı diye seslendim, şu dipte ki çocuk geldi bana (dişçi terimi ile anlamadığım bir şey söyledi) var mı diye sordu. Saygısız bunlar, sosyal seviyesi düşük insanlar çocuklarını buraya gönderiyor, biz uğraşıyoruz" demez mi...
Beynimden vurulmuşa döndüm.Bir hocanın öğrencilerine bakış açısına bakın...Orada hocanın sözlerine müdahale ettim, çok sinirlenmiştim.Benim sözlerim karşısında Allah'tan sessiz kaldı...
Maalesef her yerde herkes parası adar konuşabiliyor hâlâ...Yok halleriyle yemeyip dersaneye gönderiyorlar adam olsun, ayaklarının üzerine basabilsin diye, gördükleri muameleye bakın...
Daha yazacak çok konu var da, fazla uzattım:))Sevgi ve saygı ile
Yükselenyıldız
İnsan bazan herhangibir şekilde boşalmak istiyor.
Hele haklı, toplumun da alkışlayacağı bir cıngar çıkarabilecek bir fırsat doğduysa..
Varın bakın o dümbük her kimse;
Ana-babasıyla bir restorantta yemek yemekten kaçınırdır.
Seviyesizler, seviyesizliklerini örtmek için bu tür iddialarda bulunabilir ancak.
keziban buldu
Anneler çocuklar ilk okula başladıkları zaman eli ayağı düzgün çocukların yanına oturtmak için mücüdele eder. Parka gidersiniz çocuklar oyun oynasın diye , aileler çocuklarının arkadaşını seçer. Çocuklar büyürken değişik olumsuz davranışları yaşayarak öğreneceklerdir elbette. Ailelerin buna tahammülü yoktur. Derhal hakem olur. Temiz davranış hiç hata yapmayacak ihtimalli ilişkilerin kurulması için mücadele ederler. Anlatmakla bitmez. İş hayatına girersiniz. üstünüz başınız yerinde cebinizd para var ise . aracınız var sa ayrıcalıklı ilişkiler kurar sınız. Evlenirsiniz sade bir evlilik yaparsanız hapı yuttunuz. Gösterişli olmalı ilişkiler ve yapılan tüm ilişkiler buna göredir. Ancak tüm bunların içinin boş olduğunu gören yok. O yüzden bu hengamede onurlu, yoksul, içe dönük, sevgi dolu ama çaresiz, belki çok iyi fikirler üretecek ilişkilere boyut kazandıracak bir kişiliği var dır. Hiç kimsenin umrunda olmayan bu kişiler arada kaybolup gidiyor. Çok çok üzücü. umarım insanlarımız çok erken yaştan çocuk yetiştirirken böyle ilişkileri ayrıştırıcı davranışlardan kurtulurlar da . Dargeirli, yada iyi gelirli kavramları ortadan kalkar insanlık evrensel ve gerçek erdemini tüm boyutlarıyla yakalar. Duyarlılığınıza da hayran kaldım. Meslek yaşamınızda başarılar diliyorum.
öncelikle çok teşekkürler bu konuyu dile getirdiniz
evet bu öyle büyük bir yara ki artık okullarda doğru dürüst ders yok bakın benim iki torunum bu yıl sekizci sınıf tabiki lise için hazırlık var kim sorarsa dersaneye gidiyorlar ve neredeyse sınıfın yarısı okula gitmiyor desaneye gideceğiz diye
ben çok kızıyorum okullarda hocalar iyice boşladı bence eğitim oranı oldukça düştü sanırım idda etmiyor hocalara yetersiz demiyorum ama onlarda nasılsa dersane var diye oluruna bırak mış
ya eskiden dersanemi vardı o zamanda üniversiteler vardı ve hala dersaneye gitmeyen ama kazanan çocuklar var
ne zeki çocuklarımız alt düzeyde kalıyor dersaneye gidemeyip bunu çaresi olmalı bir düzene girmeli eğitim sistemi
yazık diyorum çok yazık halimize saygılarımla
Sizi böylesine hassas ve ciddi bir konuyu kaleme aldığınız için kutluyorum. Ayrıca dershane ücretlerinin yüksekliği dışında bir de hem okul hem dershane için ayrı harçlık vermek gerekiyor çocuklara.. Tabi yol parası eklendiğinde daha da vahim. Söylediklerinize sonuna kadar katılıyorum. İnşallah dershaneler kalkar. Kızımız için dershane olayı bitti üniversitede ama oğlum iki yıl daha gidecek dershaneye....Biz hadi hallediyoruz ama bu ücreti veremeyen çok aile var.. O zaman eşitlik kalkıyor ortadan.. Paylaşımınız için kutluyorum. Saygı ve selamlarımla...