TALİHSİZ DAYIM
Dayım asabi denilecek kadar sinirli , izlediği acıklı bir filme ağlayacak kadar yufka yürekli ve de içerisinden adeta şefkat fışkıran gözlere sahip mert bir adamdı.
Her yaz annemi ziyarete gelir, zaten kıt kanaat sürdürdüğü hayatını bana ve kardeşlerime çeşit çeşit hediyeler alarak dar boğaza sokardı.O’nun her gelişi bayram sevincine eş değer duygular yaşanırdı evimizde.Ben o dönemler ilkokul ikinci sınıfa giden annesine deli denecek şekilde düşkün içine kapanık ve utangaç bir kızdım.
Buna rağmen dayıma beni kendilerine götürmesi için saatlerce yalvarırdım.
O’ysa başına gelecekleri bilmesine rağmen göz yaşlarıma dayanamaz beni götürürdü.
Daha otobüste başlardı anne özlemim .Azık olsun diye yanımıza koyduğu poğaçaları koklar ağlamaya başlardım.O çok sevdiğim dayım bile bir başka görünürdü gözüme.Herkes herşey anlamsızlaşırdı birden.
Ve yengem;
Dayımın erkek çocuk takıntısı yüzünden üç yılda bir çocuk doğuran yüzü sürekli asık temizlik hastası bir kadın dı.O yaz üçüncü kızına hamileydi , yengemin beni istemediğini bildiğinden sözde kendisine yardım etmem için getirdiğini söylerken mecbur kaldığını da üstü örtülü bir şekilde karmakarışık cümlelerle anlatmaya çalışırdı.Çocuk aklımla şaşkın şaşkın dinlerdim onları.
Yengemden öylesi çekinirdim ki bazen yatağım bozulmasın diye sabaha kadar uyumazdım .
Hiç kendiliğimden buzdolabını açıp bir şey aldığımı hatırlamıyorum.
Açıksam bile yemek saatine kadar bekler acıktım diyemezdim .
Bu onun sert ve uzak duruşundan mı yoksa benim utangaçlığımdan mı kaynaklanıyor du bilemiyorum .
Dayımın iş yeri eve çok yakındı ,bir inşaat şirketinde biriket ustası olarak çalışırdı .
Her sabah o kulakları tırmalayan makinaların sesiyle uyanırdım .
Kahvaltı için eve geldiğinde sigarasının kokusuyle birlikte acı öksürükleri tüm odaya dağılırdı .
Gencecik yaşına rağmen nasır tutmuş ellerini izlemekten yemek yiyemezdim.
Ya pazar parası için kavga ederlerdi ya çocuklar yüzünden kim bilir yaramaz bir çocuk olmama ma rağmen benim yüzümden ettikleri bile olmuştur kim bilir……….
Düşünüyorum da o günün şartlarında hem parasızlık hem evsizlik gelecek bekleyen biri henüz doğmamış üç çocuk bir de ben.Ha bir de diğer dayım .O da gündüz dayımla biriket yapar gece onlar da kalırdı .Yengemin neden hiç gülümsemediğini şimdi daha iyi anlıyorum
Küçük yaşta hem yetim hem öksüz kalan dayılarım İstanbul’un onları bitirmemesi için bir birlerine destek olmak adına bir arada yaşıyorlar dı.
Her köyünü bırakıp büyük şehirde özellikle İstanbul’da yaşamaya özenen diğer insanlar gibi.
Hani taşı toprağı altın ya …….
Yengemin üçüncü kızını doğurmasına az bir zaman kalmıştı ki
Talihsiz bir kaza sonucu sağ kolumu bileğime çok az bir mesafe kala düşerek derin bir şekilde kestim.
Pazar günü olması dolayısıyla hastaneye gidene kadar epey bir kan kaybettim.
Ölümden döndüğüm bu kaza sonucu yengem erken doğum yaptı .
Dayım yengemin kaldığı hastaneyle benim olduğum hastane arasında gidip gelmekten ve masrafları karşılayamamaktan perişan bir durumdayken ,diğer dayımın annemlere haber vermesiyle olaylar tatlıya bağlandı .
Ben iyileştim cici de bir kızımız oldu.
Fakat hayat dayıma oyunlar oynamaya devam edecekti.
Kiracısı olduğu evi ev sahibinin mütahite vermesi sonucu hem evini hem işini hem de çevresini değiştirmek zorunda kalan dayım dört katlı bir binanın en alt katına yerleşti.
Ardından bir tüp bayiisinde seyyar tüpçülük yapmaya başladı.
Yaz ziyaretleri devam ediyor ben de yengemin asık yüzü ve tüm utangaçlığıma rağmen yazlarımı onlarla beraber geçiriyordum.
Bu arada dayımın erkek çocuk takıntısının sürmesi üzerine bir kızı daha olmuştu.
Kapı komşuları olan oldukça sosyetik bir bayanla yengemin samimi dostlukları gözümden kaçmıyordu.
Bu arada diğer dayım da evlenip dayıma yakın bir yerde ev kiralamış sık sık
görüşüyorlardı.
Bir gece evde çıkan böceklerden kurtulmakiçin evi ilaçlayıp geceyi geçirmek üzere diğer dayıma gittik .Sabah döndüğümüzde evi altı üstüne gelmiş bir şekilde bulduk.
Dayımın dişini tırnağına geçirerek biriktirdiği altın ve ne kadar kıymetli şey varsa çalınmıştı.
Başta dayım olmak üzere hepimiz yıkılmıştık .
Kim yapmıştı? Nerden bilmişti o gün evde olmadığımızı.?
Çaresiz günler günleri kovalarken taşıdığı vicdan azabına dayanamayan yan komşu suçunu itirafa etmiş yengemin biriktirdiği altınları kendisine göstermesinden sonra fırsat kolladığını ve eşiyle birlikte soygunu gerçekleştirdiğini anlatmıştı .
İşin kötü tarafı tüm altınları ve parayı harcamış olmalarıydı .
Yine de dayım kendilerinden şikayetçi olmadı.
Tekrar başka bir çevreye taşındılar seyyar tüpçülük devam ederken bacağındaki şiddetli ağrı yüzünden doktora gitmesi sonrası kendisi hariç hepimiz kanser olduğunu öğrendik.
Yıkılmıştım yemiyor içmiyor sürekli ağlıyordum .
En küçük kızı henüz dört yaşındaydı ve doktorlar ümitsiz diyordu.
Hepsinden kötü dayanılmaz ağrılarını eli kolu bağlı seyretmekti .
Tüm bu talihsizlikler arasında inanılması imkansız bir olay gerçekleşti .
Yengem bir erkek çocuk doğurdu .
Dayımın ölümünden bir yıl önce erkek çocuk sahibi olmanın sevincini oğlunu uzaktan severek yaşadı .
Henüz kırk altı yaşında olan dayımın bir ay içerisinde yaşlı bir insana dönüşüp ölümüden duyduğum acıyı sanırım ömrümün sonuna dek unutmıycam .
Allah sevdiklerimize sağlık sıhhat ve mutlu bir hayat bağışlasın ........
(Amin )
Saygı ve selamlarımla.
YORUMLAR
Allah yavrularına versin ömrünü belki de kötü bir dilek dilemişti kimbilir.
Rahmetli amcam geldi aklıma
" Bir oğul versin de Rabbim canımı alsın " demesiyle o da hasta yatağında ancak 1 yaşına kadar sevebilmişti yıllar sonra teşrif eden oğlanı
İçim burkularak okudum
gri gölge
Rabbim tüm hastalara şifa versin
teşekkürlerimle saygılar
dayılar ne tatlıdır..özverili yapmacıksız ve candan..gözlerim doldu ..cenabı HAK mekanını cennet eylesin..böylesi dayıları herkese nasip etsin..yazılarınız duygu dolu..beğenerek okudum..sevgi ve saygılar..
gri gölge
saygı ve selamlar
Açık yüreklilikle yazılmış bir hayat öyküsü. Dayınıza Allah(C.C.) rahmet etsin.Genç ölümler her zaman için zordur, saygılarımla.