- 635 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kılıç Kanıyor,Deniz Ağlıyordu İşte ...2
‘’En sürüler, en tepededirler’’...
‘Meraksızlar dünyasındayız işte’’...
Kılıç kanıyor, deniz ağlıyor diye başlamıştım bir yazıma... Ne kanamalarıma aldırdılar, ne de ağlamalarımı duydular... Sözcüklerime sığındım ben de...
Ne zor ve ne güzel şeydir sessizlik... İnsanın kendisiyle kalabilmesi hani... Günün herhangi bir saatinde ya da geceyi çeyrek geçe... Ne güzeldir... Bu anda; tam da bu anda sönüverir sahnenin tüm ışıkları... Dışınız gri, yer yer siyaha çalan bir yalnıza bürünürken yanar içinizin ışıkları birden... İçe yolculuk başlar böylece...
Kimilerinin sahne ışıkları hep yanar gecelerce... Gözleri kamaştırır, alkışlar süsler ışıkları... İltifatlar, hürmetler hep aydınlık tutar sahneyi... Gündüzleri ise ihtiyaç yoktur ki ışığa... Alkışların gölgesinde, sahte gülücüklerin içinde biter gün işte...
Göz kamaştıran ışıkların altında yaşam sürenlerin, sahnesinin sönerse ışıkları... Kesilirse alışık oldukları sesler birden hani... Ve kalakalırlarsa yalnızlıklarıyla baş başa... Neler düşünürler acaba... Ve hangi ruh hallerine bürünürler sizce... Canları nasıl acır mesela, iç çekmeleri nasıldır, hıçkırıkları, hüzünleri... Hüzünlerini nasıl yaşarlar, ağlarlar mı onlar da sizce...
Terk edilmek nasıl bir duygudur... Sırtından bıçaklanmak hani... Etrafınızdaki kalabalıklar, girerse bir yerlere aniden... Kalakalırsanız sahnenin ortasında tek başınıza... Dünya yıkılır mı başınıza, kayar mı altınızdaki toprak... Ve üstünüze üstünüze mi gelir her şey sizce...
Yüzlerinizi ellerinizin arasına alıp, bağdaş kurarak gecenin içine... Akar mı gözyaşlarınız içinize... Akar mı sizce... İnce ince kanar mı yüreğiniz... Ve ne zor bir durumdur bu böyle... Ölmek öldürmek birini; kolay mı bu kadar... Yaşasın demek birine hele...
Çığlıklar, sahte alkışlar ve gülücükler sarmış dört bir yanımızı... Ve kaç insan yaşıyor ki kendi hayatını; söyle... Biz; hep ısmarlama hayatlar mı yaşıyoruz sizce...
Hayat buydu belki de...
Sönünce sahnenin ışıkları, perde gerisinde kilerine savurmadan bir tekme... Yanmıyor ki içimizin ışıkları işte...
İçimizin denizi biliyor muydu bu gerçekleri sizce...
Kaset olayını duyunca, nedense bir garip yalnızlık duygusu çökmüştü içime... Aklım birden beni, sürükledi usta yazar Aziz Nesin’e...
Büyük grev de yazmıştı yıllar önce...’’Aziz Nesin, sen nesin’’ demişlerdi... Basitti hikâye ve kaç insan biliyor bu öyküyü sizce...
Kapitalizm bir oyun oynuyordu ve işçi sınıfı okuyamıyordu bu oyunu... Aydınlarımız, yazarlarımız da bence...
Bir fabrika sürekli üretiyordu... Ürettikçe satıyordu ve artı değer kazanıyordu böylece... Ürettikçe üretti... Kazandıkça kazandı... Kazandıkça üretti, ürettikçe kazandı... Dururlar mı hiç öylece... Elbet; çalışanların durumlarını da iyileştirdiler görece...
Ürettiler üretmesine ama satamaz olmuşlardı işte... Birikmişti stoklar, birikmişti böylece...
Ürünler de değersiz... Rekabet etmelerine de imkân yok... Satamadılar dış dünyaya... Kalakaldılar öylece...
Yükselen bir sol muhalefet vardı dışarıda... İşçiler de iktidarı sallamakta... Grev, grev çığlıkları her yeri sarmakta... Durur mu kapitalizm hiç boş öylece... Buluverdiler çözümü işte... İstemeyiz yan cebimize koyun misali... Biraz tehdit, gönülsüz, güya biraz direnmişlerdi de...
İşçiler sevinç çığlıkları atıyorlar, zafer şarkıları söylüyorlardı... Patronlar perde gerisinde gülüyorlardı işte... Bir tek Aziz nesin bağırıyordu... Yapmayın etmeyin... Almayın grev kararını diye... Duyuramıyordu sesini kimseye işte...
Sonra ne mi oldu...
Zamlar geldi peşi sıra... Eldeki stoklar, daha da değerlendi sonra... Yükselen sesin, muhalafetin, doldurulmadan gerisi... Sosyal demokratlar gelmişti iktidara... Kısa bir iktidar, susturulan sol... Ve gerisini hatırlıyorsunuz işte...
Patronlar yine kazanmıştı, kaybetmişti sol yine...
Deniz; çağımızın Nesin’iydi bence... Hiç acele etmiyor; sen nesin diyenlere aldırmıyordu bile... Sabırla yürüyordu yolunu...
Biliyordu okyanuslara açılmak sabır ister... Temizlenmeden dereler çaylar, deniz temizlenmiyordu işte... Pırıl pırıl bir okyanusa varmak zaman isterdi... Okumuştu oyunu bence...
‘’Deniz sen nesin’’ diyenler, götürmüşlerdi denizi de işte... Tarih, çırılçıplak duruyor karşımızda... Hemen yanı başımızda... Kapatın ışıları, dönün içinize bence...
Deniz ve grevin ne mi ilgisi var... Onu da siz bulun...‘’En sürüler, en tepededirler’’...
‘Meraksızlar dünyasındayız işte’’...
Deniz; üzülme hadi... Okyanuslar bekler seni... Arınmak kolay mı söyle... Bir gönüle binlerce insan sığıyor; bir posta ancak birisi oturuyordu işte...
Kılıç; çıkardılar kınından önce seni... Senaristler hep akıllı mı kalacak böyle... Okumalısın oyunu önce...
Mizah!...Ahh! Mizahçılarımız nerde...
Kılıç kanıyor deniz ağlıyordu işte...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.