İKİNCİ BAHARDA
İKİNCİ BAHARDA
Sabahın erken saatinde İstanbul’un yoğun trafiğinde işe gitmeye çalışan binlerce insanla beraber sıkıntı içinde dur kalk ilerlemeye çalışıyordum ve çevremdeki araçlardaki insanlara bakıyordum benim gibi sıkıntı ve telaş içinde işyerlerine mesai saatinden önce ulaşmaya çalıştıkları her hallerinden belli idi.
Tanrım olamaz yanımdaki arabada orta yaşı hayli geçmiş ikinci baharlarının sonlarına yaklaşan bir çift gözüme takıldı onlarda bir yerlere ulaşmaya çalışıyordu trafikte, ama onlar farklı idi diğer insanlar gibi sıkıntılı değillerdi bu çiftin hayata başka gözle baktıkları yüzlerindeki ifadeden belli idi. Hele beyefendinin çok kısa bir süre için hanımefendinin elini kaldırıp direksiyon hizasında parmakları ile eli sarışı görülmeye değer bir manzara idi. O an ikisinin de gözlerinde ki mutluluğu görebiliyordum birbirlerine sevgi ile bakışlarını. Onlar ruh ikiziydiler. Kim bilir karşılaşana kadar neler yaşamıştı hanımefendi ve beyefendi. Kimler girmişti hayatlarına ne mutsuzluklar yaşamışlardı, beklide ilk gençlik yıllarından beri bu yana tanışıyorlardı ama sevgilerini, birlikteliklerini yaşamaları aileleri tarafından engellenmişti ve yıllar sonra bir yerde karşılaşıp yaşayamadıkları aşklarını özgürce kimseye hesap vermeden yaşayıp ömürlerinin kalanını birbirlerine adadıkları her hallerinden belli idi.
Sorarım size neden ikinci baharda yaşanan aşklara insanlar sımsıkı sarılıyorlar? Bence ilk gençlikte ömrümüzün ilk günleri damarlarda akan kan ilkbahar da coşan dereler gibi akıyor, hayatı her şeyi ile yaşayacak çok zamanımız, karşımıza kafamızda oluşturduğumuz prensesin veya prensin bir yerlerde çıkacağını bekliyoruz. Gençlik yıllarında bizi seven mutlu edecek kişilere bakmıyoruz bile çünkü “armudun sapı üzümün çöpü” var diyoruz veya yalnız kalma korkusuyla olmayacak kişilerle beraberlikler yaşayıp az veya çok yara alıyoruz.
Bakıyoruz yaş 35 ömrümüzün yarısı geride kalmış bir telaş başlıyor yaşlılıkta yalnız kalma korkuları sarıyor ama düşünmüyoruz ki gençliğinde mutlu beraberliklerini yaşayan çiftlerde yalnız kalıyor, bırakıveriyor sevdiceğini ve sessiz gemiye binip dönüşü olmayan yere gidiveriyor. Mutluluğu sevgiyi aşkı hiç tanımamış olan insanlar ve bu duyguları dopdolu yaşamış insanlar birde sevip sevilip bir araya gelememiş insanlar bir araya geliyor. Bir yerlerde karşılaşıyorlar yaşadıkları , yaşamadıkları sevgileri birbirlerinde bulunca sımsıkı sarılıyorlar birbirlerine biliyorlar ki bir şansları daha olmayacak ….
Aşka susamış ikinci baharını yaşan insanlar sabahın seherinde İstanbul’un sabah trafiğinde bile mutluluklarını ve sevgilerini hiç tanımadıkları insanlara yansıtarak onlarında güne hafifte olsa bir tebessümle başlamalarına neden oluyorlar. İkinci bahara kalmadan sevgiyi aşkı mutluluğu yakalamanız ve beraber dönüşü olmayan yolculuğa çıkmanız dileğiyle
e. funda deniz
YORUMLAR
Yaşamı kendine özgü kurallarla yaşayan tarafından iyi bir şekilde değerlendirilir ve izlenirse her bahar ayrı bir güzellikte yaşanmaya değer kılınır...
Önemli olan zaman geçmişliklerinde aktiviteleri yitirmemek ve insanın kendisiyle barışık kalmasını bilmesidir. Yaşam güzelliği gözlem ve aktivitelerinde mutluluklu baharlar diliyorum. Kaleminize ve yüreğinize sağlık...
Saygılarımla
e.funda
Bence yaş ilerledikçe insanın duyguları da değişikliğe uğruyor.Gençlik yıllarındaki heyecan daha bi başka tabiki.Ama yaş biraz ilerleyince demek ki heyecan da çok fazla değişiklik olmuyormuş.Bu arada size de bravo.İyi gözlemciymişsiniz.:) Ben genelde sağa sola araç sollamak için bakarım da :) Teşekkür ederim.Güzel bir çalışma idi.Sevgiyle kalın.
e.funda
Hani İstanbulun o 80-90 sn kırmızı yanan Trafik lambalarının olduğu bir yolda üstelik yolda onarımda varsa ...
o araçla 10-15 dakika yan yana gitseniz ve araçta yanlız olsanız da gözlemleyemezmiydiniz ...
Bir_Kucuk_Ask
istanbul trafiğinde olupta yandaki arabadakilerle ilgilenmemek olur mu? benim de çok sık yaptığım şey. yüzlerden, duruş, oturuş, bakılşlardan bir rol biçerim onlara hayata dair. öyle ki çok kere yol açılır arkadakilerin kornasıyla kendime gelirim.
güzeldi...
e.funda
O arabalarda yaşananlarla roman yazılabilir , kimbilir biri yazar belki bir gün