- 2247 Okunma
- 23 Yorum
- 0 Beğeni
Güle Güle karıcığım
Zafer esmer, siyah dalgalı saçlı, uzun boylu, atletik vücutlu yakışıklı bir gençti. Üniversite birinci sınıfta okuyordu. Derslerinde başarılı olduğu kadar, sosyal hayatında da aktif bir gençti. Gitar çalıp şarkı söylemeyi çok seviyordu. Okul arkadaşı Zeynep, doğum gününde Zafer’i, gitar çalıp partiye neşe katması için davet etmişti. Eğlenceyi çok seven Zafer, bu daveti seve seve kabul etmiş, gitarını kaptığı gibi verilen adrese gitmişti. Zeynep’in evine geldiğinde, kızlı erkekli bir grup kendisini kapıda karşılayıp, hemen çalması için, tezahürata başlamışlardı.
Beraber çalıp söyleyerek eğlenmeye başlamışlardı. Ara sıra karşısında kıvrak figürlerle dans eden, sarışın uzun boylu, yeşil gözlü kıza gözleri takılıyordu Zafer’in. Göz göze geldikleri her an, içinden bir şeyler kopup gidiyordu sanki. Şimdiye kadar yaşamadığı tuhaf duygular yaşıyor, içinde, yüreğinin ta derinliklerinde bir yanardağ art arda patlıyor gibiydi.
Parti bitmiş, ayrılık vakti gelip çatmıştı. Gençler vedalaşarak ikişer üçer gruplar halinde ayrılmaya başlamışlardı. Ayça ile Zafer, vedalaşmak için ellerini uzattıklarında, bir türlü ayrılamamışlardı.
Zafer:
-İstersen seni evine bırakayım.
Ayça bu daveti bekler gibiydi.
-Hay hay! Neden olmasın, hemen çıkalım; yoksa sabah olacak.
Zeynep’in evinden, Ayça’nın evine doğru giderlerken, hemen önünden geçtikleri bir parka istem dışı dalıvermişlerdi. Önlerine çıkan ilk banka oturup, sabahın ilk ışıklarına kadar omuz omuza, sohbet edip eğlenmişlerdi. O kadar çok ortak noktaları vardı ki, şaşırıp kalmışlardı. Dinledikleri müzik, okudukları yazar, içtikleri içki, oynadıkları oyun bile aynıydı. İkiz olsalar bu kadar benzemezlerdi.
Birbirlerinden telefon ve mail adreslerini alıp, sabaha karşı parktan ayrılırken, daha sonraki günlerde de sık sık bir araya gelmek için sözleşmişlerdi. Bir araya geldiklerinde kimi zaman çılgınca eğlenmişler, kimi zaman efkarlanıp ağlamışlardı. Üzüntü ve sevinçlerinde, bu kadar anlaşabilen başka bir çift yok gibiydi.
Acısıyla, tatlısıyla okulu bitirip mezun olunca; Ayça diş polikliniği açmış, Zafer bankacı olmuştu. Kısa zamanda evlenip yuva kurmaktı hayalleri. Birbirlerini yeterince tanıdıkları için, beklemeye gerek görmeden, hemen evlenmişlerdi. Çok mutluydular. Evliliklerinin sekizinci ayında Ayça, gücünün ağır ağır tükendiğini, vücudunda adını koyamadığı değişiklikler hissetmeye başlamıştı. Gittiği doktor arkadaşı, Ayça’nın durumunu kritik görüp, büyük bir üniversite hastanesinde detaylı bir muayene olmasını istemişti.
Zafer işinden izin alıp, karısını başka bir şehirdeki, büyük bir üniversite hastanesine götürmüştü. Yapılan detaylı muayene ve tetkiklerden sonra, Ayça’nın kanser olduğu anlaşılmıştı. Karı koca şaşkındı. Ne yapacaklarını şaşırmışlar, dünya başlarına yıkılmıştı. Hastanede uzunca bir süre tedavi olan Ayça’nın, saçları tek tek dökülmüş, dudakları pul pul kalkmıştı.
Zafer işinden istifa ederek, her anını karısının yanında geçirmeye başlamıştı. Çektiği acılara, hep ortak olmuş, O’nu hiç yalnız bırakmamıştı. Zaman zaman kuruyan dudaklarını ıslatır, zaman zaman çorbasını kendi eliyle içirirdi karısına. Nerede bir çare duysa, hemen oraya gidiyordu Zafer. Tek isteği, karısının şifa bulup iyi olmasıydı. Fransa da bir doktor adı duymuştu. Doktor için; iyi neticeler alıyormuş diyorlardı sağda solda. Vakit kaybetmeden karısını Fransa’ya götürmüştü. Karısı hastanede yatarken, ne iş bulursa onu yapmıştı. İşinden istifa ettiği için, para sıkıntısı çekiyordu. Gündüzleri araba yıkayıp, geceleri lokantalarda bulaşık yıkamıştı. Boş kaldığı anlarda koşarak karısına gidiyor, O’nun iyi olup kurtulması için dualar ediyordu.
Sonunda Doktor, Ayça’ya beş yıl ömür biçip hastaneden taburcu etmişti. Evlerine gelen karı-koca, önlerindeki beş yılı, el ele, göz göze geçirmişlerdi. Tam beş buçuk yıl sonra, Ayça Zaferin kollarında hayata gözlerini yummuştu. Zafer’in dünyası kararmış, gözü bir şey görmez olmuştu.
- Ölmeseydin! Ben sana bakardım. Seni bir bebek gibi besleseydim! Beni şu koca dünyada yapayalnız bırakıp gittin! Ben sensiz ne yaparım?
Feryatlar edip, kendini yerden yere atmıştı. Cenaze merasiminde, karısını kimseye emanet etmemişti. O’nu kucaklayıp, elleri titreyerek mezarına yatırmıştı.
-Güle güle karıcığım. Güle güle karıcığım. Dünyada çok acı çektin. Rabbim seni cennetine alsın. Sen bir melektin; benim meleğimdin. Beni yalnız bıraktın. Ben sensiz ne yaparım?
Diyerek ilk toprağı kendisi atmıştı mezarın üzerine. Aradan geçen acılı yıllardan sonra, bir başka kadını tanıyıp onunla evlenmişti; ama karısını hiç unutamamıştı. Mutfağa girse, tezgâhın önünde yemek yaparken, markete gitse, reyonda alış veriş yaparken görüyordu. Evin neresine adımını atsa, karısı karşısına çıkıyordu. Delirme noktasına gelmişti. Yeni karısına bir şey belli edip O’nu da üzmek istemiyordu. Çokça düşünüp taşındıktan sonra, oturduğu şehirden taşınmaya karar vermişti. Acaba yeni şehir de Ayça’nın hayali yok mudur?
Not: Öykü yaşanmıştır.
Emine/Manisa/25/05/2010
YORUMLAR
Ben bu sendromu yaşıyorum, 20 yıllık, 2 çocuğumun annesi eşimi 18 aylık akciğer kanseri tedavisinden sonra kaybettim. Tedavi sürecinde işi gücü bırakıp bizzat ben baktım bu benim için doğaldı olması gerekendi. Hastanede yine manisadan bir yaşlı teyze koğuşumuza gelip "senin adam sana ne iyi bakıyor" hep bu konuşuluyor vb şeyler söyledi aynı gün morgda karşılaştık teyzeyle ve o yaşlı teyze beni tanıyıp çağırttırdı oda dedeyi kaybetmişti.
ege de tedavi aldığımızdan şimdi yaşadığımız tüm sokak market vs heryerde onunla konuşuyorum "kendi kendine konuşan adam bakışlarından hiçççç alınyorum ben acımı yaşıyorum zira ama şehir değiştirmeyide düşünmüyorum.Biz önce Allaha sonra birbirimize emanettik...
Emine UYSAL (EMİNE45)
selam ve saygılar...
çok çok acı ve ben yakınlarımda bu hikayenin büyük kısmını çok yaşadım.
ama ölümden kısa süre sonra evlendi geri de kalan..
almadı aklım..nasıl dayanırım dediğin hayat arkadaşı unutulup ya da unutulmadan eve nasıl girer yeni biri bilemedim..
onun gezdiği odalara bir başkası nasıl ayak basar..
onun sarıldığı kolları nasıl tutar..
allah kimseye vermesin ..ama alışmak bunun için iyi ki var deniyor galiba...
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgilerimle...
gönülden ve içten sevgiler unutulmazmış
güzel hikaye ve biraz üzücü allah yaşatmasın böle kimseye acı
yüreğine sağlık sevgiler...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Ölüm de , aynı doğum gibi normal. Maalesef ki, dünyaya her gelen canlı yaşayacak ve yaşayacağız. Bir imtihandayız. Okurken tüylerim diken diken oldu. Yine kaleminin ustalığı yansımış ablacığım. Sevgi ve tenbriklerimi bıorakıyorum sayfana bir de puanımı tabii ki. :)
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgilerimle...
Emine UYSAL (EMİNE45)
bu gün zaten çok acı bir gündü..
üstüne tuz biber ekti sanki...artık her şey daha çok acı.....
saygı ve dua bıraktım...sevgimle....
Emine UYSAL (EMİNE45)
Ne diyelim hayat bu işte
Yolcu yoluna gerek ne olursa ölene olur kalan hayata devam ediyor.
Adamcağız yanlış yaptı madem o kadar seviyordu karısını mezarını biraz geniş tutup yanına yatabilirdi...
........................saygımla
Emine UYSAL (EMİNE45)
yorum ve desteğin için çok teşekkür ederim.
sevgilerimle...
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgilerimle...
BAZI SEVGİLER BİR DEFA OLUŞUYOR.....YERİNE BAŞKA BİR SEVGİ.....OLUNCA HER ZAMAN....İLK SEVGİNİN GÖLGESİNDE KALIYOR.....ÇOK HOŞ BİR ANLATIM....TEBRİKLER
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgilerimle...
çok güzel bir paylaşımdı tebrik ediyorum..yazılacak bişey yok harika anlatmışsın herşeyi hüzünü hayatı..
Emine UYSAL (EMİNE45)
Çok örnekleri var maalesef..
Bazı sorunlu evlilikler erken bitiyor, bazı mutlu evliliklerde ecel yolu ile bitiriliyor..Kader işte..
Konunun sorusuna gelince;
Zafer o yüreği taşıdıkça nereye giderse gitsin Ayça'sını yanında götürecektir..
Sevgilerle..
Umarım yolculuk iyi geçmiştir,tanıştığıma çok memnun oldum..ESRA
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgilerimle...
Yaşanmış bir hayat olması bana çok acıklı geldi.Rabbim hiç bir seveni böyle genç yaşta ayırmasın.
Benim çocukluğumda akrabamızdan birinin kaynı bir kızla evleniyor, karı koca birbirlerini çok seviyorlar.Bu
öyküde olduğu gibi, onun da hanımı hastalanıp ölüyor.Yıllarca onu unutamıyor.Yeniden evlendiriyorlar, hanımına da evlenmeden ölen eşini unutamadığını söylüyor.Ara sıra boş bir odaya kapanıp, eski resimlere bakıp saatlerce ağladığını anlatırlardı, çok zor.
Anlatım güzel, içerik acıklı, sevgilerimle.
Emine UYSAL (EMİNE45)
hayat bu, iki kişi bir yastıkta ölmüyor malesef. mutlaka biri geride kalıyor.
sevgilerimle...
bende bir benzerine şahit oldum bu öykünün
şehir değişse de yürek değişrimi, bence zor
belki biraz küllenir ateş ama için için yanmaya devam eder
böyle bir sevginin unutulma olasılığı yok gibi nerdeyse...
hüzünlüydü,
anlatım çok güzeldi emine bir solukta okudum sanki...
kutluyorum kalemini ve yüreğini
her dem sevgi ve saygımla.
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgilerimle...
Ölmeseydin! Ben sana bakardım. Seni bir bebek gibi besleseydim! Beni şu koca dünyada yapayalnız bırakıp gittin! Ben sensiz ne yaparım? Askin Sevginin tarifi bu sözler olsa gerek gercekten insani hüzünlendiren bir o kadar da ümitlendiren bir yazi okudum ...Kaleminize yüreginize saglik ...sevgiler saygilar...
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgilerimle...
Allah kimseye dermansız dertler vermesin...Yaşanmış öyküler ayrı bir acıtır kalbimi...Umarım bu kişi gittiği kentte huzuru bulmuştur...
Tebrik ediyorum seni Emine Hanım. Sevgilerimle..
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgilerimle...
İlk göz ağrısı unutulmaz.Hele de aşkla olan evlilik ise asla.Kaybetmesi de insanı yıkar,bitirir.Evlendiği ikinci eşi Liz Taylor olsa bile onun yüreğinde sımsıcak aşkını yaşattığı sevgilisi ve eşinin yerini doldurması asla mümkün olmaz...
Hüzünlü de olsa gerçekler bunlar...Yaşanan gerçekleri saklamanın anlamı yok.
Yalın bir anlatım. HARİKA BİR ÖYKÜ...
yAZILARINI ÖZLEMİŞTİK.FAZLA UZAKLAŞMA.YOKSA KORKUSUZ SELİM' E SÖYLERİM...
SELAMLAR...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Sevgilerimle...
hayat her zaman güllük gülistanlık olmuyor malesef
en zoruda sağlık sorunu yüzünden eş kaybı
güzel ve akıcı bir anlatım
hazin bir öykü
kutlarım can yüreklim
sevgimle
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgilerimle...
çok güzel bir öykü ... Severek duyarak okudum...Yalnız Emine bacı yorumuma son sorunuza cevap vererek başlıyacağım.
Evet Aycanın hayali yoktur. Neden mi? 1. Ölenle ölünmez hayat devam ediyor...2. Belki Ayçayı sevmiyor seviyor gibi yapıyordu...3. Bu dünyada Zaferlerden çok az varrr...Selam ve sevgilerimle...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Çok hüzün verici bir öyküydü.Kaldı mı ki böyle sevgilier diye düşündümdü.Öykü gerçek olduğuna göre kalmış...Yazı güzeldi,içeriği hüzünlüydü.Sevgiyle kalın Emina hanım.ERen...
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgilerimle...