- 1244 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Her İşte Hayır Olduğuna İnanmak
Güçlü bir imana sahip, Allah’ın gücünü gereği gibi takdir edebilen ve O’na yakın olan müminler, Allah’ın kendileri için yarattığı her olayda tevekküllü davranır ve her şeyde mutlaka hayır olduğuna inanırlar.
Tam olarak iman edemeyen, Allah’a gereği gibi teslim olamayan insanların yaşadıkları yıkım, üzüntü ve çaresizlik gibi duygular, müminlerde görülmez. Müminler Allah’ın kendileri için yarattığı kaderden razıdırlar. Ve Kuran’da bildirilen:
"… belki, bir şey hoşunuza gitmez, ama Allah onda çok hayır kılar." (Nisa Suresi, 19)
"… Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz." (Bakara Suresi, 216) ayetlerinin bilincinde olarak her zaman Allah’a sığınırlar.
Allah’a tam teslim olan müminler bu çok önemli sırrı bildikleri için, karşılaştıkları olaylarda hayır ve güzellik ararlar. Zorluk veya aksilik gibi görünen hiçbir olaya üzülmezler. Örneğin yıllar boyunca zorlukla çalışıp sahip oldukları tüm mallarını kaybetseler bile, bunda bir hayır olduğunu düşünür ve Allah’a sığınırlar. Allah’ın kendilerini bir kötülükten veya harama girmekten korumuş olabileceğine inanır ve şükrederler.
Aynı şekilde çok çalıştığı halde istediği okulu kazanamayan bir insan, Allah’a tam bir teslimiyetle sığınır ve bunda mutlaka bir hayır olduğuna inanır. Allah’ın kendisini o okuldaki bazı tehlikelerden, kişilerden veya çevrelerden koruduğunu düşünür. Hiçbir şey olmasa bile Allah’ın takdir ettiği sonucun kendisi için en hayırlı sonuç olduğuna inanır ve bunun için Allah’a şükreder.
Olumsuz gibi görünen olayların hepsinde aslında büyük hayırlar vardır. Bu yüzden her olayın hayırla oluştuğuna inanan insanlar ‘keşke’ gibi ifadeler kullanmazlar. Allah, herkes için ayrı ayrı yarattığı kaderde insanlara çok önemli hatırlatmalar yapar. Bunları akıl ve hikmet gözüyle değerlendiren insanlar için ortada eksiklikler, unutkanlıklar, terslikler değil, Allah katından bir ders, uyarı vardır. Bu uyarıları fark etmek ve hata yapmaktan sakınmak insanı sonsuz kurtuluşa eriştirebilir.
Ayrıca yaşanan bu olumsuz olaylar, insana aczini ve muhtaçlığını hatırlatan, Allah’a olan yakınlığını artıran sebeplerdir. Her zaman yolunda giden bir hayata sahip olan insan, bir süre sonra Allah’ı unutur ve gaflet içinde yaşar. Bu yüzden bu olumsuzluklara, insana Allah’ı hatırlatan hayırlar olarak bakmak gerekir. Bu aslında insan için çok büyük bir nimet ve şükür vesilesi; ahireti için de çok önemli bir hayır ve güzellik demektir.
İnsan her zaman her olayın ardındaki hayır ve hikmeti göremeyebilir; ancak, göremese bile mutlaka bir hayır olduğunu bilir ve Allah’ın kendisine olayların ardında gizlenen hayır ve hikmetleri göstermesi için dua eder.
Hayata bu bakış açısıyla bakan bir insan, Allah’ın izniyle hem bu dünyada hem ahirette huzurlu bir yaşama kavuşur.
Altuğ ÖZTÜRK
YORUMLAR
Üstad affınıza sığınarak birkaç şeyde ben ilave etmek istedim güzel ve anlamlı yazınızın devamı niteliğinde kabul buyurun..
NEDEN BEN
Niye Ben?” diyen herkes için Brenda, yamaç tırmanışı yapmak isteyen genç bir kadındı. Bir gün cesaretini toplayarak bir grup tırmanışına katıldı. Tırmanacakları yere vardıklarında, neredeyse duvar gibi dik, büyük ve kayalık bir yamaç çıktı karşılarına. Tüm korkularına rağmen, Brenda azimliydi. Emniyet kemerini taktı, ipi yakaladı ve kayanın dik yüzüne tırmanmaya başladı. Bir süre tırmandıktan sonra, nefeslenebileceği bir oyuk buldu. Orada asılı dururken, gruptan yukarıda ipi tutan kişi dalgınlığa düşerek ipi gevşetiverdi. Aniden boşalan ip, hızla Brenda’nın gözüne çarparak lensinin düşmesine neden oldu. Lens çok küçüktü ve bulunması neredeyse imkansızdı. Lens, yamacın ortasında bir yerlerde kalmıştı ve Brenda artık bulanık görüyordu. Ümitsizlik içinde Brenda, lensini bulması için Allah’a dua edebilirdi yalnızca... Ve içten içe düşünüp dua etmeye başladı. “Allah’ım! Sen bu anda buradaki tüm dağları görürsün. Bu dağlar üzerindeki her bir taşı ve yaprağı bildiğin gibi, benim lensimin yerini de biliyorsun. Onu bulmama yardım et.” Patikalardan yürüyerek aşağı indiler. Aşağı indiklerinde, tırmanmak üzere oraya doğru gelen yeni bir grup gördüler. İçlerinden biri “Aranızda lens kaybeden var mı?” diye bağırdı.” Brenda’nın sonradan öğrendiğine göre, lensi bir karınca taşıyordu ve karınca yürüdükçe yavaşça kayanın üzerinde hareket edip parlayan lens kızların dikkatini çekmişti. Eve döndüklerinde Brenda lensini nasıl bulduklarını babasına anlatacak ve bir karikatürcü olan babası da ağzıyla lens taşıyan bir karınca resmi çizerek karıncanın üzerindeki baloncuğa şunları yazacaktı: “Allah’ım! Bu nesneyi neden taşıdığımı bilemiyorum. Bunu yiyemem ve neredeyse taşıyamayacağım kadar ağır. Ama istediğin sadece bunu taşımamsa, senin için taşıyacağım...”
“BU YÜKÜ NİYE TAŞIYORUM” demeyin...