- 26193 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kırık Kalbin Çatlak Sesi
Gecenin bu saatinde deli miyim neyim bilmiyorum ancak yazmak geldi sana dair her şeyi yazmak geldi içimden . Biliyorum her şey zamansızdı bizim için ve ben ne zaman ellerimi uzatsam sana her seferinde bir cam kırıklığı ile kesilmiştim. Kanaması durmamıştı hayatımızın bir şeyler için uğraşsak bile her seferinde yolumuz ayrılığa takılmıştı. Neden bilmiyorum gerçekten neden demeyi de sevmiyorum . Sorgusuz ve sualsiz sevdim. Karşılık beklememiştim gerçekten bu aşkın büyüsüne böylesine kapılacağımı da tahmin etmemiştim. Uzun zaman olmuştu birinin gözlerinde kendimi görmeyeli. Belki de saçmaladım bu sevgide ama tutkulu bir saçmalamaydı. Bağlanmıştım sevgine ve sana
Sonraları her seferinde gözleri kör olan ben, senin duvarlarına çarptığımda ayılmaya başlamıştım. Ya da canım yanmıştı. Deli gibi severken bu ayrılık bizim için demiştin. Ayrılığın sonbaharında gözlerime kör olmayı emredercesine git git artık benden ellerimi tutma bana dokunma beni kendine bağlama sonunu bilmediğimiz bir hikaye’ye sürükleme demiştin. Oysa ben seni severken aklımdan sadece ucunda ne olursa olsun bu çarpıt hayat hikayesinin , hepsine rest çekip bir roman ya da bir hayalperestin sayfalarından sana aşk ısmarlamıştım. Senin anlayacağın senin için " ölmek var dönmek yok " demiştim. Ben çok hayal kuran ya da bunun gibi saçmalıklar yapacak biri değilim kendime göre karakterime göre gerçekten çokta kendimi saklayan yaralarını içine gömen fakat yüzü hep insanlara gülen biriyim. Beni tanıdığına eminim. Ya da bunu umuyorum. Sensizliğin ne kadar acı verdiğini inan tarif et deseler.Sanırım edemem. Kelimelerim yetersiz kalıyor ve dudağıma prangalar vurmuşlarcasına dilim bir türlü bu zinciri kıramıyor.
Sana kızamıyorum , öfkelenemiyorum ancak gitmek zorunda olduğumuzu söylediğin günden beri kendimle savaşıyorum. Gitmeli miyim illaki bu hikayeden bir şekilde çıkmalı mıyım. Lanet edip her şeye seni ve kendimi belirsiz bir geleceğin koynuna atıp seni başka bir hayata mı fırlatmalıyım. Ben unutmalı mıyım. Ne yapmalıyım. Gerçekten şaşkın ve bitap düştüm anlamıyorum kendimi çözemiyorum seni düşündükçe kendime dair çizgiler çizip sana dair kavuşmalar çıkartmak isterken. Artık sende kendimi göremiyorum tutkulu bir aşkta büyümüz bozuldu. Ellerimiz artık eskisi gibi birbirini hissedemiyor ve sen yüreğinden sökercesine bana o eski tozlu sözü söyleyemiyorsun. Belki de haklısın kendince gitmeliydin bitmeliydik. Peki nereye kadar uzamalıydı bu yokluk , bu hasret , bu imkansızlık , bu suskunluk...
Suskunum artık konuşmuyorum fazla ve hiçbir şekilde kendimi anlatmıyorum. Korkuyorum artık eskisi gibi kabuğumu kırmaktan kendimi kendim gibi yaşamaktan korkuyorum.
Yağmur yağıyor. Şehir sessiz ve sadece rüzgar rahatsız ediyor penceremden beni ve aklımdaki sen. Yağmurlar yağıyor gözlerime ve sana. Hayatımda çok şeyden kaçtım kendimden , ailemden , sevdiklerimden ...
Bunların hepsi tek amaç içindi acı çekmeyecektim düşmeyecektim. Başarabilseydim senden de .Fakat gitmeliyiz dediğinden beri hep gitmek adına kendime sözcükler türettim.
Ruhumu alıp bir cami avlusuna bırakmak geldi. Kelimeleri yetim bırakmak kendimi alıp senden götürmek geldi. Ancak ; öylesine içimdesin ki yanağıma dokunan ellerin , dudaklarıma değen tenin , rüyalarımı süsleyen hayaller ve aklımdan hiç çıkartmadığım gözlerin. Belki her zamankinden daha fazla yanımdasın. Ya da çok uzaktasın. Tanımlayamadığım bilinmeyenli denklemimsin. Zamanı belirsiz bir mevsim gibi üstümüz başımız tozlu ve yaralı gideceğiz bu sevdadan. İkimiz mecburuz dediğin ve gitmeyi kaderimize bağladığın bu aşktan bu sevdadan kopup gideceğiz artık.
Bir insan durduk yere canını yakar mı?
Yüreği kanar mı?
Her gece insan uyumaktan nefret eder mi?
Sözcüklerim öylesine yarım başlıyor ki sana dair hep bir yerlerde canımın yandığını hissediyorum. Artık kaldıramıyorum bu acıyı ve kendimce kaçmayı gitmeyi düşlüyorum. Ancak başaramıyorum bazen suskunluğumun sebebini kendime soruyorum. Kendimle konuşmak istiyor kendime yalanlar söylüyorum. Günler günleri takip ettiğinde anlıyorum. Zaman yanı başımdan seni alıp götürmüştü artık ve sen gitmeyi seçmiştin.
’ Ya sevecektin adam gibi ya da terk edecektin’ .
Şimdi anlıyorum ...
Gidişine bir sebep yüklüyorum belki kendimi kandırıyorum ya da bir şeyler adına saçmalıklar oluşturuyorum. Ancak her gece kendimle bir savaş içinde kazanmayı bekleyen bir yüreğin son halini oynuyorum.
Sevmedim bu zamana kadar kimseyi hep kaçtım kendimden yüreğimden. Yakalandığım sen oldun pişman değilim yaşadığım hiç bir şey adına pişmanlığım yok. Gideceğine mecburiyet ekledin kendince bir şeyleri haklı sebepler ile bağdaştırıp gitmeyi seçtin.
Gitme dedim. Etme dedim. Ben elimden geleni yaptığıma inanıyorum.
Sana dair cümlelerimi her seferinde toplamaya çalıştım ve her seferinde susturmak istedim. Bir gün beni hatırlarsan iyi hatırla ve kendince sevgiye dair yüreğinde acı duyma.
Belki sevdin sende belki de terk etmek zorunda kaldın. Ama benim için aşk ihaneti olmayan ayrılığa bulanmayandı.
a sevecektin gözlerinden yüreğine akıp gidercesine
Ya da bırakacaktın yapamadım
Sevemedim diyerek
Cesaretin kollarından sıyrılıp
Meydan okuyacaktın aşkım diyerek
Ya da aşk öldüm diyecekti bize...
" Ya sevecektin ölümüne ya öldürecektin bizi tek seferde "
Bakiyesi yetersiz sevdamız. Son rengi sen seç. Hangi renge boyarsan boya bu aşk bizim için sadece kefen rengindedir .Sen sevebilirsen sev ve mutlu ol. Ben ise kendime çekileceğim artık sevmek artık yazılarımdaki kadar temiz ya da yazılarımdaki kadar kirli olana kadar yazacağım. Hangi meslekte olursam olayım yazmayı bırakmayacağım. Bir gün bir öykü yazacağım aşkların en güzeli. Sevgisi sonbaharda başlayacak aşk mevsimlerinin tersine ilkbaharın üstünü çizip sonbaharı aşka cennet yapacağım. Tersten bir resim çizeceğim sana bana Ben kaderimi tekrar yazmak için uğraşacağım aşkların en güzeli. Bir gün geleceğim seni görmeye. Bunları neden yazıyorum inan hiç bilmiyorum. Ama zaman geçecek sen ve ben aynı zaman içinde pişmanlıklarla birbirimizi düşünüp bu hayata lanetler yağdıracağız. Ve sonunda sen beni ben seni görmek istesek bile imkansız olacağız. Ama seni seviyorum bunu bil .
Bazen ne bitirebilirsin bir aşkı , nede devam ettirebilirsin ..
Sadece felç olmuş aşkının kötürüm sevgilisini oynarsın...
Sen gittiğinden beri yağmur yağıyor şehre
Suskun bir bakış var gözlerimde mühürlü
Herkesten kendimi saklar oldum
Seni biri içimde görür korkusu ile
Menekşeler açmıyor artık buralarda
Ya da bir fırtına tuttuğunda
Uçurtmam yırtılmıyor ağaç dallarında
Suskun bu şehir
suskun
Sen gittiğinden beri herkes
Öylesine aşikar seni bağırıyor ki bana
Düştüğüm her bankta bir yıldız kayıyor
Denizlerin maviliklerinde bir sığlık
Bir yapmacıklık var
Gözlerim görmüyor artık
....
Bitti mi baharım
Bitti mi ...
Dağıldı mı bütün yapraklarımız
Bir dal mı kaldık
Bir diken kadarda mı olamadık
İki fidanın son yapraklarıydık biz
Beraber toprağı delip
Yağmurlara başımızı beraber eğecektik
Bitti mi
Biz diye başlayan bütün sözler
Yetim mi düşecek
İsmi olmayacak artık aylarımızın
Toplamında bir yıl gelmeyecek bize
Günler bizi kovalasa da biz hep aynı noktada
Ayrı duracağız
Ihlamur çiçeklerinin açtığı mevsimleri beklemeyeceğiz
Saksılarda fesleğenleri büyütüp
Onlara doğmamış çocuklarımızın isimlerini vermeyeceğiz
Gökyüzüne bakıp bulutlardan gemiler
Hayallerimize uçurtmalar yapmayacağız
Kiraz ağaçlarından düşüp
Taşları denize fırlatmayacağız
Bir banka oturup
Utana sıkıla ellerimi omzuna doğru uzatma fırsatı kollamayacağım
Düştüğümde hep arkamda bir el aramayacağım
Biliyorum
Suskun artık zaman
Bir menekşe bakışı kadar masum değiliz
Fırtınalar esiyor artık saçlarımıza
Gözlerimiz tam on ikiden vuruluyor
Seçtiğimiz bütün patika yollar yanlış
Bir denizin ikiye bölünmüş haliyiz
Sarnıçlı saat gibi
Geçmişe dönmeye çabalayan
Ölüm çiçekleri gibi
Sen gittiğinden beri suskunum kendime
Zehrime dokunuyor içimi çürütüyorum
Bilinmez hatıralar dolaşıyor
Beynimin uyuşmuş taraflarında
Düğüm düğüm körleşiyorum sana
Penceremin buğulu tarafındasın
Uzatsam ellerimi dokuna bilir miyim
Bir ay kadar soğuk bedenimin
Ölüme yüz tutmuş tarafını
Çözebilir misin
Gitme desem de
Git n olursun
Git ...
Yanlış bir zamandayım
Yanlış bir cümlenin içinde
İmla hatalarıyla doluyum
Virgülle kesilmiş bu aşk
Nokta koyulmaz aşk’ a
Noktası koyulmaz AŞK’ IM..
Muhammed Yalçınkaya
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.