- 1066 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
TOPLUMUN YAPI TAŞI AİLE…
BİR HİKAYE
Mazbut bir beldede günlerden bir gün; fakir bir ailenin güzel mi güzel bir kızını yine o beldenin orta yaşlı dul bir adamına vermişler. Günler günleri yıllar yılları kovalamış, bu arada adam ihtiyarlamış kızımızda nerede ise orta yaşa ermiş erecek. Günler çok ta kötü gitmiyormuş hani!
Kızın yine evinin yakınında bir ihtiyar kadın kızın evine gelip gitmeye başlamış, gel zaman git zaman kadın evin hanımı ile samimiyeti ilerletmiş ve bir gün: Kızım sen bu adamı neden çekip duruyorsun, gençsin güzelsin, yaşına münasip bir genç ile evlen, bu adamdan ayrıl. Demiş.
Genç kadın itiraz etmiş, “Benim hiçbir eksiğim yok, kocamda bana çok saygılı ve sevgili davranıyor. Hem ben evliyim.” Demiş.
Yaşlı kadın suyun taşı damlaya-damlaya erittiği gibi kadının direncini kırmış ve genç kadın:”Peki nasıl olacak bu iş” deyivermiş.
Yaşlı kadın: Eğer kavga edemiyorsan, her gün evde bir eşyayı kır ve eşine söyle, bir süre sonra senin sakarlıklarından bıkar ve seni boşar, sende genç biri ile evlenirsin. demiş.
Genç kadın her Allahın günü evde kap-kacak, bardak çanaktan ne eşya varsa kırmaya başlamış ve her akşam eşi eve geldiğinde: Ben şu tabağı, şu çanağı kırdım der, eşi de: Canın sağ olsun yenisini alırız dermiş.
Bir gün evde kıracak bir şey kalmayınca kadın eşinin lavaboya gittiği ve abdest aldığı abdest ıprığını kırıvermiş. Eşine: Bu gün senin abdest ıprığını kırdım demiş.
Adam ağlamaya başlamış. Kadın: Be adam bunca zamandır evde kırmadık bir şeyi bırakmadım, ne kıymetli eşyaları kırıp döktüm ama hiçbirine ağlamadın ve yenisini alırız dedin. Ama bir abdest ıprığına ağlıyorsun demiş.
Adam: Bak Hanım o abdest ıprığı benim çocukluğumdan bu yana kullandığım ıprığımdı ve bu güne kadar o abdest ıprığından başkasına edep yerlerimi göstermedim, ben bu yaştan sonra nasıl bir başka abdest ıprığına mahrem yerlerimi gösteririm, onun için ağlıyorum. Demiş.
Kadın kendinden geçmiş tabii! Bu adam erkek olduğu halde edep yerlerini bir eşyadan başka bir eşyaya göstereceği için gözyaşı döküyor da ben helal bir evliliği yıkıp başka biri ile evleneceğim ha diyerek; Beyinden özürler diler kendini af etmesi için!
DÜĞÜNLER VE AHLAKİ EROZYON
Toplum içinde yapılan düğünlere çok zaman yetişemiyoruz bile, bir günde küçücük beldede dokuz tane düğüne yetişmeye çalıştığımı biliyorum. Kim bilir büyük şehirlerde bir günde kaç tane evlilik yapılıyor.
Sokaklarda ilköğretim talebelerinin bile kızlı erkekli eşler halinde el ele göz göze gezdiğini, düşünürsek toplumdaki bozulmanın hangi boyutlara vardığını tahmin edebiliriz.
Toplum içinde en çok duyduğumuz ve okuduğumuz haberler ise boşanma, intihar ve öldürme olayları.
Gazetelerin sahifelerinin manşetlerinde ve Televizyonların manşet haberlerinde hep; öldürme, intihar ve soygun haberleri ön sıralarda.
Toplumda facia derecesinde kültürel bir yozlaşma ve bozulma var. Kültürel yozlaşmanın, millet üzerinde millet vasfını kaybedecek kadar büyük bozulmalar olmasından endişe etmekteyiz.
Toplumların en küçük yapı taşı yani hücresi insansa ki, öyledir.O zaman bir milletinde en küçük prototipi ailedir.Ailelerin; baba,anne ve çocuklardan meydana gelen bir bütünlüğü vardır.Ailelerin temiz ve bir bedenin organları gibi bir biri ile uyumlu olması sağlıklı bir ailenin olmazsa olmaz şartıdır.
NESBİ GAYRİ SAHİH NE DEMEK?
Eşlerin bir birine karşı saygılı ve güvenli olabilmesi için ahlaki bir uyum ve anlayışın sahibi olmaları da kaçınılmazdır.Halbuki toplum içinde kadın erkek arkadaşlıkları genellikle evlilik birliği dışında birliktelikler olarak karşımıza çıkıyor.
Bizim toplum yapımız içinde,gerek ahlak kuralları ve gerekse inancımızdan doğan kurallar bu tür birlikteliklerin toplumun temizliğini ve nesep düzenini bozduğu ve toplum içinde nesebi gayri sahih diye ifade edilen, babası belli olmayan insanlar, çocuklar ortaya çıkmaktadır.
Hayvanların bile soyunu temiz ve asaletiyle tutabilmek için nesep kağıtları tutulurken; insanların bunlara dikkat etmemeleri, hatta gayri meşru birliktelikleri hatta bazılarının sperm bankalarından sperm alarak bebek sahibi olmaya başlamış olmaları ise ayrı bir endişe konusudur.
Halk içinde, gençliğinde birileri ile gezip tozan insanlarımız bile evlenecekleri zaman ailesi temiz ve yabancı kimseler ile ilişkisi olmayan kimseler ile evlilik yapmak için azami dikkat göstermektedirler.
TOLERANS KİME VEYA BOZULAN AİLE YAPISI
Tabii olarak toplumumuzda yapılacak evliliklerde aileler muhataplarının geçmişini ve ailesini araştırırken erkek çocuklarının yabancı kızlarla flört etmesini normal karşılarken ve gençlik hevesi olarak tanımlarken; erkek çocukları için gösterdikleri toleransı kızları için daha az göstermekte ve hoş karşılamamaktadır.Halbuki erkek çocukların gezdikleri veya birlikte oldukları da neticede bu topluma ait ailelerin kızıladır.
Kendimiz için yapılmasını istemediğimiz bir şeyin başkansa yapılması bizleri üzmesi gerekir.Kendimiz için istediğimiz iyilikleri, güzellikleri, hayırları başkaları içinde istemeliyiz, isteyebilmeliyiz.
Toplumun sağlıklı ve yüzyıllarca varlığını korumasını,devletimizin yaşamasını istiyorsak aile yapısının temizliğine, düzenine ve ahengine çok dikkat etmemiz gerekir.Eğer bedeni meydana getiren hücre düzenimiz bozulursa nasıl bedenin sağlığından bahsetmemiz mümkün olmazsa; ailenin düzenli ve sağlıklı olmasını temin edemediğimizde ise millet sağlıklı olmaz, sağlıklı olmayan bir milletin sağlıklı işleyen bir devleti de olmaz olamaz.
İnsan olarak,bedenimizi mikroplardan korumak için ne kadar dikkat ediyorsak,toplum sağlığımızı da korumak için bütün sağlık tedbirlerini almalı, hayata geçirmek için planlamalar yapmamız gerekir.
Kültür sağlığı bozulmuş bir toplumun, ruh sağlığından da bahsetmek mümkün olmaz.Kültür birliği olmayan toplumlarda ortak bir hayattan bahsetmemizde mümkün değildir.Çünkü birinin ilgi alanına diğerleri girmediği gibi,diğerinin hassas olduğu konuda başkaları hassas olmayacaktır.
ORTAK KÜLTÜR
Ortak kültürü olmayan insan toplulukları millet olma özelliğini kaybettikleri için,ortak hedeflerinden ve gelecek planlarından bahsetmek abes olur.Bu tür kültür yozlaşmasına uğramış toplumlarda sosyal adaletin tesisi de mümkün olmaz, teminde edilemez.
Bu gün istesek de istemesek de kültür birliğimiz,tarih birliğimiz ve inanç birliğimiz olan milletlerle uluslar arası pek çok konuda kader birliği yapıyoruz.O toplulukların sıkıntıları ve sorunları bizleri üzüyor ve onların yarasına merhem olabilmek için devletin düzeyinde ve toplum bazında tepki veriyor sorunları çözmeye çalışıyoruz.
Yarın kimliksiz, birliğini kaybetmiş, kültür değerlerini yitirmiş bir topluluk iç dinamizmini kaybettiğinde kendimiz için bile ağlayacak insanımız olmayacaktır.
BU ÇAĞDA(!)
“Bu çağda bu bağnazlık”,”hala bu kadar bağnazca,”” bu kadarda bu çağda olmaz.” gibi sözler bizim kültür ve anlayış birliğimizi çözmek,yıkmak için söylenmiş sözlerdir.Kimliği oturmuş bir toplum ve millet olmak isteyen insanımız tarihten ve inancımızdan gelen kültür değerlerimize sahip çıkmak zorundadır.
Devletimiz ve kültür adamlarımız,milli eğitimimizden sorumlu devlet adamları,basın,yayın ve tüm eğitim kurumları; milli birlik ve bütünlüğümüzü korumak için bir eğitim seferberliğine girişmek ve planlamak zorundadır.
TV kanallarındaki gayri ahlaki dizilerin toplumun birliğini ve aile düzenini yıktığı, toplumun DNA’larını bozduğu aşikardır.
Batının bir kısım dizilerinden uyarlanarak bizim yayın organlarımızı aktarılan dizilerin, batı düşünce anlayışı ile hazırlanan dizilerin kendi toplum yapımızda meydana getirdiği bozulma yetmezmiş gibi İslam dünyasına pazarlanmasından sonra yayınlandıkları İslam ülkelerinde bile boşanmaların hatırı sayılır derece arttığı bizzat o ülkelerin aydınları tarafından bildirilmektedir.
Elbette hür bir toplumda insanların özel hayatlarına karışılmaz veya her kesin mahremi kendisini ilgilendirir ama burada bir mahremiyetten bahsetmek yerine toplumu ayakta tutan ailenin temellerinin sarsılması ve ayakta tutan direklerinin yıkılması söz konusu.
Aileyi ayakta tutan temel direklerin yıkılması demek, toplumunda temellerinin yıkılması anlamına gelir ki,buda toplumumuzun gerçek anlamda büyük bir tahribata uğradığının resmidir.
AİLENİN KORUNMASI İÇİN…
Toplumun ayakta kalabilmesi ve millet olarak varlığını koruya bilmesi için ailenin korunması ve varlığını devam ettirmesi gerekir.Milletin yapı taşı ailenin gerekiyorsa bir fanus içinde korunması esas alınmalıdır.
Devletin toplum ahlakını ve toplumun birlik ve bütünlüğünü korumak için gerekli tedbirlerin alınması, gerekiyorsa yasalarla korunması esas olmalıdır.
Ailenin sağlıklı yapısının korunması için onu deforme eden dizilerin gerektiğinde yayından kaldırılması ve ilgilileri hakkında hukuki tedbirler uygulanması esas olmalıdır.
Geç olmadan gerekli tedbirler alınmasıdır.Yoksa dizimize vurmanın bir manası kalmaz,dizimizi dövmekte kimseye bir fayda getirmez.Eyvah demeden gerekli tedbirler alınmalıdır.
Mustafa Göktekin
YORUMLAR
Yaramıza parmak bastınız. Bir öğretmen olarak eğitimimizde bu hassasiyetleri anlayabilecek fertleri bulmakta öyle zorlanıyoruzki... Biz öğrencilerimize bu hassasiyetleri kazandırırken öğrencilerim,z bize gelip "ama öğretmenim siz bize böyle öğrettiniz ama diğerleri bizimle dalga geçiyorlar diye yakınıyorlar.Yani eğitim alanında bile aynı değerler üzerinde anlaşamıyor eğitimcilerimiz ne hale gelmişiz. Hülasa-i kelam toplumsal konsensusa acil olarak ihtiyacımız var. Kaleminize sağlık Efendim.