- 1850 Okunma
- 10 Yorum
- 3 Beğeni
zamanın suçu
Kendi günümü alamadım günlerinizin önüne.
Doğacak günün tamtamları çalışla uğuldayış arası, estiğinde düşlerimin kulağına, benim olana geç kalmışlığın irkiltisi ile güne başlangıç yaparım.
Sizden kaçırabilecek miyim günlerimi?.
Göreceli olarak başarılıyım. Saati gösteren akrep de erkenci. Hiç itirazsız…
(Benden yana mı, benden yana gözüküp sizden yana mı, hep kuşkulandım durdum)
Yapılacak şeylerle başlanan günleriniz, bir şey yapmama üzerine kurulu günlerime koşut.
Farkettiniz aykırıyız birbirimize.
Siz traş olurken bir şarkı ya da bir türkü mırıldanr mısınız?
Kadınlarınız için traşı süre olarak birkaç kat aşan hazırlıklar vardır da onlar da türkü mü mırıldanırlar o her neyse yaptıkları şeylerde?
Sonra geceden kalmış suskunluklarınızı mı kusarsınız yekdiğerinize, kirletmez adını “iş” koyarsanız, verdiğiniz her emrin, hani görev koyarsanız adını.
Güne sağır olanlar birbirine nasıl “duyar”lı olur, inanmamı beklemeyin.
Sizden aklıbaşında bir uygarlık tanımı beklemiyorum zaten, bu nafile…
Sabahlarınızdan bir sabah doğmadı.
Sabahlarınızdan kaçırıp kuytuda köşede bir sabah ta çatamadım kendim için.
Kesin ve sert çizgiler koydunuz aralarına gece ile sabahın ak ile karanın.
Kırıldınız hududunda ikisinin, ikisinden de oldunuz.
Bense daha sabahın başında geceyi kendimden sayarım.
Gecede geceboyu asumanda tüten o gizli aydınlıktan, geceyi hiç rahatsız etmeyen aydınlıktan, hatta geceye benzeyerek biraz, gecenin tüllerine sığışmış aydınlıktan
Gün’ü beklerim. Gün, geceyi umuda eklemek için güzeldir. Gece, günü ummak için…
Hayır. Ben sabahlardan söz edecektim sadece.
Her sabahtan atıldığım yaşama, ışıldayan demir olmak için…
Bu kadar yaş sonra bile gerekliliğine kani olamadığım, “neye ve niçin çalışmak?”
Olsun, çalışmak. Işıldayayım da gecede bir anlamım olsun, bu birinci şart.
Diğeri, suskunlukla başladığımı güne, ne güne ne geceye söylemek.
Süresiz –duygu- mahkumiyetimin geceyle gündüzün deveranı arasında, bir damardan bir başka damara taşınırcasına devinip durmasını izlemek. Bir tür aldırışsızlık, duyarsızlık geliştirmek.
Geceler, gündüzler bende eklenebilirliği ile önemli.
Unuttum, bir şeye dikkat etmemişim. Size bunu söylemeliyim.
Uyandığımda gün doğmuşsa, devir teslim töreninde bulunamayıştan ötürü o günü size yazıyorlar. Ben o gün hissizim, sizliyim, bizliyim. (Buna iyi diyenler çıkacaktır) İşte o gün uyur gibi, uyanığımdır. Büyü bozulmuştur. Size pek çok şeyi anlatma yetim de ilginç biçimde yok olmuştur. Dudağımın kenarına bir somurtklanlık, bir çocuk çaresizliği çöker kalır.
Bilmem ki buraya kadar bir şeyler anlatabildim mi?
Yoksa, yoksa iyice anlatılanlar arasında yittim mi gözden?
Eğer bir yetenekten sözedilecekse, o da alabildiğince olağanlıklar, sıradanlıklar, hatta bayağılıklar içine/içinde dilsiz bir öykü koyabilmiş olmam olabilir.
Bazen bir bulvar dolusu insanla fiberoptik bir düzlemde frekans buluşması oluyor. Sanki hepinizi aynı saniyede hatasız görüyorum, ve siz de beni. Yine sellerce akan sizler dokunmadan geçip gidiyorsunuz. Gölgeli ve ışıklı olarak…Dünya koca bir hayal-perde bizler…Kalbim, cadde ırmağında sele kapılmaktan mestlik içinde...
Biriniz durup gözlerime bakmadıkça...
Bazen de birileri başkalarına el sallıyor...
Biri olası tehlike, biri olanaksız umut...
Daha evden adımımı atmadım dışarıya.
Tam sekizde çıkarım.
Romana konu olmak, roman yazmak için değil.
Değil bu, bir öykü…
Dedim ya; olağanlıklar, sıradanlıklar…
Bildiğim de bana kalsın.
YORUMLAR
Tekrar uğramak ve okumak bu güzel biografik makaleyi... hani aynayı bir anlığına kalbime tutup içinde dolaşan kanın hızını ölçmek gibi hissettirdi...
İçgüdüsel olarak nefesimi tutma refleksim harekete geçti.. Nasıl da güçlü ve sıradışı betimler. Okudukça anımsanan; aynı zaman da tümüyle yeni bir sayfa gibi gelen...
hani diyorsunuz ya:
" Bilmem ki buraya kadar bir şeyler anlatabildim mi?
Yoksa, yoksa iyice anlatılanlar arasında yittim mi gözden?" hayır yitmediniz, efendim. Büsbütün varsınız, görülüyorsunuz ve çok da iyisiniz. İşte bu betimleri yazdıran duyguyu yakalarken ben, dimağıma bir balyoz indi sanki. Fakat ölmedim, bilakis ayıldım... :)
Ara ara uğrayıp okuyorum şiirlerinizi ve yazılarınızı.. Kaliteli edebi eserler okumak iyi geliyor insana...
Tekrar çok teşekkürler, değerli üstadım.
Saygılar, selamlar olsun.
deniz_tayanç1
Üretken Belediyecilik gibi övmüşsünüz de övmüşsünüz.
😊
Çok teşekkür ederim.
Bunca zaman sonra.
Hatırlanıyor olmak.
Çok saygımla Şairim.
Burada yok yok,! İnsan halleri -ki evrenseldirler- "pastoral" bir hayatın rutinleridirler. Cendereden çıkmak isteyen izdüşümler bir yana; subjektif algımızı zengin kılan harikulade tasvirler de var.
Hem kendi olmaya, yalnızlığı duyumsamaya olan ihtiyaç, hem de "o"olmaktan kaçışın dramatik senaryosu işlenmekte.
Kimi zaman ateşten kaçar gibi telaşlı ve ancak suskun ve "uysal"...
Yani, hem gözgöze gelmeyi istemek, hem de gözden kaybolma istemi arasındaki git-geller... Paradokslar ve dilemmaların ruhu "sarmalayışı" adeta...
Böyledir insan psikolojisi: bocalar; kendini "ben" yapmada, tümüyle yaşamada, siperleri aşmaya çalışmada bocalar...
Hele hele artık alışkanlıklara "alıştırmış"sa benliğini...
Kendine, kendi iradesiyle hükmetmek ister birey, fakat sosyalliğin "kanun" arından elini ayağını çekmesi de bir hayli zahmetli olduğundan, "savaşmayı" göze alamaz. "Katlanmayı" tercih eder, istemsiz., mecalsiz...
Bundandır ki ruhun huzuru zikzaklar çizer ve gün boyu süregider, umarsız...
Ve sonuç olarak, "Zamanın suçu"na sığınırız...
Ve özetle;
"Biri olası tehlike, biri olanaksız umut..." anlatıyor her şeyi... Kanımca...:)
Ama ne güzeldi okumak, çok da tanıdık...!
İyi ki tanımışım bu kalemi ve daim olsun...
Tebessümlerimle çok tebriklerim ve teşekkürlerimi bıraktım.
Çokça saygılar, selamlar, usta kaleme.
deniz_tayanç1
Nasıl oluyprda "ben"im ve aynı anda "siz" im sorgulaması...
Tümüyle yetersiz kalmış modernite...
vs. vs...
Çok saygımla.
Tüya
Evet, belki de döşenmiş olan "barikat"ların hatası, ki onlar da biz insanların eseri...
Nedense alkıma yıllar önce çok duyduğum bir reklam düşüyor: ".....aslında yok birbirimizden farkımız, ama biz.... bankasıyız" diye...
Çaba hep, ayrı kılmak, üstün gelmek, "fark atmak" ihtiyacına dönüşünce-hem egomuz, hem de narsist yapının yardımıyla- ortaya biz çıkıveriyoruz vs. vs, gibi...
Yine teşekkür ettim, efendim..
Çokça selamlar, saygılar benden.
"Siz tıraş olurken bir şarkı ya da bir türkü mırıldanır mısınız?"
Bir kere denedim oda son oldu, façası hala durur kulak memesi hizasında yanağımın.
Bir önceki yazınızda “bilmece gibi yazmışsınız" demiştim ya, halt etmişim. Şunu anladım ki sizi daha doğrusu yazılarınızı anlamak için bilmece, tavla, dama, üçtaş, beş taş bilmek yetmiyor. Kelimelere bitirici manalar yükleyip, indirici hamleler yapabilmek her satranç bilenin de harcı değil sanırım. Satrancın yanında bir şeyler daha lazım galiba
Eee bu kadar seyrek yazarsanız, teklememiz normal. Tamda bayram namazı gibi oldu şimdi, hani hoca her bayram namazında kopya verir ya ne olur ne olmaz diye. Allahtan önceki yazılara kısa bir göz attım, sen istediğin kadar “Bildiğim de bana kalsın” de, şifreyi çözdüm hocam.
Tebrikler, saygılar, selamlar
Unuttum, bir şeye dikkat etmemişim. Size bunu söylemeliyim.
Uyandığımda gün doğmuşsa, devir teslim töreninde bulunamayıştan ötürü o günü size yazıyorlar. Ben o gün hissizim, sizliyim, bizliyim. (Buna iyi diyenler çıkacaktır) İşte o gün uyur gibi, uyanığımdır. Büyü bozulmuştur. Size pek çok şeyi anlatma yetim de ilginç biçimde yok olmuştur. Dudağımın kenarına bir somurtklanlık, bir çocuk çaresizliği çöker kalır.
...
Çok farklıydı.
Özeldi
Yüreğine saglık Deniz Tayanç
Çok saygılar
yazıyı okurken bir yandan da tv deki 'Pasif agresif kişilik' programını izliyordum, zihnim karmakarışık oldu, pasifleşti adeta, bu zamanın değil ama zamanlamanın suçuydu, zihnim de pasif agresif değildi de gereksiz aktivite için iki konuyla birden ilgileniyordu, demek ki zaman böyle, zaman değişti dolayısıyla zamanlama da zorlaştı, vah bana vahlar bana...
deniz_tayanç1
Bibi
müsadenizle ben yazının başlığını tam dörde böldüm şairim...
zaman
aman
an
suç
ve insan.....ne çok şey var ve satır aralarında ne çok merhamet gizlice kanar...
tam çıkmak üzereyken yazı sayfaya düştü ve gözlerimdeki tüm fersizliğe rağmen okumadan çıkamadım bir türlü...
çokda iyi etmişim....aldım bir şey ve bir çok şeyler şimdi gidiyorum...
bolca da saygı ve dua bırakarak tabi.....
nurlu bir kervan tutsun gece ve erişeceğiniz gününüzün ellerinden...hayırla inş....
deniz_tayanç1
Yorum yazıyı daha bir gür,canlı yaptı.