Manas Gibi Hep Yazılan Aşk Destanım
hayrettin taylan
Çevirecek yüreğim can kırıklarını. Hatalarımı topladım, keşkelerimi çıkardım, çarpıldım gidişine, bölündüm hayata… Gayrı dört işlemi can yüreğim de biliyor. Pi sayısında durdum. Bakış açılarının açılarını buldum, senle hep aynı bakışlarında,hep aynı ruhun üçgeninde tümlendik. Sayılar anlatamadı sevgimizi, sözcüklerle anlatılamadı hiçbir zaman. Sözlüklerde tanımsız bir aşk yaşadık tanımı yoktu o yüzden.
-Sen hep dizem oldum, hep imgeli bir kalışın ışığında ısıttın benimi.
-Beynimin ilimsiz gecelerindeki kadeh tokuşlarında eksik kalan anları çarptım bir gecelere. Hatalarımı topladım, sığmadı affetme defterine.
-Her sayfasına damlalarının değdiği yazısı dağılmış bir hata defterini silmek zor gülüm.
-Her inleyişte büyür öylesine kaldığın vicdani filiz. Öylesin büyür, öylesine çınar kalır içimde. Şimdi vicdanımın çınarının gölgesinde
sana kırgın olmak isterdim . Kırgın bile olmayı hakketmedim diye hayıflarımı sislere karıştırıp hisli muammaların arasında öylece kalıyorum.
-Anla biraz, ben de bir erkeğim, kek yapmasını bilmeyen, hep güzel keklerin tadında,adında olan kendimize ait bir nevi…
- Unutma ihtimalinin ihtilallerinde lal olup kaldım.
Beni nasıl unutursun? Nasıl silersin ?Ömrünün her karesinde aşk ve acı yaşattığım uslanmış, aşka ve acılara ıslanmış kentli bir mecnunum.
- Her halimden sana olan aşkım okunuyor, kilim kilim dokunuyor ehli güzellerce.
- Söyle can gülüm, dört duvar gibi üstüme kapandığın demlerin dili nerde?
Sözlerin düşer, düşlerime. Düşle düşeş arasında sarılır sanrıların geceme.
Yıldız dans eder can karası hecelendiğim her demde.
Tutkunun göktaşı , düşer yaramın üstüne, kanar insanlık halim.
Mektuplarına iliştirdiğin süsler gibi sus pus olmuş gelişinin pususundayım.
-Benimden yazıyordun,benim seni sevdiğimi süslüyordun.
-Şimdi sürgünüm,yani dokunamamak, yani hiç bakamamak.
- Bilirim, unutursun beni , ya da asla…
Acabaların mitinde destanlarım azışır. Ben senin Alp Er Tunga’ndım. Kazanmıştım seni her şeye inat. Her şeye inat hala sendeyim.
"Bilirim" sadece, öyle söylersin, seni unuttum masalın uzuyor.
-Seni unuttum “Manas “ destanı kadar uzun mu ? Hala beyninde, acılarında, bir erkeği, bir şairi gördüğünde uzar mı yazılışım.
- Ben senin Manas destanın olmuşum.
-Ben senin nefretinde, acılarında, unutmalarında da olsa hala yazılıyorum.Soluyamam
Bitemem, tükenemem,gidemem bilesin.
-Ağırdır benim yazılışım, ağırdır benim yaralanışım,ağırdır benim can kırıklarım . Ben ağır sevdim , ağır….
-Uçsuzdur.Gökleri yok, can toprağı yok sensiz aşk vatanımın. Sınırımda bütün güzellerin mayınları. Arzular bas diyor, basamam , yaşamam. Kendi yüreğime karşı kazandığım zaferin kahramanıyım.
- Senin için bekledim, son ana kadar bekledim. Ölüme yakın uçurumlar ısmarlama, bahtına tahtsız yaşlı kahramanlar alma.
- Bir başkasının yaşatacağı suni özlemlerin dünyasında dünyevi kalmak aşk mı , huzur mu, yeniden tutunma mı ?
- Düşündün mü?
Meyvelerimi dökmeye başlamış Hindistan ceviziyim. Sıcak mevsimlerin, seni özlemlerin meyvesi. Yalnız ıssız, sensiz huzurlarda yetişirim.
- Ekilmeden, dikilmeden, sulanmadan ,gübrelenmeden, çabalamadan, özlemeden, emek vermeden yetişen aşk meyvesiyim.
- Hormonlu meyvelerin tadında güzellerin adına yazılmak istemiyorum. Ben seni sevdim, tadınla, adınla, her zerreme yazdığın tutku şanınla…
Yaşadıklarımız süpürülmez hatıralardan, dem be demlerden. Paylaştığımız her şeyi yel de el de almaz bilesin.
-Unutmayışımdan tanıdım beni unutamadığını."Hâlâ" aynı halin şifresinde okunur adımız.
Seni unutmak isterdim ;hatta unuttuğumu zannetme türkülerinde çalınmak isterdim;ama gel gör ki sen benim Manas destanımsın.
- Dünyanın en uzun aşkı, en çok yazılan aşkı,hiç unutulamayacak aşkı manas gibi… Hala ve hep yazılacak…