- 3654 Okunma
- 22 Yorum
- 0 Beğeni
SENSİZ OLMUYOR SEVGİLİM!..
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Genç adam, kendinde değildi. Sevgilisiyle vedalaşmalarının ardından günler geçtiği halde; günün hep aynı saatinde oraya; büyük çınar ağaçlarının altına geliyor, ilk buluştuğu anı gözlerinin önüne getiriyordu.
Bugün de öyle yaptı. İş yerinden çıkar çıkmaz, arkadaşlarının şehir kulübünde okey partisine davetlerini kabul etmedi. Gülüp, eğlenecekler; böylece zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaklardı. O ise, kendisiyle baş başa kalmayı ve sessizliği yeğledi.
Bu aşk, içine düştü düşeli dış dünya ile temasını kesmişti adeta. Dairede arkadaşlarının şakalaşmalarına katılsa da gülüşleri hep sahte kalıyor, içindeki gerçeği saklıyordu. O gerçeği, bir tek kendisi biliyordu. Gizlenen gerçek; işte O’nun aşkıydı. Sevdiği kızın aşkı. Dairedeki bekar bayan arkadaşlarından bazılarının yaklaşımlarına, kur yapmalarına kayıtsız kalıyor, kısa kısa kelimelerle geçiştiriyordu. Her defasında boşa çıkarıyordu, bekar bayanların heveslerini. Hele içlerinden biri vardı ki; genç adama sakız gibi yapışmış, bırakmıyordu. Hemcinsleri ile şakalaşırken:
- Ben de yakışıklı Kaan’ı yola getirmezsem, avuçlarımın içine almazsam, bana da süslü Nevin demesinler!
Nevin, yandım anama düşmüştü. Bir kaç sene daha elini çabuk tutmazsa, şansı sıfıra inecekti. Yaşı, otuzdan yukarıya doğru son sürat gidiyordu.
Kaan, asırlık çınar ağaçlarının gölgesinde bir süre dinlendi. Soluğunu topladı. Ağaçların dallarındaki kuşların serenatlarına kulak verdi. Bir ara bakışlarını, yukarıya çevirip; kuşları izledi. Korkusuzca sevişmeleri, hoşuna gitti. Sonra içlerinden birinin yapmış olduğu ufak şaka ile yüzü b…klandı. Cebinden salpağı çıkarıp silerken kendi kendine:
-Talih kuşu, geldi tam da yapacağı yeri buldu. Mübarek nokta atışı yaptı sanki.
Diye mırıldandı.
Canı çok sıkkındı. Sanki yüreğini mengeneye sıkıştırıp presliyorlardı adeta. Arka taraflardaki birahanelerden, sönük müzik sesleri geliyordu. Dayanamadı:
“İki bira içsem ne olur sanki ’ diye içinden geçirdi. Birahanelerden birine girip, bir köşeye çekildi. Birayı yudumlarken; garsonun ses tonunu yükselttiği, müzik çalardan Zeki Müren’in güzel bir şarkısı içini burkmaya başladı.
Geçsin günler, haftalar,
Aylar, mevsimler, yıllar…
Zaman sanki bir rüzgar
ve bir su gibi aksın…
Sen gözlerimde bir renk,
Kulaklarımda bir ses
ve içimde bir nefes
Olarak kalacaksın…
Şarkının sözleri, aşkının hikâyesini çağrıştırıyordu. Evet, sevgilisi gittiğinden beri;
Gözlerinde bir renk
Kulaklarında bir ses
İçinde bir nefes /olarak kalmaya devam ediyordu.
Bir anda yanında beliren falcı çingen kadının:
- At bi onluk be beycağazım da senin şu güzel falına bakayım. Bakalım kısmetinde hangi şanslı güzel var, sözlerine aldırmadı.
Çıkarıp onluğu vermişti ama falı es geçti. Kısmetinde ki güzelin yerinde yeller esiyordu.
Birahaneden ayrılıp, istasyona doğru ağır adımlarla yürüdü. O günü; ilk buluştuğu günü tekrar anımsadı. Heyecan doruktaydı. Telefon trafiği altında şaşkınlıkla ters yöne gitmiş, sevgilisinin:
- Batıya doğru gel, yıldız parkının giriş kapısındayım. Dediğini anlayamamıştı. Sonrasında karşıdan karşıya el sallayarak, birbirlerine doğru, Türk Filmlerindeki aşk kahramanları gibi koşup kucaklaşmışlar, doya doya koklaşmışlardı.
Şu anda kurduğu hayalin içerisinde; o anı yaşıyor gibiydi. Serap görmüşçesine ileriye doğru üç beş adım hamle yaptı; ama nafile… Sevgilisi yoktu karşısında.
Beraber yürüdükleri, yerlerin krokisi hafızasındaydı. Parka kadar hangi güzergahı izleyeceğini iyice bellemişti kafasında.
Az ilerde Çingenlerin kurmuş oldukları çadırdan sesler yükseliyordu. Dönme dolap, havada dönüyor; diğer tarafta büyük bir çadıra deniz kızının posteri asılmış; yağız Çingene delikanlısı, elindeki megafonla akordu bozuk enstrümandan çıkan cazırtılı bir şekilde ötüyordu:
- Deniz kızı Eftalye geldi. Bu fırsat bir daha ele geçmez. Hadi hadi! İçeri girmek sadece beş lira. Hayatınızda görmediğiniz kadar güzel bir deniz kızı ile sohbet etme imkanı yakalayacaksınız!
Kaan, denizkızı Eftalye’nin posterini izledi.Beline kadar balık,üst tarafı ise alımlı bir kızdı. Ela gözleri, tıpkı sevgilisinin gözleriydi. Ateş saçıyordu etrafa.Bir süre denizkızının gözlerinden gözlerini ayırmadı.
- Ah Eftalye, ah! Şimdi sevgilim senin yerinde olacaktı ki; neler vermez, ne çılgınlıklar yapmazdım. Seni alıp kaçırırdım uzaklara. Hem de çok uzaklara.
Adımlarını parka doğru yöneltti. Kocaman, yaşlanmış ağaçlarla kordon şekline gelen yürüyüş parkurunda kendisini buldu. İşte tam buradan birlikte omuz omuza tatlı bir sohbetin dinginliğinde yürüyorlardı. Elleri, ellerine kenetlenmiş; parmakları birbirine yapışmıştı. Birbirlerine; geçmiş ya da gelecek hakkında değil, sadece o anın güzelliğinden doğan çağrışımla bir şeyler anlatıyorlardı. Bir ömre bedeldi sohbetleri. Sekiz yüz metrelik parkuru kaç tur attıklarını bile unutmuşlardı.
Kaan, parkurda tek başına yürümeye devam ederken; ilerde duvardan aşağıya doğru sarkan çiçeğin kokusu, kendisini mıknatıs gibi çekmişti yanına.
Sevgilisi:
- Bak, Kaan. Bu çiçeğin adı;”hanımeli”dir. Bunun kokusu, insanı mest eder, kendinden geçirir. En çok da bu çiçeği severim.
Genç adamın kardelen çiçeği gözdesi olmasına rağmen, şimdi “hanımeli” birinci sıraya yükselmişti. Hanımeli çiçeğini kokladı, kokladı… Sanki çiçeğin kokusu, sevgilisinin kokusunu çağrıştırıyordu .Yapraklarını sevecenlikle okşadı. Çiçeğin yanından ayrılırken, bir damla gözyaşı süzüldü, yanaklarından aşağıya doğru.
Parkurda yürüyüşlerinde yorulup, ısınma hareketlerinde mola vermişler, tahterevallide birbirlerini dengede tutmuşlar, bazen denge bozulmuş, ani hareketle yukarı aşağıya zıplamışlardı.
Yine yanılsamalar içerisindeydi. Sevgisi karşısındaydı sanki. Sevgilisine:
- Hadi aşkım, otur bakalım karşıya, biraz eğlenelim.
Kendisi ise oturur oturmaz, yere çivileme çakıldı. Sevgilisinin oturacağı yerin boş olduğunu fark edince; kendine geldi, kıçının acıdığını umursamadı bile.
Geç saatlere kadar, tek başına parkın içerisinde dolaştı. Hava yavaş yavaş soğumaya başlamış, Kaan’ın kollarındaki tüyler, diken diken olmuştu. Ürperdi. Artık eve gitme zamanı gelmişti.
Parktan ayrılırken;
- Sensiz olmuyor sevgilim! Olmuyor! Sensiz buralar bana cehennemden farksız!
Tatlı anılarının girdabında yönünü yitirmek üzereydi adeta.
İlerde Çingenlerin çadırlarından , ara ara ortalığa ölgün ışıklar yayılıyor; deniz kızı Eftalye’ye olan megafonlu çağrışım devam ediyordu:
-Dünyanın en güzel kızı burada. Kaçırmayın bu fırsatı. İşte karşınızda deniz kızı Eftalye!
Kaan, yine çok sevdiği sevgilisi olmadan bir gün geçirmenin burukluyla gecenin karanlığında evine doğru yöneldi.
Yağmur,inceden inceye yağıyordu.
YORUMLAR
Beğeni ile okudum değerli kardeşim kalemine yüreğine sağlık saygılar
ayhansarıkaya
Selamlar...
Güne düşen bir öykü
kutlarım kalemi.........
........................selamlarımla
ayhansarıkaya
YORUMUN İÇİN TŞK.LER. SELAMLAR EFENDİM...
Kutluyorum Ayhan Abi...Başarın hep sürsün inşallah...Sevgilerimle...
ayhansarıkaya
HER ZAMAN DESDEKLERİNİZİ BEKLERİM.
SELAMLAR...
Kutlarım
Güne düşen yazının bomba etkisini yaşıyorum
Harika
Çok özel bir kalem Ayhan Sarıkaya
Var olsun
Çok saygılar sevgiyle selamlar
ayhansarıkaya
sAYGIM VE SEVGİM SONSUZ EFENDİM.SELAMLAR.
Değerli arkadaşım, ister dünyanın derdini yüklen sırtına, ister rahat bir hayat yaşa...Yanında sevdiğin varsa, her türlü zorluklar bir başka aşılır, bir başka çekilir zorlukların kahrı...
Hayat sevince ve sevilince hele bir de yanındaysa güzel...Var mı bunun ötesi?
Dünya sevgi üzerine kurulmuşken, Rabbim herkesi mutlu etsin...
Güne düşen yazıyı ve arkadaşımı kutlarım...
Sevgi ve saygı ile
mavideydisevgi tarafından 5/26/2010 12:45:14 AM zamanında düzenlenmiştir.
ayhansarıkaya
Sevgilerim sonsuz...
aYHAN ABİ BİR KAÇ GÜNDÜR ÇOK YOĞUNUM. SAYFANA UĞRADIM AMA YORUM YAPAMADIM. YİNE GÜZEL BİR ÖYKÜYDÜ. KALEMİNE SAĞLIK. SEVGİLERİMLE :)
ayhansarıkaya
Sevgimle kal.
şaşırtmaya devam ağabey:))
harika bir öykü olmuş
yürekten kutlarım
selam ve saygılarımla
ayhansarıkaya
Güzel yorumun için teşk.ler.G.tepe selamlar...
Emine Hanıma katılıyorum Ayhan Abi...Ne hayal gücü var sen de ya! Bir de yazmayı sevmekten kaynaklanan bir şey bu birazda...Sinir bozucu yazılardan sonra, bu masum öyküleri okumak hala saf duyguların var olduğunu düşündürüyor bana...
Tebrik ediyorum seni...
ayhansarıkaya
Senin desdeğin ilaç gibi geliyor.Fazla uzaklaşma,ha.
Selam,saygı ve sevgilerimle efendim...
ayhansarıkaya
Yorumunuz için tşk.ler efendim...
Saygım ve sevgim sonsuz.selamlar...
ayhansarıkaya
Selamlar...
Ayhan Bey, hayal gücünüze hayranım doğrusu. Birgün at üzerinde kovboy, birgün parkta âşık olmayı gayet güzel başarıyorsunuz. Öykünüz iç açıcı ve güzel. Bütün kadınlar hanımeli mi sever acaba? Ben beğendim tebrikler.
ayhansarıkaya
Yok, her kadın hanımelini sevmez...
Tşkler.selamlar...
Güzel ve sürükleyici bir anlatımın eşliğinde hiç bitmese keşke diyerek yazınızın sonuna geldim. Hayaller yaşamın renkli perdeleridir. Tebrik ediyorum. Saygı ve selamlarımla...
ayhansarıkaya
Yorumunuz için çok tşk.ler.
Saygımla selamlar...