KENDİME
Oturdum pencerenin önüne, bir sigara yaktım. Dışarıda kış yine görevini yapıyor ve yağmuru yağdırıyor usul usul… Yüzüm yansımış cama, bakıyorum. Kendimi izlediğimi sanıyorsan yanılıyorsun, ben yine seni izliyorum çünkü ben kendimde de seni görüyorum. Ben yine seni düşünüyorum, yüzümün arkasında saçaklardan sular damlıyor… Ben konuşuyorum. Anlatıyorum seni ve gidişini…
Kendim soruyor kendime “Ne güzeldi değil mi? Ne güzel günlerdi. Yağmur, O varken ne anlamlıydı? Sarılıp izlerdik, tanelerin yere düşüşünü, çıkardığı sesi, hepsi birbirinin aynısı gibi görünüyordu ama birbirlerinin aynısı değillerdi. Toprak kokusunu almak için camı açardı uzun uzun içine çekerdi nefesini… Üşürdü. Dönüp titreyerek üşüdüm, sarıl bana sıkı sıkı sarıl hiç bırakma derdi. Susardık bazen derin sessizlik konuşurdu bizle… Bazen de sabaha konuşacak söz bırakmazdık birbirimize.
Sonra kızıyorum kendime seni düşünüp kendimi unuttuğum için kızıyorum, senin aklına bile gelmiyorum belki ama sen benden hiç çıkmıyorsun sürekli seninleyim. Seni her şeyde arıyorum piyano ile kemanın eşsiz uyumunda sen varsın, yağmurdan sonra doğan güneşte de sen, güzel şiirlerde arıyorum seni, her güzel şeyde seni düşünürken buluyorum kendimi... Seni düşünmekten bir an bile vazgeçmiyorum. Sana ait her şeyi saklıyorum, çorapların hala çıkardığın yerde, su içtiğin bardak masada, bende bıraktığın elbiselerin dolapta bazılarında hala kokun var, kıyamıyorum koklamaya… Her gün o dolabı açmamak için kendime söz veriyorum ama nafile günün sonunda yine açıyorum birkaç dakika öyle içlerinde seni hayal ettikten sora kapatıyorum. Avunuyorum, kendi hayallerimle avutuyorum kendimi.
Bazen kabulleniyorum kendime itiraf ediyorum diyorum ki “sen aslında onun gözlerinde hiç olmadın. O senin gibi her baktığı yerde seni görmedi ve sen bunu biliyordun ama yinede kendini böyle kandırmıştın. Buna inanmıştın seni sevdiğine dair hiçbir his yoktu içinde. O belki seni hissedebilirdi ama sen onu hissetmiyordun. İnanmıştın. Sen onun için bir limandın gelip sana demir atmıştı vakti gelince gidecekti, seni yalnızlığa emanet edip gidecekti ve gitti… Seni kimsesiz bırakıp gitti, sessizce gitti. Arkasına bile bakmadı düşünmedi seni… Sonunu bile bile bunu kendine yaptın. Sen kendi sonunu hazırladın. Şimdi dayan yokluğuna, diren Onun yokluğuna ama bulamıyorsun değil mi o gücü kendinde? Hani çok güçlüydün? Hani o ördürdüğün duvarların? Herkesin çarptığı o duvarların nerde? Yok değil mi? Hiçbir şey yok şimdi sadece bir duvar var önünde diz çöktüğün yalın ayak, çırılçıplak önünde durduğun duvar var. Şimdi sen çarpıyorsun o duvara gidip gelip çarpıyorsun. Üşüyorsun ama kimseler sarmıyor seni sarsa da ısıtmıyor. Çünkü sen artık yalnızsın.”
Bugün gidişinin doğum günü sitemkâr sözler çıkıyor ağzımdan anla ne olur anılar etrafımda dolaşıyor. Kaçmak istiyorum saklanıyorum anılardan olmuyor. Katlanmaya çalışıyorum ama yapamıyorum, tüm gücümü kaybettim. Kenarda kaldım. Sen gittin ben kimsesiz kaldım, kalabalıkta bile yalnızım. Bak gök gürüldüyor yine ve ben çok korkuyorum sen yoksun. Bu sesi duyunca bakardım gözlerine korktuğumu anlar gülerdin bana alay eder gibi bakardın, dönüp sarılırdın. O an nasıl bir şeydi öyle dünya yansa umurumda değildi ben senin kollarındaydım ya… Şimdi kollarında kimler var?
Yine öfkeli sözler dökülüyor yüreğimden. Sanırım bu düşünceye alışsam iyi olacak. Kahkahaların yok, bakışların yok, ellerin yok sadece yokluğun var sadece yokluğun kaldı. Alışıyorum demeyi o kadar çok istiyorum ki ama yapamıyorum yana yana katlanıyorum yokluğuna ama alışamıyorum. Her an şu kapıdan içeri girecekmişsin gibi gözümü kapıya dikmişim eve girmeni bekliyorum… Bekliyorum… Bekliyorum… Gün dönüyor ben yine bekliyorum. Umutla…
Yine konuşuyorum kendime “ O şimdi başkasının gözlerinde, başkasının teni değiyor tenine. Nefesinde bir başka kadın var. Beklide şimdi çok mutludur. Sen de artık durul bu dalgalar onu sana getirmeyecek O senin sesini duymayacak, sen Onu ömrüne yazdın ama yok artık alış buna ve her gün ona dua et sana yakışan bu.”
Evet Masalım:
Sen benden gideli çok oldu ama ben senden gidemedim bu sefer az da olsa şu sesi dinleyeceğim. Sadece yokluğuna alışmaya çalışacağım seni düşünmekten ve umudumdan vazgeçmeyeceğim. Her sabah uyandığımda el açıp sana dua edeceğim,” Allahım, keder tırmanmasın ona, uğramasın hüzün onun kapısına, mutlu olsun mutluluklar onun olsun aşk hiç onu bırakmasın. Sen lütuflarını Ondan eksik etme. Eğer bir gün rüzgâr savurursa Onu bilmediği yerlere, aklına beni getir yine gelip bana demir atsın her zaman onu bağrıma sarabilirim unutmasın emanettir O bende. Sevdam hep mutlu olsun.”
Umudumu kaybetmeyeceğim…