- 594 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kılıç Kanıyor,Deniz Ağlıyordu İşte
Kılıç kanıyor, deniz ağlıyor...
Baharın ömrü kısa; insanın ömrü de elbet... Yaşayabilsek keşke o anları... Ah! Bırakabilselerdi bize bize...
Yazdan çalınmış bir gün var dışarıda... İçime baharın tüm renkleri karışmış sanki... Duygularım da gelgitler içinde yine... Ve her şey anlık gelişiyor... Ve her şey anlık değişiyordu işte...
Bir oyun var perde gerisinde... Bir tek ’o’ anlık değişmiyor işte...
Ve bir kasette yitiyor insanlık... Oyun var baharda... Oyun var perde gerisinde... Kurtlar, kuşlar, börtü böcek oyuna mı gebe... Dalmadan, seyretmeden, kapılmadan cazibesine... Yaşanmıyor ki hayat da işte...
Baş döndüren kalabalıklar var sokaklarda... Oysa siz; yalnızsınız ve çırılçıplaksınız işte... Dört duvar arasında, bir otel odasında, ya da kırda... Ne fark eder ki... Ve nerden bileceksiniz ki... Bir el hemen yanı başınızda sizi boğazlayacak... Bir gölge var hep üzerinizde... Umurunuzda değildir o an belki de...
Çarpık yapılaşmanın getirdiği çirkinlikler sarmış her yanınızı... Yoğun trafik, korna sesleri, kuralların hiçe sayıldığı bir düzen var dışarıda... Yollarda her şey düzensiz ve çirkinleşmiş işte... İnsanın; hep kaza yapası geliyor nedense...
Dışarıda ise çığırtkan bir müzik sesi var... Kornalar karışmış birbirine... Ve neden çalar ki insanlar korna... Ve neden girer ki insanlar; insanların dört duvarına... Neden... Namusu olmaz mı yastığa bırakılan terin sizce...
Gecenin koynuna bu yüzden seviyorum girmeyi... Her sessizlikte çoğalıyorum belki de... Yaşamın gürültülerinin yokedci dişlerine, yeni canlar ve yeni kanlar katmaya çalışıyorum gece işte... Gece üretiyorum, gündüz tüketiyorlar acımasızca, sormadan, aldırmadan, kanamalarıma bile bakmadan... Hayat böyle bir şey işte...
Deniz ve kaseti koydum yan yana... İçimin denizi acıdı işte... Kızdığımdan değil elbet... Dedim ki kendi kendime... Eyvah! İsteniyor Chp’ nin iktidarı işte... İlk ve tek söylediğim söz buydu belki de...
Düşündüm sonra... Gözlerim ufka daldı... Dağın yamaçlarına gittim geldim... Ardını aradım dağların... Sonsuzluğunu seyrettim içimin denizinin işte...
Sırası değildi elbette... Gidecekler; erken gidecekti böylece... Oyunu kurgulayanlar böyle istedi belki de...
Oysa kalmalılardı bir dönem daha... Yıkılmadan yenisi yama tutmuyordu işte... Bu solun kaderi; hep yama olmak mı böyle... Pastayı yesin başkaları hep... Yükü de taşısın sol işte...
Hoş geldin Kılıçdaroğlu, hoş geldin... Cüssenizde küçük sanki... Bir lokmalık canınız var gibi görünüyor... Aç kurtlar sizi bekliyor işte... Umarım geceleri biriktirdikleriniz çoktur sizin de...
Uykusuz geçen bir gecenin ardından güne başlıyorsunuz... Günlerdir uyku ile uyanıklık arası bir yaşam sürüyorsunuz... Dışarıda yaz ve bahar var işte...
Yaz mevsimi de dayanmış kapınıza... İklimde karasız, sanki duygularınız gibi... İnanılmaz bir sıcaklıkla boğulurken, birden gölgelerin arasında buluyorsunuz kendinizi... Yoğun bulutlar dolaşıyor üstünüzde... Ve birden yağan kuvvetli yağmurla şaşırıyorsunuz... Duygularınız da bu gelgitlere ayak uyduramıyor işte...
İlk doğum; hep yeni değimlidir sizce... Ne bileyim, şu taş binalar ilk kurulurken, ilk asfalt dökülürken yollara, ilk levha asılırken kapılara... İlk arabanın, ilk cıvatası sıkılırken hani... Ve ilk doğum anları... Her şey ama her şey sade, doğal ve tertemiz değimliydi önce... Ve neden zamanla kirleniyor; hızla eskiyor her şey...
Kirlenecek, askiyecek elbette ama... Neden hızla oluyor bu değişimler... Ve Kılıçdaroğlu; biraz geç mi kaldı liderliğe sizce... Bilmiyorum...
Fenerbahçe de olamamış şampiyon... İnsanlar göçük altında yitiyorlar bir bir... Ülke gündemi de sarsılmış bir kasetle... Ve bir hafta, ne kadar uzun bir süre... Her şey, ne kadar hızla şekilleniyor... Yoksa şekilsiz de; ondan mıdır sizce... Seviniyorum... Demek hala insanlarımız esnek! Kütük gibi değiller! Yoksa bölünürlerdi tam ortadan her şey...
Eski kral ne çabuk ölüyor ülkemizde... Ve ne çabuk yaşıyor yeni kral...
Şimdi bakıyorum şöyle...62 yaşında bir insan... Yaklaşık da 10 yıldır siyasetin içinde... Cüsseli de değil ki... Çok mu kolay yenir vahşi siyasetin içinde... Nasıl gri, yeryer siyaha çalan bir hüzün kaplamasın içini işte... Hadi Kılıç; kınından çıktın... Oyunu okumalısın önce...
Kılıç kanayacak; izleri var işte... İnce ince bir kan mı sızıyor ne...
İhanetin pençesi sarmış dört bir yanı... Yine oyun var ülkemin üzerinde... Alkışlar sarıyor dört bir yanı... Dün yuhalayanların sahte gülücükleri dolaşıyor ortalıkta... İnsana dair... İnsanca yaşanan bir olayı bilenler nerde... Yoksa ihanetin; tam da göbeğindeler mi sizce... Bu bir oyunsa... Bu bir insanlık suçuysa... Aynı oyun da; dönmez mi bir gün size de...
İki insan... İnsan olmuşlar... söylermisiniz ne varmış bunda... Çok mu seviyorum denizi... Değil elbette... Peki, yapılanlar yakışıyor mu sizce... İki yüzlülük yapmasın hiç kimse... Hadi Kılıç; ne olur, oku oyunu önce...
Benim için en büyük acı ve korku, ne ölmek ne de yoksul kalmaktır elbet... Umutsuz kalmak gerçek ölüm değimlidir sizce...
Hadi yaşamın oyununu kursun tüm insanlık birlikte... Olamaz mı diyorsunuz... Hadi kovun sahnedekilerini önce... Bir büyük tekme savurmalısınız perde gerisine...
Yastıktaki terin namusu bilinir elbet... Hayat buydu belki de...Kılıç kanıyor; Deniz ağlıyordu işte...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.