- 1660 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
OSMANLIDA KÖLELİK
Köle kısaca; güçlünün zayıfa hükmetmesi ve onu her alanda kullanması olarak tanımlanabilir. İnsanlığın tarihi ile birlikte ortaya çıkan kölelik Eskiçağ boyunca Yakın ve Ortadoğu Avrupa ekonomisinin sosyal hayatının değişmez bir unsuru oldu. Eskiçağ boyunca emeğin veriminin düşük ve tekniğin ilkel olması köleyi en büyük üretim aracı yapmıştır. Mısır, Roma, Yunan ve İslamiyet öncesi Arap dünyasında kölenin yaşadığı şartlar son derece ağırdı. Tek Tanrılı dinlerin ortaya çıkmasıyla kölelerin yaşadığı şartlar biraz olsun yumuşamıştır. Özellikle İslamiyet’in doğuşuyla birlikte köleler daha insancıl kavramda görülmeye başlanmıştır. Osmanlı Devletinde, Osman Bey döneminde saray hizmetinde ve orduda kölelerin kullanılması çok yaygın değildir. Osmanlı Devletinde kölelerin saray hizmetinde kullanılması ve özellikle cariyelerin saraya girmesi, Orhan Bey zamanında başlayarak gittikçe arttı. SARAYDA CARİYELER Sarayda ve devlet hizmetinde kölelerden görevli yetiştirilmesi Osmanlı’ya Orta Doğu İslam Devletlerinden geçmiştir. Osmanlı Devleti köleleri başta saray olmak üzere devlet ve orduda kullanmıştır. Fatih döneminde kurulan harem, cariyelik kurumunun oluşmasında ve gelişmesinde ve revaç bulmasında büyük etken olmuştur. Cariyelik kurumunun oluşması ve gelişmesiyle padişahlar Türk kızlarıyla evlenme geleneğini terk ettiler. Kanuni’nin Hürrem Sultan İle evlenmesiyle başlayan cariyelerle evlenme geleneği ikinci Osman tarafından kaldırılmaya çalışılmışsa da daha sonraki padişahlar cariyelerle evlenmeye devam etmişlerdir. HAS BAHÇEDE CARİYELER Sarayda gelişen kölelik orduda da işletiliyordu. Selçuklularda görülen gulam sistemi Osmanlılarda 1362de benimsenen pençik kanunu gereğince acemi oğlanlar olarak karşımıza çıkıyor. Fetihlerle elde edilen esirlerin bir bölümü acemi teşkilatına alınır ordu için yetiştirilirdi. Bir bölüm esirde saraya devlet hizmetinde eğitilmek üzere ayrılıyordu. Saraya ayrılanlar Edirne sarayı, Galata sarayı ve At meydanındaki İbrahim paşa saraylarında eğitiliyorlardı. Bosnalı Müslümanlar doğrudan saray hizmetine alınıyorlardı. Osmanlı devletinde köle devlet hesabına kullanılan kölelerden ibaret gelmiyordu. Konak köşk ve çevrelerinde kölelik görülmekte alt kesime inildikçe ise pek rağbet görülmemekteydi. Buralarda görülen kölelere efendileri iyi davranmak zorundaydı. Efendiler kölelere çoğunlukla ana baba gibi davranırlar onların yetişmeleri için ellerinden geleni esirgemezlerdi. Buralarda kadın köle olan cariyeler odalık olarak alınır, erkek köleler ise ayak işlerinde kullanılırdı. Osmanlı Devletinde köleler özgürlüklerini kazanarak halk arasına katılabiliyorlardı. Kölelerin özgürlüklerini kazanabilmeleri üç yolla oluyordu ve Osmanlı’ya İslamiyet’ten geçen Azadlık Kurumuyla gerçekleşiyordu. Osmanlıda kölelerin özgürlüklerine kavuşabilmeleri üç yolla oluyordu. Birincisi; efendisi köleye ben öldükten sonra hürsün derse köle hürriyetine kavuşabiliyordu. İkinci olarak; efendisi köleye sağlığında bundan sonra hürsün derse köle hürriyetine kavuşabiliyordu. Üçüncüsü de; kişinin bedelini ödemesiyle gerçekleşiyordu. Kişi bedelini ödedikten sonra hürriyetine kavuşabiliyordu. KADIN KÖLE PAZARI Bunların dışında efendisi cariyesiyle evlenerek ya da onu başkasıyla evlendirerek kölesini hürriyetine kavuşturabiliyordu. Osmanlı Devletinde köleliğin belli bir süresi vardı. Bu süre sonunda köleler hürriyetlerine kavuşabiliyordu. Sarayda ve sosyal hayatta bu süre ,beyaz köleler için dokuz, siyah köleler için yedi yıldır. Bu sürenin sonunda kendilerine azatlık kağıdı verilirdi. Osmanlı Devletinde kölenin diğer kaynağı ticaret yoluyla elde edilen kölelerdi. Ticaret yoluyla kölelik üç şekilde karşımıza çıkar: Kaçırma yoluyla, hediye yoluyla ve ailelerin satışıyla köleleştirme. Kaçırma yoluyla kölelik hukuken yasak olmasına rağmen, insanlar kaçırılarak esir pazarlarında satılırlardı. Kaçırma yoluyla köleleştirmenin cezası ölüm olmasına rağmen bu olayın önüne geçilememiştir. Kaçırılma yoluyla kölenin kaynağını başlıca üç bölge oluşturuyordu. 1)Macaristan, Eflak, Boğdan, Rusya, Polonya ve Ukrayna. 2)Kafkasya. 3)Afrika. Kaçırılma yoluyla kölelik çeşidinde korsan ve deniz haydutlarının rolü de büyük olmuştur. Doğu Anadolu’da Kürtler Ermeni köylerine baskın yaparlar bunlar “Yezididir” diyerek Ermenileri satarlardı. Ailelerin satışı ile köleleştirmede aileler kendi rızalarıyla çocuklarını satarlardı. Bu şekilde kölelik Kanuni devrinden başlayarak 20.yy’lın başlarına kadar görülmüştür.