- 1077 Okunma
- 16 Yorum
- 0 Beğeni
IHLAMUR YAPRAĞI (BÖLÜM-1: ÜNİVERSİTE HEYECANI)
Onur, büyük bir dikkatle okuduğu kitabın yazılarını doğru dürüst seçememeye başlayınca; havanın karardığını anladı. Kolay değildi ki, onbeş gün sonra kendisi için hayati önemi olan üniversite sınavına girecekti. Günlerdir, önce anlatımlı bölümler sonra konuya ait test kitapçıkları derken yorgunluktan bitap düşmüştü.
Oturduğu sandalyeden doğruldu ve lambayı yaktı. "Of be dünyam aydınlandı" dedi. Sonra "Oda ne kadar havasız, şu camı açayım da biraz içeri hava girsin" düşüncesiyle pencereye yöneldi. Derin derin havayı ciğerlerine çekti. "Oksijen sen ne güzel şeysin" der demez, aklına kimya testleri geldi. Gülümsedi "benim halim harap, günlük yaşantıdaki şeyler bile bana artık dersleri hatırlatıyor" diye düşündü.
Bayağı da susamıştı. Odasından, mutfağa doğru giderken şöyle gözucuyla annesinin yatak odasına baktı ve usulca "üstü açık yatmış, bir battaniye örteyim de, hasta olmasın" diyerek komidinin üzerindeki battaniyeyi annesinin üzerine yavaşta örttü.
Artık gidip koca bir bardak su içebilirdi. Suyu kanası içtikten sonra "Karnımda aç ama hiç yemek kokuları gelmiyor. Herhalde annem yine yemek yapmamış. Bugün de kahvaltı yapacağız ya da klasik mönü makarnaya talim edeceğiz" dedi.
Sonra; kafamı biraz dağıtmalıyım diyerek radyoya doğru yöneldi. Radyoda sürekli dinlediği bir müzik kanalı vardı. Zaten hep aynı ibrede durur ve hiç değiştirmeden aynı kanalın müziklerini dinlerdi. Açtığında harika bir yabancı müzik vardı.
Radyonun sesini biraz daha yükseltince içeriden annesinin "Bir rahat yok mu şu evde, uyuyamayacak mıyım ben, kapat şunun sesini" diyen avazı çıktığı kadar bağıran sesinin gelmesi gecikmedi.
"Anne tamam, sesi kısıyorum" diye seslendi. Ama annesi homurdanarak içeri girdi ve radyoyu sert bir şekilde kapattı. Ardından "sana kapatmanı söylemiştim, kulakların sağır mı senin” deyince Onur; "Bıktım artık, nefes aldırmıyorsun farkında değil misin, boğuluyorum artık" diyerek hızla salonu terketti. Kendi odasına girip kapısını hızlıca örterek kilitledi.
Bir yandan yaklaşan üniversite sınavının heyecanı, bir yandan annesinin bu agresif hali ve konuşacağı bir kişinin dahi olmaması resmen içini daraltıyordu. "Of! milletin ya ağabeyi, ya kızkardeşi var bir şeyler paylaşıyor, şu evde kitaplardan başka dostum yok" diye iç geçirdi.
Yatağın üzerine öylece attı kendini.. Tavana bakarken aslında ne kadar mutsuz olduğu düşündü. Bunu son günlerde daha da sık düşünür olmuştu.
Gelecek için atacağı umutlu adımları ve yapacaklarını hayal etmesi gerekirken, maalesef Onur yine geçmişe doğru yol almaya başlamıştı.
DEVAM EDECEK
Aysel AKSÜMER
20.05.2010
YORUMLAR
harika bir başlangıç... devamını merak ettirdi... okudukça fikirlerimi paylaşacağım canım kutluyorum kalemini sevgilerimle...
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER
Sabah,okuduğumda yorumumu atmıştım.Şimdi de yorumcuların yorumlarını okudum.
Evet,çok faydalı yorumlar okudum.Bu yolda düşe kalka gideceğiz.Genellikle eleştirisel ağırlıklı yorumlar bence faydalı oluyor.Yazarın eksiklerini görmesi açısından.Hiç birimiz dört dörtlük değiliz.Önemli olan yazma aşkımızın,her zaman canlı olması.İstemek,başarmanın yarısıdır,bence.İşte böyle birbirimize her yönden(olumlu-olumsuz)desdeklerimizi verdiğimiz sürece aramızdaki bağlar daha da güçlenecek ortaya güzel şeyler çıkacaktır.
Ben şahsen,her daim benim yüzüme sırıtan yapay dostlar yerine;suratıma tükürürcesine yanlışlarımı söyleme cesaretini gösterebilen gerçek dostları yeğlemişim...
Aysel kardeşim,sen bu işi kıvıracaksın.Buna adım gibi inanıyorum.Yeter ki korkusuz ol.Yeter ki yürekli ol...
Selam, saygı ve sevgilerim sonsuz efendim...
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER
İkinci kısımda olaylar gelişecek çok fazla birşey ilk yere yazmam mümkün değildi.
Ben şimdi stres olurum inşallah yazacağım ikinci bölümü beğenirsin...
Teşekkür ederim hakkımdaki güzel düşüncelerin için kucak kucak sevgilerimi sunuyorum.
Akıllardan kaçmış Bir yalnızlık türküsünün Kaleminizde bestelene bileceği kanaati hakim bende.Bence en olması gereken Taraf olma halimiz yazılara tarafsız yansımaktan kurtarıla bildikçe olgunluk artacaktır.Tarafsız olmak BİLİM için gereklidir.Hatta bilimin olmazsa olmazıdır.Öykü makale şiir gibi taraf gerektiren yazılarda var olabilmek adına kolay gelsin.Bu hisse kapılmış olmam Onurun TEK evlat olmasının getireceği manevi boşluğun işleneceği duygusundan dır.sevgi ve selam.
Aysel AKSÜMER
Okuduğunuz için. ayrıca değerli ve olumlu katkılar sağladığın için sonsuz teşekkürler.
Saygı ve selamları sunuyorum.
lidya
hikayelerde en önemli bölüm giriştir. giriş cümleleri çok uzun olmamalı. sözcükler iyi seçilmeli ve özgün olmalı. mümkünse açıklama verilmemeli. merak uyandıran ve okurun zihninde soru oluşturan keskin kısa cümleler olmalı. bu durumda okuyucu sizin peşinize taklır. ve adım adım izinizi sürer.
sizin giriş cümlelerinize bakalım,
"Onur, büyük bir dikkatle okuduğu kitabın yazılarını doğru dürüst seçememeye başlayınca; havanın karardığını anladı. Kolay değildi ki, onbeş gün sonra kendisi için hayati önemi olan üniversite sınavına girecekti. Günlerdir, önce anlatımlı bölümler sonra konuya ait test kitapçıkları derken yorgunluktan bitap düşmüştü"
havanın karardığından tutun da dikkatli okumaya kadar her ayrıntı var. ikinci cümlede de sınava gireceğini öğreniyoruz. üçüncü cümlede de çok yorulduğunu. biz daha bu üç cümlede onur'a ait herşeyi öğrendik neredeyse. bundan sonra sizi takip etmek istemesek de şaşırtıcı değil.
diyoruz fakat sizi takip ediyoruz yeni bölümleri bekliyoruz efendim...
saygılarımla...
kutlarım arkadaşım kalemini zevkle okudum....
devamını beklerim.
sevgiyle...
Aysel AKSÜMER
Lidya'nın yorumunu okuyunca bir an, biri benim yerime konuşmuş dedim içimden. Sadece sizin için geçerli değil bu sözler Aysel Hanım, hepimizde var bu tarz hatalar. Henüz sıfır hatayla yazana rastlamadım bu sitede. Yalan olmasın, bir kişi yazıyordu, ama o da gitti...Diyeceğim o ki; lütfen şiirleri ve yazıları dostluk babında değil, eleştirel bir gözle inceleyelim. Yazıyı ekleyen, zaten kendince mükemmel olduğunu düşündüğü için eklemiş, okura sunmuştur.Bizim ona " harikasın, muhteşemsin dememiz, yazara uçucu bir öz güvenden başka ne verebilir. Kaldı ki, yazar bu uçucu öz güvenle kendini tekrarlar durur, ilerleyemez. Ha ilerleyeceğiz de ne olacak, kitap mı çıkartacağız sanki, diyenlerdenseniz...Sözüm yok.
Aysel Hanım öyküye yeni başlamış. Benim düşüncem, yeni başlanılan bir öykü serisinin ilk bölümünde, karakterler bu kadar keskin olmamalı. Anneye kötü bir anne imajı verilmiş gibi. Çocukta bunalımlı bir tip. Bence de tasvirlere ve imgelere daha çok önem verin. Günlük konuşma diliyle birleştirin. Göreceksiniz daha başarılı olacaksınız.
Her zaman söylediğim gibi, yazımızın, günün yazısı seçilmesi bizi yanıltmamalı. Kesinlikle mükemmel olduğumuz yanılgısına kapılmamalıyız. Bir yazar on kitabı da olsa, kendine çırak diyebilmeli zannımca. Sevgili arkadaşlarımızın güzel sözlerine her zaman ihtiyacımız var. O güzel sözlerin yanında, gözlerine takılanları da mutlaka dile getirmeliler ama. Biz de gücenmeden, kapris yapmadan eleştirileri değerlendirmeliyiz. Burası yarış yeri değil, kimseye de madalya takmıyorlar, ya da en iyinin kitabını da basmıyorlar. O yüzden sözlerimiz dostça tavsiyedir. Birimizin göremediğini birimiz görür. İnsan kendi yanlışlarını fark etmeyebilir. O yüzden eleştiri gereklidir.
Size yeni ökünüzde başarılar dililiyorum. Bu bölümü kısa tutmayı tercih ettiniz. İnşallah ilerleyen bölümleri de okuma fırsatım olur. Sevgilerimle...
Aysel AKSÜMER
Ama seçilmem de elbetteki beni daha çok yazmaya motive etti.
Ben şu anda kesinlikle eleştiri aldım diye rahatsız değilim. Aksine çok çok memnunum. Hatalar söylenirse, daha iyiye doğru gideriz tabiki..
Ben sizin yazılarınızın ne kadar güzel olduğunu biliyorum. Burada sürekli öykü yazan ve layıkıyla bu işi yapan pek çok yazar arkadaşım var.
Ben daha çok makale, deneme, anı yazdım ama öykü çok kolay değil. Tabiki eleştirileriniz daha güzel çalışmalara götürecektir beni..
Tecrübesizliğim var bu öykü yazımında, inşallah gelişecek sizlerin güzel eleştirileri ve yorumları ile.
Sevgilerimi sunuyorum. Herşey gönlünüzce olsun.
Aysel AKSÜMER
sitede yeniyim. burada dikkatimi çeken bir şey var. herkes herkesin yazısına "mükemmel"den başka bir şey demiyor. iki gündür siteyi takip ediyorum okuduğum yazıların hepsi neredeyse birbirinin aynı. kanaatımca yazıların okunurken içerik ve teknik bakımdan değerlendirilse çok daha iyi olur. hiç olmazsa bir sonraki yazılacak olanlara rehberlik eder. "ıhlamur yaprağı" mademki bir "seri" olacak hakkında bir kaç şey söylemek istiyorum çekinerek de olsa.
öykü sade bir dille yazılmış fakat yazının geneline günlük konuşma dili hakim. edebi dil yok denecek kadar az.. teknik yönden yeterli değil. kurgu tam oturmamış. simetri bozuklukları var. "büyük bir dikkatle" ve "doğru dürüst seçememe" "karnım aç ve yemek kokusu yok" "Artık" gidip koca bir bardak su içebilirdi." (artık demek için birkaç eylem daha geçmeliydi. sadece annesinin üstünü örttü.) "dedim, dedi, düşündü" çok fazla. benzer kelimeler yakın aralıklarla kullanılmış. tekrarlar çok. bağlantılar ve geçişler zayıf. açıklamalar ortalama bir okur için bile çok fazla. sezdirme yeterli değil. anlatılanlarda özgün bir şey yok. bildik ifadeler çok fazla.
kaleminizdeki serilikten yola çıkarak diyebilirim ki teknik kriterler yerine otursa "ıhlamur yaprağı" çok özel bir seri olabilir. onur ve anne içimizden biri. sadece onları kendi kalıplarından çıkarıp öyküleştirerek anlatmak lazım...
sevgilerimle...
Aysel AKSÜMER
İnanın sevindim hiç çekinmenize gerek yok. En azından umut ışığı vermişsiniz. Çok teşekkür ederim.
Ama dilbilgisi kuralları konusunda elimden gelen dikkati gösteriyorum. Çünkü yıllarca görevim itibariyle 24 yıl yazı kontrolü yaptım. İmzaya çıkacak tüm yazıların son kontrolü benim elimden oluyordu. Ama tabi onlar resmi yazışmalardı.
Tabiki gözümden kaçan şeyler olursa uyarırsanız mutlaka düzeltirim. Ama gerçekten öykü yazma konusunda yeniyim, teşviklerinize ihtiyacım var..
Sevgilerimle...
lidya
sevgilerimle...
Aysel AKSÜMER
İnşallah daha sonraki bölümler daha güzel olacak. Saygı ve selamlarımla...
yeğinadnan
lidya
saygılar...
GÜZEL BİR ANLATIM .AYSELCİĞİM TEBRİK EDERİM.YAZILARDA VE ŞİİRLERDİ BİR NUMARASIN.DAİM OLMASINI DİLERİM.HER ŞEY GÖNLÜNCE OLSUN.GÖNLÜ VE YÜREĞİ KOCAMAN ARKADAŞIM.SEVGİMLE HER VAKİT.
Aysel AKSÜMER
Sevgili Aysel Hanım, sevinçliyim çünkü bakıyorum biz öykü severlerin arasına dostlarımın da katılmış olması. Güzeldi. Tebrik ediyorum. Sevgilerimle
Aysel AKSÜMER
Aysel kardeşim yeni serin hayırlı olsun.Normalde anneler çok sabırlı, hoşgörülü, yumuşak olur.Galiba Onur'un annesinin bilmediğimiz sıkıntıları var.İlerleyen bölümlerde göreceğiz. Kolay gelsin, merakla bekliyoruz, sevgilerimle.
Aysel AKSÜMER
Aysel Hanım,serinin birinci bölümünü okuduktan sonra sevinçten yerimden fırladım...İşte dedim,işte: Kalem,aradığı yeri bulmuş...Ne güzelde yakışmış Onur'un dünyasında gezinmen.Nedense öykülere ayrı bir ilgi, alakam var.Nerde bir yazılmakta olan ya da yazılmış öykü görsem;kahramanlarının peşinden gidiyor,onlarla empati kurmaya çalışıyorum.Onur'la da öyle yaptım.İki tane üniversiteye giren oğlumla o anları yaşattınız sanki bana...
Onur'un içsel dünyasında ne handikaplar yaşanacak gelecek serilerde göreceğiz sanırım...
Sevgilerim kucak dolusu kardeşim...çOK MUTLU OLDUM...Selamlar...
ayhansarıkaya tarafından 5/20/2010 7:57:01 AM zamanında düzenlenmiştir.
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER
Başladığın seride sana başarılar dilerim. Onur günümüz gençliğinden bir örnek. Tek çocuklu bir aile, Öğleye kadar uyuyan anne, yalnızlık, bunalım, eşittir depresyon. Bakalım ilerleyen bölümlerinde Onur nelerle karşılaşacak ekliyorum...
sevgiler.