- 1298 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
CELLATLAR
OSMANLI CELLATLARI
Osmanlı Devletinde Cellatlar Osmanlıda, adam asmak, boğmak ve kelle kesmek bir ceza şekliydi, bunun için de sarayda her zaman cellatlar bulundurulurdu, bir gurup cellat padişah ve diğer yüksek rütbeliler için her an hazır durumda beklerlerdi Sarayda verilen ölüm cezaları, Topkapı Sarayı bahçesinde bulunan bir çeşmenin önünde infaz edilirdi, cellatlar infazdan sonra kanlı baltalarını ve ellerini burada yıkarlardı, bu çeşmenin sağında ve solunda kesilmiş kafaların teşhir edildiği kelle taşları vardı bu taşlara ibret taşları da denirdi Bu çeşmenin bir adı da cellat çeşmesi veya siyaset çeşmesi idi, cellatların kaldığı yer ise çeşmenin bulunduğu duvarın arakasındaydı Bu çeşme halen Topkapı Sarayının ön bahçesinde bulunmakta hergün önünden ne olduğunu bilmeden yüzlerce kişi geçmektedir İnfazlar bazen de Yedikule Zindanlarında yapılırdı, bu zindanlar ziyarete açıktır idamların ve işkencelerin yapıldığı yerler gezilebilir Topkapı Sarayı bahçesinde bulunan, cellatların infazdan sonra ellerini ve baltalarını yıkadığı Cellat Çeşmesi İnfaz şekilleri, yani öldürme şekilleri kişinin konumu, mevkii, rütbesine ve işlediği suça göre değişirdi Osmanlı sultanları ve şehzadelerinin kanı dökülmez, yay kirişi, ip ve kementle boğularak öldürülürlerdi Bu öldürme şekli Türklerin Müslüman olmadan önceki dinleri olan Şamaniz’den geliyordu Doğan Avcıoğlu, “Türklerin Tarihi” adlı eserinin ikinci cildinde:” Şamanist Türkler kan akıtarak öldürmekten çekinirler, Osmanlı padişah ve şehzadeleri boğularak öldürülürdü” der İnfaz edilecek halktan biri ise, kelle kesme şekli uygulanırdı İstanbul dışında, imparatorluğun uzak vilayetlerinde idam edilen devlet adamlarının öldürüldüklerini ispat etmek için, kesilen başları meşin bir kırbaya (torba) konur, torba balla doldurulur, İstanbul’a getirilir, gümüş bir tepsinin içinde padişaha sunulur, beden ise öldürüldüğü yere gömülürdü Bu nedenle, başı başka yerde, bedeni başka yerde gömülü iki mezarı olan devlet adamları, sadrazamlar çoktur Bunlardan en meşhuru Viyana kuşatmasındaki başarısızlığı ile başı kesilen ve bir bal torbası içinde İstanbul’daki sultana gönderilen ve sonrada denize atılan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa idi.. Bu kesilen başlar bazende Topkapı Sarayı’nın ilk giriş kapısına asılır halka gösterilirdi Bu kapı sarayın en dıştaki ilk kapısıdır, kesik başların konulduğu oyuklar halen durmaktadır Kafalar üç gün kalırdı burda, bazen yüzlerce kafa olurdu Cellatlar, Müslüman olan kişilerin infazdan sonra başlarını, cesedi sırt üstü yatırarak koltuğunun altına , Müslüman olmayanları ise yüzü koyun yatırarak, başlarını kıçlarının üzerine koyardı Öldürülen kişinin cesedi ve üzerindeki kıymetli eşya, para ve giyecekleri cellatın malı sayılırdı Cellat cesedi isterse atar, isterse ölünün sahiplerine mevki, rutbe ve konumuna göre parayla satardı Osmanlıda cellatlar dilsiz ve sağır olurlardı, bu iş için seçilen kişilerin dilleri kesilirdi Osmanlı tarihinde en hazin boğarak öldürme olayı 28 Oce 1595 te cereyen etmiştir Fatih Sultan Mehmet’in imparatorluğun devamlılığını sağlamak amacıyla çıkardığı, “Nizamı Alem” fermanı gereğince, fermanın metni şöyledir Her kimseye evladımdan saltanat müyesser ola (nasip ola) karındaşlarını nizamı alem için katletmek münasiptir) Üçüncü Mehmet , 19 çocuk ve yetişkin şehzade kardeşlerini bir gecede dilsiz cellatlara boğdurmuştu Ertesi günü Divanı Hümayun avlusuna üzeri kıymetli örtüler, kıymetli taşlarla bezenmiş sorguçlar ve kavuklar bulunan 19 şehzade tabutu konmuştu ..Üçüncü Mehmet 1595-1603 yılarında saltanat sürmüştür Kanuninin torunu ve İkinci Selim’in oğludur, Kanije zaferi bu padişah zamanında kazanılmıştır Üçüncü Mehmet bu zaferden sonra Ünye’de mezarı bulunan Tiryaki Hasan Paşaya bir çok değerli hediyelerle birlikte vezirliğe eş değerde Beylerbeyilik ünvanı vermiştir Ondan sonra tahta geçen oğlu Birinci Ahmet, Fatih Sultan Mehmet’in koyduğu 150 senelik “Nizamı Alem” kanununu kaldırarak, kardeş öldürme geleneğine son vermiş ve kardeşini veliaht (gelecekte saltanatı devralacak kişi) ilan etmiştir.. İslam dininin adam öldürmeyi yasaklaması, can alan bu kişilere toplum tarafından hoş bakılmaması nedeniyle, bir çok insani duygu ve özelliklerden yoksun olan, acıma, merhamet, sevgi hisleri bulunmayan bu insanları mezarlıklarına almamış, kendi aralarına gömülmelerini istememiştir ..Dikdörtgen şeklindeki üzerinde hiçbir yazı bulunmayan Cellat Mezar Taşları ve yan yana iki cellat mezarı İstanbul’daki Eyüp semti girişindedir