- 741 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Cevdet Bey
Sokak lambalarından gelen loş ışık uzun bir gölge oluşturmuştu yatak odasında,Cevdet Bey pencerenin önünde sokaktan bir beklentisi varmışçasına yağmur dolu gözlerle her ayrıntıyı süzüyor,her baktığı yerden bir anısını çıkarıyordu,hep böyle olmaz mıydı zaten,her akşam bu saatlerde kimseciklerin geçmediği sokağa bakar ve eski dostlarını yad ederdi..Beklemeyi severdi Cevdet Bey,çünkü beklerken mutlaka bir anısı gelirdi aklına,göz yaşları çiselen yağmur gibi sessiz sessiz süzülürdü o sert bakışların altından,ne de saygıdeğer bir insandı,mahallenin dayısı bile saygıyla önünde eğilirdi,bakkala girdiğinde fevkalade bir hizmetle karşılaşırdı,mahallenin çocukları onu gördüğünde saygıyla selam verirlerdi,eve geldiğinde güler yüzlü hanımı karşılardı onu,hoş geldin beyim sözü tüm gün boyunca aklından çıkmayan akşam olduğunda onu duymak için can attığı bir melodiydi artık,ya çocukları,içeri girdiğinde baba baba diye boynuna sarılırlardı,eve gelmeden önce mutlaka manava uğrar meyve alırdı çocuklarını sevindirmek için,sabah kalkıp işe gitmekten usanmazdı,çünkü severdi işini,alın teriydi nihayetinde,hakkıyla kazanıyordu,tek istediği ailesinin mutluluğuydu…
Saat gene 8’e gelmişti,anılarla dolu efkarlı bir o kadar telaşlı bekleyiş devam ediyordu,kapı çalsa da bir an önce kızını görse..Her akşam böyle olurdu,hep kızını bekler,kızı ya gelir ya da gelmezdi..Kızını çok severdi,çünkü ailesinde kalan son parçaydı,eşini bir trafik kazasında kaybetmişti,oğlu ise Amerikaya gitmişti,ama ondan bir daha haber alamadı,geriye sadece kızı kalmıştı..Biraz olsun eski günlere geri dönmek istiyordu,bunun için tek yolu kızıydı,ama kızı hayırsız çıkmıştı,gününü gün eden biriydi,babasıyla hiç ilgilenmezdi,evi otel olarak kullanırdı,bazen arkadaşlarını getirir,odasına çekilip sabahlara kadar müzik dinlerdi..
Cevdet bey eskileri mum ışığıyla arayan her türlü değerini kaybetmiş çaresiz bir o kadar yalnız bir baba,Nilgün ise annesiz büyümenin verdiği bir eksiklik ile özgür,gamsız yaşamayı seçmiş genç bir kız...Babalar çaresiz,çocuklar özgür, yada çocuklar çaresiz babalar otoriter,her zaman bir denge oluşuyor,birisi kaybederken veya üzülürken diğeri kazanıyor mutlu oluyor.Bir baba çocuğunun saadeti için canını dişine takıyor var gücüyle savaşıyor,çocuk ise bu savaşı görmezden gelerek babasız özgür bir hayatı tercih ediyor;diğer yanda babalar otoriter davranıyor,bunun altında çocuk eziliyor..Hep bir denge var,hayatın her yerinde olduğu gibi birileri kazanırken diğerleri kaybediyor..Bir şeyi kazandıktan sonra onun pek değeri kalmaz sizin için çünkü artık daha fazlasını istemeye başlarsınız,aynı şekilde bir şeyin değeri kaybedildikten sonra anlaşılır çünkü yerini doldurmakta güçlük çakersiniz..Acaba kazandıklarımıza mı sevinmeli yoksa kaybettiklerimize mi üzülmeli?yoksa Nilgün gibi gamsız mı olmalı?Bazen kararları biz almayız,yaşadığımız tecrübeler,hayat standartları bizi yönlendirir;Herkes istemsiz bir şekilde dünyanın kendi etrafında döndüğünü düşünür,Her şeyi kendine göre algılar,yorar,ona göre düşünür,ona göre uygular,yargılarını ona göre yerleştirir,Cevdet bey doğru olanın kızının onun yanında olması gerektiğini düşünürken kızı ise babasının bulunmadığı özgür bir hayatın doğruluğunu düşünüyor..Belki de bu yüzden kimin haklı olduğunu anlamak dünyada verilebilecek en zor karardır,bir katili bir katil destekler,bir babayı gene bir baba destekler,çünkü doğruları örtüşüyordur,kimse katillere haksız diyemez,çünkü onu haklı bulan mutlaka birileri vardır..Doğru diye bir şey yoktur,aynı şekilde yanlış diye de bir şey yoktur,bir kızın eve geç gelmesi yanlış gözükebilir,ama bunun yanlış gözükmesi tamamen eskiden gelen tabuların oluşturduğu bir gerçektir,halbuki bunun doğruluğu gençlere sorduğunuzda hiç kimse size doğrudur demeyecektir...Belki de birey olarak dünyanın aynı yönde dönmesine izin veriyoruz,neden ortada eskiden gelen bir doğru olmak zorunda,neden insanlar kendi doğrularıyla yaşamaktansa geçmişte yaşananları bir yaşam tarzı olarak algılıyorlar?Cevdet bey geçmişten gelen aile saadetini yaşamak istiyor,Nilgün ise yine geçmişten gelen klasik özgür ruh rolüne giriyor.Bu rolleri kim verdi bize,neden hep aynı şeyler yaşanıyor,bu klasiklerden sonra devir değişti sözü çok uzak geliyor insana...
tAnEr*
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.