Kahraman ol ve bana bir dünya yarat
Serin bir sonbahar akşamı , hoş sohbet gecelerden birindeyiz yavaş yavaş hava kararmakta . Dünya alabildiğine güzel, biz alabildiğine mutluyuz ,dalıyorum yine karşı penceredeki denize hep böyle akşamlarda eksiksiz bir hüzün yerleşir içime dünyada anlatılmaya değer hikayeler var diye . Anlar sarsıyor yine beni uyan diye .
Anlatmaya başlıyorum .
Seyre başlıyor kalpler , karşımda küçük bir kız yüzü , “ anlatmalı böyle güzel hikayeler’’ vuruluyorum. Yüzünde garip tanıdık bir hüzün , gözlerinde ıhlamur ağaçları var.İnce bir şarkı gibi inceden süzülüyor içime sanki saklı ve gizli ne varsa açıyor . Gözden anahtar olur mu ? Oluyor bazı aralık akşamları.Gecenin karanlığına salıyorum kendimi durmadan geçen bir şeyler içimde. Dürter bir ses yankılanıyor beynimde . Anlat diyor biri yıllardır tanımadığım bir yüzü anlat. Anlatılması sıcak bir şeyler var yüzünde bir dost selamı bir bekleyiş. Ağzımdan dökülüyor cümleler “ sen sevilmek için çıkardın sokağa , kimseleri bulamazdın. Bense o zamanlar bir buluta hapistim ve ne zaman sokak başında görsem seni yağmura tutuluyorum ve sen her şehirde aynı aşk kimliği ile yürüyorsun , her sinema koltuğunda aynı karede karşıma çıkıyorsun. Bense hep ağlamaklı oluyorum bu sahnelerde , hani filmlerde olur kız güzel ve alımlıdır ve hayat hiç ondan yana olmamıştır,kendini aradığı her karede , her sinema perdesinde,her sahnede her şiirde yitendir , görünmeyendir resimde hiçbir müzisyenin basmadığı notadır aslında. Sığar mı bir aşk kadraja ? Bilinmez değil mi? Kaç film izledik böyle, anlatılması gereken hikayeler vardır .
Solluğumun bittiği yerde aşk vuruyor beni ve ben hayatın beyaz perdesine yansıyıp sahnesine atılıyorum bilinçsiz ve acemice ‘’hangi filme konu olurduk acaba yağmurla’’ diyor.
Acemi kalakalıyorum ortada , tüm replikler karşılıksız geliyor sanki bana aklıma , yerçekimine aykırı düşüyor kim çekebilir bu filmi? Yada kaç kişi anlatır beni ? Diyelim ki bir tren istasyonu ve birazdan kalkıp gidecek tren ve tek şahit istasyon bu aşka , ne yazılabilir ki benim için ; bu şahidi kim konuşturabilir? Üzerime çivilenmiş gözleri ile bekliyor susuyorum ne desem ki ona inan bana ilk görüşte aşk doğru desem ‘’Türk filminden mi fırladın’’ der mi acaba? Susuyorum , ağzımdan dökülüyor birkaç mısra…
Burada yağmur yağıyor …
Aralıksız yağıyor günlerdir ,
Ama sen yinede şemsiyeni almadan gel ilk otobüsle..
……..
Özletiyor bu çılgın sağanak seni ,
Sırılsıklam özletiyor biliyor musun ?
Belki olası böyle bir şiir bir tren istasyonuna yakışır ve sen gidersin ben kalırım bir bankta yağmur yağar belki ıslanırım . Bu gecede böyle biter belki kim bilir ? Sen gidersin ve ben tüm yarımlıklarla sana ilerlerim. Yüzüme bakan yüzde başka bir yaranın izi var her gün ki gibi değil , sabah programları işgalcileri değil , eli kanlı kahraman geçinen her bölümde aşk adına kafa kol kesen adamlardan değil. Bu filmi çekecek olanlar benim için diyorum.Bu filmi çekecek olanlar , ‘’Tabutta Röveşeta ‘’ atabilenler , bir aşığı yıllar sonra bir şehre ‘’Eşkiya’’ olarak anlatanlar , sevginin ne olduğunu sorgulayanlar al yazmasını başından eksik etmeyenlerdi galiba benim için. ‘’Gönül Yarası’’ taşıyanların yaptığı ‘’Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak’’ asıl olan , o zaman ne yapmak gerekir diye düşünüyorum . Bu aşkta bu gece ne yapmak gerekir .Bütün yarımlıklara inat ‘’yazı-tura ‘’demek gerekir her halde sonu bir sokak arasında bitse de bu gece .
Bütün bu anlatılanlara sesiz bakıyor gece , açıyor tüm yaralarımı ,yarım gözleri ile ‘’biz şanslı olanlardanız her halde ‘’ yaram gittikçe ağırlaşıyor bıraksalar sonsuz bir okyanus gece ve salmaya mani o kadar çok engel var ki. Bakıyor yüreğime ,hissediyorum söyle diyor ‘’neyim yarım ki ?’’ Keşke her yarımlık vücutta olsa ; aramayız yerini doldurma cabası hiç olmaz ‘’Herkes körlere acır . Ya her şeyi görenler? Onlara acıyan yok .Bazen bir yaprakta bir orman yaşar yavrum’’ Replikler hayat buluyor dudaklarımda .Gece yavaş yavaş sonlanıyor dayıyor dirseklerini masaya gerçekler, dokun bakalım dokuna bilirsen hayat perdene yansıyan ‘’Meleğin Düşüşü’’gözlerine , yapamam ki ellerin o kadar emektar analara benziyor ki. Işıklar beyaz örtülere yansıyor masanın üzerindeki şarap kadehinde hareleniyor ay ışı. Ne söylesem sana hayat , ne söylesem üzerime son cümlemi söylemeden kapatacaksın tüm perdelerini. Şarabın kızıllığı yeşil gözlerinde yansıyor ‘’kahraman ol ve bana bir dünya yarat ‘’ hep açık yanlarıma tuz basıyor zamanla gelen acı.
Anlatmaya çalışıyorum düşmesin kalem diye. zulamdaki tüm silahlarımı salıyorum üstüne , ne yazık ki onunki kadar güçlü değil , böyle bir çift göze ne eyler bütün kitle imha silahları.
Hiçbir tanım karşılık gelmiyor bu geceye , boşlukta bir soru ‘’kahraman ol ve bana bir dünya yarat’’
Sarılıyorum kaleme başka çare yok başlıyorum ölü doğan bir aşka yazmaya , beyaz bir evren ,kalem çiziyor gecenin makus kaderini…..
Güzel hiç hikayem yok , su anda içime yarleşen tarifi imkansız acıların , tarifi imkansız çığlığı. Sana bilindik bir hikaye anlata bilirim ancak. Mevsim sonbahar konuşmaya başlar çocuk ‘’bu gün o kadar çok şey anlatmak istedim ki sana bazen buna Hayat izin vermiyor.Sıcaklığını hissedecek kadar yakınken , okyanuslar kadar uzak olmak zor ‘’ hiç sevmediğim bir replik dökülür ağzından .’’sana yüreğimi açarken ‘’ soruyu beklemez kız ve cevap tüm kesiciliği ile gelir ‘’ başka zaman başka bir yede karşılaşsaydık olabilirdi , şimdi olması mümkün değil sen daha iyilerine layıksın’’gece yıkılır , kız çeker gider çocuk ya bir parkta , ya bir tren garında , bir otobüs durağında ya da bir iskelede yapayalnız kalır , ne fark eder kız giderken yanında götürdüğünün farkında değildir , ömrünün en amansız fırtınasıdır beklide yanında götürdüğü . Ağzında ıslanır söylemek istedikleri belki de en büyük yarımlıkla başlar söylemeye ….
Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git.
Gözlerin durur mu onlarda gidiyorlar. Gitsinler
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı,
Sen yoksun biliyorum olmayacaksın ve güzel hikayeler olacak , benim hiç yok ve bu gece paltolar örtecek kalpleri ve dikkat et yine yağmur yağıyor ve ben yine bir buluta hapis edildim. Bu gece biterken bir beyaz sayfada yaşam buldu yine aşk .
Başka bir zaman başka bir yerde ne mümkün , na mümkün !
Bütün güzel hikayeleri gönül penceresinden anlatan ustalara saygıyla
Kubilay yıldız