- 1174 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
Kader Kısmet 2-
Davul zurna sesleri arasında eğlence devam ediyordu. Ayşe’nin Kadriye’yle konuştuğunu gören Mahmut, bir ara yavaşça onun kulağına fısıldadı:
-Arkadaşının beklediği var mı?
-Olabilir, neden sordun !
-Eğer yalnızsa bizi tanıştırsana.
-Tamam bakarız. Bakalım kız seni ister mi?
-Bir de komşu ve çocukluk arkadaşım olacaksın. Anam babam sıkıştırıyor, everelim seni diye.Ben de kendi beğendiğim biri olsun istiyorum. Haydi tanıştır işte bizi, gerisini bana bırak.Ben onu ikna ederim, kızı beğendim, kafalarımız da uyarsa tamam bu iş.
-Kına için kızlar hazırlanırken bir ara ağaçların altına doğru yürü, ben bir bahane ile onu da getiririm.
-Kadriye nereye kayboldun? Haydi kına merasimi başlayacak.
-Sen az benimle gelsene, seninle tanışmaya can atan biri var!
-Kimmiş o derken, içinden inşallah Mahmut’tur diye geçirdi.
-Dolaşır gibi yaparak şu ağaçların altına gidelim, haydi çabuk, şimdi kına için toplanırlar.
Hızla gölgede kalan ağaçların altına seğirttiler.
-Merhaba kızlar, dedi Mahmut sevinçli bir sesle.
-Merhaba, haydi siz tanışın dedi hızlı adımlarla eve doğru koştururken Kadriye, bir yandan da
mahçup bir edayla konuşmaya çalışan gençlere bakarak.
Kına çerezleri dağıtılmaya başladı, genç delikanlılar da kendi aralarında eğlenmek üzere , gençlerin toplandığı yeni köy kahvesinin yolunu tuttular.
Beş on dadikalık tanışma faslından, iki genç de mutlu bir yüzle ayrıldı.
Eğer aileler de uygun görürse ben Mahmut’u beğendim, diyordu arkadaşına Ayşe.
-Kız hangi arada tanıdın, hemencecik?
-Tanımak değil de, içim ısındı diyelim.Yarın Melen kenarında buluşup, daha geniş konuşacağız,tabii sen de benimle geliyorsun.
-Oldu canım benim, ben de acaba yarın kimi buluştursam diyordum. Kız adımı çöpçatana çıkaracaksın.
-Arkadaşım bugün bana yarın sana, ne yapalım. Gülüşerek kınanın yakılacağı evin en geniş odasına seğirttiler.
Gece motorda geri dönerken Ayşe’nin keyifli hali, yengesinin gözünden kaçmadı.
-Kız sana bir haller olmuş, aradığın yakışıklıya rastladın mı yoksa?
Hışşşt yenge, abim duyacak, ben sana yarın anlatırım, diye fısıldadı dönüş yolunda Ayşe.
Günler birbirini kovalarken, Ayşe ile Mahmut da arkadaşlığı ilerlettiler. Mahmut niyetinin ciddi olduğunu, Ayşe de kabul ederse kendisini istetmek için ailesini gönderebileceğini söyledi.
Şu arada şehirde iş bulduğunu, kabul edilirse bir motorsiklet alıp akşam sabah, yarım saatlik yolun ona dokunmayacağını;Ayşe de ailesiyle tarlalarda çalışmaya razı olursa çok rahat geçinip kendilerine ayrı ev bile yapabileceklerini anlattı. Ayşe’nin güzel yüzünden bir hüzün bulutu geçti.Kendi babası ve abisi minare ustası oldukları için, onların evde fazla tarla işi olmazdı.İkisi yengesiyle sadece evin ihtiyacını karşılayacak kadar sebze salatalık ekip dikerler, üç beş dönüm de buğdayları olur, uçsuz bucaksız tarlalarda uğraşmazlardı.
-Ne oldu Ayşem birden sus pus oldun?
-Yok bir şey, bizde çok tarla işi olmaz da , becerebilir miyim diye düşündüm.Sen de fabrikaya girersen, hep işler ağabeyinlerle bana düşecek .
Başlarında kavak yellerinin estiği günler, Mahmut’un moral veren konuşmasıyla, çok da takıntı yapmadı Ayşe bu çalışma olayını.
Aradan geçen günler onları birbirlerine daha çok bağladı. Sonunda da bir gün Mahmut:
-Müsait olduğunuz bir gün annem ile yengem aracılar koyarak seni görmeye gelecekler, dedi.
Sonraki günler ve haftalar ailelerin görüşüp tanışması, karşılıklı ziyaretlerle geçti.
Artık Ayşe’nin ailesi kız tarafı olarak olumlu veya olumsuz bir cevap vermek zorundaydı.
Bir akşam, yemekten sonra babasının kahvesini verince,
-Otur kızım, son olarak sana bazı soracaklarım var.Ayşe’nin heyecandan dili damağı kurudu.
-Buyur baba, bir şey mi diyecektin, derken, inşallah babam seni vermem demez, diye heyecanlanıyordu.
-Yok kızım , öyle telaşlanma, tamam delikanlı cabbar biri, işe girip ailesine katkıda bulunmak istemesi takdire şayan, yalnız sen ağır tarla işine alışık değilsin.Sonra ezilip de, bana keşke baştan bu işin zorluğunu hatırlatsaydınız dersin diye konuşmak istedim.Dönümlerce arazileri var, kayınbaba ve kaynana ne kadar yardım etse de, bütün iş evin gençlerine kalacak, sonra demedi deme.
Ayşe başını eğip, ben kabul ediyorum anlamında boynunu büktü.
-Tamam kızım, biz annenle konuşuruz. Kısmetse olur, deyince Ayşe’nin sevinçten eli ayağına dolaştı.Kaderin ona ne gibi cilveleri olacağını o an bilemiyordu.
Yaşanmış gerçek hayat hikayesi.
18 Mayıs 2010 salı Devam edecek.
YORUMLAR
Hadi bakalım,Kaderin ona ne gibi bir cilvesi olacakmış merak ettim.Bekliyoruz efenim.Saygıyla...
Oyy yüreğin aşk ile çırpınışlarını görmemek mümkünmü.
AH işte kader yavaş yavaş ayşeciği avuçlarına alıpta ömür törpüsü haline getirecek.
Zaman bakalım bizlere neler gösterecek.Saygımla.Takipteyim.:)
handan akbaş
handan akbaş
Sevgili Handan Ablacığım, çok güzel bir hikaye ve akıcı bir dille kaleme alınmış. Tebrik ediyorum sizi. Sevgilerimle :)
handan akbaş
Heyecanla, merakla bir solukta okudum. Büyüklerin lafları kulak ardı edilmemeli, inşallah üzülmez. Gelişmeleri merakla takip ediyor olacağım. Çok güzel anlatıyorsunuz. Kendimi olayın içinde gibi hissettim. Tebrikler ayrıca resim de şahane.. Sevgilerimle...