- 1807 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
BAŞKALARI CEHENNEMDİR.
İnsanın yalanla ilişkisi kendisi kadardır. Tuhaf duruyor değilmi. Daha tuhaf olanını söyleyeyim. İnsan ancak kendine gerçek yansıyan bir yalan olmaktan ibarettir. Kalıbımızın mecbur ettiği dünya çevresel değerler, Ahlaki yapımız, Bildiğimiz cümle sayısı. Kelimelerin karşılığının bizlerdeki anlamı ve daha neler neler. Ve farklı insanların fark’ı, çevresine gerçek yansımaktan ibarettir. Şimdilerde moda olarak söylenen ‘sanallık ‘.Muhatapların zihin aynasına yansıyan kendi zanlarını karşıdaki zannetmelerinden ibaret olup, bu esasen her zaman hayatın kendisini temsil eden Olgunun bizzat kendisidir. Kendini gereği gibi ifade edememek ya da ifadenin muhatap seviyesine inme ya da çıkma yeteneğine bağlı olması, insanlığın en müşkül yanıdır. Sizi yanlış anladım özür dilerim diye bir ifade, esasen.’Ben çok yanlış bir insanım’demek le sınırlıdır.
Aynı zamanda. İki arkadaş konuşurken birisinin bulunduğu mekânı terk etmek kastı ile. Çıkalım mı nedersiniz? Sorusuna
-A.a bu nasıl söz ben evli bir hanımım. Cevabı. Farkında olmadan söylense de Ruh un kendisini ifade etme cüretinden gelir. Nezaketen yanlış anladınız ben eve gidelim anlamında söylemiştim. Artık gecikmiş bir cevap olur. Ne sizi utanmaktan ve hayal kırıklığından nede karşıdakini deşifre olmaktan geri çeviremez artık. Bütün hayatımız bir saklambaç oyunu gibi aklın elinde olan bedeni. İdrak ile ölçüde tuta bilme sanatı. Yaşamak istediklerimizi sınırlama disipline etme işi insanın kendisini yalan kundağında uyutmasından başka nedir.
İnsanlar hangi konu olursa olsun konuşurken önceliklerini şu ya da bu şekilde ifade eder. Cümleler arasında kıymet verdikleri şeylerin isimlerini garip bir vurgu ile dışa vururlar. Bu çoğu zaman yazıya bile yansır. Bir yazı alın elinize sizin veya başkasının. Bazı nesnelerin baş harflerinin farkında olmadan büyük yazıldığını fark edersiniz.< Annemle bakkala giderken Arkadaşıma rastladım. eşini sordum Doğum yapmamıştı.>Bu ifadede geçen Anne, arkadaş ve doğum. Yazan için kıymetlidir. İnançlı olduğu halde. Allah yazmaya küçük harfle başlamak. İnancın zihninizdeki erozyonunun belgesi değilmidir sizce.
Ve ya Peygamberden Bahsederken kaç kişi. memmet emmi der gibi İsmini telaffuz edebilir. Bu ilahi bir iç disiplindir kanaatimce. Saygı duyduğunuz ya da konumunuz itibarı ile saygın olması gerekenleri mevcut yerlerine tevdi etmemiş yada edememişseniz. İfadeleriniz sizi her halükarda deşifre eder. Hiç bir ilmi açıklama getiremem. Fakat kırk yılın birikimleri ile varabildiğim sonuç şu. Hepimiz Bir birimizi aldata bildiğimiz kadar varlık veya benlik noktasında var olabiliyoruz.
Ve hepimiz gün içinde muhakkak birkaç defa kendimize döner işin gerçeği ile yüzleşir muhasebemizi yapar tekrar kaldığımız yerden yaşamaya devam ederiz. Yalandır zannettiğimiz dünya yalan değil yaşayamadıklarımızın yalan’a çevirdiği bizlerizdir aslında. İnsan kendisini başkaları ile ilişkilendirdiğinde yalnızlığın pençesine düşer. Hayatlara hâkim olan iki etken vardır. Başkaları< ne der>. Duyarlarsa <desinler ki>. Bütün hayatı çevreleyen bu hal bizi kendimiz olmaktan. ÖZ duygumuz def-i hacet ve açlık dışında asla terk etmez. İnsanın TEK hakikati. Kendisi ve Yaratıcısıdır. İlişkiler. ALLAH NE DER noktasına çekilmiyorsa.
Hayat kıylu kal ve yalan.
Mutlak gelir bir gün sıran.
Zarardadır her dem insan.
Hem yürüyen hem oturan.
YORUMLAR
yeğinadnan
İnsanın yalanla ilişkisi kendisi kadardır.
Tuhaf duruyor değilmi. Daha tuhaf olanını söyleyeyim. İnsan ancak kendine gerçek yansıyan bir yalan olmaktan ibarettir.
Kalıbımızın mecbur ettiği dünya çevresel değerler, Ahlaki yapımız, Bildiğimiz cümle sayısı. Kelimelerin karşılığının bizlerdeki anlamı ve daha neler neler. Ve farklı insanların fark’ı, çevresine gerçek yansımaktan ibarettir.
Şimdilerde moda olarak söylenen ‘sanallık ‘.
Muhatapların zihin aynasına yansıyan kendi zanlarını karşıdaki zannetmelerinden ibaret olup, bu esasen her zaman hayatın kendisini temsil eden Olgunun bizzat kendisidir.
Kendini gereği gibi ifade edememek ya da ifadenin muhatap seviyesine inme ya da çıkma yeteneğine bağlı olması, insanlığın en müşkül yanıdır. Sizi yanlış anladım özür dilerim diye bir ifade, esasen.’Ben çok yanlış bir insanım’demek le sınırlıdır.
Aynı zamanda. İki arkadaş konuşurken birisinin bulunduğu mekânı terk etmek kastı ile. Çıkalım mı nedersiniz? Sorusuna
-A.a bu nasıl söz ben evli bir hanımım. Cevabı. Farkında olmadan söylense de Ruh un kendisini ifade etme cüretinden gelir.
Nezaketen yanlış anladınız ben eve gidelim anlamında söylemiştim. Artık gecikmiş bir cevap olur. Ne sizi utanmaktan ve hayal kırıklığından nede karşıdakini deşifre olmaktan geri çeviremez artık. Bütün hayatımız bir saklambaç oyunu gibi aklın elinde olan bedeni. İdrak ile ölçüde tuta bilme sanatı. Yaşamak istediklerimizi sınırlama disipline etme işi insanın kendisini yalan kundağında uyutmasından başka nedir.
İnsanlar hangi konu olursa olsun konuşurken önceliklerini şu ya da bu şekilde ifade eder. Cümleler arasında kıymet verdikleri şeylerin isimlerini garip bir vurgu ile dışa vururlar. Bu çoğu zaman yazıya bile yansır.
Bir yazı alın elinize sizin veya başkasının. Bazı nesnelerin baş harflerinin farkında olmadan büyük yazıldığını fark edersiniz.< Annemle bakkala giderken Arkadaşıma rastladım. eşini sordum Doğum yapmamıştı.>Bu ifadede geçen Anne, arkadaş ve doğum. Yazan için kıymetlidir. İnançlı olduğu halde. Allah yazmaya küçük harfle başlamak. İnancın zihninizdeki erozyonunun belgesi değilmidir sizce.
Ve ya Peygamberden Bahsederken kaç kişi. memmet emmi der gibi İsmini telaffuz edebilir. Bu ilahi bir iç disiplindir kanaatimce. Saygı duyduğunuz ya da konumunuz itibarı ile saygın olması gerekenleri mevcut yerlerine tevdi etmemiş yada edememişseniz.
İfadeleriniz sizi her halükarda deşifre eder. Hiç bir ilmi açıklama getiremem. Fakat kırk yılın birikimleri ile varabildiğim sonuç şu. Hepimiz Bir birimizi aldata bildiğimiz kadar varlık veya benlik noktasında var olabiliyoruz.
Ve hepimiz gün içinde muhakkak birkaç defa kendimize döner işin gerçeği ile yüzleşir muhasebemizi yapar tekrar kaldığımız yerden yaşamaya devam ederiz. Yalandır zannettiğimiz dünya yalan değil yaşayamadıklarımızın yalan’a çevirdiği bizlerizdir aslında.
İnsan kendisini başkaları ile ilişkilendirdiğinde yalnızlığın pençesine düşer. Hayatlara hâkim olan iki etken vardır. Başkaları< ne der>. Duyarlarsa <desinler ki>. Bütün hayatı çevreleyen bu hal bizi kendimiz olmaktan.
ÖZ duygumuz def-i hacet ve açlık dışında asla terk etmez. İnsanın TEK hakikati. Kendisi ve Yaratıcısıdır. İlişkiler. ALLAH NE DER noktasına çekilmiyorsa.
Hayat kıylu kal ve yalan.
Mutlak gelir bir gün sıran.
Zarardadır her dem insan.
Hem yürüyen hem oturan.
Başkaca kelam kalmamıştır.İki elimizin arasına alıp başımızı düşünmeliyiz.Ben neyim nerdeyim.kimim diye.
Saygımla .Düşüncelere bıraktığınız için.
yeğinadnan
İnsanlar kıyafetleriyle karşılanır, kişilikleriyle ağırlanırlarmış. Aslında çok doğru bir söz. İnsan özünü, özünü, oturmasını ve kalkmasını bilmelidir. Dış görünüşe bakarak bir insanı değerlendirmek tamamen yanılgı oluyor. Otobüs durağında çok modern giyinmiş, dört dörtlük duran bir bayanın birden yanındaki ile konuşmasını duyuyorsunuz aman Allahım diyorsunuz bu görüntüden bu argo, bu bozuk şive nasıl çıkar. Ya da bir mendil satıcısı genç yanınıza sokuluyor. Hanımefendi bir mendil alır mısınız? diyor. Tüm kibarlığıyla...Hayat, hayata bakış, hayatı paylaşma hakikaten sanat istiyor. Varsa da eksiklerimiz gidermemizi gerektiyor.
Güzel bir yazıydı, kutluyorum efendim. Saygı ve selamları sunuyorum.
yeğinadnan
gelişmek yerine değişmeye çalışan değiştikçe dengesizleşen bir süreçteyiz.
Hiç kimse kendi noksanını arkadaşından daha erken kavrayamaz.Bu yüzden olsa gerek İslamiyet 1 insanı Her insandan sorumlu tutmuş.Doğru söylemeyeni ikaz etmekten kaçınanı.Hak bildiğini söylemeyen dilsiz şeytandır. Tehdidine emanet etmiştir.Teşekkür ederim.