- 1086 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Kadayıf Ruhi
__Korkusunu belli etmeyen bir ses kendi kendine ‘korkak mısın?’ diye sordu.
Uçurumdaydı adeta ve kafasını tükürüğüyle boyarken titriyordu. Üstelik bulunduğu yol çok ıssızdı…
Uzun boylu elektrik direğ gölgesine asılıyordu. Oysa sokak ışıksızdı.
Kedi miyavlarken fare sırtındaydı, indi. Dili ile dokunup, peynir tadı var bunda dedi.
Sanki başka biri, elinde mezesi ile masanın yanında duran iskemleyi çekip oturdu, bakışlarını ona yöneltip
’sakinleş ve anlat şimdi . İstersek anlaşamayacağımız bir şey yok ki’ dedi.
Dalında ıslık çalan kuş uçtuğunda diğeri bağırdı.
“Hadi şimdi uzat bana, uzat elindekileri. Rakı yanında bir avuç zehir iyi gider.”
Diğer tarafta adam kızın saçlarından yakalamıştı bile…
“Püff… şunlara bak! Mübarek sanki tel kadayıf… canım yine kadayıf çekti…
Kızın teri ekşimsi kokuyordu. Alnında, kaderi yazılı bir işaret levhası vardı.
Yaklaştı yavaşça ellerini uzattı. Kin bürünmüş gözlerle, kül rengi dudaklara yapıştı.
Kız ağlıyordu, o ise inliyordu. İşi bittince kemerini bağladı, elleri kokuyordu… masanın üzerinde duran limon kolonyasını aldı ve kapağını açıp avuçlarına bocaladı. Kendi kendine konuşmaya başladığında yüzündeki tüm kaslar titriyordu.
Limonu yere fırlattı, elini cebine daldırıp kibrit çöpü çıkardı. Dişlerinin arasında geviş getirir gibi çiğnedi. Aklına bir şey gelmişti sanki ayağa kalktı ansızın bağırıp;
Bana deli demiştin. Şimdi de söyle hadi! Diyerek haykırdı. Kız yerdeydi ve kımıltısız yatıyordu. Ağız kenarında ve burnunda kan, bir avucunda ise mücadele anında, adamın ceketinden kopardığı düğme vardı…
“Korkuyorum çok korkuyorum! dediğinde ise narası siren seslerine karışmıştı bile.
Derin bir nefes çekip, korkaklığını dışarıya saldı. Saatlerdir altına sığındığı ve konuştuğu elektrik direği devrilmiş gibiydi. Kadayıf Ruhi’nin hastaneden ilk kaçışıydı. Neyse ki çok geçmeden bulunmuştu.
Bir kaç yıl önce, sevdiği kız ondan ayrılmak isteyince aralarında feci bir kavga çıkmış ve Ruhi dayanamayıp, sevgilisinin saçlarından kavradığı gibi kızı öfkeyle duvara çarpmıştı.
Kız aldığı darbe ile anında ölmüş. Ancak adam eline geçirdiği makasla kafatasında ne kadar saç varsa derisiyle birlikte kesmişti.
Olayın hemen ardından bir pastaneye gidip, tezgahtaki adama seslenerek;
“bana bu saçlardan tel kadayıf yapacak birini arıyorum” demişti.
Tezgahtar adamın uzattığı gazeteye sarılı ve kana bulanmış saçları görünce polise ihbarda bulunup, adamı yakalatmış.
Önce karakola, oradan da hastaneye götürülmüş, yapılan muayene sonucu aklını kaçırmış olduğu anlaşılınca doğruca akıl hastanesine gönderilmişti.
- Nurcan Talay -
YORUMLAR
Bilhassa genç kızların çıkaracağı ders var bunda.
Ayda bir (analarının teşvikiyle de) delikanlı tanımaya kalkanların kiminle tanışacağı, kısa da olsa süren arkadaşlığın sonunda kader çizgisini kendisinin çizdiini bilmeden birisinin aklını alabileceini düşünmesi gerekir.
Oğluma sırılsıklam âşık bir genç kızı mahalle arkadaşı falçata ile 34 yerinden bıçaklayıp, doğradı bir meydanda onca kalabalığın ortasında..
Kızın suçu:
"-Ben, başka birisini seviyorum," demekti sadece.
Ama suçu ortaokulda işlemişti aslında..
Paylaşım için teşekkürler, saygı öncelikli sevgiler.