- 705 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Sevdanın En Koyu Dem’i Gözlerin
“Bedenime kefen biçti ellerin de
Ben yine de kıyamadım.
Dokunuşlarına öldüm sevgili.
Kırpma gözünü sen de acıma bana
Sevdaların pınarına kandırma yüreğimi
Ve sorma bana sevda hayatın neresinde diye
O dayanılmaz arzunun haşmetiyle,
Sevdanın en koyu demi gözlerinde sevgili…”
Gözlerimi terk eden güneşe inat güne bıraktım kendimi. Birkaç yudum aldım içine düştüğüm unutuluştan. Her yudumda içinden daha bir çıkardın beni. Ve ben karşına hiç çıkmamış bir insandan farksızım belki. Belki kocaman bir boşluk sendeki yerim. Ne bileyim, yüreğindeki beni hissetmiyorum artık. Taş bastığım yüreğim, acıyor her nefeste… Gönlümdeki ateşi, içimdeki derdin kör bıçaklarını dile getirmem mümkün değil.
Sözlerime bakma sen sevgili, dile gelen yüreğime bak şimdi…
Düz ve eğik ama hep sevdalı harflerle kağıtlara döktüm kirpiklerini. Yazmakla bitiremedim bitiremeyeceğim de. Bir adım ötemizde olsa da uçurumlar, istiyorum ki umutsuz bitmesin bu satırlar. Çok ağır olsa da gece karanlıkları, solgun perdelerin arkasından izleme hayatı yar. Kanlı gözyaşlarını deli çılgınlığına ver. Hadi gel, gel ki gecelere gündüzleri ekelim. Gel ki sevdalı sözlerin cümlesi kalsın ayağa, gül tohumlu kelimeler ekelim yarınlara. Yılların öcünü alalım, gel. Usul usul arkama dolan, sana yazılan her satırı güzelleştirelim. Mısra mısra sana akan sevdamı dinle yar.
Kalbinde yarası kanayan bu sevda fakirinin, kendi gözyaşlarında boğulmasına izin verme. Haber vermeden gel, sözlerim bitmeden, gözlerim sönmeden gecelerde… Açık denizlerde dört yanı hasretle kaplı ıssız bir ada olmadan gel… Gel ki yetim bir ceylan olup gözlerimle vurayım seni.
Gel yar… Vakit akşamüstü. Kavuşmaya çeyrek var, kısa bir zaman dilimi bu. Özlemli başını daya kapıma. Sevdalı sözlerinle sıva düş evimizin yıldızlı duvarlarını. Karalarken adımı beyaz sayfalara dudaklarındaki çiçekli gülümseyişle tut ellerimden. Her gece gökyüzünde buluşmak varken ağlamak niye… Hadi bir yıldız tut semalardan, bir tane daha. En ışıltılı yıldızlardan taç yap gece mateminde uzayan saçlarıma… Yap ki aydınlansın gelecek günler, zerre kadar karanlık olmasın. Saçlarıma ör düşlerini. Bahar çiçekleriyle bezenmiş sevdanı giydir tenime. Alev alev yansın mısraların şiirlerinde, ezberlet dudaklarıma sevdayı, sönme. Sevda kılığında gelen zehir hüzünlerini unut darağacında. Sabrın çiçeklerini bırakırken ellerine, toprak olmak için acele etmeyelim sevgili. Yaşat bestesi sevda olan yüreğimi. Babalı doğsun analı büyüsün düşlerimdeki kız çocuğu… Mavi bilyelerin içindeki tükenmemiş hayatı yaşamak nasibim olsun.
Tut kolumdan çevir, “gitmek için gelmedim” de… Canım acısın bırak. Bırak ağlaşalım… Kaybolmuşlukların içine batıp gitsen de günahımdan temizle kendini. Yüreğini kanatan dikenlerin hesabını sorma gül’den. Teslim ol kanamalı acıtan gecelere… Yaşlı gözlerin okşarken saçlarımı, gülümse… Can evinden vur elemini. Yüreğime su serp hadi.
Dertlerin artsa da kapının önünden geçse de yalnızlığın, aldırmasın yüreğin. Kirpiklerinin ucundaki son bakışınla bakma sakın bana. Sevdanın en koyu demini doldur gözlerine. Tebessümün çırpınan kanatlarını tak dudaklarına. Yudum yudum tırman sarıp sarmalayan muhabbet yokuşunu. Her yolu dene yerden göğe kadar yüreğimizin hakkı olan sevdamız için.
Ve sorma bana sevda hayatın neresinde diye
O dayanılmaz arzunun haşmetiyle,
Sevdanın en koyu demi gözlerinde sevgili…
07/09/2007
Ayşegül TEZCAN