SAYIKLAMALAR 4
Masamın üzeri niçin bu kadar düzenli?
Ve niçin gözüme takılıyor yere düşürülmüş sigara külü?
Tepemde emanet gibi duran üç beş teli, neden her gün özenle tarıyorum?
Pantolonumun darlığı niçin beni rahatsız etmiyor?
İçimden bir ses:
”Dağıtmalısın kendini” diyor.
Üzerine titrediğim düzeni yıkmak istiyorum.
Yaşamanın anlamı üzerine düşüncelerim yoğunlaşıyor.
Çıldıracak gibi oluyorum.
Kendimi başkalarından ayrı buluyorum.
Bunu yürürken durmamdan, konuşurken susmamdan, gülerken ağlamamdan anlıyorum...
Bir kalemim bir kâğıdım vardı eskiden.
Eski dediğim, yaşamayı sevdiğim yıllar yani.
Şimdi onu kaybettim artık.
Kalem nedir kalem?
Karalanmış üç beş satırın ne önemi var?
Bu hareket yokluğa değil mi?
Tükenişe değil mi bu telaşlı yürüyüş?..
Hayâl…
Hep bu olmalı benim dünyam.
Ben bu erişilmezin kurbanı olmalıyım.
Güneşin doğması, ayın bulutlar arasında akıp gidişi ve ana rahminden yere düşen bir çocuğun çığlıkları ilgilendirmiyor olmalı beni.
Ben kimim?
Bir hiç…
Saçma sayıklamaların çocuğu, oyuncağı...
Kendini gecelere esir etmiş, tütüne esir etmiş, sessiz gürültüye esir etmiş basit, zavallı insan…
Hayır hayır…
Ben başkalarına benzememeliyim.
Ben, bana benzemeliyim.
Zaten ben bana benziyorum.
Benim bana benzemediğimi sana kim söyledi?
Ne demişti şair:
“Ben bir küçük kızım, ben bir deli kızım.
Siz beni ne anlarsınız siz…”
Ahmet KÖKEN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.