...Yağmur....
Annemin sözleri takıldı aklıma... Dün camları sildi annem... Ona göre bu sık sık yapılmalı... Ayda bir ya da on beşte bir... Bana soracak olursa -ki sormasın- o kadar da mühim değil... Hadi evin içi neyse de ne bilim cam yani bu... Her neyse... Akşam üstü şimşekler çaktı. Derken annemin yeni sildiği camları yağmur damları süsledi. Annem birden "eyvah" dedi. Hayırdır anne ne oldu dedim. "camları yeni sildim, batacaklar şimdi" dedi. Aman ne kadar da yersiz dedim içimden... Altı üstü iki cam... Hem dışarıdan gelen gecen üç beş insandan başka kim görecek... Hem biz dördüncü kattayız ki bir de zahmet edip başını kaldıracak... ..
Sonra cama çıktım... Yağmur yağıyor ya çıkıp dışarıyı koklamalıyım. Toprak kokusu için çıksam da her seferinde asfalt kokusu doluyor ciğerlerime... Her seferinde aynı hayal kırıklığı.... Ama her seferinde aynı umut.... Yılmadım...Yılmıyorum....
Birden beynim hiç beklemediği bir gerçekle silkelendi... Git gide anneme benziyorum bende... Daha bugün "yerleri yeni sildim ayak izi yapmayın" diye hayıflanıyordum. Beklentilerim azalıyor hayattan... Sabah kalkıyorum...Annem gibi gündelik işlerin peşine düşmüş buluyorum kendimi... Bütün zamanı sanki 220 de giden bir arabaya yüklemişler ben anca akşam olunca anlıyorum bir günümün daha bittiğini....
Dışarıda yağmur yağıyor...Ciğerlerimde asfalt kokusu... Bende annem gibi camları düşünüyorum şimdi... Aşkmış, beyaz atlı prensmiş, pembe panjurlu ev gibi klasik hayallerim....Hiç biri yok bu gece gökyüzümde... Ben sadece camları düşünüyorum....
Annemde aşıktı bir zamanlar ilk tutulduğu uzun boylu esmer adama... Ama şimdi tek düşündüğü o uzun boylu esmer adama akşam ne pişireceği... Artık eline sağlık denmesini bile beklemiyor... Babamda zaten sabahtan beri çalışmış... Ara sıra belki gözünü kaynak almış... Elleri demirden kapkara olmuş... Bir kızı bitirmiş üniversiteyi, diğeri bu sene sınavlarla uğraşıyor... Bir diğeri hayata yeni gözlerini açmış.... Belki de en çok en küçüğünü düşünüyor... Kırk yedi yaşında ama durmuyor...Çalışıyor... Hayatını oda yaşamadı...Yaşayamıyor....
Bende utanmadan her gece o 3 harfin hayallerini kuruyorum...Adım Hülya bir kere...Kaderim bu benim...Düşlemek...Bilsem de az çok olacakları....Yine de inanmak benim işim...Her şeyin güzel olacağına...Annenin kaderi kızlarına çeyizidir derler ya...Tek umudum sandığımda annemin kaderini götürmemek belki de....
Ama aptal değilim ... Gerçekçi bir hayalperestim ben...Gün gelecek tek düşündüğüm pembe panjurlarımın temiz olup olmadığı olacak.... Belki de bir gülüşü için dağları deldiğim adamı görmemek için oda oda kaçacağım...
Öyle bir hayatta yaşıyoruz ki kötü hiç bir şey başımıza gelmeyecek zannediyoruz. Kötü şeyler haber saatinde olur zannediyoruz. Bizim hayatımız en özeli olacak... Biz mükemmel olacağız...Elimiz ateşte yanmayacak bizim.... Büyük kıyamet bile kopmasın biz hayattayken... Biz aslında ölümü bile yakıştırmıyoruz kendimize....
13/05/2010---perşembe
.....Hülya Söylemez.....