- 725 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
BİR GÜN MARTILARI İZLEYİN
İnsanoğlu gelecek için durmadan hep hayal kurar. Kendi kendine anlatmaya başlar: Bir gün, bir gün, bir gün…
Sabahları geç kalkanlar, ömrünüzde bir gün erken kalkmayı düşünün. İnsan hayatını etkileyecek bir günden bahsediyorum. Öyleyse size şöyle bir tavsiyede bulunmayacağım. Ömrünüzde bir gün intihar edin. Bir gün, katil olun. Bir gün, zina yapın. Bir gün, alkol alın. Bir gün, kumar oynayın. Bir gün, zalim olun. Bir gün, adaletsiz olun. Bir gün, insanları kandırın. Bir gün, insanların yüzüne gülüp arkasından kuyu kazın. Bir gün, anne babanıza karşı gelin. Bir gün, insanları sevmeyin. Bir gün, hırsızlık yapın. Bir gün, gıybet edin. Bir gün, uyuşturucu kullanın. Bir gün yalan söyleyin demiyorum, diyemem de. Bunları söylememe dinim İslam ve insanlığım müsaade etmez ve edemez…
Ben size, hayatı güzel devam ettireceğiniz bir günden bahsediyorum. Sizi, karanlıklardan aydınlığa ileten bir günden bahsediyorum. Başka dine mensup olanlar, bir gün Müslümanlar gibi yaşamayı deneyebilir. Ama Müslüman biri, bir gün İslam dini dışındaki bir dinde bir gün bile yaşayamaz. İçki içen biri, bir gün içki içmeyen biri gibi yaşaya bilir, ancak içki içmeyen birinin, bir gün içki içen gibi yaşamasını tavsiye edemem…
Bir gün, yemediğiniz fakat diğer insanların yediği haram olmayan bir meyveyi yiyin. Bir gün, hiç uyumayın. Bir gün, martıları izleyin. Bir gün, sabah erkenden uyanın ve sabah namazını kılmayı deneyin. Bir gün, sabah ezanlarını dinleyin. Bir gün, yazı yazmayı deneyin. Bir gün, hiç televizyon izlemeyin, bir gün de izleyin. Bir gün, internete girmeyin, bir gün de girin. Bir gün, ormana veya kıra gidin ve oradaki canlıların yaşam mücadelelerini izleyin. Bir gün, karınca yuvasının başına oturun, onlar üzerinde düşünmeye başlayın. Bir gün, büyüklerinize saygı, küçüklerinize sevgi göstermeyi deneyin.
Bir gün, birini sevin ve ona âşık olun ama ömrünüzde mutlak olsun. Yoksa sevenleri ve âşık olanları anlayamazsınız. Bir gün, herkesin küçümsediği insana insanca değer verin ve onunla arkadaş, sırdaş ve dost olun. Bir gün, işlerin en zorunda çalışın. Bir gün, gün boyunca öğünlerinizde simit yiyin. Bir gün, yolculuğunuzu halk otobüsüyle yapın, bir gün de minibüsle. Bir gün, kıyafet değişikliğine gidin. Bir gün, sinemaya gidin, bir gün de tiyatroya. Bir gün, çiçek toplamayı deneyin. Bir gün, hiç ders çalışmayın ve çalışmayı da hiç düşünmeyin. Bir gün, anılarınızı hatırlayın düşüne düşüne…
Bir gün, akşama kadar hayal kurun, bir gün de hiçbir şeyi düşünmeyin ve akşam olunca da, kalemi elinize alın ve ikisinin farkını yazmaya çalışın. Bir gün, kurduğunuz hayalleri dünyanızda canlandırmaya başlayın. Bir gün, gözlerinizi hiç açmadan gezin ve sizi birileri gezdirsin. Bir gün, gerçeklerle yüzleşin…
Bir gün, sizi yaratanı düşünün ve bir günleri yaratan ve yaşatanın kıymetini bilin. Bir gün, balık tutun. Bir gün, zulmü durdurmayı deneyin. Bir gün, insanlığın hayrına vesile olacak savaşa katılın. Bir gün, ağlayın durmadan, bir gün de hep gülün…
Bir gün, hiç konuşmayın. Bir gün, tuvalete hiç gitmeyin. Bir gün, hep aç kalın. Bir gün, yağmur ve karın yağışını izleyin ve kendinizi derinliklere bırakın. Bir gün, seyyar satıcılık yapın. Bir gün, patron olmayı düşleyin. Bir gün, milletvekili olmanın hayalini kurun. Bir gün, general olmayı hayal edin. Bir gün, başbakan olmanın hayalini kurun, bir gün de cumhurbaşkanı olmanın.
Bir gün, anne babanızı üzmeyin. Bir gün, eşinize olağanüstü iyi davranın ve ona hediyeler alın. Bir gün, rüzgârın bulutları kovaladıklarını izleyin. Bir gün, seyahat edin. Bir gün, yüksek ve karlı dağlara çıkın. Bir gün, kalabalık bir şehirde kalın, bir gün de köyde durun. Bir gün, yürüyün. Bir gün, pazarlamacılık yapın. Bir gün, uçakla göğün derinliklerinde uçun. Bir gün, et yiyin, bir gün de yemeyin. Bir gün, camiye gidin. Bir gün, ilkel bir kabilenin yaşamını inceleyin.
Bir gün, batıya bakın, bir gün de doğuya. Bir gün, size en aşırı ve en yakın olan uçlar arasında yaşayın. Bir gün, sevebileceğinizi aramaya başlayın. Bir gün, içinizdeki duyguları dışa vurun; gerçekler su yüzüne nasıl olsa çıkar. Bir gün, fakir birinin sofrasında yemeklerinizi yiyin, onları düşünerek, çünkü onlar devamlı bu sofrada gördüklerinizi yiyorlar, bu onların her zamanki halidir. Bir gün, meyve ve sebze bahçelerini sulayın. Bir gün, gül bahçesinde olun. Bir gün, seven insanları ve ayıranları düşünün. Bir gün, sevenleri kavuşturun. Bir gün, Kur’ân okuyun. Bir gün, namaz kılın. Bir gün, Allah’a duâ edin. Bir gün, hak ve adaletin tecelli etmesini düşünün...
Bir gün, bir gün, bir gün, bir gün, bir gün, bir gün, bir gün, bir gün, bir gün, bir gün, bir gün, bir gün, bir gün…
İnsan ömrü biter de, bu bir günler bitmez. Sizlere çokça bir günlerden bahsettim. Bir gün, bu kadar bir günle karşılaşacağınızı hayal bile edemiyordunuz. Bütün bu bir günleri, bir insanın ömründe yaşaması imkânsız olabilir. Ancak parça bütün gibidir. Bazı olayları anlık yaşamak belki bir ömür gibi gelebilir. Yine bazı şeyleri hayal etmek, onu yaşamak gibidir. Şöyle de düşünebilirsiniz: Dağları ve ormanı seven birinin bu aşkını kalbinde tutması, kendini oralarda hissetmesi, onun güzel duygular yaşamasını sağlar. Bütün bu bir günleri bizlere yaşatan, yüce Allah’a ne kadar şükretsek ve ibadet yapsak azdır. Yüce Allah’ı, ancak başımıza bir felaket gelince ya da ölüme yaklaşınca hatırlarız. Oysa Allah, hayatımızın her safhasında bizimle berberdir.
Yüce Allah’ın ilmi, bizleri kuşatmıştır. Yüce yaratıcımız, bütün yapılan ve yapılacak olanlardan haberdardır. Biz, ona muhtacız; o bize değil. Bir günlerden bahsederken, “Bir gün, tuvalete gitmeyin” demiştim. Peki, tuvalete gitmeden kaç gün sabredebiliriz. Tuvalet ihtiyacınızı yapamadığınızı var sayalım. Tuvalet ihtiyacınızı gidermek için bütün servetinizi vermez misiniz? Ben verirdim ama sizi bilmiyorum. İnsan ihtiyacı olan her şey için bu örneği düşünebilirsiniz. Yaşayabilmek için bir nefes, susuzluktan ölmemek için bir yudum su, açlıktan ölmemek için bir lokma ekmek gibi.
Oksijen almadan bir gün değil, bir saat değil, bir dakika bile duramazsınız. Bütün bu nimetler karşısında, yüce yaratanımıza nankörlükten başka ne yapıyoruz acaba? O ki bizi yaratan ve yaşatandır. Bir damla suya, et ve kemik giydiren yüce Rabbimize, gerçekten iyi bir kul olabiliyor muyuz? Hayatımızın belli evrelerinde ona yer verip, belli evrelerinde ona yer vermemek; acaba hangi akılla izah edilebilir? Oysa düşünüp idrak edebilmeyi de bize o vermedi mi? Ortaya heva ve hevesimiz girdi mi, ilahı ortadan hemen kaldırmaya çalışıyoruz. Bu, sizce bağışlanacak bir davranış mıdır?
Bir gün, iyice düşünebildiniz mi sonuca varmanız çok yakındır. Bütün ön yargılardan uzak kalarak düşünebilmek, var olabilmenin başlangıcıdır. Yağmurun yağmasındaki hikmeti ve sebebi anlamaya çalışın. Düşünün ve tefekkür edin. Asıl bulutu var eden, bunu yağmur haline dönüştüren yüce Allah’ı anlamaya başlamak demektir kendini tanımak. Kendini tanı ki, yüce yaratıcıyı tanıyasın…
Bir gün, iyice düşünün hak ve hakikati bulacaksınız.
20.08.1998
İstanbul
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.