Kemal Yücetürk.
....Afyonkarahisar Hükumet binası şehrin tam ortasında.İki katlı taş bina.Zemini de tahta döşeli.Binanın önünde yanlardan yükselerek birleşen iki merdiven var.İki kanatlı bir kapıdan hükümet konağına girilir.Yıl 1966.Mevsim sonbahar.Valilik ve müdürlüklerin hepsi hükumet konağında.Malmüdürlüğü,Nüfus Müdürlüğü,Milli eğitim müdürlüğü,Emniyet müdürlüğü,Teknik ziraat müdürlüğü 3 er,5 er odaya serpiştirilmişti.
.....Ben 15 günlük devlet memuruydum.Teknik Ziraat Müdürlüğünün Tarla Ziraatı Mütehassıslığında Değerli insan,Ziraat Teknisyeni Kemal Yücetürk’ün yanında stajyer Ziraat Teknisyeni olarak göreve başlamıştım.Önümdeki kocaman bir hayatı ve vazifeyi öğreneceğim.İçim içime sığmıyordu.Bütün öğrendiklerimi hemen sergilemenin heyecanını yaşıyordum.Hiçbirşey bilmediğimi anlayacak halde değildim.
......Kemal bey;Çok temiz,Çok iyi giyimli,Kahverengi gözlü,sarışın, boylu poslu bir insandı.
Bazan dosyaları incelemek istediğinde kolluğunu takardı.İşi bitince kolluğunu çıkarır ve hemen ellerini yıkardı.Çekmecesinden kolonya çıkarır,herkese tutar sonrada ellerine kolanyayı muhakkak sürerdi.
......Sabahları mutlaka kahve içmek adettendi.Çay kahve ocağı da hükumetin içinde.15 gündür kahve ısmarlıyorlardı bana.Ismarlama sırası hiç bana gelmiyordu.Çoğu zaman kahve paralarını Kemal bey veriyordu.Arada bir de Recaibey yada Nuri bey para öderdi.
Ben Kemal beyin masasına yakın bir sandalyede otururdum.Kemal Bey kalpten rahatsızdı.
2-3 ayda bir Ankaraya kontrola gidermiş.Son gidişinde şeker hastalığıda bulunmuş.Çayı,kahvesi sade.
......Ben hep o’nu örnek alırdım.Bir gün odacıyı çağırmış:
____"Elini uzat bakayım"demişti.sonra da "Tırnaklarını kes,elini sabunla yıka ve iyice kuruladıktan sonra bana bir su getir"demişti.Odacı gittikten sonrada bana:
____"Sakın bunlara yüz verme,hemen tepene çıkarlar"dedi.İlk iş olarak çelik dolaptan numarasını söyleyerek benden bir dosya istedi.Kocaman bir klasör.Bu klasöre iyice bakmamı söyledi.Açtım ve içindeki evraklara bir göz attım.Sonra Recai beyin dolabından bir klasör istedi.Klasörü yerinden çıkarıp verdim."Gel buna da bak" dedi.Bakışlarını gözlerimin içine çiviledi ve;"Farkını görebiliyormusun ?"dedi.Recai beyin klasöründe evraklar ilerili gerili delinmiş ve takılmıştı.Kemal beyin klasörü çok düzgündü.Sonrada bir evrakı ortasından katladı.Delgi makinasının ortasına getirerek deldi ve dosyaya kaldırdı.
Evraklar kitap sayfaları gibi kenarları ayni boyda dosyalanmıştı.Ne bir kırışma nede taşma söz konusu olamazdı.
......Kemal bey konuşurkende çok dikkat ederdi.Birşeyi anlatırken ne bir kelime fazla nede bir kelime eksik söylemezdi.O nun uzun uzun konuştuğunu veya kısadan kestirip attığını hiç görmedim.Konuşurken insanın gözünün içine bakardı.Gözleri konuşmanın tüm sorularını soruyor ve cevaplarını bekliyor gibiydi.Bir gün beni akşam yemeğine davet etti.
Ben o akşam çok tedirgindim.Evde bir genç kızı vardı.Eşininde çok temiz ve titiz olduğunu duymuştum.Çatalı,bıçağı nasıl kullanacağım diye endişe ediyordum.Mesai bitince beni beraberinde götürdü.Kızıyla ve eşiyle tanıştırdı.Beni onlara methetti.Onlarda çok alçakgönüllü insanlardı.Bana"Rahat davranmamı,kendi evimde gibi hissetmemi"istediler.
Gazete okuduk,Radyo dinledik.Bana aile resimlerini gösterdiler.Duvarda paşa dede ve babalarının resimleri vardı.Paşa dede de,baba da Bağdatta görevliymişler.
......Kemal Yücetürk değerli ve asil bir insandı.Hayatımda onun çizdiği çerçevenin dışına hiç çıkamadım.3 ay kadar birlikte görev yaptık.Bana öğrettiği prensiplerle Tarla Ziraatı Mütehassısı olarak 2 yıl görev yaptım ve askerlik görevine ayrıldım.Ağabeyim değerli insan
Kemal Yücetürk’ü üç ay gibi kısa bir zamanda çok sevmiştim ama kaybettim.
.......44 yıl sonra onu rahmetle ve minnetle anmak kardeşlik görevim.Yazmakta ondan öğrendiğim insanlık borcumdur.Allah makamını cennet eylesin.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.