7
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1593
Okunma

Yıllardır, Türkiye de eğitim bir türlü istenilen, özlenilen noktaya getirilemedi. Göreve gelen her sorumlu, hemen yeni bir model arayışına başlar. Bulduğu veya buldukları eğitimi uygulamada sakınca görmezler. Uygulanacak eğitim sistemlerinin getirisi, götürüsü iyiden iyiye araştırılıp irdelenmesi gerekmez mi acaba?
Eğitim-öğretim bir milletin kaderini belirler... Bunu, eğitim-öğretimle ilgilenen her yetkilinin çok iyi bilmesi gerek. Bunun için de kusursuz olarak gereğini de yerine getirmeye çalışması gerekir. Aksini idrak ve düşünmek ise kimseye bir fayda getirmez.
Yeniliklere açık olmak kadar güzel bir şey olamaz. Tabii, yapılacak yenilikler faydalı olacaksa... Faydası olmayan birtakım eğitim-öğretim sistemlerini deneyip bırakmanın faydasını anlamak ise çok zor olsa gerek. Dünyadaki eğitim sistemlerinden birini al, uygula, dene. Bu olmadı. Öteki sistemi al... Her sistem değişikliğinde, faturanın bedeli geleceğimizin teminatı gençlere biçilmekte... Ülkemizin de geleceği heder edilmektedir.
Öğrencilerin bir kısmı, okullarının yanı sıra dershanelere de gidiyorlar. Gerek liselerde, gerek İlköğretim okullarında öğrenciler sınav kazandıklarında başarılar hep dershanelere biçiliyor. Okullar ise, gölgede kalıyor. Eğitim-öğretim bir bütün olarak düşünülmeli. Paylaşım bilinmeli... Dershanelere kayıtlı kaç öğrencinin olduğu, bunların da kaçının kazandığı her nedense hiç mi hiç dile getirilmiyor. Sınavı kazanan öğrenciler çarşaf çarşaf sergileniyor, ya kazanamayanlar… Oysaki bütün veliler dershaneye çocuklarını sınav kazanacak diye gönderiyor.
Eğitim-öğretimde başarıyı yakalamak için, herkesin aynı oranda sorumluluk alması gerekir. Bütün çalışmalar maddiyata dayanıyor. Ailelerin birçoğunun gelir düzeyi düşük. Birçoğu da duyarsız... Okullarımızın birçoğu maddi imkânsızlık içinde. Liselere Milli Eğitim Bakanlığı ödenek tahsis ediyor. Bu okullar ihtiyaçlarını bir şekilde karşılayabiliyorlar. Ya ilköğretim okulları! Bazı okullar belki maddi sıkıntılarını duyarlı veliler sayesinde az çok giderebiliyorlar; fakat büyük bir çoğunluğu maddi sıkıntı içindeler.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen eğitim-öğretim devam etmektedir.
Başta eğitimciler olmak üzere herkese düşen görev, eğitimdeki başarısızlığın giderilmesi, modern, ileri, gelişmiş bir eğitim düzeyi oluşturmak ve bugünün çocuklarını geleceğe en güzel bir şekilde hazırlayabilmek için bütün gücüyle çalışmak, ümitsizliğe değil, ümide doğru koşmaktır.
Başka ne diyelim...
Cemalettin GÜRPINAR
Eğitimci -Yazar