- 1301 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÖĞRETMEN AYŞE TUZCU İLE ŞEBİNKALE ÖZLEMİ / Hikmet OKUYAR
13. Hikmet Okuyar Ödüllü Şiir Yarışması ile ilgili radyo televiziyon yayınlarından bilgi sahibi olurken hatıralarını canlandırıp dostlarla paylaşmak isteyen çok saygın meslek sahipleriyle halk temsilcileriyle karşılaşıyoruz.
Mutlu oluyoruz.
Heyecan duyuyoruz.
Karamanlı öğretmen Ayşe Tuzcu da. şiir gibi ifadelerle aksettirmiş dugularını hatıralarını Karaman’dan seslenerek.. Yıllar sonra kadirşinaslık örneği sergiliyerek..
Ayşe Tuzcu’yu şebingülü sunumlarımızla selamlıyoruz yazdıklarını paylaşarak..Keşke yıllar önce daha yakından tanısaydık diyerek..
’ Ben Emekli öğretmen Ayşe Tuzcu:
Şebinkarahisarlı dostlarıma bu yarışma aracılığla Karaman’dan Sesleniyorum.
Ne şairim ne de bir ozanım. Amacım yarışmaya katılıp ödül almaktan öte yıllaröncesinin güzelliklerini yeniden yaşamaktır.
Çünkü yaşam felsefemi tamamen değiştirdim.
Üzüntü ve sıkıntıları arkama atıp, hayata sadece sadece gülümsüyor ve keyif aldığım şeyleri yapıyorum.Neden mi ?
Zamanımızın amansız değil biraz ağır geçen grip salgını olan kanserle mücadele ediyorum.
Yanlış anlaşılmasın dimdik ayakyatım. Gribimle yaşamaya alıştım, iki arkadaş gibi olduk.
Ben arkadaşımdan değil, arkadaşım benden korkuyor.
Gevezeliğim tuttu, konuyu dağıttım sanırım. Yıllardır rüyalarımı süsleyen Şebinkarahisar’la ilgili duygularımı dile getirmek beni çok mutlu edecek.
Yüreğimin derinliklerinden gelen karmaşık duygularımı yansıtan yazımı okursanız sevineceğim.
Merhaba mesleğimde ilk göz ağrım Şebinkarahisar.
Merhaba Şebinkarahisarlı dostlarım. MERHABA…
Radyoda Şebinkarahisar ismini duyunca hemen pür dikkat kesildim ve yıllar öncesine dalıp gittim.
Elli yaşın ınüstüne çıkmış bir emekli öğretmenin kaleminden kendi ilini tanıtmadan önce Şebinkarahisar’ı tanıtan sözcükle dökülmeye başladı..
1979 Yılının Kasım ayında ağlayarak geldim bu ilçeye… Ne hikmet ki üç yıl sonra, yine iki göz iki çeşme ağlayarak ayrıldım bu şehirden.
Korkak, ürkek, 43 kilo ağırlığında ufak tefek genç bir öğretmen olarak, Endüstri Meslek Lisesinde göreve başladım. Okulda tek bayan öğretmen olmama rağmen arkadaşlarıma, öğrencilerime, komşularıma çabucak kaynaşıverdim.
En güzel günlerimin yanısıra en sıkıntılı günlerim de burada geçti diyebilirim… Kalabalık bir aileden ayrılıp, yalnız başıma kalmayı, ilk gurbet acısını bu şehirde tattım. İlk kez soba yakmasını, ailem olmadan ayakta durabilmeyi bu şehirde öğrendim. Hayat okulu diplomasını bu şehirden aldım. Yabancıya gösterilen samimi ve içten ilginin en güzel örneğini bu şehirde gördüm diyebilirim.
Uzun yıllardır bu şehir benim hayallerimi süsledi. Yakınlarıma, eşime, çocuklarıma, ninni söyler gibi anlattım Şebinkarahisar’ı…
Anı yarışmalarında öykülerimde bu şehri anlatarak ödüller aldım.
Yıllar önce Ankara’da Yenimahalle’de bir kahve önünden; daha sonra Ankara terminalinden kalkan Şebinkarahisar arabalarına içim burkularak baktım, tanıdık bir öğrencimi veya komşularımı görürmüyüm diye… Bu şehir sevdalım, bu şehir hasretim oldu sanki kavuşamadığım, çok istememe rağmen bir türlü ziyaretine gidemedim. Bana sorsalar Karahisar değil; Yeşilhisar koyardım adını… Özledim yemyeşil dağlarını, Tamzara’nın bağlarını özledim… Pestilini, fırın kurunu, Bilge Teyzemin mis gibi kokan saçüstü böreklerini, Hamiyet teyzemin güzel yemeklerini, yayık ayranını, camız yoğurtlarını özledim…
Ev Sahibim Hikmet Doğancı’yı sessiz, sevecen, yufka yürekli Bilge Teyzemi, kankardeşim Olcay’ı, kardeşleri Koray’ı, Turgay’ı…
“Ayşe Abla sana çırpı topladım, sobanda yakarsın” diye her zaman kapımı çalan temiz kalpli Oktay’ımı özledim…
Hamiyet Teyzemi ve eşi Abdullah Amcayı, Esengül’ü, Şenay’ı, oğulları Zafer Beyi özledim…İsimlerini sayamadığım ilk göz ağrılarım öğrencilerimi özledim. Yaşıyorlarsa heyecan ve şevle sonradan okumayı öğrettiğim yaşları büyük ama çocuk ruhlu azimli öğrencilerimi özledim…
Şairin dediği gibi “Yorgunum Dostlarım Yorgunum Artık, Vefasız Yıllara Dargınım Artık” Endüstri Meslek Lisesinden çıkıp, şehrin tek ana caddesinde, kütüphanenin önünden geçip, pastanede dinlenip, silahçılardan alışveriş yaparak, yokuş yukarı pazara doğru yürüyüş yaptığım gençlik günlerimi özledim.
Velhasılı Şebinkarahisar seni çok özledim.
Biraz da siz Şebinkarahisarlı dostlarıma doğduğum il, Karaman’ı tanıtayım. Ne dersiniz ?
KARAMAN
“Bilmeyen ne bilsin bizi,
Bilenlere selam olsun”
diyen Yunus Emre’nin doğduğu, Mevlana’nın annesinin mezarı bulunduğu Karamanoğlu Mehmet Bey’in
“Bugünden sonra Divanda, dergahta ve bergahta Türkçe’den başka dil kullanılmayacaktır” diyen Türk Dili fermanının okunduğu ildir Karaman.
Devletlerin kurulup, devletlerin yıklıdığı Yunus Emre’nin Hz. Mevlana’nın daha nice Türk büyüklerinin ayak izlerinin, gönül izlerini taşır Karaman…
Beylikler Döneminde en güçlü beylik Karamanoğlu, Öz Tükçenin başkentliğini yapmıştır Karaman.
“Karaman’ın koyunu, sonra çıkar oyunu” diye ince savaş taktikleriyle güçlü düşmanlarını yenmeyi başarmıştır Karaman…
Aşık sevdası, savaş narasına kavuşan Karaman 1467 yılına kadar larende adıyla anılmış, 1989 yılında Konya’dan ayrılıp il olmuştur. 1648 Yılında Evliya Çelebi’yi ağırlamış, Bekir Sıtkı Erdoğan gibi şairleri bağrından çıkarmıştır Karaman…
Karaman’ın güzelliği yazıla yazıla bitmez.
Kültür Hazinesi Karaman gezile gezile bitmez…
Koca Yunus’un sözleriyle başladım, Yine Yunus’un sözleriyle sonlayacağım duygularımı…
Gelin Tanış olalım
işi Kolay kılalım
Sevelim sevilelim
Dünya kimseye kalmaz
Şebinkarahisarlı dostlarımı Karaman’a davet edip, gezdirmek isterim.
Saygılarımla…
Not : Bu yazımı Yeni Şebinkarahisar Gazetesi ile yayınlatıp, komşularım ve sevenlerimle ilişki kurmamı sağlarsanız çok sevineceğim.
Ayşe TUZCU
Elma Şehir Mah. TOKİ Evleri
C-I Blok Kat:IO KARAMAN ’
Okuyar Kitle İletişim : [email protected]
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.