- 472 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
GÜNLÜĞÜMDEN - 44
G Ü N L Ü Ğ Ü M D E N – 44
Tutku’cuğum her şey yoluna giriyor yavaş yavaş. Yarın işe başlıyorum. Çok seviniyorum. O, çok sevdiğim standımı kabul etmediler. Ne yapayım? Anar’ın verdiği masayı kullanacağım artık. Çalışacak bir işim ve günlük gelirim olsun da. Stand içimde kalsın. Çok seviyorum o standımı.
Yarın haber vereceğim. Zabıtalar, gelip beni alacaklar ve çalışacağım yeri gösterecekler. Farklı bir dönem başlıyor, benim için. Artık dışarıda, yani, sokakta çalışacağım. Bu kez:Turistlere yönelik olacak satışlarım. Biraz İngilizcem idare eder de, Alman’cayı ne yapacağım?Bilmiyorum. Öğreneceğim mecbur.
Saatleri uygun. Saat: 15-16 gibi açarım, gece, 24-1 gibi bırakmamı söyledi zabıtalar. Gündüz ev alışverişimi de yaparım. Deniz kıyısına da giderim. Gece’nin o, geç saatine de alışacağım. Tatile geldiğimizde, Gülay’la 24- 1’den önce dönmezdik Apartımıza.
Yazın burada böyle. Gece yaşanıyor. Güzel oluyor. Cıvıl cıvıl, ışıl ışıl. Ama şimdi farklı bir konumda olacağım. Yine de güzel olacak. Zaman bakalım, neler gösterecek? Farklı deneyimler yaşayacağım.
Kendi işimi yarattım, istediğim yerde çalışabiliyorum. Kimselere muhtaç olmuyorum. Kirasını ödeyebildiğim evimde, istediğimce yaşayabiliyorum. Benim durumumdaki birisi için, bir evde, tek başına yaşamak: Gerçekten, olağanüstü bir mucize. Ama benim için değil. Çılgın bir cesaret. Zaten hemen herkes de, delisin sen diyor. Umurumda değil. Akıllı olanları da görüyoruz.
Yerel gazetelerle iletişime geçtim. Bir gazetenin, direkt sahibiyle konuştum telefonda. O yazıları, alıntı filan sanmış. Hayır, ben yazdım dedim. Bir fotoğrafımı istedi. Yolladım. Bir köşem olacak.Yazılarımı: Fotoğrafımla beraber koyacaklar. Beni, yazılarımla da tanısın insanlar. Sorunlarımızı, talepleri, onların farkında olmadığı, ama benim görebildiğim-birebir yaşadığım şeyleri, daha kolay dile getiririm. Ve sanırım çözümlenmeleri, biraz daha öne alınır. Köşe yazarı da oldum, ne güzel?
Tutku, hayatı: Olabildiğince çok yerinden yakalayacaksın. Sarıp-sarmalanacaksın. Sımsıcak kalbine, kendi kalbini katacaksın. Merak etme, bir köşeye fırlatıp atmaz, yaralı-bereli, ince-ince kanayan kalbini. Evet, bazen ezer, çok acıtır. Ama senin ona katabildiklerinle, yumuşacık tutar avuçlarında. Okşar saçlarını, öper dudaklarından, başını döndürürcesine Yeter ki, dayanıklı ol. Gücünü her an göster ona. Yoksa, eler seni. Düşmemelisin, o eleğin kocaman deliklerinden. Düşersen? İşin bitti demektir.
Nilgün ACAR 13. 05. 2010 ALANYA-EVİM
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.