- 787 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
DENGE
dünyanın dengesi
(4) Sevgili okur. Kâinatta hiç bir şey tek başına kendisi değildir. Ve yine hiç kimse Tek başına ne her şeydir nede hiç bir şey. Bunu size Nasreddin hoca(R.Aleyh) in. DÜNYANIN DENGESİ adı ile bilinen fıkrasını yazarak anlatmaya çalışacağım. Köylüler kahvede boş boş oturmaktan sıkılıp kendilerine eyleyecek şey ararlarken Nasreddin hoca oradan geçmektedir. Ola bildiğince saf ve temiz fikirli her haliyle muzip ve insanın içine huzur nakşeden bir adamdı Nasreddin hemen karar aldılar Şu Nasreddin’e bir soru soralım da cevap vermek için bayağı bir zorlansın bizde onunla dalga geçer üzerine güleriz. Sonra bir soru bir soru daha derken zamanda geçer işte. Aramızdan bir sözcü seçelim hocayı çağıralım ona bir soru sorsun. Olur. Tamam. Anlaştık. Der ve Nasreddin’e seslenirler. -Ya Nasreddin gelbi ya aklımıza takılan bir iki şey var bir türlü hakkından gelemedik Sen medrese görmüş adamsın bize bir fikir ver. -Aleyküm selam ağalar. Muhabbetiniz şen olsun. Hayırdır. Bana tenezzül edecek ne sorunuz olabilir ki ben daha yeni yetme biri iken, sizlerin hangi sorusuna cevap verebilirim. Ancak davete icabet sünnettir Buyurun hele. Diye karşılık verir. Herkes önce bir güzel kızarır ve bir birine bakar. Hiç incitmeden herkese İnsan bir selam verir şenlik selam demektir yoksa şen olamazsınız mesajı ilk saniyede her yüreğe yer etmiştir. Tenezzül ilede Ne kadar kibirli olduklarını ima eder. Kısa bir şaşkınlığın ardından bu şoku umursuzca üzerinden atan birisi çevresine bakınır Maksadı Nasreddin’i zora sokacak bir soru bulmaktır. Allahın izni ve şeytanın yardımı ile Fark eder ki herkes bir istikamete gitmektedir. Kimin nereye gideceği bilinemeyeceğinden hareketle şu soruyu sorar. -Çevrene bir bak Nasreddin. Her kul bir istikamete gider. Neden herkes aynı yöne gitmezde kimi sağa kimi sola kimi bir diğerinin karşı istikametine gider. Ve bu müthiş soruyu bulmuş olmanın verdiği gurur ile arkasına yaslanırken ahalinin çıkardığı seslerde adeta onu onaylar niteliktedir. Nasreddin kısa bir müddet çevresine bakınırken -Söz dinlemek sünnettir diye mırıldanarak çevreye bakma sebebinin sadece sözü dinlemek cihetinden olduğunu belirtir önce ve ardından. -Bilmez misiniz Herkes aynı istikamete gitse Dünyanın dengesi bozulurdu. Cevabını verir. Ve yavaş yavaş kalkar yerinden. -Bende hakikaten bir şey soracaksınız sandım.der ve ayaklanır.Mazeretini bildirir uzaklaşır kalabalıktan.Kaç dalgalık şok yedikleri bilinmez.Ahali uzun bir sessizliğe bürünür ve soruyu soran şahıs.Ya bu adam manyak.verdiği cevaba bak.Ben ona ne sordum o bana ne dedi.hahahahaha!!!!!.Hemen yanında oturan yaşlıca bir adam. - Komşum bundan ala cevap mı olurdu. El insaf Adam -Bu benim sorumun cevabı değil ki diye kükredi. Ben her gidenin nereye gittiğini sordum. Eve, tarlaya, işe, medreseye, camiye diye cevap vermesi gerekirdi ismen belirterek. Yaşlıca adam -Bir saniye sonra çıkmaya senedin mi var. Diye sordu muhatabına. -Yoooookkk. Dedi yumuşak ve saygılı bir sesle. - O zaman. Kimin nereye gittiği Allahu âlemdir. Bilinemez. Ömür vefa eder ya da etmez. Ne deseydi doğru olurdu ??..sence. Soruyu soran susup kalmıştı. -Bundan soru olmayacağı kesindir o yüzden olsa gerek. Olaya cihet açısından bakarak sizi incitmek istemedi. Zira soru çıktığı ağzın zekâsını belirleyen bir tılsıma sahiptir. Size saygı duyduğu için herkes aynı yöne gitse dünyanın dengesi bozulurdu diyerek sizi cevapsız bırakmamakla beraber, Herkes sizin eve gitse dünyanız yıkılırdı dengeniz bozulurdu der gibi bir cevap ile yetindi. Bence siz Nasreddin’i ciddiye alın Bu Şahıs geleceğin dehası olacaktır. Dedi. Ve o da kalktı masadan. Hadi Allaha emanet olun diyerek ayrıldı. Arkasından baka kaldı herkes. Köyde bunu tanıyan var mı diye sordular bir bir lerine. Hiç kimse tanımıyordu ve ilk defa görmüşlerdi. Onlar tartışırken bu şahsın kim olduğunu kendi aralarında; uzaklaştı yaşlıca adam. Köyün çıkışına doğru gittikçe küçülen bir nokta gibi kayboldu gözden. Herkeste suçluluk hâkimdi. Soruyu Nasreddin ’e soran zat yaptığından utandı ve Mahcup bir şekilde ayrıldı masadan. Yürürken hep mırıldanıyordu. -Hata ettik. eyvaaah hata ettik. Değilmiki Allah resulü.’ (.S.A.V).Sizin en zaliminiz. Söz ya da işaretle Din kardeşini aşağılayandır. Buyurmuştu. Eyvahki aşağılayan aşağılıkmış aşağıladığından. Diye diye yürüyüp gitti. Bir kahvehane dolusu insan ertesi gün bu konuyu enine uzununa tartıştılar. Her konuşuldukça başka bir mesele aydınlanıyor ve İnsanlar sadece konuşarak bilgi aktarımı ilede olsa bir birlerini eğitiyorlardı. Bu olay onların her birini bir şekilde etkilemiş ve kimine olgunluk kimine inatlaşma kimine doğruyu araştırma kabiliyeti kazandırmıştı. Nasreddin hoca artık bir tek kendisi olmaktan. Bir köy halkı olacak kadar derin bir tefekkür olmuş her insanda başka bir hal ile tezahür etmişti. Belki bundan habersizdi Belki Umurunda da değildi. O sadece Nasreddin gibi durmuş üzerine düşeni yapmıştı hepsi bu kadardı işte. Sanırım kitabı yazan haklı ben çıldıracağım. İdrakim yırtılıyor sanki. Acı veren aşağılayan bir atmosferi, vardı her cümlenin. Sahi kim yazmıştı bu kitabı. Çok merak ettim. Her yerine defalarca baktım evir çevir hiç bir iz yok bazı kaybolan sayfalar yüzünden, basım evi bile yazmıyordu. Şu yazılanlara bakıyorum. Demin camdan bakarken aklıma gelen fıkra bana hissettirdikleri ve aynı Fıkradan çıkan Müthiş feraset örnekleri. Bir cevaptan yükselen geniş bir feyze ve kim bilir kaç aklı terbiye eden bir mekanizma olmuştu tek bir cevap. Sonra yukarda söylenen söz. HİÇKİMSE TEK BAŞINA KENDİSİ DEĞİLDİR. ve YİNE HİÇKİMSE TEKBAŞINA NE HERŞEYDİR NE DE HİÇBİR ŞEY. Sadece bunu sorgulasa insan içinden çıkamaz billahi yav. Sonra o ne demekti öyle.’Aşağılayan aşağılıktır. Aşağıladığından. Bu cümle beni yutacak kadar geniş. Geniş mi yoksa bana mı öyle geliyor. Ben kimi aşağıladım mesela. ıııııııııı. Hah mahallenin delisini sanırım. a.a.a.a.a.Sahi yavv. Onu kızdırdığımda beni kovar kaçarım. Ondan kaçacak kadar yüreksizim. Ve onun salya sümük küfürleri görenleri kimin üzerine güldürüyor acaba Onun mu Yoksa benim mi. Alın bir şey daha takıldı kafama.’Soru. Soranın zekâsını deşifre eden bir tılsım taşır.’Bakın buna bende inanıyorum bu kadar nefis ifade edeme semde her soru bende de bu intibayı bırakır. Hatta Mevlanalın da böyle bir sözü vardı sanırım.diye başlayıp devam eden. Deli gibi kendi kendime konuşmaya başladım. Üç vakte kadar sapıtırsam şaşmam. hihi. -Offff sanki her yanım tutulmuş.Biraz aşağı ineyim, biraz yukarı öküz hahahaha.Sahi bu kitap mucize gibi ya.Ne espri yaptım ama..Kendime Öküz dedim se de espri güzeldi...Hem yazarında dediği gibi oda bir can bende bir can. Ne var bunda. Evet evet ben değişiyor olmalıyım bu cümleler benim değil. -Hasan.haa saan.!! -efendim Anne -Çay yaptım gel beraber içelim. -Tamam, Anne geliyorum. Her şey hazır, bende bayağı hararetlenmişim. Kitap beni fena savuruyor sanırım. -Hasanım hayırdır canın mı yanıyor. -Yok, annem ağrım yok. Şu kitap okudukça beni bambaşka bir âleme taşıyor. -Konusu ne. -İnan anne anlamadım. Adı’ okuma sen zarar edersin’.yazarı belli değil basım evi belli değil. Konusu bana her geçen dakika daha bir ilginç geliyor. Ama okumakla kar mı zarar mı ediyorum onu da bilemiyorum. -Okuma oğlum o zaman. Gereksiz şeylerse yazarı bile yok dediğine göre tehlikeli olabilir. -Bomboş durmaktan daha gerekli, yatmak kadarda zararlı olmaz sanırım anne. Ama sana bir şey sorsam. -Buyur oğlum tabii. -Hani ben erkeğim ya. Nasıl desem babam beni severken Erkek oğlum benim der ya aslında ne demek ister. Erkek demekten kastı ne ki acaba. Sadece oğlum diye değil de ERKEK oğlum diye sever. -İlginç!? Hiç düşünmedim sözün gelişi sanırım bilmem???.. -Anne. Kaç yaşındasın. -Allah ömür verirse 47 ye gireceğim. bu ay. -Dedem hiç şaşırıp sana Erkek kızım benim dedi mi? -hahahahahahaaha ha ha. İlahi oğlum çay genzimden gelecek. Ha ha ha. -Neden desin ki Anladım ki annemle bu konuyu konuşmanın çokta anlamı yok. Zaten yüzüme garip garip bakıyor başka sorularda sorsam kafayı yediğimi düşünür hissi ile sustum çay içmeye devam ettik. Samet geldi sokaktan koşarak şeker tasından bir şeker aldı Annem ardından Çabuk banyoya elini ayağını tertemiz yıka diye seslendi. Artık aklım kitapta idi bir an önce onunla olmak vardı içimde. Tuhaf birde Sevgilime hissederdim bu hissi ben. En iyisi bardağı da alıp çıkayım. Zaten son bardağımdır daha fazla içemem. -Anne ben çayımı alıp odama çıkayım. -Sen bilirsin oğlum. Afiyet olsun. -Sağ ol anneciğim eline sağlık. Eveet yine baş, başayız kitap kardeş. Ama inan ki senden korkuyorum. Yok, yok Dövmenden değil içimi acıtmandan yine bir yerlerimi yıkmandan korkuyorum. Ama itiraf edeyim ki. Güzel cümleler kurmayı beceri, yorum sayende. Demin anneme cevap verirken belli etme semde şaşırdım.<-Bomboş durmaktan daha gerekli, yatmak kadarda zararlı olmaz >Bu cümleyi demin kurdum ve kendime hayran oldum. Hadi gel bakalım kucağıma ben yeni ufuklara açığım. Diyerek alıp oturdum yine.
YORUMLAR
Çok beğenerek okudum yazınızı, Nasreddin Hocanın kıvrak zekasına bayılırım zaten ama insanların başkalarının küçük düşürme olayı ne kadar acı, oysa ki kendileri küçülüyorlar değil mi... Anlamlı yazınız için tekrar kutlar, saygılarımı sunarım. Kaleminiz daim olsun.