tango
Ağlamak düğümlendi yine boğazımda. Ellerim buz kesti de temmuz sıcağında; ısıtacak bir başka el bulamadım yüreğime.
Yitirdiğim bir sızıdan başka umut vardı içimde. Çocuktum o zaman ve küçüklüğümde bile hırçın kaldı; bedenim karanlığın sarhoş sokaklarında… pervasız bir serçe gibi uçuvermek geldi de içimden; zalimden yapılmış birkaç kukla kırıverdi kanatlarımı. Bedenim biçare bekler oldu bir kahramandan bile kahraman…
Ben küçükken annem kokardı ekmek. İçtiğim suda bile babam vardı ve öyle güvendeydim ki; hiçbir kuvvet incitemezdi parçalarla dolu yüreğimi. Ama şimdi; gözyaşımı koruyacak kadar bile güvende hissetmiyorum kendimi. Aman Allah’ım; ben büyüyorum. Korkak ve yalnız… Neden sığınacak bir limanım yok sanki. Eller, diller, sözler ve hatta sizler kırdınız camdan hayallerimi de uzanmadı kollarım. Kızamadım kimseye, soramadım hesabını…
Bir fincan kahve, bir sigara… Oh değmeyin keyfime. Kırk yılı da benim olsun hatırı da. Gecenin rengine bakarken gözlerim; eladan da laciverte dönsün ne zararı var. Hıh; beğenmesin eller, sevmesin sinsi gözler de; değmesin dilleri benim minik dünyama…
Bir kadeh de kırmızı şarap olsun; parmaklarımın ucunda. Dem vurup da dünyaya rest çekerim bir an için belki. Naralar atarım da; olmayan bir yari çağırmaya; ses edenim olmaz… Kim bilir ansızın türkülerde rastlarım ona. Ah aşk; sen nelere kadirsin. Kimlere; ne sözler yazdırmışsın. Ferhat dağ delmiş; Tahir aşık olmuş Zühre’ye; Kays; Mecnun olmuş Leyla’ya… biz bulamıyoruz böylesine büyük, böylesine karşılıksız ve dünyalara bedel…
Bir sigara, bir fincan kahve ve bir kadeh kırmızı şarap… Eksik olan sadece bir dans…
FMÜ
YORUMLAR
Sevgili Mari, yazınız şiir gibi olmuş. Çok güzel
Beğerek okudum tebrikler
sevgilerimle