YEŞİL GEMİ
Yeşil tükeniyor… Bu nisan ayında da yeşilliklerden biraz daha uzak kalacağız. Renklerin en kucak açısı, en ana olanını maalesef kendi ellerimizle hala tüketmeye de devam ediyoruz. Bu faaliyetimize tüketim yerine katliam desek sanırım daha yerinde olur.
Taş ve beton yapıları kanserli hücreler gibi, bizlerin yardımı ile tüm yeşilliklerin üzerine yayılırken; insanlar hafta sonlarında kendilerini bu beton yapılar içersinde kurulan alış veriş merkezlerinin içersinde ki yalancı ışıklarla süslenmiş mağazalara, kafelere atıyorlar.
Ne kadar kötü! Hem bizler için hem de çocuklarımız için.
O alış veriş merkezlerinde gökyüzünden yoksunuz, kuşlardan uzağız, çiçeklerden ayrıyız, güneşten soğuk haldeyiz, aldığımız nefes dahi doğal yollardan değil. Hafta sonlarını bu alış veriş merkezlerinde geçirmek istemeyen ailelerse bir yudum yeşillik için kilometrelerce yol almak zorundalar.
Yeşilin sizler için anlamı nedir? Bilmiyorum ama benim için yeşil, sevgidir, barıştır, özgürlüktür, inanmaktır.
Bu topraklarda yeşilin tükenmesi demek; hayatın tükenmesi demektir. Lütfen hayatlarımızı tüketmeye devam etmeyelim. Benim özgürlüğümü, sevgimi, barışımı, inancımı tüketecekseniz, ben yapamam.
Hayır, ben bu beton ve taş yığınları içersinde yaşamam.
Ellerimi bir dua gibi gökyüzüne açıp, çığlıklar atarak yeşilliğe doğru koşmalıyım. Ben koştukça, gözlerimin içersinde büyüyerek yeşillik sınırsız bir derviş hali almalı sonra kendimi o yeşilliğin içersinde ki papatya tarlalarına sırt üstü atmalıyım. İki dudağımın arasına bir papatya alıp, gökyüzünün mavi şiirini okumalıyım, güneş gözlerimin içine girmeli, tenimi yakmalı, mavi şiirin koynunda uçan kuşların sesine su akmalı, o sularda yıkanmalıyım.
Beyaz bir kelebeğin peşine düşmeliyim, o kelebek götürmeli beni, yeşil öykülere –insan ve dünya sevgisine- beyaz gelinliğini giymiş olan bir badem ağacının en tepesine çıkıp, dünyanın tüm çocuklarını bu öykümüze çağırmalıyım en çok da Iraklı, Filistinli, Afganistanlı, Sudanlı, Somalili, Yemenli çocuklara duyurmalıyım sesimi, gelmeli hepsi, gelmeleri gerek; çünkü burada savaşlar, darbeler, tecavüzler, hırsızlıklar, kötülükler yok.
Eğer sesimi duyuyorsanız dünyanın tüm çocukları ve yüreklerinde hala, kimselere zarar vermeyecek bir çocuk taşıdığını düşünen büyükler. Tüm işlerinizi, telaşlarınızı, korkularınızı, bırakın ve gördüğünüz ilk bal arısının peşine takılın, o bal arıları sizleri çiçeklere götüreceklerdir, çiçekleri takip edin ve gördüğünüz her çiçekten bir tane alın. Bal arıları sizleri öykümüzün yanına getirdiğinde, kucaklarınızda demet demet toplanan çiçeklerden Nuh’un Gemisi yapalım.
Gemimizin yelkenlerine sevgimizle ‘’ Yaradanı severim, Yaradandan ötürü ‘’ yazalım sonra yeşillikler içersinde bir mavi deniz bulup, gemimizle O’na gidelim.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.