ULUS MALI
Temmuz ayının son günüydü.Ailece kendi otomobilimizle memleketimiz Şavşat’a
gidiyorduk.Hava çok sıcaktı.Arabanın içi ise fırın gibi yanıyordu.
Babam, sıcaktan bunaldıkça arabayı yıldırım gibi sürüyor.Arada bir de:
-Ah,bir Samsun’a can atsak!Karadeniz’in serin rüzgarına kaavuşsak rahatlıyaca-
ğız,diyordu.
Babam ,konuştukça terliyor.Terledikçe farkına varmadan arabanın hızını artırıyordu.
Bir virajı dönerken annem,babama:
-Yalçın sana ne oldu bugün? Arabayı çok hızlı sürüyorsun.Sen hiç böyle yapmazdın.
Baksana tabela da bile"HIZLI GİDEN ÖLÜME GİDER" yazıyor.Tatile giderken ailece bizi
mezaramı götürmek istiyorsun? Yavaş git lütfen! Ya bir dinlenme tesisinde,ya bir çeşme
başında ya da bir korulukta dur.Biraz dinlen biz de dinlenelim.Baksana çocuklar sırılsıklam
ter içinde kaldılar.
Babam arabanın hızını azalttı:
-Hızlı araba kullanıp sizi korkutmuşum.Hepinizden özür dilerim.Serpil,Ilgın,Cengiz,inanın ki hiç farkındak da değilim.Sıcak beni bunaltmış olacak.Ya
da köyümün menekşe kokan havasına,sümbül kokan bağına,buz gibi soğuk suyuna bir an
önce kavuşmak için hızlı araba kullanmış olabilirim.Bundan sonra böyle şey olmayacak.
Serpil,istersen bundan sonra arabayı sen kullan.Ben de iyice dinlenmiş olurum,dedi.
Birkaç kilometre daha gittikten sonra bir dinlence tesisinde durduk. Otomobilden
çıkmadan önce annem:
-Çocuklar çok terlisinz.Giysileriniz de sırılsıklam olmuş.Böylece dışarı çıkarsanız
hasta olursunuz.Önce giysilerinizi değiştirin,dedi.
Kardeşim ve ben giysilerimizi değiştirdik.Annem ve babam bir çam ağacının altındaki masada oturuyorlardı. Biz de yanlarına gittik.Garsonun getirdiği meyve sularını içiyor-
duk.Önümüzdeki yola yakın olan kulubenin arkasından taş sesleri gelmeye başladı.
-Tak! Tak tak! Tak taak taaak..!
-Fııss! Fıss,fıss ! Fıst fıst fıst ! Annem -Kızım şu kulubenin arkasından bak bakalım ne oluyor? Bana çocuklar taş atıyorlar
gibi geliyor.Biraz yüksekten atarlarsa başımıza düşer,dedi.
Ablam,kulubenin kenarına gidip geldi.
-Anneciğim!Beş on çocuk bir araya gelmiş.Bir kısmı trafik tabelalarına taş atıyor.
Bir kısmı telefon direklerinden düşürdükleri kırık fincanları tekrar kırıyorlar. Bir çocuk da telefon kabinini yumrukluyor,dedi.
Annem ile babam birbirlerinin yüzüne baktılar.Sonra da hızlıca yerlerinden kalkıp çocukların yanlarına gittiler.Babam:
-İyi günler çocuklar!Ne yapıyorsunuz böyle?Çocuklar konuşmaya başladılar:
-Şu tabelalara taş atıyoruz amca.
-Şu telefon direğindeki fincanlara nişan alıyoruz.
-Jetonumu yuttu bu makina amca.Onu çıkarmaya çalışıyorum.
Annem söze karıştı:
-Çocuklar,nişan aldığınız direkteki fincanların,trafik tabelalarının,telefon kabinleri-
nin ne işe yaradığını ,nasıl yapıldığını,kimin parasıyla alındığını biliyor musunuz?dedi.
-Biliyoruz teyze.
-Bilsek ne olacak ki?
-Ben bilmiyorum teyze1
Annem:
-Çocuklar!Telefon günümüzde en çok kullandığımız çok yaygın bir iletişim aracıdır.
Telefonla iletişim,kırdığınız bu direklerdeki fincanlar ve kabinler sayesinde olmaktadır. Taş atarak birini kırdınız,birini de deldiğiniz bu trafik işareti levhalarından biri tren
geçidini,biri de kavşağın olduğunu belirtmektedir.Her ikisini de kırdınız.Bir kaza olsa bu kazada mal ve can kaybı olursa sorumlusu siz olacaksınız.Bunları biliyor musunuz?dedi.
Babam:
-Çocuklar okula gidiyor musunuz?diye sordu.
-Birinci sınıfa gidiyorum amca.
-Üçüncü sınıfta okuyorum.
-İkinci sınıfta okuyorum dayı.
-Dördüncü sınıfta okuyorum.amca.
Babam, çocukları yanına çağırdı.Garsona,çocuklara meyve suyu getirmesini
söyledi.Çocuklar, meyve sularını içerken babam dedi ki:
-Çocuklar!Okul,çeşme,telefon kabinleri,telefon direkleri,trafik levhaları,yollar,köprüler,müzeler vn.ulusun ortak malıdır.Ulusun ortak malı olan her şey
benim,babanızın,annenizin,dayınızın,amcanızın,teyzenizin,komşunuzun verdiği vergilerle
yapılır ve alınır.Ulus malı demek devlet malı demektir.Devletin,ulusun malına zarar vermek
kend malımıza zarar vermektir.Ulusa ait olan malları da kendi malımız gibi özenle kullanma-
lı ve korumalıyız.
Sizler okuyan akıllı ve bilgili çocuklarsınız.Bir daha ulus ve devlet malına zarar ver-
meyeceğinize inanıyorum.
Çocuklar hep bir ağızdan:
-Yaptığımız davranışların hatalı olduğunu anladık.Sizlerden ve tüm ulusumuzdan,bü-
yüklerimizden özür diliyoruz.Söz veriyoruz.Bir daha ulus malına zarar vermeyeceğiz.
Zarar verenleri de uyaracağız.
Annem ve babam,çocukların bu sözleri nedeniyle çok mutlu oldular.Babam onlara
birer meyve suyu daha söyledi.Onlar meyve sularını içerken,hoşça kalın diyerek otomo-
bilimize bindik.Sürücü koltuğuna annem oturdu. Çok güzel bir yolculuktan sonra köyümüz
Veliköy’e vardık.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.