- 573 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
İzzetli İnsan İzzet Şahin'e Özgürlük
Türkiye’nin İsrail ile artık bu saatten sonra hiçbir zaman “yeniden” cici(m) günlere dönmesinin imkânı kalmadığına göre ilişkilerini en düşük düzeyde değil;Ya derhal kesme yoluna gitmelidir ya da uzun süre askıya almalıdır.
MOSSAD’ın ihanetlerine, alçaklıklarına göz yumduğu sürece, taviz verildiği sürece daha çok kötü şeylerin olabileceğini (y)etkili olan her kes anlamalıdır.
Aslında konuyu detaylı işlediğim ve oldukça hacimli olan yazımın yayımlanmasında sakınca görüldü. Ben de konuyu farklı bir formatta dile getirmeye çalışıyorum.
Türkiye bu saatten sonra ne yaparsa yapsın İsrail “ONE MINUTE” ‘kazığını’ unutmayacak ve her fırsatta bunun gereği olan (tedhiş eylemlerine varıncaya kadar) çirkinliklerini gösterecektir. Bunu ortalama akla sahip herkesin bileceğini unutmamamız gerekir.
Birilerine bakılırsa “ben iki ülke arasında savaş çıksın istiyormuşum”. Şartlar ne olursa olsun asla istemediğimiz insan kanının dökülmesidir. Ama ne var ki insanlık tarihinde savaşlar da kaçınılmaz olmuştur. Ben İsrail ile savaşalım arzusunda değilim, olsam da kim dinler beni? Ancak İsrail’in daha doğrusu MOSSAD’ın anlayacağı bir dil var ve o dili kullanmazsanız söyleyecekleriniz hiçbir zaman hiçbir şekilde işe yaramayacaktır.
Son olarak Gazze konvoyu yola çıkmak üzereyken (başka tutukluları şimdilik yazmayacağım ama) İHH temsilcisi değerli kardeş ve aziz dost İzzet ŞAHİN’in sadece Gazze halkına yardım amaçlı Gazze dönüşü “terörist kuruluşlarla irtibat” gerekçesiyle tutuklanması ve mahkemeye çıkarılmaması oldukça düşündürücüdür. (Y)etkililer sevgili İzzet ŞAHİN ‘in kim olduğunu çok iyi biliyorlar. Türkiye’nin itibarlı vakfı olan İHH elemanı olan bir kişi için reva görülen bu aşağılık tutum kabul edilebilir bir şey değil. Bu durum devlet olarak her yola başvurarak çoktan sonuç alan ciddi girişimlerde bulunmamızı gerektirmiyor muydu?
Ne yapıldı?
Ne(yi) bekliyoruz?
Ve neden bekliyoruz? İnanılır gibi değil…
İzzet kardeşimin saygıdeğer eşleri konuyu işlememizi istedi;
Aziz kardeşim “anneler gününde” senin gibi aziz bir annenin feryadını asla göz ardı etmeyeceğiz. Senin gibi “aziz anneler” bu durumlarda asla ye’se kapılmazlar. Unutma ki” HEPİMİZ İZZET ŞAHİN’iz” ve senin kardeşlerin başka yerlerde de tutuklanıp esarete mahkûm edildiler. Onlar onurlu davranıp teslim alınmadıkları için gözaltına alınırlar ancak. Sen daha ne sevgi ve barış “meltem”leri estireceksin. Unutma insanlık mücadelesi, onur mücadelesi her zaman bedel istemiştir ve mükâfatı da pek büyük olmuştur. İzzet kardeşim sağ salim sana ve çocuklarına geri dönecektir bu böyle biline. Ancak bu uğurda kimin ne yaptığı ve ne yapmadığının hesabı da elbette ki görülecektir. Değerli ve aziz dost Hakan ALBAYRAK’ın dediği gibi “bu İHH yardımlarını sabote etmek için yapılmıştır”. Bunu çok iyi biliyoruz ve diyoruz ki;
Muhterem Kadriye ŞAHİN bacım! sen tasalanma ve mahzun olma. Başın hep dik, alnın ak (olsun). Çocuklarına bu onurlu duruşu öğretmeye devam etmelisin ve asla yılmamalısın. Bizler izzeti esas alan İzzet kardeşimizle ölümüne beraberiz. Her zaman ve her yerde bu böyle olacak.
Ve de;
Hiçbir güç bizim Filistin halkına desteğimizi engelleyemez ve bu neye mal olur ise olsun ebediyen devam edecektir. Birileri yapmaz ise tek başımıza kalır yine desteği sağlarız.
Sen tıpkı şimdi cumhurbaşkanı olan Sayın Abdullah GÜL’ün 27 Nisan e-muhtırası gecesi bir dosta “ailem size emanet” dediği gibi “dost”lara emanetsin. Ama asla yılmadan İzzet kardeşimizin dönüşü için hazırlıklarına başlayabilirsin. Unutma kardeşim;
“sabaha en yakın vakit gecenin en karanlık olan vaktidir”.
Sabah(lar)da buluşacağız.
Selam sana ve aziz eşine…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.