Karınca Kararınca Felsefe
Yağmur düştü toprağa. Karıncanın gözü yaşlandı ama açıldı da. Uzunca bir tarihin tam ortasında hiçliği düşündü karınca. Karınca kararınca bir yolun tam ortası, biraz çekingen çokça da deli bir hükümranlıktı bu. Şehirler kurmuşlardı, kabileler, çadırlar, kuleler, zindanlar… Daha neler neler yapmışlardı boşluğa. Tutunmak, bir diğeri olmamak, hep büyümek ve kendin kalmak. Karınca bunları da düşündü, gözü yaşlıydı, toprak ıslanıyordu durmadan. Aydınlığı ve karanlığı anlayamıyordu. Aynı anda kalamayışlarına hayıflanıyordu, merak ediyordu huzmesini karanlığın. İç içe birkaç güneş hayal ediyordu ve birkaç gece. Dallanmış, budaklanmış bir gölgesi de olsaydı hele zamanın. Altına şöyle uzansaydı dost karıncalar. Sevgili karıncalar sevişselerdi utana sıkıla.
İlk hangi karınca utanmıştı acaba?.. İlk hırsız karınca kimdi?..
İlk şiiri hangi atası yazmıştı ya da ilk şarabı hangisi içmişti ay ışığında. Koşmayı, gülmeyi, hazzı, acıyı, nefreti ve daha birçoğunu da düşündü. Beynini düşündü karınca ülkesinin. O çok farklıymış gibi anlatılan ama aslında hep benzer medeniyetler kurmuş beyinleri. Yüreğin ve aklın kesiştiği o ilk karıncayı aklına getirdi. Hangisini seçmişti, neyi seçmişti de böyle olmuştu her şey. Yanlışa yanlış, doğruya doğru diyen o ilk karıncayı düşündü ardından. Ne çok karınca vardı düşünecek, ne çok…
Bir adım attı tarihinin tam ortasından karınca. İleri mi geri mi bilinmez ama artık zamanı oynatmıştı, bir kere daha canlandı saati, uzunca yıllar nefes nefese koşacaktı. Hayrete düştü karınca, ne çok renk vardı böyle, ne çok taş… Kanatlar, kollar, yollar. Yüksek kahkahalar işitti, sessiz iç çekişler. Feryadın yamacına zevkin sırtına düştü kimi zaman. Kimi zaman insan rüyalarına. Kitaplar da vardı karıncaları anlatan, ne çok yalanla doluydular. Mutlu muydu karıncalar?.. (-mu?..)
Devasa bir yapının karşısında durdu karınca, heybetlice bir bakışla bakıyordu yelkovan, akrebini sergiliyordu karıncaya gururla. Toprağa yaslandı karınca, geldiği ve gideceği yolları düşündü bir an. Gitmenin ve gelmenin büyüttüğü takvimleri düşündü. Rüyalarını düşündü düşlerinden türeyen. İlk karıncayı ve son karıncayı düşündü istemeden. Sahi nerdeydi acaba son karınca?.. (İlk karıncanın heybesinde mi?..)
Güneş bakışlarını dağlara vurdu, karınca yavaşça uyudu.