- 730 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
GİDERSEM GELMEM, KALIRSAM GİTMEM!..
Çocukluğumda böylesi bir söylemim vardı, bu yaşımda hâlâ, aile büyüklerinin sağ kalan ikisi o halimi anımsayıp, o tekerlemeyi söyler ve gülerler.
Babaannemlere her gidişimde uyurdum. Kalkmak da zor gelirdi uykunun en tatlı yerinde; “Hadi kalk gidiyoruz” dediklerinde, “Gidersem bir daha gelmem” derdim. “E kal o zaman” derlerdi, “Kalırsam bir daha gitmem” derdim ve yenik düşerdim uykuya. Ardından, “Uyu madem, biz gidiyoruz” derlerdi, “Uyursam bir daha uyanmam” derdim, bu defa daha sabırsız ve sert, “Uyan o zaman” derlerdi, “Uyanırsam, uyumam bir daha” derdim ve böyle her önerilerine karşıt bir söylemle sabırlarını taşırışımın hırsıyla da babam kucaklayıp götürürdü beni. İlgi isteği miydi, kucakta taşınma isteğinin kaprisi mi bilemem. Ama Baykal’ın bu olayı o günlerime ve o anıma götürdü beni ve her aklıma gelişindeki gibi güldüm yine kendime.
Ama Baykal’ın olayında üzülmek (ağlamak) için de, sevinmek (gülmek)için de çok erken!
Ben herkesten kuşkuluyum, hiç kimseye konduramıyorum!
Her şey mümkün, herkes pek çok neden ve beklentiyle böyle bir yola başvurmuş olabilir, ama gerçekten var olup bunca zaman saklanarak uygun zaman kollanışla, ama düzmece bir kasetle ve yeni. Bilemiyoruz henüz gerçeği. Lakin gerçek olan şu ki; Baykal’ın gidişi en çok kime yarar’ın yanıtlarında gerçek! Yarayacak da çok kişi olduğundan, gerçek ortaya çıkana kadar herkes kuşkum dâhilinde ve hiç kimseye konduramayacağım.
Evet, özel yaşama bu denli girilip, kayıtla deşifre edilmesi çok yanlış ve çirkin, lakin siyasilerin özenli olmaları gerekir ve de aileleri dışında özel yaşamları olamaz bu nevi! Her yanlarıyla düzgün bir görüntü çizmek ve düzgün yaşamak zorundadırlar; madem milleti temsilen oradalar, her konuda doğru ve dürüst olmak zorundalar! Bunu söylemekle, olay doğrudur demek istemiyorum, pek konduramıyorum da, ama kuşkum da var ki bunu da kendisi yarattı. Ağzını doldura doldura, “Ben böyle bir şey yapmadım, kanıtlarım, erkekçe çıksın karşıma iddia sahibi, kanıtlayabiliyorsa kanıtlasın, o zaman ben değil partiyi, ülkemi terk ederim” demeliydi, ama suskun kaldı, “Yapmadım” demedi, sonra da sadece komplo deyip durdu.
Bu olayın ortaya çıktığı an daha, gözüm o kürsüde her haksızlıkta, her yanlışta aslan kesilip, avaz avaz hesap soran Baykal’ı aradı, ama o bu konuda suskun kaldı…
İstifasını da böyle sakin değil, daha dik, daha kendinden emin, daha kükrek vermeliydi. Doğrusu öyle bir Baykal aradı gözlerim ve de çok şaşırdım, hele de Fetullah’a teşekkürüyle… Şaka gibi geldi!..
Söz konusu hanıma gelince, o da konuşmayacağım demek ve saklanmakla yetindi… Aile içinde halledeceklerini söyledi, sadece sıradan bir vatandaşın ailevi sorunuymuş gibi, milleti hiçe sayarak, partililerini, oy vermişlerini umursamayarak!..
Bana böyle bir iddiada bulunacaklar, yıkarım ortalığı avaz avaz, kıyametler kopartırım ve o meclisi de başlarına yıkarım. Masaya vurup yumruğumu hesap sorarım. Hiçbir yere de gitmem kendimden eminsem, süt dökmüş kedi gibi mıyıl mıyıl konuşmam, hele de her ne sebeple olursa olsun, Fetullah’a teşekkür etmem. Zaten daha öncesinde, karşı çıktığım çarşaflılara rozet de takmamış olurdum!
Hele de hanımsam; Allah muhafaza, yıkardım ortalığı, parçalar, oyardım gözlerini suçsuzsam, sakladığım bir şeyler yoksa, aileme falan da bırakmam.
Ben AKP kaynaklı olduğuna da pek inanamıyorum, bunun altında çok daha başka oyunlar var gibi geliyor, pek çok şey ihtimal dâhilinde. O nedenle, kesin hükümle, şu ya da şunlar yaptı, şunun için yaptı veya olay doğrudur, yanlıştır diye kesin bir hüküm vermeyip, beklemeyi tercih ediyorum şimdilik. Pek çok kuşku uyandırır görünüm sergilenmekte çünkü!
Açıklamasının da anında daha, döner mi, dönmez mi soruları başladı ve dönmeli, döner, dönecektir çoğunluk isteğiyle dendi.
Güldüm…
Bir zamanlar da gitmişti; “Helal olsun, onurlu adammış, tüm siyasilere örnek olsun” demiştim ve yücelmişti gözümde.
Döndü ve bitti…
Madem döndü, madem soyundu bu göreve tekrar iyi ya da kötü…
Haklıysa gitmemeliydi, gittiyse de dönmemeli.
Çocuk oyuncağı değil bu işler!!!
p.r.alkan
YORUMLAR
Ben ne suretle olursa olsun.Bir devlet büyüğüne bu tarz bir saldırıyı her cephesi ile kınıyorum.Şeriat yanlısı bir insanım.Baykalı siyasetçi olarak ne beğenir nede severim.Ben olayı irdelerken Türkiye Cumhuriyeti şartlarında Şaşırılacak bir şey görmüyorum.Sayın Baykal 'bir erkekle basılsa'Tamam rezalet olurdu.Bir hanımla şu yada bu şekilde birlikte olmanın Ümumi ev işleten bir devlette neden bu kadar tepki aldığınıda anlamış değilim.Ve şuna yürekten inanıyorum.Bilinsin bilinmesin.Allah korkusunun yerleşemediği her yürek bunu defaatle yapmıştır.Böyle bir şeyi gündeme taşımak Haber yapmak değil ancak ALÇAKLIK olarak ifade edilebilir.Bir zamanlar Müslüm gündüz ve Ali kalkancı ile linç girişimi vardı şimdi tersi var.Ne farkı var bunun ondan.Sinek hangi tabağa düştü diye bakılmaz SİNEK DÜŞER YEMEK MUNDAR OLUR.Gündemimize sinek düşmüştür.bence olay bukadar basit.Çiynenen yüreğimizdir Linç edilense birlik ve beraberliğimiz.Bence KUŞA BAKMAYIN artık çocuk olmayalım.Aldatılan eş düşünsün bu bizi pek bağlamasın ne olur.Sevgi ve selam.
ABDullah GÜL Eşiyle evlendiğinde eşi 15 yaşındaymış, duydum şoka girdim inanmadım araştırdım baktımki gerçekten 15 yaşındaymış Hayrunisa Hanım. 18 yaş altı çocuk sayılıyor değil mi? Bir çocukla ilişkiye girmiş bir Cumhurbaşkanımız varken kim ne yapsa inanırım.
İnsanların partileri ve şahısları bir kenara bırakıp bu memleket etrafında bütünleşmeleri gerekiyor.
hırsızın hiç mi suçu yok....utanmasalar milletten özür bekleyecekler...zaten yapılanlar sadece gündeme geldi...ahlak dersi verenlerde kendilerinin kaçamağı olanlar....GİTMEZ GİTMEZ KORKMA... partide BAŞKA ADAM YOK...ÇARE YOK..gitsede gelsede değişen bir şey yok arsız bunlar elaleme çamur atarlar kendilerine ne oluyor dersen bile anayasa mahkemesine verirler...