UMUT YOLCULARI
Yeni bir sorunla karşılaşmak için çok fazla beklemeye gerek yok ki.... Sorun zaten daima vardır. Biz sadece zaman zaman bir yerlere sakladığımız üzüntülerimizi,isteklerimizi,umutlarımızı zaman içinde yakalayamayınca zamanı gelince bunları yaşarız. Biz umut yolcuları değil miyiz sanki? Kimi zaman dağlarda,kimi zaman vahalarda,kimi zaman da yemyeşil bir ormanda,bazen de bir şehir bir kasaba,bir köyde. Ama illaki sonu olan yollarda. Yolları sever kimileri,kimileri de mecburdur kat etmeye. Ve dudağından eksik etmediği sigarasıyla kederlenir yollarda...O yollarda özlem vardır,tükenmeyen yorgunluklar,hayatın yalnızlığı vardır... Bir iç geçirse de yoktur çaresi...Yol almak zorundadır,o da bir umut yolcusudur...Bitmeyen umutlarıyla dağları aşar . Varacağı nokta da yol bitti sansa da ,gene yollar vardır önünde, başka yollar... Bir gün kasabada ki güzel sevgilisine doya doya sarılabileceği günün umudunu taşır gönlünde. Bu umutla aşar yolları... Radyodan çalan sevda yüklü türküler bile umudunu kırmaz... Yolun sonunun umudunu yitirdiği gün olacağını öyle iyi bilir ki,korkar bundan da garip bir çelişkiyle.... Hep bir çelişki değil midir yaşanan hayat,umut yolcuları da bir çeşit hayat yolcuları değil midir? Bir zaman bir yerde buluşuluruz umudunu taşımazlar mı sanki? Hasret acı da olsa insana haz vermiyor mu zaman zaman? Bir şeyleri özlemek umut etmek değil mi?
Böyle şeyleri insan her zaman yaşasa da çoğu zaman farkına varmadan gönlünde bir yerlere atmaz mı? Neden birileri hep birilerine mecbur hisseder kendini ? Hayatın içindeki insanlar gibi dışında olanlar da var mı? Hayır! Herkes hayat denilen bu oyunu oynamaya mecbur. Kimi zaman yenilse de,kazanmak umudu yaşamı yaşanır kılar. Hayal kırıklıkları olsa da,yaşayanabilir güzellikleri umut ederek yaşamak kolay olur. Belki yaşam mecburiyetine katlanma gücünü artıran en önemli etken. İşte umut böylesi bir reçete. Hayatın reçetesi...Hayatın içindeki yolların katlanabilirliğini artıran bir kaynak. Lakin bazen bu reçetenin tedavi edemediği yolcular , Artık umudunun son demine yaklaşmış,hayattan kopmuş,gerçekten yaşamayı istemeyen insanlar...Hatta elinde bir şansı olsa hayatına kendi eliyle son verebilecek cesareti yüreğinin en derin yerlerinde hisseden insanlar... Hatta çok yüksek yerlerden kendini aşağı boşluğa bırakmayı göze alabilen hayatın umutsuz yolcuları... onlar için umutlar tükenmiş,güzellikler yerini çirkinliklere,sahtekar ilişkilere,menfaat karşılığı bekleyen dostluklara,yürekten sevemeyen sevgiliye bırakmıştır. Nedir daha beklenen.yiten giden bunca umuttan sonra. Artık yol sonu gelmeli diyenler. Yaşamak için bir sebebi olmayanlar, bunlarda hayatın umutsuz yolcuları. İşte bunlardan bazıları yüreklilik diye düşündükleri hayatı bitirme yetkilerini kullanarak kendilerini o korkunç boşluğa atarlar. Ve işte yolun sonunu kendileri getirmiştir. Oysaki can çıkmayan bedenden umut kesilir mi?
Hayat tüm olan olumsuz şartlara rağmen yaşanmalı... insanlar bunun için var ve olacak. Kaybedilenler karşılığında mücadele bir yürek işi , her vuruşunda yeni bir güne merhaba diyebilecek kadar hızlı olmalı... Kimi zaman yaşanan tüm sorunlar aslında gerçekten her zaman var ,biz sadece umutlarımızla bu sorunları bir köşelere saklarız... Yeri geldiğinde çıkarır kullanır sonra yeni umutlarla tekrar köşesine gizleriz. Önemli olan sevgiyle yaşayan bir yürek taşımak değil mi? Sevgi bir güç değil mi? Bazen nefret devreye girdiğinde bir an unutmaz mıyız sevgiyi? Sevgiyi unuttuğumuzda da güçsüz ve aciz olmaz mıyız? Hayatında başarıya alışık zirve de olduğunu düşünen çok insan yok mudur mutsuz? Yalnız ,paylaşacak bir kalbi olmayan, ve herşeyini realiteye gömmüş tek başına kalan bir yürek... Gücün sadece başarıda olduğunu düşünen ama aslında hiçbir şeyi başaramayan aciz yürekler yok mudur? Sevgiyi yaşamak cesaretini bile bulamayan zavallı zirve insanlar! Aslında bilmezler ki, bir gün o çok sevdikleri zirve de tek başına çok fazla üşüyecekler. İşte bir umut yolcusunun daha belki de umutsuzluğunun başladığı zirve. Zirve den yukarıda, bir umudun olmadığı nokta da sevmek için geç kalan yürekler.
Yıldızlar kadar uzak görünen yılları bir çırpıda yaşayan yürekler, aslında sanırlar ki o zaman ,onlardan yana, ama asla onlardan yana değildir. Yaşanması gereken hiçbir şey daha zaman var diye ertelenmemeli, çünkü aslında hiç bir şey için çok fazla vaktimiz yok...Bir kumar oynarsanız zamanla, yenilecek olan bellidir. Lakin insan öyle acizdir ki ,oynar bu kumarı bile bile...
Umut ve sevgi yüreklerdeki yerini aldığı sürece yenilmez bir güç taşır hayat. O zaman daha kolay yollar aşılır,yokuşlar yormaz, fırtınalar yıldırmaz,bilinir ki güneşin olduğu yemyeşil ormanların yanından da geçer bu yol, bilinir ki zaman öylesi acımasızdır ki ,bu zalim ve hızla tükenen zamanı en iyi sevgi ve umut tüketir. İşte bu yüzdendir ki, insan bir umut yolcusudur ve bu umudu besleyen de sevgidir. Ve bilinmelidir ki her zaman korkmak lazım yitirmekten. Sevgiyi ve umudu yitirmekten. Ve elbette sabırla ekmek lazım hayatın tohumlarını. Yürekten filizlenirken, yaşama sevgiyle sarılmayı unutmamalı. Bir şeylerden öte bir yerlerden öte bir yaşam yürekte yaşanandır... Yürek işi zor iştir,ama keyiflidir. Hadi kolay gele hayatın umut yolcuları...Zirve, yürekteki sevgi ve umuttur. Sabırla beslenir. Zaman ise olgunlaştırır.
Umut yolcularına yürekten sevgi ve selam olsun.
Mirage