BİR ŞEY SORABİLİR MİYİM?
BİR ŞEY SORABİLİR MİYİM?
Bu hayat sahnesinde sensizliği neden ben oynamak zorundayım? Neden tüm acıklı gözlere maruz kalan darağacındaki o masum yürek benim kaderim? Sensizliği sen yanımdayken yaşamakta neyin nesi? Hayatın melankolik esprisine maruz kalmak benim seçimim değildi ki. Aynı iklimlerde çiçek açamaz mıydık? Ey sevgili! Kaybolamaz mıydım gözlerinde? Bulup bulup tekrar kaybedemez miydim kendimi? Kaygan zeminde vals yapar gibiyim. Tenimde sensizliğin kokusu, dilimde yenilginin getirdiği tatsızlık. Kaybettim ben bu aşk oyununu. Ha düştüm ha düşeceğim. Sana doğru attığım her adım biraz daha uzaklaştırıyor seni benden. Attığım her kulaçta yeni bir boğulma tehlikesi geçiriyorum. Şimdi canım acıyor görmüyor musun? Gözlerimde çığlıklarım su olup geçir yanaklarımdan. Neden sevdiği için ölen Mecnun benim kaderim?
Çok iyisin. Bu iyiliğin yüzünden söküp atamadım adını kalbimden. Alıp başımı gidemedim. Ayak uyduramadım göçmen kuşlara. Bir neden bulamadım seni böyle delice sevmemek için. Neden melek olmaya soyundun ki sevgili? Senin kanatların hiç olmadı ki. Ben o cennetine hiç giremedim ki. Neden musallat taşına yatırılan o diri beden benim kaderim? Ben hatıralarımdan sıyrılamadım ki. Ölümü hiç bu kadar büyük bir özlemle beklememiştim.
Günlerce yalvardım tanrıma. Bildiğim tüm duaları tekrar tekrar okudum. Yardım et ey tanrım. Canım acıyor. Ondan kaçtıkça, yanında oldukça, bu yalnızlıkta kayboldukça, gözlerinde kayboldukça… Canım acıyor. Çekip al beni bu azaptan. Her gün tükenişimi izlemek, acizliğimle göz göze gelmek diri diri toprağa gömülmek gibi zaten. Kalbim çaresiz ve isyankâr.
Biraz kötü olamaz mıydın sanki. Bir gün olsun kıramaz mıydın beni? Bir çatlakta sen yaratamaz mıydın kalbimde? Yalnızlığımın nedeni olamaz mıydın? Şimdi hüzün hâkim olmuş el ele geçtiğimiz Arnavut kaldırımlarına. Kalmamış boğazın o romantik havası. Şiirlerimde tek tema yalnızlık olmuş. Çözemedim ben kalbimi. Sanki bir türlü anlayamadığım Fars dili edebiyatı. Kurtulamadım ayaklarımdaki zincirlerden, düşemedim yollarına. Sustum, günlerce konuşmadım kendimle, tek bir kelime dahi etmeden seyrettim sensizliği. Düşündüm saatlerce. Bir neden aradım ölebilmek için. Ama yok ne ölmek için bir nedenim var nede yaşamak için. En büyük acı nerede olduğunu bilememekmiş aslında. Kime ait olduğunu bilememekmiş. Sahi kime aidim ben? Hangi başıboş yağmur yüklü bulut benim kaderim? İçimde durmadan çalınan bir melodi gibi geliyor hıçkırıklarım. Sanki Onur Akın söylüyor; Asi ve mavi…
Sevda değildi benimkisi. Tutkuydu, bağlılıktı, adanmışlıktı, hayattan feragat edip cennete yönelişti. Her sözün bir sonraki şiirimin ilham kaynağıydı. Her gözyaşın kaderime yönelttiğim isyan naralarıydı. Şimdi sesim kısıldı, takati kalmadı kalbimin bir gelecek kavgasına daha girmeye. Önümü görebilmek için çaktığım her kibrit çöpünde bir parmağımı yaktım ben. Şimdi yaralıyım, tıpkı üstünde sallanan bir sandalı kalmamış deniz gibi durgunum, tüm yaprakları dökülmüş bir ağaç gibi solgunum. Neden karşılıksız bir sevgiye sürgün edilen kırgın kalp benim kaderim? Neden soğuktan titreyerek sabahı bekleyen bir köpek yavrusu benim bedenim? Hala alışmadım mı bir gazete parçası bulup soğuk kaldırımları ev belleyerek ısınmaya? Neden kaybettiği umutlarına rağmen hatıraları uğruna yaşama direnen yürek benim yüreğim?
akin çkrn.