BESTAMİ YAZGAN ÜSTAT VE SABIR TÜRKÜSÜ İSİMLİ ESERİ
“Bir damlası düşse deryalar taşar,
Senin sevgin bize yeter Allah’ım!
Muhabbet dalgası çağları aşar,
Senin sevgin bize yeter Allah’ım!
Rahmetinle bahar gelir âleme,
Hayretinden bir hâl olur kaleme,
Sevincinden kanatlanır kelime,
Senin sevgin bize yeter Allah’ım!
Cennet bahçesinde gül eyle bizi,
Aşkınla şakıyan dil eyle bizi,
Keremine lâyık kul eyle bizi,
Senin sevgin bize yeter Allah’ım!
Yüce Mevlâ’m, hâlimizi bilirsin,
Biz yürüsek Sen koşarak gelirsin,
Has kulların arasına alırsın,
Senin sevgin bize yeter Allah’ım!” diyerek yazan, isyanın imana kafa tuttuğu, yerden alçakların kanımızı emerek doyduğu ve yeni alçaklıklar için doğrulduğu; medenî denilen fakat gerçekte madenî özellikler taşıyan bir çağda; gönül ve ömür toprağımızı saf şiir sularıyla sulayan, kuşluk vakitlerinin kuşlu ve kuğulu saatlerinde bazen ağlayarak, bazen de haykırarak sanat güvercinlerimizi yemleyen hakkıyla usta bir şairdir Bestami Yazgan ağabeyimiz.
Bulanık ve bunalmış düşüncelerimizi demleyen, titizlikle temizleyen bir gönül adamı, bir yürek kahramanıdır; yakaladığı her gözlü ve riyasız güzellikleri imbiklerden damıtarak, binbir eleklerden eleyerek gülistanımıza buyuran has şiir üstadıdır.
Gönül ikliminin güler yüzlü, gümüş renkli güllerini, gülücüklerini gönlümüze fideleyen, okuyucuya aşkı, ahlakı, ahreti, adaleti, fazileti armağan eyleyen, rahmet yüklü bulutlardan yüreğimize bereket sağan şiir beyidir yürekli ustamız.
“İslâm’ın has gülleri,
Selam olsun sizlere.
Hakk’ın velî kulları,
Selam olsun sizlere.
Ehl-i Beyt ışıkları
Fetheder ufukları.
Peygamber âşıkları,
Selam olsun sizlere.
İslâm’da nurlaşanlar,
Sünnette birleşenler,
Ey nefsini aşanlar,
Selam olsun sizlere.
Namaza duran dizler,
Zekatı veren özler,
Kâbe’yi gören gözler,
Selam olsun sizlere.
Yolumuz Ehl-i Sünnet,
Gayemiz Hakk’a hizmet
Diyen şerefli ümmet
Selam olsun sizlere.
‘İlk söz’ üzre duranlar,
Şefaâte erenler,
Şol cenneti görenler
Selam olsun sizlere...” gibi yürek okuntularıyla güzel gündüzlere gürül gürül akan pınarlar sunan; elde demir asa, demir çarıkla sanat, edebiyat ve şiir yamaçlarını hiçbir zaman yorulmadan azimle, aşkla tırmanan; yıllar öncesinden uyanan ve biziz yıllardır hiçbir karşılık beklemeden, hiçbir şer mihraktan korkmadan uyaran kule nöbetçisidir Sayın Yazgan.
Ecdattan bize miras kalmış altı abit, zahit ve şehitlerle, üstü abidelerle dolu olan bu mukaddes toprakların yetiştirdiği bu yağız ve yanık sesin, gönül bahçelerinin gönülsüz sözcüsünü tanıyanlar; ana yoldan sapmadan, ara sokaklara yönelmeden her zaman “kökü mâzide âti” olarak kaldığını, millî değerlerin mihveri etrafında gelişerek geleceğe koştuğunu, kursağına hiçbir zaman haram lokma almadığına, dış eksenli hiçbir şer rüzgâra uymadığını çok iyi bilirler. Şiir gülşenini tarihimizden, töremizden, millî zevklerimizden, eskimez, pörsümez yenimizden derlediği çiçeklere yeşerten, yürek okuntularıyla yüreklerimizi güzelleştiren, gerektiğinde imanla, gürleyerek, gerektiğinde ta yürekten gülerek yücelerden yüreklere süzülen; kitabı da, kalemi de her zaman kıbleye dönük olan şairimizin Sabır Türküsü isimli kitabı da anlamlı ve hayranlıklarımızı kökleştiren bir güzellikte olur elbette.
Sabır Türküsü’nde som ahenkten abide, millî sanat zevkimizin nakışı, oyası dilimizi anlatan; beş bin yılık tarihimizi ara sıra ney içliğinde, çoğu zaman da mehter marşı diriliğinde, dinçliğinde dinleten; gönüller sultanı derviş ve ermiş Yunus’umuzu, sefer için akça otağlar kuran korkusuz Dede Korkut’umuzu çağlar öncesinden çağımıza anlatan, aktaran; en önemlisi de şefaatte şahlar şahı, zamanın ve bütün zamanların yüz akı, kalbimizde her zaman canlı duran cananımız Hz. Muhammet (s.a.s) Efendimizi yüreğimize mühürleyen yürekliliktir, bu doruklarda durmaya ve her zaman yeni doruklara tırmanmaya bilenmiş şiir beyi.
Şiirin, sanatın etik ve estetik özelliklerinden, güzelliklerinde; din, dil, tarih, millet ve memleket havasından daha çok günübirlik ve köksüz kırıntınlar taşıyan kuruntu ve gürültülere kurban eylendiği bir ortamda; yeni umutlarla açan bir kar çiçeğidir Sabır Türküsü. Günümüzün özü çürümüş, kalbi ve kafası köksüzlüklere aldanmış, manevî payandaları dağılmış, hayâsı ve mayasının Hakk’a ve halka dönük projektörleri sönmüş insanına “yeter artık diril ve doğrul” ihtarıdır, Sabır Türküsü.
“Her gece özlemin yağdı gönlüme,
Yıldızlar gözyaşı sağdı gönlüme,
Sevgin güneş gibi doğdu gönlüme,
Muhabbetle dolup taştım ey Resûl,
Bir ömür peşinden koştum ey Resûl!
Hüzünlü dağların hâli kalmadı,
Nehirlerin hiç mecali kalmadı,
Dünyanın tutacak dalı kalmadı,
Kur’an’ın yoluna düştüm ey Resûl,
Bir ömür peşinden koştum ey Resûl!
Hicran ateşiyle yanıp kavruldum,
Sarı çölde kumlar gibi savruldum,
Gül dalına tutunarak doğruldum,
Aşkınla çağları aştım ey Resûl,
Bir ömür peşinden koştum ey Resûl!
Adına hayrandır sema ve zemin,
Selat Sana, selam Sana El’emin.
Mevlâ’mızın “Rahmetenli’l âlemin”
Muştusuyla öyle taştım ey Resûl,
Bir ömür peşinden koştum ey Resûl!
Hasretinle yüreğimi dağladım,
Kâbe’yle diz dize verip ağladım,
Senin gül yüzüne ümit bağladım,
Ne yanıldım ne de şaştım ey Resûl,
Bir ömür peşinden koştum ey Resûl!” deyip “ Diyar-ı İslam’da birlik olmalı / Kardeş kardeşiyle birlik olmalı “ ikazını kafalara yerleştiren böyle gayretli ve halis niyetli insanlar anlaşılarak okunmalıdır. Hazla niyazla yayınlayan, sonsuz bir aşkla, şevkle gayret gösteren, millî sanat ocaklarından hiçbir zaman sönmeyen müjdeler tütmesi için çalışan bu yaşayan alp ereni ve bu çatal yürekli, çelik bilekli serdengeçtinin Sabır Türküsü’nü inanç tezgâhında şevkle dokumalıyız.
Eğer güzel sabahların nazlı şafaklarına yağmur gibi yağalım; ısının, ışığın ve umudun çağlayanıyla öksüzlerin, yetimlerin üzerine bir güneş gibi doğalım, her zaman çağdaş kalan çağlar öncesinin imanı ve ilahi emriyle coşalım, son hızla koşalım; bütün imkânsızlıklara, bütün insafsızlıklara rağmen haksızlıklar karşısında çelikten örülmüş bir set gibi karşı duralım diyorsak bunu başarmak zorundayız.
Kurbağa diliyle konuşanlara, yalancı ve yabancı iklimlerin bulanık sularına koşanlara karşı Bestami Yazgan üstadımızın yürek seslerine kulak uzatarak Sabır Türküleri’nin zafer türkülerine dönüştürülmesi dileği ile “Tek Sermaye Yüreğimdir” isimli şiiriyle yazımızı noktalıyoruz.
Şöyle diyor şiir üstadı:
“Sevgi dolu çiçek çiçek,
Tek sermayem yüreğimdir.
Bütün dünyaya yetecek,
Tek sermayem yüreğimdir.
Sevgi yurdunda mülküm var,
İçinde sırça köşküm var,
Gönül dolusu aşkım var,
Tek sermayem yüreğimdir.
Sevgi sofrası kurulsun,
Tüm cihana duyurulsun,
İsteyen gelsin, buyursun,
Tek sermayem yüreğimdir.
Maldan olsam bile fakir,
Rabb’im Sana sonsuz şükür,
Bilmeyenler görsün hakir,
Tek sermayem yüreğimdir.”
Saygılar, şiiri şiir, sözü söz olan Bestami Yazgan üstadımıza.
Fazıl KUL
YORUMLAR
Değerli dost Fazıl bey sizi kutluyorum.
Değerli abeyimiz üsdaımız şairimiz gönül dustumuz Besatmi Beyi ne güzel anlatmışsın.
Sayın üstadımı yakından görmek bana nasip olmuştu. Kendisini çok sever çok sayarım.
Çok mütevazı çok candan. Hele telefondan bizi kırmayıp telefon şiir okuması verya kulamlarımı hala çınlatıyor desem yalan olamaz.
Çok sağalsun var olsun. Üsta kalem.
Benim için, Bestami Yazgan Beyle tanışmak arıcalıktır.
Kalemine kuvvet tebrikler
ÇAĞRI SU tarafından 5/11/2010 11:34:13 AM zamanında düzenlenmiştir.
Bulanık ve bunalmış düşüncelerimizi demleyen, titizlikle temizleyen bir gönül adamı, bir yürek kahramanıdır; yakaladığı her gözlü ve riyasız güzellikleri imbiklerden damıtarak, binbir eleklerden eleyerek gülistanımıza buyuran has şiir üstadıdır.
Gönül ikliminin güler yüzlü, gümüş renkli güllerini, gülücüklerini gönlümüze fideleyen, okuyucuya aşkı, ahlakı, ahreti, adaleti, fazileti armağan eyleyen, rahmet yüklü bulutlardan yüreğimize bereket sağan şiir beyidir yürekli ustamız.
ÇOK DOĞRU YAZMIŞSINIZ SAYIN FAZIL KUL.
BESTAMİ BEY HEM ADAM GİBİ ADAM HEM DE ŞAİR GİBİ ŞAİRDİR.
MİLLİ DUYGULARI, İNSANİ DUYGULARI HARİKA BİR ŞEKİLDE SESLENDİRİR ŞİİRLERİNDE.
YÜREĞİ İNSAN SEVGİSİYLE, İSLAM SEVGİSİYLE, TÜRKİYE SEVDASI İLE DOLUDUR.
ONU OKUMAK GERÇEKTEN DE ÇOK GÜZEL.
TEBRİKLER USTAYA.
TEŞEKKÜRLER USTAYI USTACA ANLATAN SAYIN FAZIL KUL BEYE.