- 1754 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
İLİM GİZLİ BİR HAZİNE Mİ?..
İnsan yaratılışında cahil olarak mı yaratılmıştır diye düşünülebilir. Oysaki hayır. Çünkü, onun yaratılışıyla birlikte kendisine akıl, mantık, düşünme, bilgi, kabiliyet, beceri, yetenek, azim, haya, edep, ar, namus vb. gibi… sayılmayacak kadar çok değerli donatılar yüklenerek süslenmiştir. İlim de onun asil benliğine gizli bir hazine olarak yüklenmiştir.
Her türlü donanımı mükemmel olan insanın, cahillikten kurtulup bilgeliğe ulaşması için, kendisine ışık tutacak olan ilimle meşgul olması, olmazsa olmazlardan olduğu da apaçık bir gerçektir. İnsan, ilimle uğraşıp araştırmalar yapabilmesi için, bunun anahtarı olan aklını çok iyi kullanmalıdır, insan olmanın şeref ve haysiyetini zirveye taşımasını da başarmalıdır.
Kendisinde erişilmez ve keşfedilemez güç bulunan insana, bu (ilmin gizli hazine) gücünü keşfedip nasıl kullanacağını da yükleyen tarafından kullandırıldığını da düşünmemek elde değildir. Aksini iddia etmek neyi değiştirir. Yada iddia edilirse gerçekler değişir mi?
İlim iç içe örülmüş gizemli bir gizli hazinedir. Onunla ilgilenip, inceleyecekte aklı sayesinde sadece insandır. İlimle ne kadar ilgilenilirse, o da o ölçüde derinleşir, genişler, büyür, çoğalır, artar ve gelişir. İlmin ilkini bilmek zor olduğu kadar, sonunu keşfetmekte o derece zordur. Onunla ne kadar uğraşılırsa, o da o ölçüde ve o nispette ortaya çıkar, yaygınlaşır, herkes tarafından öğrenilir, bilinir. Piyasaya sunulduğunda ise, ondan bütün insanlık yararlanır.
Kâinatın gizemli sırları, insanı çepeçevre kuşatmıştır. İçinde yaşadığı dünyasında ise bir yolculuk hareketinin seyrinin devam ettiğini insan sezmiştir. O da ister istemez insanı ilimle uğraşmaya kendisini ve çevresini tanımaya zorlamıştır. İlim sayesinde olacak ki, insanlık zamanına göre de gelişmeyi ve kalkınmayı da başarmıştır. Buluşlarına ara vermeden yenilerini eklemeyi ihmal etmeyen insan, ilmin sonsuzluğunu görmüş ve boş durmamıştır. İlmin sayesinde bilinmeyen kıtaları, okyanusları, gezegenleri ve uzayı… keşfetmiş, mütemadiyen bilinmeyenleri keşfedip ortaya çıkarmaya çalışmaktadır…
Kâinatta bir yolculuk seyrinin olduğunu, bu yolculuk seyrinde (akışında) yer alan insan nereden gelip, nereye gittiğini her zaman merak etmiştir, etmektedir ve edecektir de. Ölümlü yaratılmanın ölümsüzlüğünü de yakalayabilmek için, sonsuz ve amansız çaba sarf etmektedir. Bunun içinde fizik ötesi alemleri de keşfetmeye çalışmaktadır. Bu alandaki çalışmalarının sonuçlarını da insanlık merakla takip etmekte ve neticesini de sabırsızlıkla beklemektedir. Fakat görünen o ki, her geçen gün ölümsüzlüğün olamayacağını da kavrayan insan, ölümün gerekliliğine boyun eğmekten başka çarenin olmadığını da bilmektedir.
Her işin, her oluşumun bir başı bir sonu vardır. Örneğin; sabah olur akşam olur. Canlılar doğar, büyür yok olur. İşinize gidersiniz gelirsiniz. Okullar açılır kapanır. Savaşlar başlatılır bitirilir… vs... vs… İşte bu tüm olayların her birisinin birer ilim sayesinde oluştuğunu anlamak zor olmasa gerek. Buradan hareketle denebilir ki, her olgunun, her hareketin birer ilim sayesinde oluşmakta olduğu bilinmektedir. Örneği çoğaltılabilecek tüm bu oluşan olguların bir kısmı gerçek ilim sahibinin belirlediği sayesinde kendiliğinden oluşurken, bir kısmı da insana verilen akıl sayesinde planlanıp programlanması sonucunda oluşmaktadır.
Her insan ,her aile ve her okul ayrı ayrı birer bilim yuvasıdır. İçinde yaşadığımız kainat ise, hem insanı, hem aileyi ve hem de okulu içerisinde barındıran en büyük ilim yuvasıdır. İlim yuvalarına sahip çıkmak herkesin (insanlığın) görevidir… İlim sayesinde insanlık, her geçen gün bir adım daha ileriye gitmeyi her zaman başarmıştır.
Konuşan ve düşünen insan, ilmi araştırmalar sonucunda; resimden yazıya, tekerden kağnıya, karasabandan traktöre, balondan uçağa, saldan gemiye, deriden kumaşa, baruttan bombaya, mancınıktan füzeye, çıradan elektriğe, dumandan telefona, radyodan televizyona, daktilodan bilgisayara… ve bunların sonucunda da internete ulaşmıştır. Böylece kocaman bilinen dünya ve dünyada olup bitenleri evlere taşımayı başarmıştır.
Buradan da anlaşılmaktadır ki, ilmi araştırmalarda her tez, her buluş, düşünceyi kanatlandırıp yükseklere çıkararak zirveyi oluştururken, aynı zamanda da düşüncenin ufkunu zorlayıp yeni yeni fikirlerin önünü açmayı tetiklemektedir. Aynı zamanda ilim, bilim sayesinde aklın sınırlarını zorlayarak gerçekleri ortaya çıkartan ve sonrada onları çoğaltıp desteleyerek, onları tek tek kırpan bir olgunun yatağıdır denilebilir.
Görünen o ki, insanlık isterse çok çalışıp çabalayıp ilim sayesinde dünyayı güzelleştirip süsleyerek yaşanabilir mükemmel bir abide-i saray haline getirir, ya da ilmi şer alanda kullanarak içinde yaşadığı dünyasını yaşanamaz bir viraneye dönüştürür… Tabiri caizse insanlık içinde yaşadığı dünyasını ilmi sayesinde ya güllük gülistanlık, ya da çöplük, dikenlik yapar.
İşte neticede görülüyor ki, ilim gizli bir hazinedir. Ne mutlu ilimle meşgul olup, kendini bilip, ilmi hakkıyla yad edip, insanlık âlemine sunanlara… Yine bin teşekkürler olsun dünyayı çöplük dikenlik ve virane olmaktan kurtararak, güllük gülistanlık haline getirenlere…
Cemalettin GÜRPINAR
YORUMLAR
İnsan yaratıldığında hz Adem a.s herşey öğretilmiştir.İlim sadece yitik saklı hazinedir.Tıpkı bazan gördüklerimizi biz hatırlıyoruz deriz.Hatırlayan ruhumuzdur..Bir kişiyi görseniz sanki yüzyıllar öncesinden tanır gibiyim denir oysa o kişiyi gören tanıyan ruhlar alemindeki ilk anlardır..Saklıdır zaman mekan belli olduğunda çoğu bilğiler açığa çıkar..Anlamlı güzeldi yazınız Allah razı olsun abi..Selam ve dua ile..
Buradan da anlaşılmaktadır ki, ilmi araştırmalarda her tez, her buluş, düşünceyi kanatlandırıp yükseklere çıkararak zirveyi oluştururken, aynı zamanda da düşüncenin ufkunu zorlayıp yeni yeni fikirlerin önünü açmayı tetiklemektedir. Aynı zamanda ilim, bilim sayesinde aklın sınırlarını zorlayarak gerçekleri ortaya çıkartan ve sonrada onları çoğaltıp desteleyerek, onları tek tek kırpan bir olgunun yatağıdır denilebilir.
Görünen o ki, insanlık isterse çok çalışıp çabalayıp ilim sayesinde dünyayı güzelleştirip süsleyerek yaşanabilir mükemmel bir abide-i saray haline getirir, ya da ilmi şer alanda kullanarak içinde yaşadığı dünyasını yaşanamaz bir viraneye dönüştürür… Tabiri caizse insanlık içinde yaşadığı dünyasını ilmi sayesinde ya güllük gülistanlık, ya da çöplük, dikenlik yapar.
İşte neticede görülüyor ki, ilim gizli bir hazinedir. Ne mutlu ilimle meşgul olup, kendini bilip, ilmi hakkıyla yad edip, insanlık âlemine sunanlara… Yine bin teşekkürler olsun dünyayı çöplük dikenlik ve virane olmaktan kurtararak, güllük gülistanlık haline getirenlere…
Cemalettin GÜRPINAR
Gayet güzel bir yazı okudum.
Felsefi ama bilime önem veren anlayış. İçerisinde haklı ve çok güzel tespitler var.
Şekil yönünden de güzel. Akıcı.
Tebrikler.
Selamlar.
CemalettinGÜRPINAR
Bu konu benim kanayan yaramdır. İlim maalesef ülkemde yetim. İlme ilim olarak hakikat-i ilahiye giden yolun mebdesi; fakat ilme ilim gözüyle bakan yok. İlim, kendi aşık bir alim bulursa hazinelerini ve güzelliklerini sunar. Evet, sizin gibi ilme teveccüh edip onu ihya etmeye çalışan çok az insan var. Şimdiye kadar en farklı, ufku ile eylemi bütünleşmiş bir insan potresi var şu an gönlümde.
Sizin gibi insanlara çok ihtiyacımız var.
sevgi ve selamlarımla
CemalettinGÜRPINAR
İlim ilim bilmektir.
İlim kendin bilmektir.
Kendini bilenlerin yazması ne de güzel oluyor.
Teşekkürler sayın yazar.
Kolay değil bu yazıyı yazabilmek.
CemalettinGÜRPINAR
Saygılar sunarım.
İşte neticede görülüyor ki, ilim gizli bir hazinedir. Ne mutlu ilimle meşgul olup, kendini bilip, ilmi hakkıyla yad edip, insanlık âlemine sunanlara… Yine bin teşekkürler olsun dünyayı çöplük dikenlik ve virane olmaktan kurtararak, güllük gülistanlık haline getirenlere…
ALLAH RAZI OLSUN İLİM YOLUNDA ÇALIŞANLARA.
ALLAH RAZI OLSUN BU İLMİ YAZAN YÜREKTEN.
CemalettinGÜRPINAR
Yaımızı okumuşsunuz size teşekürlerimi sunuyor sevgi ve saygılarımı en kalbi duygularımla sunuyorum.
Sizden de ALLAL razı olsun.
CemalettinGÜRPINAR
Yazımızı okumuşsunuz size teşekürlerimi sunuyor sevgi ve saygılarımı en kalbi duygularımla sunuyorum.
Sizden de ALLAH razı olsun.
Not: İlk cevabımdaki yazım hatalarımdan dolayı yeniledim.
İlim konusunda etkin ve yetkin bir kalem olduğunu ispatlayan Sayın Cemalettin Gürpınar beyi tebrik ediyorum.
İlim konuusnda olanı, olmaıs gerekeni o kadar güzel anlatmış ki...
Bize sadece bu güzel yazıyı birkaç kere okuyup anlamaya çalışmak düşer.
Teşekkürler Hocam.
Tebrikler.
CemalettinGÜRPINAR
SAYGILARIMLA
Ellerinize sağlık. Yazınızı okurken o kadar şey geç tiki aklımdan buraya her şeyi sığdırmam mümkün değil. Lise mezunu 46 yaşında bir insan olarak ilme karşı söz edecek durumda olma samda. İnsan sıfatı ile yazmadan geçemedim. Sanırım. İlim ya da ilimler gayet açık ve sarih bir şekilde yeryüzüne saçılmış, insan denen mahlûk’u BİLGİ denen açlığa MERAK ile çeken yemler sadece. Bilgiye ulaşırken aşındırdığımız ilimler bir gaye ye hizmet etmiyorsa İLİM KİRLİLİK. ÂLİM İSE KİRLENMEK ten ibaret bir şeydir. Bu güne kadar edinilen bilginin tarihsel süreci bana ilim'in doğru olduğu tez ini göstermiyor. İlim İlkel iken doymayı telkin ederken. İlerledikce İNSAN olabilmek yerine, kuşatma, sahip olma, israf kapılarını ardına kadar açmış. İlimden önce mayalanmamış GAYE boşluğu yüzünden ilim en güzel katliamların annesi olmuştur. Evet, verdiğiniz İNTERNET sayesinde de yine ocaklar sönmeye devam ediyor. Her şeyin aslında araç olduğu bir âlemde. Amacı prof. Doç dekan gibi etiketlere kilitleyen ilim ilim olma vasfına haiz değildir ve olamazda. Oğlum her şey olursunda ADAM olamazsın vurgusu bunadır bilinen kıssada.Bence ilimden ziyade gaye merkezli bir yazı kaleme alın.Falcı bile ilim ehlidir.Dünyada kardeşlik tesis etmek uğruna her yeni buluşu insan üzerinde tahakküm adına kullanarak milyonları öldüren ilim.asla bilgiye ulaşamamış bir zahmetten ibarettir.Yine yazınızdan hareketle.Dünyayı mamur etmek adına didinen her ilim erbabına saygı ile eğilirken.İlmi kendi zaferine alet edinen her zalim için YAŞASIN AZRAİL diyerek noktalıyorum.İlham olan yazınıza teşekkür
CemalettinGÜRPINAR
Yazıyı okuduğunuzu ve yorumundan analdım. Yorum yazdığınızdan daolayı size teşekkürlerimi sunuyorum. Kalemiz daim olsun. Kalemine kuvvet.
Saygı, sevgi ve muhabbtlerimle...
Efenim İLİM gizli değil 'YİTİK' bir hazinedir ve haritası ortadadır.
"Siz bildiğinile âmel edin, ben bilmediğinizin teminatıyım" der yüce yaradan.
Dediğinize tamamen katılmamakla beraber yazınızı beğendim.
Hüdâvendigâr Mevlâna'nın dediği gibi " sen hazine üstünde oturan dilenci gibisin"
ve kutsî hadiste yine yüce yaradan "ben ilmi isteyen herkese veririm" der ya,
ve ilk emirde "kadın - erkek hepimize" emrolunan ilim âyan beyan ortadadır...
Elbette "GÖRENE," yoksa "KÖRE NE!"
Son olarak, 'bilmez ki sorsun, sorsa bilir, sormaz ki bilsin, bilse sorar..."
Bâkş selamlarımla
NMD
CemalettinGÜRPINAR
Hüdâvendigâr Mevlâna'nın dediği gibi " sen hazine üstünde oturan dilenci gibisin"
ve kutsî hadiste yine yüce yaradan "ben ilmi isteyen herkese veririm" der ya,
ve ilk emirde "kadın - erkek hepimize" emrolunan ilim âyan beyan ortadadır... Doğrudur
İşte bizde emrolunan ilimle "YİTİK" olanı değil, mevcut olanı arayıp bulunmasını, ortaya konmasını ve dünyayı ilim sayesinde dikenlik değil, güllük gülistanlık yapılamasını vurgulamaya çalıştık.
En derin saygı, sevgi ve muhabbetlerimle...
Her insan ,her aile ve her okul ayrı ayrı birer bilim yuvasıdır. İçinde yaşadığımız kainat ise, hem insanı, hem aileyi ve hem de okulu içerisinde barındıran en büyük ilim yuvasıdır. İlim yuvalarına sahip çıkmak herkesin (insanlığın) görevidir… İlim sayesinde insanlık, her geçen gün bir adım daha ileriye gitmeyi her zaman başarmıştır.
Konuşan ve düşünen insan, ilmi araştırmalar sonucunda; resimden yazıya, tekerden kağnıya, karasabandan traktöre, balondan uçağa, saldan gemiye, deriden kumaşa, baruttan bombaya, mancınıktan füzeye, çıradan elektriğe, dumandan telefona, radyodan televizyona, daktilodan bilgisayara… ve bunların sonucunda da internete ulaşmıştır. Böylece kocaman bilinen dünya ve dünyada olup bitenleri evlere taşımayı başarmıştır.
Buradan da anlaşılmaktadır ki, ilmi araştırmalarda her tez, her buluş, düşünceyi kanatlandırıp yükseklere çıkararak zirveyi oluştururken, aynı zamanda da düşüncenin ufkunu zorlayıp yeni yeni fikirlerin önünü açmayı tetiklemektedir. Aynı zamanda ilim, bilim sayesinde aklın sınırlarını zorlayarak gerçekleri ortaya çıkartan ve sonrada onları çoğaltıp desteleyerek, onları tek tek kırpan bir olgunun yatağıdır denilebilir.
Görünen o ki, insanlık isterse çok çalışıp çabalayıp ilim sayesinde dünyayı güzelleştirip süsleyerek yaşanabilir mükemmel bir abide-i saray haline getirir, ya da ilmi şer alanda kullanarak içinde yaşadığı dünyasını yaşanamaz bir viraneye dönüştürür… Tabiri caizse insanlık içinde yaşadığı dünyasını ilmi sayesinde ya güllük gülistanlık, ya da çöplük, dikenlik yapar.
BU KALEM USTA.
BU ESER GÜZEL.
TEBRİKLER.
CemalettinGÜRPINAR
CemalettinGÜRPINAR
Yazıya gösterdiğiniz tevvecühünüzden dolayı size teşekürlerimi sunarım.
Saygılarımla.