- 596 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
HANGİ İSLAM-3
Terim olarak, eskilerde hep din kavramı kullanılır. Bu kavram, o zamanın sınıflar arası çatışmada kullanılan bir kavramıdır. Açıkçası o zamanki din kavramının bugünkü karşılığı politik kavramdır. En son peygamber Hz. Muhammed olur. Ve peygamberlik Muhammed’le son bulur. İlginç bir olay ki bu dönem, savaşların hüküm sürdüğü dönemdir! Bir yandan savaşlar, bir yandan açlık ve yoksulluk had safhaya ulaşır. Diğer yandan da Grek felsefesinin etkinliği söz konusudur. Gerçi dinle felsefe iç içe gelişir. Ama filozof kavramının yerine Peygamber kavramı kullanılır. Yani her toplumsal değişimden sonra yeni kavramların kullanıldığı söz konusudur. Peygamber kavramından sonra da Veli kavramı kullanılır. Veli kavramından sonra artık daha değişik kavramlar kullanılır. Seyyid, Şeyh, Şerif vs..vs..gibi terimler süreç içinde değişime uğrar. Daha sonra Profesör, Doçent vs.. vs.. gibi kavramlar veya sıfatlar kullanılır. Eskiden mezhep vardı. Ama bu kavramın yerine günümüzde parti kavramı kullanılır. İşte bu kavram ve sıfatlar, her toplumsal ve sosyal yenilik olduğunda değişimlere uğradığı görülmektedir. Bununla birlikte toplumsal ve sosyal değişimlerin olması da söz konusudur. Dikkat edilirse günümüzde bile tüm bu kavramlar halen kullanılmaktadır. Ayrıca bütün felsefeler de iç içe olup halen çatışma halindedirler. Açıkça metafizik felsefik görüşün bağrında Marks ve Engels yeni bir felsefik akım başlatır. Toplumlar arasında emek-sermaye doğrultusunda sınıfsal çatışmayı gündeme getirirler.
Günümüz medyasında, dolaylı ve dolaysız yollardan bazı kesimler, islam dinini eleştirmeleri de ilginçtir. Örneğin, terim olarak "devrimci" söyleminden kaçınıp sadece bunu "terörist" söylemiyle özdeşleştirmek, gene hakim sınıfın bir taktiğidir. Egemen sınıf hatta şunu ısrarla sürdürür. "Artık sosyalist ve komünist devir kapandı. Şimdi yeni bir devir başladı", deyip bu yeni devire de yeni bir terim bulur. Küreselleşme, globalleşme, perestroika ve dünyalaşma gibi terimler kullanmaya başlar. Açıkça egemenler, her döneme uygun yeni bir kavram ve bir felsefik akım yaratıp günümüze kadar devam ettirir. Peygamber, kendisini son Peygamber olarak ilan etmesi ve Kur’an’ın da son kitap olduğunu ilan etmesi çok düşündürücüdür. Kanımca bu da artık medeniyetin ve felsefenin ilerlemesine bağlı bir şeydir. Yani eski çağın kapandığına dair bir işaret ve bir delil olabilir.
Şunu görmekte yarar var. İnsanlık için savaşan, kendine insanım diyen her birey, artık şunu kavraması gerekir. İnsanlığı bu vahşi güruhlardan kurtarmak için tek bir amaç söz konusudur. Kendini yaralayan bu koca devi devirmek için, insanlığı kurtarmak için, birlik ve beraberlik temelinde ileri insanlığın birleşmesi gerekir. Artık bu, bir temel görev haline gelir. Yani komünistlerin ve müslümanların, hırıstiyanların velhasıl bütün ezilen dünya halklarının ortak düşüncesi ve hedefi aynıdır. Fakat bunu görmeyecek kadar, anlamıyacak kadar siyasi körlük ve cahillikler de diz boyudur! Ne yazık ki Cenab-ı Hak, bunların da artık gözlerini kör etmiş. Bunlar da henüz kendi nefislerini tamamen öldürmezler. Kişisel çıkar ve menfaat sürekli ön plandadır. İnsandaki sömürme fitneliği hep ön planda olur. Bu sebepledir ki günümüzde artık bunu idrak etmemek bile en büyük bir eksikliktir.
Günümüzde islamı kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak isteyenler, hatta kullananlar da vardır. İslamı anlamak için onun ustası Peygamber’i de iyi anlamak ve incelemek gerekir.
Hasan DAL
24 Mart 2001
Hangi Islâm
YORUMLAR
İslam 1, İslam 2 ve İslam 3, yazıları müşterek cevaptır.
Sayın hasan bey , insani diğer varlıklardan ayıran en büyük özellik akıldır. Akıl yolu ile bazı değerleri farkedebilir. İnsan düşünen bir varlık olduğu için hem yaşadığı zamanın ve hemde ölüm sonrasını düşünür. Tabiki ölüm sonrası bilgiler ilahi kaynaklı olup peygamberler ve kendilerine verilen kitaplardaki bilgilere dayanmaktadır. Yaratacı kainati yarattığı gibi bu kainattla insanıda yaratmıştır. Hatta kuranda ' Doğrusu biz insanı en güzel biçimde yarattık' 95/4 mealinde ayeti kerime vardır. İnsan diğer varlıklar gibi değildir. Hem şeytani vasıf olan nefis ve hemde meleki vasıf olan iman ile mücehhezdir. İnsanın yaratılış gayesi Allaha ibadet etmektir.
Bu açılıştan sonra rahatlıkla diyebilirizki insan oğlu daima kainat ve yaratıcı hakkında düşünmüş bazen aklıyla doğruları bulmaya çalışmıssada bunu becerememiş ve o engin derya içinde yok olup gitmiştir. İnsanlığın babası olarak yaratıldığına inandığımız Hz.Adem'den , Hz.Muhammed'e kadar insanlık hiçbiran olsun inançsız kalmamaları için Allah tarafından devamlı peygamberler ve günün şartlarına göre mücize veyahutta kitablarla desteklenmiştir.Materyalist felsefenin aksine inanan insanlar Allah'ın varlığını başlangış olarak kabul ettiğinden kainata bakış açıları daha sağlam ve daha mantıklıdır. Çünkü Bilgiler en sağlam kaynaktan alınmaktadır. Kuran 1400 yıl önce inmesine rağmen hala mana vermekte zorlandığımız ayetler mevcuttur.
Örneğin: Kainatın devamlı genişlediğine dair , daha düne kadar hiçbir bilim adamı bilmezken bu husus kuranda mevcuttur. Öldükten sonra tekrar dirilme hususunda Allahu teala özellikle parmak uçlarına varıncaya kadar aynen dirilteceğinden bahsediyor. Parmak izindeki sır herhalde son bir iki asırdır farkedilmiştir. Ve buna benzer nice nice ayetler.
Dini kendi çıkarları için istismar eden dalkuvukların bulunması , dini inançlarımızı sarsmamalıdır. Bilakis dinin gerçeklerini heryerde anlatmalıyızki, bunu bir geçim kaynağına dönüştürenlere fırsat vermeyelim. Yoksa dinin asıl amacı burjuvanın sömürü çarkını devam ettirmek için uydurdukları dersek bu tamamen yanlış olur sonu sapıklığa götürür. Eğer ahiret inancı bir kişide yoksa niçin çalıp, çırpmasınki, niçin soyup soğana çevirmesinki. Bakın bu duyguları frenleyen iç mekanizma olmadıktan sonra adam başı bir polis dikseniz bile özlediğiniz dünyayı kuramazsınız.
Selamlarımla.
abdurr tarafından 5/9/2010 2:50:34 PM zamanında düzenlenmiştir.
abdurr tarafından 5/9/2010 2:51:49 PM zamanında düzenlenmiştir.
hasandal62
sayfamda yaptığın olumlu yorumun için teşekkür ederim.