- 580 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
ÇOCUĞUMUZU TANIMAK İSTİYOR MUYUZ?
Çocuğumuzu tanımak istiyor muyuz? Bunun için bir çaba içerisine girip gayret gösteriyor muyuz? Çocuğumuza iyi bir eğitim vermek için işe önce çocuğu tanımakla başlamalıyız. Çocuğumuzun davranışlarını iyi gözlemleyebilirsek, doğru kararlar verebilir ve bu kararları en güzel bir şekilde yapma şansımız doğar.
Çocuk psikolojisi, gelişim psikolojisi, öğretim teknik ve metotları ve sağlık gelişimi konularında uzman kişi ve kaynaklardan yararlanmalıyız. İyi bir gözlemi olmayan anne-babaların çocuklarını tanıması kolay değildir. Çocuğumuzu tanıyamadığımızdan doğru kararlar alamayacak, yanlış uygulamalar yaparak istediğimiz sonuca ulaşamamış olacağız.
Çocuğumuzun hoşlandığı ve hoşlanmadığı, sevdiği ve korktuğu şeyleri bilmemiz gerekir. Elimizin altında kaynak kitaplarımız olmalı, çocuğumuzun arkadaş ve oyun seçimini gözlemlemeliyiz. Çocuğumuzun ne zaman, hangi davranışlara kızacağını heyecanlanacağını ve panik yapacağını, ne zaman sevinip mutlu olacağını bilmeliyiz. Çocuğumuzun para harcaması, çalışmaları ve zamanı nasıl değerlendirdiğini dikkatle izlemeliyiz. Çocuğumuzun huyunu, davranışlarını tespit ettikten sonra problemler kolayca çözülecektir.
Çocuğumuzun en mutlu olduğu yer hiç şüphesiz ki ailesinin yanıdır. Ailenin sıcaklığı, annenin şefkati, babanın sevgisi, kardeşlerinin desteği ile çocuk mutlu olacaktır. En olumsuz aile yine de ailesizlikten iyidir. Problemler de olsa bir çözüm yolu bulunacaktır, fakat aile olmazsa sorunlar yumağı olacak ve problemler artarak devam edecektir.
Toplumların huzuru, çocuklarımızın başarısı iyi bir insan, faydalı bir birey olması için aileye mutlak ihtiyaç vardır ve aile kurumu mutlaka desteklenmeli, bu konuda gerek devlet, gerekse toplum üzerine düşen görevi tam olarak yerine getirmelidir.
Aile fertleri birbirine karşı sevgi ve saygı duymalı, bu duygu yoğun bir şekilde yaşanmalıdır. Aile içerisinde anne-baba, dede ve ninelerin ayrı ayrı görevleri vardır. Annenin görevi en ağır ve en yorucu görevdir. Anne çocuk gelişimini çok iyi bilmeli, sevgi ve şefkat duygusu aşılamalı, çocuğu ile arkadaş olmalı, sabırlı ve hoşgörülü, koruyucu ve kollayıcı, çocuğuna çok yakın olup onu dinlemeli, davranışlarını desteklemeli ve cesaretlendirmelidir. Anne, çocuk sevgisinde ve şefkatinde anne, çocuğun eğitiminde de öğretmen olmalıdır.
Babanın görevine gelince; babalık bilgi, tecrübe, sabır ve sevgiye dayanır. Baba otoriter olmalı, yalnız bu otorite ne çok fazla, ne de çok az olmalıdır. Aşırı baskının çocuk gelişimini engellediği unutulmamalıdır. Babanın otoritesiyle çocuk hürriyetin değerini öğrenir. İyi bir baba çocuğuna sevgisini gösterirken, diğer taraftan da gerekli olan sertliği gösterir, bunun dozu önemlidir. Aynen bir ilaç gibi. Dozu kaçan sertlik fayda yerine zarar verir. Baba otoritesi fazla olursa, özellikle duygusal yapıda olan çocuklarda zararlı bir hale dönüşebilir. Çocuklar bu davranışları yıllar geçse de unutmaz, özellikle ergenlik döneminde tehlikeli bir hal alır. Baba çocuğunu iyi tanımalı, ilgi ve ihtiyaçlarını bilmeli, davranışlarını buna göre ayarlamalıdır. Zaman zaman çocuğun davranışlarıyla kendi çocukluk davranışlarını düşünerek hareket etmelidir. Baba çocuğu ile arkadaş gibi olmalı, onunla konuşmalı, gezmeli, sorularına cevap vermelidir. Dede ve ninelerin torunlarını çok sevdiklerini biliyoruz. Torunlar söz konusu olduğunda ne derler? “ Çocuk sermaye, torun kardır. ”
Torunlarımızı çocuklarımızdan daha çok severiz. Çocuğun eğitiminde dede ve ninenin torunlarıyla yakın teması arttıkça anne-babanın ağırlığı ve etkinliği azalmaktadır. Aile büyükleri torunları tarafından sürekli sevilmek ve ilgilerini canlı tutmak için koruyuculuklarını devam ettirirler. Çocuğun her istediklerini yerine getirmeleri, çocukları şımarık ve sorumsuz bir hale getirir.
Çocuk eğitiminde yetki öncelikle anne-babada olmalıdır. Gerektiği takdirde çocuğumuzun eğitimi ve terbiyesinde dede ve ninelerin biraz mesafeli olmaları, onları kırmadan ve incitmeden istenmelidir. Yani direksiyon anne babada olmalıdır. Dede ve nine anne-babayı destekleyici durumda olmalı, asla annelik babalık görevine soyunmamalıdır. Günümüz çocuk eğitiminin kendi zamanlarından farklı olduğu çocuğun anne-baba ile dede ve ninenin arasında kalınca kişiliğinin oluşamayacağı, kişiliklerinde de bozulmaların olabileceği onlara kibarca, incitmeden, kırmadan, tatlı dille anlatılırsa, kendi eğitim anlayışlarında ısrarlı olmayacaklardır.
Çocuklar aile hayatının süsüdür, ailenin neşesini artırır. Hayatımıza sorumluluk katar, birlik ve beraberliği perçinler. Aile hayatımız çocuklarımız için sürmüyor mu? Aileyi küçük bir okul olarak da görebiliriz. Bu okulun öğretmenleri anne ve babadır. Anne-baba hem öğretir, hem de öğrenirler. Çocuk aileye taze bir can ve heyecan getirir. Çocuk ailede huzur, mutluluk ve neşe kaynağıdır. Anne-baba büyüklerinden fikir almalı, onlara bilmediklerini sorarak tavsiyelerini almalıdır. Dede ve ninenin tecrübelerinden yararlanıp, onları mutlu ederek dede ve nine olmalarının keyfini tattırmalılar. Aile büyüklerinin çocukları için yapmış olduğu telkinleri saygı ile karşılanmalı, söyledikleri yararlı ise uygulanmalı, şayet yararlı değilse kırmadan, incitmeden geçiştirilmelidir.
6–12 yaşlar arası çocuğun dış dünyaya tamamen açıldığı dönemdir. Artık anne-babaya bağımlılıktan kurtulmaya başlamıştır. Soyut kavramların az da olsa anlaşılmaya başlama dönemidir. Çocuk bu yaşlarda hayâ ile gerçeği birbirinden ayırabilir, grup oyunlarına katılır. Cinsel kimlik kendini gösterir, sorumluluk alabilir. Ruhsal ve bedensel olarak sistemli bir eğitime hazır hale gelmiştir. Yetenekleri gelişmeye başlamıştır. Duygusal gelişim, zihinsel gelişimden öndedir. Çocukta sevgi ve bağlanma duygusu görülür, bu dönemde çocuğun kalbini kazanarak çok şey verilebilir.
YORUMLAR
Aile eğitimi ön plandadır annelere ise büyük görevler düşüyor.Geniş anlamıyla eğitim ve öğretim bireye, aileden bütün insanlığa ve evrene doğru yayılıp gelişen sevgi ve bilgiyi aktarır. Amaç, seven, sayan güvenli, bilgili, başarılı, verimli ve doyurucu bir yaşam sürecek kişiler yetiştirmektir
yüreğinize sağlık öğretmenler bizim baştacımızdır. Topluma hazırlayan ikinci ebeveyn öğretmenlerdir.
ilk egitim ailedir ..cocuk aileden aldığı temel degerleri yerine otutturmayı başarabilirse anne , gerisi kolaydır bunu işlemek te sizin gibi degerli ögretmenlerimizin ellerindedir..ama eger cocuk yedi yaşına kadar anne ve babadan hiç bir deger almadıysa ozaman işiniz dahada zor ögretmenim..Allah yardımcınız olsun..bütün yük sizde...Allah sizin gibi sevgi dolu ögretmenlerin sayısını artırsın.size yakışan konuları kaleme alıyorsunuz..yüreğinize sağlık..