- 2553 Okunma
- 47 Yorum
- 0 Beğeni
İHANET
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Leyla Hanımla Bülent Bey, tesadüfen karşılaşıp, birbirlerine âşık olmuşlardı. Bülent Bey, iyi bir işi, kariyer sahibi bir adamdı. Çevresinde herkes tarafından sevilir, sayılırdı. Üniversite yıllarında, ufak tefek flörtleri olmuştu; ama hiç biri Leyla Hanım’a duyduğu aşk gibi değildi.
Onsuz bir hayatı düşünemiyor, hayatının kadını, eşi olmasını istiyordu. Hiç düşünmeden evlenme teklifi etmişti. Leyla Hanım ise, Bülent Bey gibi değildi. Uçarı bir kelebek gibi daldan dala konmasını, arı gibi her çiçekten bal almasını seviyordu. Şimdiye kadar olan flörtlerinin içinde, Bülent Bey gibisine rastlamamış, evlenme teklifini kabul etmişti.
İlk iş olarak, telefonunu ve mail adresini değiştirip, geçmişiyle bütün bağını koparmak, yalnızca kocasıyla hem mutlu olmak, hem de mutlu etmek istiyordu. Yaptı da… Bülent Bey, işi gereği daha sık mesaiye kalır, Leyla hanım eve daha erken gelirdi. Bazen güzel yemekler yapar, bazen de yapmaz, kocası için en güzel kıyafetlerini giyer, en güzel makyajını yapar, O’nu kapıda karşılamaktan mutlu olurdu.
Böyle karşılanmak Bülent Bey’i de mutlu eder, mutluluğunun bozulmaması için Allah’a dua ederdi. Leyla Hanım, bir gün alışveriş için gittiği markette, eski sevgilisi Kemal Beyle karşılaşmıştı. Kemal:
-‘’O Leyla, nerelerdesin? Evlendiğini duydum; ama seni hâlâ unutamadım. Sen benim yüreğimi titreten tek kadınsın. Seni unutmuş değilim, ara sıra ara beni, emi canım’’ Deyip yanağına şap diye bir öpücük kondururken, cüzdanından çıkardığı kartını uzatmıştı. Leyla hem şaşkın, hem heyecanlı, uzatılan kartı alıp çantasına koymuştu. Pek de üzerinde durmamıştı.
Evliydi, iki yaşında tosun gibi bir oğlu vardı. Kocasını seviyor, mutluydu. İyi bir işi ve kariyeri vardı. Kemâl’le vedalaşıp ayrılmalarının üzerinden, birkaç gün geçmişti ki, içinde ki meraka, ihtirasa gem vuramaz olmuş, kartı eline alıp, arayıp aramamak arasında bocalayıp duruyordu. O akşam kocasının mesaisi uzamış, çocuğu da uyumuştu. İçindeki ihtirası bastıramamış, Kemal’i aramıştı:
-Alo…
-Canım benim! Arayacağını biliyordum! Sende bensiz yapamıyorsun biliyorum.
O gece uzun uzun telefonda konuşmuşlar, sonraki günlerde de bu konuşmalar artarak devam etmişti. Artık Leyla, eski hızlı yaşamına dönmeye, defterden sildiklerini tek tek eklemeye başlamıştı. kocasının evde olmadığı günlerde Kemâl’i eve almaya başlamıştı.
Leyla artık kocasından zevk almak şöyle dursun, sıkılmaya bile başlamıştı. Kocasını kapıda karşılamadığı gibi, yatakta da sırtını dönüp yatıyordu. Bülent ise, nerede hata yaptığını bir türlü kavrayamıyor, evden gittikçe uzaklaşıyor, arkadaşlarıyla içki âlemlerine katılıyordu.
Bu durum iki yıl kadar devam etmişti. Yine böyle eve geç geldiği bir gece, yalpalayarak apartman kapısında durup zili çaldığında, kapı hemen açılmamıştı. Cebinden çıkardığı anahtarla kapıyı açıp merdiveni çıkarken, kendi daire kapılarının hızla açılıp kapandığını görmüştü. Adamın biri hızla çatıya doğru tırmanıyordu.
Bülent adamın arkasından, çatıya doğru çıktığında, Kemal’le burun buruna gelmiş, suratının ortasına okkalı bir yumruk indirmişti. Birden adamın gırtlağına yapışıp, sıkmaya başlamış, öldürmek istemişti. Bu düşüncesinden, çocuğunu düşünerek vazgeçmişti. Hemen aşağı, evine doğru koşup kapıyı açtığında, karısının saçı başı dağınık vaziyette uygunsuzdu. Sinirden titremeye, bağırıp çağırmaya başlamıştı.
-Orospu! Evimi derhal terk et! Derhal!
Leyla kendini savunmaya bile gerek duymadan, yatağın üzerine koyduğu bavula özel eşyalarını doldurup, gecenin karanlığında kaybolup gitmişti. Dönüp oğluna bir öpücük bile konduramamış, ya utanmış, ya da şoktaydı… Bülent ise, hemen ertesi gün boşanma davası açıp, karısının telefon görüşmelerinin dokümanını istemişti mahkemeden.
Çıkan kayıtlarda, saatlerce süren cinsellik içeren konuşmaların dökümü vardı. Bülent sadece Kemal var sanıyordu. Dokümanları görünce şaşkınlığı bir kat daha arttı. Karısı bir çok kişiyle görüşüyordu. Tek celsede boşanmışlar, çocuğun velayetini babaya vermişti hâkim.
Annesinden aniden ayrılan çocuk depresyona girmiş, kimse avutamaz olmuştu. Bülent çocuğu hangi psikologa götürdüyse, hepsi de çocuğun anneye verilmesini söylüyorlardı. Çocuğun durumuna içi parçalanan baba, çocuğunu istemeden de olsa annesine vermeye razı olmuş; fakat bu defa da kendisi dayanamamıştı.
İçine iyice kapanıp, kimseyle konuşmaz olmuştu. Kimin yüzüne baksa, soru dolu bakan gözlerle karşılaşıyor, çıldırma derecesine geliyordu. Üstelik çocuğunu da çok özlüyordu. Çocuk ise, yaşadıklarının bilincine varacak yaşta olmadığı için, kendisini annesinden ayıran babasından nefret etmeye başlamıştı.
Adam delirmek üzereydi. Bir ara her şeyin üzerine sünger çekip, çocuğuna yakın olmak için barışmayı bile düşünmüştü; ama ne zaman karısının yüzüne baksa, o adamın yüzünü, nefretle bakan gözlerini görmekten korkuyordu. Şimdi bu adam çaresiz ve delirmek üzere; kendisinden nefret eden çocuğunu düşünüyor... Çocuğuna kendisinin suçsuz olduğunu nasıl anlatabilir? Çocuk babayı suçluyor, olanı biteni anlamıyor. Adam çocuğun nefretle büyümesini istemiyor. Tam bir çıkmaz sokakda; ne yapabilir?
Not: öykü yaşanmıştır.
Emine/Manisa/08/2010
YORUMLAR
Dolandırılmadan, akıcı planlı yazılmış güzel bir öykü.
Gerçek olması üzücü ama bunlar toplumların ve insanların gerçekleri.
Bazen bayanlar bazen de baylar nefsinin kulu oluyor ve bir anlık zevk uğruna perişan oluyorlar. Nice yuvalar yıkılıyor.
Eşine ihanet eden dostuna yarar mı?
Onlara da kalmıyor dünya.
Geç okuduğum ama okuduğuma ve güne düşmesine sevindiğim bir yazı olmuş.
Tekrar tekrar kutlarım.
Selamlar.
Şehir dışında olduğum için geç farkettim.intercafede okudum.Her zamanki gibi yine güzel bir yazıya imza atmışsınız.Kutlarım...İçerik olarak toplumun kanayan yaralarına parmak basmışsınız...
Tebrikler...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Ben de seni kayıplardasın sandım. Yetiştiğin için teşekkür ederim.
Ha sahi bizim Korkusuz Selim ne hallerde, meraktayım biline...
sevgilerimle.
Emine kardeşim, tatilde olduğum için vaktinde okuyamadığım için kusura bakma.Önce güne düşen yazınızı ve sizi kutluyorum.Maalesef böyleleri ne eş, ne de anne olmayı haketmiyor.Atalarımız boşuna:
-bataklıkta biten gülü koklama, dememişler! Kesinlikle affedilemeyecek bir kadın, sevgilerimle.
Emine UYSAL (EMİNE45)
MALESEF ŞEVHET OLAYLARINA ÇOK RASTLIYORUZ.BU AŞK DEĞİL DOYUMSUZLUK BENCE TÜRK ANANELERİNE TERS DAVRANIŞ
,HER ÇİÇEKTEN BAL ALMAK GİBİ,DALDAN DALA KONMAK BİRGÜNDE BAŞKA YERE KONAR O ZAMAN DÜNYASI KARARIR.YAZIK ÇOCUKLARA YAZIK GÜNAHHHHHHHHH,MALESEF FATURASI ÇOCUKLARA ÇIKIYOR.GERÇEK KESİT GİBİ İDİ,EMEĞİNE SAĞLIK. GÜNE DÜŞEN GÜZEL YAZIYI KUTLUYORUM.ARKADAŞIM.TEBRİKLER.SEVGİLER.
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgilerimle...
Bir çocuğun hem anneye hemde babaya ihtiyacı var , iki insanın arasında ne geçerse geçsin çocuk için bir şekilde anlaşmak zorundalar, tekrar aynı hayatı paylaşmaları zor fakat hem anne hemde baba evlatları için orta yolu bulup zaman zaman bir araya gelip çocuklarına güven vermek zorundalar ki nefret dolu birey olarak yetişmesin...
Emine UYSAL (EMİNE45)
boşanma davalarında özellikle bu tarz davalarda gizli oturumlar yapılır aile ve özellikle çocuğun psikolojik ruh durumları bozulmaması için yani bir koruyucu şemsiye vardır .Buradaki aileyi ele alalım ( aslında hangi birini ele alacaksınız ki öyle çok varlar ki aldatanları kadını erkeği yok ) bu aile bence bu çocuğu asla koruyamaz ,boşandıktan sonra hep çocuk üzerinden birbirlerini suçlayıcı mesajlar yollarlar ve çocuk bir biçimde birinden nefret eder alın size sağlıksız ve temelsiz bir aile oluşumu daha ,en doğru çözüm çocuk için anne ve babanın zaman zaman bir araya gelip çocuğun sorunlarını konuşmasıdır ve karar almalıdırlar asla birbirlerini suçlayıcı sözler demeyeceklerine dair veya çocuğa yansıtmayacaklarına dair.Diğer başka bir boyut ise biz insanlar boşboğazız meraklıyız severiz didiklemeyi,severiz insanların özel hayatlarını topluma sunmayı ,severiz çocuğun gözünün içine baka baka anlatmayı ,belkide bu yaşanmışlık orada kalmalıydı bilemiyorum ,ben sevmiyorum ne olursa olsun özel hayatların ortaya dökülmesini ,ders alacağım anlamlar çıkaracağım bir konu değil ,yüzlercesiyle karşılaşıyorum adliye koridorlarında umarım isimleri değiştirmişsinizdir çocuk açısından ,mahremiyet bunu gerektirir / öykü olsaydı bunu demezdim can arkadaşım ama yaşanmışlık var dediğin için diyorum selam ve saygımla
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgilerimle...
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgilerimle...
YAKLAŞIK BİR HAFTADIR TESADÜF ESERİ YAZDIĞINIZ ÖYKÜYÜ OKUYUNCA YAZILARINIZ İÇİNDE KAYBOLDUM BU GÜZEL DUPDURU AKAN SU GİBİ KALEMİNİZİ KUTLAR ALLAH DAİM ETSİN...TEK TEK SAYFANIZA DÜŞÜNCELERİMİ YAZMAK İSTERDİM LÜTFEN HEPSİNE YAZMIŞ KABUL EDİNİZ...SSAYGILARIMLA
GÜNÜMÜZÜN ACI GERÇEKLERİNE PARMAK PASMANIZ VE DÜŞÜNDÜRMENİZ TAKDİR EDİLECEK BİR DURUM...
KİŞİLER GERÇEK KİMLİKLERİNİ SAKLADIĞI MÜDDETÇE MASKELERİNİN ALTINDA YENİDEN BAŞLAYAN YAŞAMLARI ANELİZ ETMEDEN SADECE CİNSELLİKLE RUHUNUN DOYUMUNA ERMEDİĞİ MÜDDETÇE MUTLU OLACAKLARINA İNANAMIYORUM..BÖYLECE BÖYLE BİR DURUM HEM GENÇLERİMİZDE HEMDE HERKESCE YAŞANABİLİR...BURADA SÖZ KONUSU BİR ÇOCUK OLMASI... HATALAR HATALARI GETİRMİŞ BU EVLİLİKTE ... EŞLER BİRBİRİNİ ANLAMADAN KONUŞMADAN UZAKLAŞILMIŞ...KENDİLERİNİ SORGULAYIP AKILLICA KONUSUP YOLLARINI AYIRABİLİRDİ...GÖSTERİŞTEN UZAK KONUŞABİLMELİ, HERKES KENDİ KABUĞUNA ÇEKİLMEMELİYDİ...EMPATİ KURARAK ANLAŞABİLİRLERDİ...OLAN OLMUŞ...
ÇOCUK İÇİN BABAYA BELLİ ARALIKLARLA GÖRÜŞME GÜNÜ SAĞLANARAK SAĞLIKLIBİR BİREY OLARAK BÜYÜYEBİLİR...ZARARIN NERESİNDEN DÖNÜLÜRSE KARDIR DEMİŞ BÜYÜKLERİMİZ..HATASIZ KUL OLMAYACAĞINA GÖRE...KİMSEYİ YARGILAYIP SUÇLAMAK BİZE DÜŞMEZ..ÖNEMLİ OLAN BUNDAN SONRA HER İKİ TARAFINDA ANLAŞARAK O MİNİK YAVRUNUN KİMSEDEN NEFRET ETMEDEN BÜYÜMESİ...
SAYGARIMLA...
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygı ve sevgilerimle...
Tebrik ederim Emine Hanım. Ama yaşanmış olması üzücü...Hiç bir anneye yakışmayan ihrençlikte bir hayat...
Selamlar...
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgilerimle...
Sanki sırtımda taş yüküyle saatlerce yol yürümüş hatta bu yolun çölden olduğunu da düşünmüş olarak bedbaht bir durumdayım. Ne yazsam ne yazmasam. Yazım hataları desem mi demesem mi...Bunlar küçük şeyler Allah daha beterinden korusun diyerek kaleme bu mevzuuda sadece biraz daha dikkat etmesi gerektiğini söyleyeceğim..
Yazık,yazık, eyvahlar olsun..Kocan var,seni seviyor,çocuğun var,işin güzel , mutlu mesut bir hayat -
Ne yetmedi ki acaba...Tanımak gerekiyor, aşka aşk dışında ayrı bir sevda besleyen olarak böyle düşünmem garip ama yıldırım hallerine hiç inanmam. Sevgimden ölsem gebersem de tanımadan aklımın olurluğuna tam yatırmadan Allah muhafaza böyle farklı gördüm diye...neyse...Ne istiyor ki insan, ne mutlu ediyor acaba da yetmediğini düşündüğü anda böyle düşüyor...Aklım kısa kalıyor, vallahi de tükenmiş vaziyetteyim. Okurunuza biraz acısaydınız ya...
Her neyse de ..
Yaşanmış olması böylesi güzellikle anlatılabilirliğine sebep değildir ki biliriz bu sebepten kutluyorum . Anlatım diliniz,yalınlığınız ve de kaleminizin şifa dediğim naif derecesi okuru mutlu ediyor. Ama gülmeyi yeğlerdim yine...
Daim olsun.
Sevgilerimle.
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgilerimle...
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgi ve saygılar...
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgi ve saygılarımla...
Hayatın içinden bir kesitti. Etkili anlatımız bizi yazının içine aldı.
Sizi ve güne düşen bu yazınızı gönülden tebrik ederim.
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgim ve saygım sonsuz...
güne düşen yazını ve o gül yüreğini kutlarım sevgili adaşım
kocaman sevgimdesin :)
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgilerimle...
Güne yazısı düşen sevgili Emine kardeşimi kutlar saygılar sunarım...
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgi ve saygılar...
Harika bir yaşanmış öyküyü kaleme alarak bizlere sunarak hissetirdiniz yüreğinize sağlık en kalbi saygılarımla.
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgi ve saygılarımla...
Akıcı bir dille yazdığınız.Hikayeden dolayı teşekkür ederim.İlk sıralarda sonu hissediliyor yazının ancak işin içinde Çocuk olunca hakikaten zor.Her şeyden soyunmadan karar vermek gerekecek sanırım. 'Ben onun yerinde olsam' diye bir şeyin olduğunu sanmıyorum. O kendi yerindedir ama sadece çaresizdir.Bizim ondan farklı yanımız, olayı başkasının yaşadığı nı bilme rahatlığından daha sakin davranabilmek.Şahsım adına.Aldatmanın en küçüğü sayıyorum bu aldatmayı.Neredeydin sorusuna verilmiş yanlış bir cevap,yada yüz ifadesi ile mutluluğunu gizlemek hatta tam tersi mutsuz iken mutluymuş gibi yapmak Asıl aldatmalardır.Yaşanması zor ama mümkün olan bu tıravmanın Ahmet ve Leyla hanıma yaptıklarından ziyade .Hayatı anlamsızlaşan çocuk'un bu zulme maruz kalmaması için Leyla hanımla oturup Çocuk hakkında yapılabilecek neler var'ı bir aracı vasıtası ile konuşmak Çocuğu bu enkazda bırakmamak gerekir artık.Çocuklar cahildirler APTAL ya da SALAK değil.Bir kaç yıl içinde yaşananların adını koyup kendi kararını verecek olan çocuk'a.Hiçbir şey dikte etmemek sadece sorularına objektif ve doğru cevaplar vermek gerekir.Senin annen.....pu demekte senin baban ihmalinin sonucu bu demekte farklı tıravmalara sebep olur.Çocuk aidiyet hissetmek ister ve ait olduğu yeri tertemiz ister.Normal olmayan bu durumun İsabetsiz alınmış kararlar olduğunu. İstenmesede gelinen sonucun Çocuk için en hayırlı neticeye vardırıla bilmesine çalışılmalı ve mümkünse.Bu olayın asla dedi kodu ile tekrar edilmeyeceği bir muhite taşınarak Ayrı evlerde olmak şartı ile olabildiğince çok paylaşılan ayrı anne ve baba olmayı becermek gerekir.Çocuğun hissetmesi gereken tek şey.EVLİLİK ler hata olabilir ve evliler ayrıla bilir.ÇOCUK ASLA HATA DEĞİLDİR.Şu yada bu sebeple Hilkatine vesile olunmasının Anne ve baba arasında yaşananla ilgisinin olmadığı çocuğa hissettirilmemelidir.Üzüm den sirke şarap ve kompostunun yapılıyor olması üzümün suçu değildir. Üzüm ancak ve ancak üzümdür.Kendini sarhoş yada serinletmek isteyen Üzüme yeni tabiat giydirir hepsi bu.sevgi ve selam.
yeğinadnan
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgi ve saygılarımla...
Sevgili can,
Allah ne verirse hayırlısını versin demekten başka bir şey gelmiyor elden. Olan da her nedense çocuklara oluyor.
Ancak İlginin ne kadar önemli olduğu burada bir kez daha dikkatleri çekmekte. Kendilerine zaman ayıramayan çiftler bu ve buna benzer olayları mutlaka dozları farklı olsa da yaşarlar diye düşünüyorum. Bu sebeple birlikte , kaliteli zaman geçirmek çok önemli. Oysa dünya serveti önüne serseler bazı ihtiyaçlar hep eksik kalır.
Sevgilerimle.
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgi ve saygılarımla...
ERKEK BİR SÜRE BEKLER ÇOCUĞUN BÜYÜYÜP BİLİNÇLİ BİR ERGİN YAŞA GELMESİNİ BU ZAMAN İÇİNDE UZAKDAN UZAĞA EVLADINI GÖZETLER NERLER YAPAR NERELERE GİDER ÇOCUĞU İLE İLGİLİ HER ŞEYİ BİLİR ÇOCUK BÜYÜYÜP BİLİNÇLİ BİR BİREY HALİNE GELDİĞİNDE MAHKEMEYE SUNULAN BÜTÜN KONUŞMALARI BABA ALIR VE BİR ŞEKİLDE ÇOCUĞUNA ULAŞTIRIR PEKİ ÇOCUK NE YAPAR BUNDAN SONRA a ) BABASINI BULUR VE ANNESİYLE SONSUZA DEK KONUŞMAZ b ) ANNESİNİ VURUR c) TEKRAR BUNALIMA GİRER.... vs yazar sizsiniz mutluson mu yoksa hüsranlı biten sonmu seversiniz ? size kalmış ben mutlu son severim en kötü ihitimal kendi şıkkım d) BUNALIMA GİRER TEDAVİ GÖRÜR BABASINA DÖNER VE SONSUZA DEK MUTLU OLURLAR :) çok güzel gerçekci bir hikaye KALEMİNİZE EMEĞİNİZE YÜREĞİNİZE SAĞLIK
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgi ve saygılarımla...
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgilerimle...
Tanrı kimseyi bu duruma düşürmesin çok acı ... kutluyorum yazınızı ve sizi.....sevgiler...
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgilerimle...
KADIN VE ERKEK BOŞANSALAR DA EVLATTAN BOŞANILMAZ..EVLAT BİR GERÇEKTİR YALANA KATILMAZ..AMA YAZIDAKİ DURUM BÖYLE DEĞİL,BU DURUMDA EĞER KADIN PİŞMANLIK DUYUYORSA EVLAT HATIRINA BELKİ AF EDİLEBİLİR AMA BU DURUMU HİÇ BİR EŞİN AF EDECEĞİNİ SANMIYORUM..ORTADA PSİKOLOJİK SORUN YAŞAYAN BİR ÇOCUK,KENDİNİ ÇOCUĞUNA ANLATMAK İSTEYEN BİR BABA VE KENDİ ŞAHSİ ÇIKARLARI UĞRUNA YUVASINI KORUYAMAN BİR ANNE...BU TAM BİR KÖRDÜĞÜM..CEVAP SORUNUN İÇİNDE GİZLENİYOR BENCE...ÇOCUĞUN İYİLİĞİNE DÖNÜK BİR KARAR VERİLMELİ BENCE...
GÜNE DÜŞEN YAZININIZI KUTLARIM..
KALEMİNİZ DAİM OLSUN..
SAYGILARIMLA...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Gerçekten de tam bir kördüğüm. Çözebilene aşk olsun.
sevgilerimle...
Güne gelmesini en çok daha fazla okurla buluşmasından dolayı önemsiyorum...
Önemsenip, düşünülmesi gereken bir konu da, bir adım atmışlığınız, size teşekkür borcu kılıyor biz okuyanlara...
Sevgilerimi gönderiyorum dost yüreğinize...
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgilerimle...
önce anneye bir kurşun
ardından kendisine...
çocuk yetimhanelerde büyüsün...
şehri terk etsin
çocuğunun hasretiyle yaşamaya alışsın...
intihar etsin.....
offffffffffffff ne bileyim ya
içinden çıkılmaz bir durum Allah böylesini yaşatanları kahretsin...
içinden çıkılmaz bir hayat gerçeği...
yazı olması gereken yerde tebrikler
Emine UYSAL (EMİNE45)
Güne düşen nefis yazını kutluyorum tebrikler sevgilerimi sunuyorum.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Ayaklar altına alınan onur ve gururunamı yansın, yoksa yavrusuna derdini anlatamayışına mı ?
Rabbim dayanma ve matanet gücünü artırsın. Allahü teala kalbi tasfiye nefs'ide tezkiye etmeyi nasip etsin.(Amin)
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgi ve saygılarımla...
Günün yazısı gerçekten günün konusu. Dünya tersine dönmeye başladı.
İnsanların yaşamak dedikleri özgürlük kavramı anlaşılmadığı anlaşılıyor. Yazı çok harika sürükleyici elbette adamın ne yapması gerektiğini söylemek de çare değil bu durumda cinnet noktasında ne söylesen algılayamayacak halde. Darbenin okkalısı, içerisine işlemiş. Tabi ben yekten tek cevap o kadına çocuk değil tırnağını göstermem olurdu.Söke söke almak gibi ...
masum bir anne ölüyor misal çocuk anasız büyüyor. Böyle bir şeytana sapık insana emanet edilen çocuğun geleceği ne olur.
Babanın gerçekleri görebilmesi ve çocuğunu anne sanılan o pislikten kaçırması lazım eğerki olay gerçekse. fakat babada alkole sığınmış gerçekten ortada masum bir bebek var ne yazıkki avrupa ülkelerinde devlet asıl bu tip ailelerin çocuklarına sahip çıkyor...
Adamın kendini toplayıp çocuğuna dört elle sarılması lazım.
Çok acı gerçekler
Nedense hep olaya duygusal açıdan yaklaşılıyor. Hep ekonomik krız denecek noktaya gelmiş sorunlar. Bazı insanları rahat tepermiş. Sapıklık sadece erkeğe mahsus bir durumda değil. İzzetinefissiz ciğeri beş para etmeyen bu tip insanlara çocuk emanet edilmez...
Günün yazsını kutlarım arkadaşım
Anneler günün kutlu olsun
Çok saygılar
Emine UYSAL (EMİNE45)
Kutluyorum güne düşen yazıyı...olması gerektiği yerde...sevgilerimle
Emine UYSAL (EMİNE45)
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgilerimle...
yazınız güne yakıştı......suç hepimizce merakta...... kutluyorum saygılar
Emine UYSAL (EMİNE45)
Zaman herşeyin ilacıdır derlar. Çoğu zaman ,çocuğumuzda olsa başkaları açısından hayata bakarız hep, ancak ömür bitiyor, hayat geçiyor.
Yeniden başlamak lazım bazen. Çok geç olmadan!
Güzeldi.
Selamlar.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Teşekkürler...sevglerimle...
Yine acı gerçeklerle dolu bir yaşam öyküsü. Etkili bir anlatımdı dost. Kalemin hep yazsın. Sevdilerimle
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgilerimle...
Kavun karbuz değilki evlenirken bir yerini elliyesin
bu durumlar maalesef günümüzde var
karısını aldatan erkekte ver erkeğini aldatan kadında
öykünün kahramanı adam karısını yakalamasaydı boynuzlama devam edecekti galiba
Allah her şeyin hayırlısını versin kadınında erkeğinde
.............................saygımla
Emine UYSAL (EMİNE45)
Yorum için teşekkürler. sevgilerimle...
hani derlerya iki ucu......diye yıkılan yuva duygusal bir baba evlilik bilincine erişemiş bir anne ortada masum yavru.....onun için gençler evlenince hemen çocuk yapmamalı.....en az üç beş yıl......beklemeli biri anne diğeri baba bilincine varınca çocuk düşünülmeli diyorum.....emine kardeşim güzel yazıyor zor olanı bize soruyor bakalım kendisi ne diyecek devamı olacak gibi.... tebrikler usta kalem....çok ince bir yazı idi.....
Emine UYSAL (EMİNE45)
zaten olsaydı sizlere sormazdım. Durum vahim ve ortada acı çeken bir çocuk var.
Teşekkürler...sevgilerimle...
Allah korusun ya ben olsam
Çocuğu annesinin yanına bırakır,
Allah'a emanet ederdim.
Fırsat buldukçada görmeye gider,
Gözlerinden öperken,
Kulağına Allah'a emanet ol derdim.
Bu hadisede suçlu bir değil üç kişi.
Biri suç işlemese diğerleri de işleyemezdi.
Bir kötünün kırk kişiye zararı olur derlerya.
Yinede herkes hatayı kendisinde aramalı.
Mutlaka hatasını bulacaktır.
Mutlaka tövbekar olacaktır.
Var mı hatayı kendisinde arayan ?
feyzi kanra tarafından 5/9/2010 6:36:04 PM zamanında düzenlenmiştir.
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygılar...
Gönül dostu öncelikle günümüzde sık duymaya başladığımız bir konuya değinmişsiniz.Bence arkadaşımız kesinlikle çocuk için bile olsa barışmamalı ,büyüyünce zaten kararını kendi verir sadece babalık görevini yapsın ve kendine yeniden bir yaşam kursun.Bu yeni yaşamı başka bir şehirdede yapabilir ve ileriki yıllarda hayatına daha çok sevdiği biride çıkabilir yeniden yaşama kutunabilir .Yapılan doğru değil tabi ama pes etmemek gerek ne kadar zor olursa olsun .
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgilerimle...
Leyla'nın Kemal'e karşı hissettiklerinin içinde, kırıntı dahi olsa, sevgi olsaydı insan kendini zorlayarak haklı görebilirdi. Ama yok. Cinsellikten öte hiçbir şey yok. Hani bir yerde gönül bu diyebilirdik.
Bülent, nerede hata yaptığını bulamadıkça evden uzaklaşmış. Evden uzaklaşması, çocuğundan uzaklaşmayı da beraberinde getirmiş tabi ki. Çocuk daha iki yaşında. Henüz ana kuzusu. Zaten o dönemlerde baba ile çok yakınlığı olmaz bir çocuğun. Bunun üstüne bir de hanım sırtını döndü diye eve gelmez olunca, baba...çocuk iyice kopmuş babadan. Bülent, evdeki mutluluğunu sadece karısının kendisini karşılaması ve yatakta mutlu olmasına bağlamış bir erkek. O da hatalı. Kolay yolu seçmiş. Üzüntüden, arkadaşları ile içki alemlerine dalarken çocuğu yokmuydu? vardı...
Basit düşünceler, basit hayatlar yaşatır. Her ikisi de yanlışlarını yaşayacaklar. Çocuk da her ikisinin yanlışını yaşayacak. Ne yazık ki....
Kahraman kadın olunca, olay nasıl düğümleniyor değil mi? En bilmeyecek insanlar, bizler, bile öğrendik. Bülent aldatmış olsaydı...Muhtemelen, belki, sen bile bilmeyecektin. Leyla bunu içinde çözmeye çalışacaktı...Kimseleri kovamadan...O hayatı yaşamaya devam ederek..Bu da olayın başka yönü...
Sevgilerimle Emine..Düşündürdün, konuşturdun bizleri...
Emine UYSAL (EMİNE45)
Geniş açıklamalı yorumun için teşekkürler...sevgilerimle...
Yapılabileceklerin en kötüsü...Öyle bir kadına çocuk verilir mi? Baba biraz güçlü olursa acıyı bastırırsa çocuk bir gün iyiliği için yapıldığı kannatine varacaktır...Hayat imtihanına küçük yaşta başlamış olacak olsa da eminim ki sabredilirse çekilen çilenin mukafatı hak tarafından verilecektir...Durum çok vahim, çok acı, elem verici, lakin zaman ve yaradana teslimiyet ilaç gibi gelecek...
Asillik insanın damarların da mevcut...Asıl azmaz, bal kokmaz, kokarsa yağ kokar, cinsi ayrandır derdi Sevgili Babam...
Bütün insanlığa asil kalbilmeyi diliyorum....
Emine UYSAL (EMİNE45)
Dilek ve temennilerine gönülden katılıyorum...
sevgilerimle...
ALLAH YARDIMCISI OLSUN ÇOK ÜZÜLDÜM NE DİYELİM ZOR BE ALLAH KİMSENİN YUVASINI YIKMASIN SEVGİLER ....
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgilerimle...
bence zamana ihtiyacı var çocuğun
biraz büyüdümü her şeyi anlar ama çok zor ya ben bu kadınları anlamıyorum hadi kocayı aldattın ya çocuğunu hiçmi düşünmüyorsun
onun ruh halini ve yaşadıklarını öğrenince ne olacak hayatı boyunca kadın düşmanımı olacak
adam içinde çok zor bir durum tabiki ihanet
onuda yaşayan bilir
saygılarımla güzel anlatımdı
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgim sonsuz.
Allah kimseyi o adamın durumuna düşürmesin. Daha doğrusu öyle kadınları çıkartmasın kimsenin karşısına demek gerekiyor. Bir taraftan, ''Cennet annelerin ayakları altındaıdr '' derken, diğer taraftan böyle yüz karası annelerin de olduğu gerçeği inkâr edilemez ne yazık ki.
Yaşanmış bir olayın çok etkili anlatımı.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Allah cümlemizi şeytana uymaktan korusun.
saygılar
yaşanmış bir olayı çok güzel aktarmışsın. Olmaması gerekenler oluyor, yapılmaması gerekenler yapılıyor sonuçta acı oluyor tabiii... Selam ve saygılarımla kardeş...
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygılar
Katranı kaynatsanız olur mu şeker, cinsini araştır, cinsine(Ana geni) çeker.
Bazı kız anaları kızlarının ne kadar çok erkek tanırsa evlilikte en doğru kararı vereceklerine inanarak flör konusunda kızlarını teşvik ediyorlar.
Sonuçta;
-Kız, tanıştığı ama sevilip de sevemediği bir delikanlı tarafından ya bıçaklanıyor, ya yakılıyor, ya da öldürülüyor.
-Evlendikten sonra da tek bir erkeğin enerjisi onu tatmin etmiyor olmalı, enerjisi nötrleşiyor ve tekrar şarz olması için başka bir erkeğin enerjisine ihtiyaç duyuyor.
-Alışmış, kudurmuştan beterdir atasözünü doğru çıkarmak için zavallı kızcağız elinden gelen gayreti gösteriyor.
Affetmek..
Bu bayan bir tabak mı kırdı?
Bu bayan yanan ütüyü masasında mı unuttu?
Bu bayan, sinirli bir anında beyine hakaret mi etti?
Bunlar affedilebilir.
Ama bu bayan kendisini bir başkasına verdi. Bir kişiye vermesiyle bin kişiye vermesi aynıdır, farketmez.
Şimdi;
Namus iki bacak arasında değildir, diyenlerin başlarına böyle birşşey gelse acaba eş olarak aldıkları kadın böyle birşey yapsaı affederler mi ki diye düşünüyorum.
Bu bay affetmeyi mi düşünüyor?
Onu geçsin.
Ailenin kutsallığını bilen ve evlilik sorumluluğuna hazır mutlaka bir bayan bulacaktır.
Ve zorda olan, çaresiz olan adam değil kadındır.
Paylaşım için teşekkürler, saygı öncelikli sevgiler.
Yükselenyıldız tarafından 5/9/2010 2:07:21 AM zamanında düzenlenmiştir.
Emine UYSAL (EMİNE45)
saygılar
Affetse de gerçek bir aile olamazlar. Çocuk nefret dolu bir yuvada büyür, ruh sağlığı yerinde olmazdı. Bence çocuğuna anne, kendisine iyi bir eş olabilecek biriyle evlenmeli. insanlar yuvalarının değerini neden bilmezler anlamıyorum. Kalemin var olsun arkadaşım.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Çok etkili bir anlatımdı. Ben de Güldeste Hanıma katılıyorum kesinlikle çocuğu için dahi olsa adam affetmemeli. Bugün çok sık bahsedilen bir konuydu herkes anne olamaz diye şimdi böyle bir kadın nasıl örnek bir anne olur ki.. Çok başarılı anlatmışsın kadına çok sinir oldum yapılır mı aslan gibi delikanlıya bu hareket... Evlilikte kadın ve erkeğin birbirlerine sadakati çok önemli. Tebrik ediyorum emeğine ve kalemine sağlık. Sevgilerimle...
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgilerimle...
Emine UYSAL (EMİNE45)
sevgilerimle...