İZDÜŞÜM - I / YOL
Yaşam gündelik kaygılardan, koşuşturmalardan, ufak hesaplardan daha fazlası olmalı.
Yaşam, bir gün uyandığında kendini yollara vurmuş halde bulduğun anların toplamı olmalı. Rutin dışı olmalı yaşam. Ağlamalı, ağlatmalı; kışkırtmalı; üzmeli; şaşırtmalı; güven ve güvensizlik arası bir sarkaç olmalı.
Yaşam bir yolculuk. Öyle bir yolculuk ki, bir çok küçük denemeden ve yolculuk girişiminden oluşur. Ancak, yollara gitmek kadar ,dönülüyorsa eğer, döndüğünde anlatılacaklar da önemlidir. O nedenledir ki L. ARAGON sormaktadır: “ Sen de uzak diyarlardan dönüyorsun. Bütün anlatabildiğin akşam evinin verandasına oturmuş dinlenen bir adamın anlattıklarıyla aynı. O halde ne anlamı var bunca yolculuğun?” Evet , gerçekten ne anlamı var bunca girişimin,gidip gelmelerin? Yani ne kadar anlamlı şeylerle uğraşıyoruz? Ne kadar anlamlı yaşıyoruz?
“Bütün yollar Roma’ya çıkar.” diyenler acaba hiç Ankara’ya, ne bileyim Babaeski’ye gitmişler midir? Oralara ulaşan yollar da Roma’ya çıkar mı gerçekten? Ya da yolun sonu Roma olarak mı kodlanmıştır?
Yolların doğru olup olmadığı ne zaman veya nasıl anlaşılır? Bu konuda bir test uygulaması var mıdır? Ya da yaşamda doğruluk/ eğrilik konusu kendisi nasıl bir şeydir? Neye göre, ne zamana göre veya kime göre doğrudur, anılan “doğru” lar? İnsanoğlunun geliştirdiği sistemlerde doğru olarak anılan şeyler her zaman, her coğrafyada geçerliliğini korurlar mı? Örneğin, şunu düşünelim mi;
SINAV SİSTEMİ
“Yaşam yanlış anlamalardan ibarettir.”
Diyor bir büyük beyin.
O halde sormak lazım;
Kaç yanlış bir doğruyu götürüyor?
Yanlışların götürdüğü doğrular nerede toplanıyorlar? Nedir onlar?
**********
Uşak’ta doğanın her olasılığıyla tarlada çalışan kadınlar, Polatlı’da simit satmak için ışığın kırmızıya dönmesini bekleyen çocuklar, sürüsünü yolun öbür tarafına geçirmeye çalışan çoban kadınlar, traktörüne bir şeyler yüklemeye çalışan milletimin “ efendisi”, eşinin üç dört adım gerisinden ama istikrarlı ve de kabullenmiş biçimde takip eden kadınlarımız…
Anadolu insanı ne büyük bir yaşam ustası. Gamı, kederi, mutluluğu, neşeyi, umudu, hüznü ve de diğer her tür insani yükü sırtına alır da yürür gider, “bana mısın?” bile demeden.
Anadolu ve insanı ne büyük öğretici…
YORUMLAR
Üç izdüşümünden sonuncusuna yzayım bende diger dostlar gibi Yani Anadolu, yani ortak sevdamız. Güneşin dogdugu yer, yaşamın dogusu. 26 uygarlığı emzirmiş koynunda. Hiç bir kazı yerinde bulundunuz mu bilmiyorum. Katmalarda satırlarınıza güç verecek o kadar çok kanıt varki. Bu topraklar ve onun üzerindekiler çok daha anlam kazanıyor.
Güzel izdüşümlerinizi kutlarım
bize göre doğru ve mantıklı olan bir görüş bir başkasına veya başkalarına göre yanlış olabilir...önemli olan doğruyla yanlış kavramlarında, ortak bir müşterekte birlşebilmektir...olayları iyi analiz edersek sorunlar da kendiliğinden kaybolmaya yüz tutacaktır....güzel yazınızı kutlarım...teşekkürler.....payıma düşeni aldım...saygımla...